Neye Talibiz...?

Katılım
22 Ocak 2007
Mesajlar
1,433
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
41
Konum
ankara
Dünyadaki geçici bir tokluğa mı, yoksa ahiretteki ebedi bir mutluluğa mı talibiz? Bu, bizim imtihanımızın özeti aslında ve tercihimiz konusunda da ikaz edilmişiz. Cenab-ı Hak Münâfikûn Suresi’nin 9. ayetinde kâfirleri veya münafıkları değil “iman edenleri” uyarıyor: “Mallarınız ve çocuklarınız Allah’ı anmaktan sizi alıkoymasın. Böyle yapanlar hüsrana uğrayacaktır!” Efendimiz s.a.v. de “Baki olanı fani olana (yani ahireti dünyaya) tercih ediniz.” buyuruyor.
Ebedi alemi tercih, dünyanın yok sayılması, beşerî ihtiyaçların ihmal edilmesi anlamına gelmiyor şüphesiz. Dünya ahiretin tarlası. Burada bir şeyler ekeceğiz ki yarın orada devşirebilelim. Himmet talep etmek, buğdaydan büsbütün vazgeçmek değil. Buğday uğruna himmetten mahrumiyete razı olmaktan sakındırılıyoruz.
Çok bilinen bir örneği tekrarlayalım: İnsan bir gemi misali; hakikate, ebedi aleme, asıl vatanına doğru yol alıyor. Üzerinde yüzerek yol aldığı deniz de dünya. Deniz olacak ki gemi yol alabilsin. Ama denizi hep dışarıda tutmak kaydıyla. Eğer gemi deniz suyunu içine alırsa, ne yol kalır, ne hedef, ne de gemi.
Ölümden sonrasına, hesap gününe inandığımızı söylesek de dünyayı gönlümüze almış, buğdaya tamah etmişsek, ne kadar ciddi ve hayatî görünürse görünsün, fani hedefler, geçici hevesler peşinde ömür tüketiyoruz demektir. Dünyalık taleplerde kulluk edebini aşan bir inat, ısrar ve hırs ile neticeye müdahil olma çabası böyle bir cehaletin işareti. Tevekkül, sabır ve rızayı terk edip ille de dünya diye tutturmak, Allah’ın bize bahşettiği sayısız nimetin kadrinden habersiz, hamd ve şükürde bulunmamak, ikrarımıza rağmen kalbimizdekinin, yani fikrimizin yahut niyetimizin bozukluğunu gösterir ki, niyet hayır olmayınca akibet de hayır olmaz.

ALİ YURTGEZEN
 
Üst