NEREDEEEEN NEREYE : Türkiye'nin İtibarına Bakın

gunduzalp

Kısıtlı Erişim
Kısıtlı Erişim
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
2,954
Tepkime puanı
33
Puanları
0
eeee siz vatikanla aynı yatağa girince fetulah bey odesalı hristiyanlara tavsiyeniz var mı sorusuna; "estağfirullah, odesalı hristiyanların rehberleri/papazları var. onlara gereken doğruları sözlüyorlar. benim bir müslüman olarak bu papazlardan farklı birşey sözleyemem ki" diyebiliyorsunuz. (kadir msıısoğlunun aşağıdaki videosundan alınmıştır)

bbuyrun buna açıklama getirin.


Kac kere aciklama yaptim bu konuda. Sahtekar Kadir Mısıroglu , röportajın en can alıcı kısmını görmüyor da o kısma bağlı öbür kısmı koyarak aklı sıra şaklabanlık yapıyor. Resmen röportajda Hocaefendi adamların itikadını Kurani ifadeler ile reddetmiş :

Hz. İsa'nın kişiliği İslâm Dini'nde nasıl yorumlanmaktadır?

Fethullah Gülen:: Cenab-ı Allah (c.c.), ilk insan Hz. Âdem'i topraktan yaratmıştır; yani zemini “anne rahmi" gibi kullanarak, onun maddî vücudunu toprak, hava ve sudan alınan elementlerden teşekkül ettirmiş, daha sonra ona “ruh" üfleyerek hayatiyet kazandırmıştır. Yine aynı mahiyette veya aynı mahiyetin diğer cinsi, tam bir bütünü teşkil eden diğer yarı bütünü olarak Hz. Havva'yı yaratmış, ilk insandan sonra insanın çoğalmasına ise erkek ile kadın arasındaki münasebeti vesile kılmıştır. Hz. İsa (a.s.) zamanında materyalizm, sebeplere âdeta yaratıcılık verme, Cenab-ı Allah'ı bilhassa Kudret'i başta olmak üzere sıfatlarıyla tanıyamama gibi hususlar fazla öne çıkınca, Cenab-ı Allah (c.c.), icraatlarında herhangi bir sebebe, yaratmak için her defasında mutlaka aynı sebeplere hiçbir ihtiyacı olmadığını göstermek bakımından, nasıl ilk yaratılış bir mucize idi ise, Hz. İsa'yı da (a.s.) aynı şekilde mucize olma vasfı ağır basacak şekilde babasız yaratmış, tertemiz, iffet şahikası, bâkire Hz. Meryem validemize ruh nefha ederek, rahminde Hz. İsa'ya vücut vermiştir. Bu sebepledir ki Hz. İsa, yaratılışı itibariyle ve bir de “ruh" bütünüyle manevî bir varlık olması, dolayısıyla, yukarda arz edildiği gibi, materyalizmin çok öne çıktığı kendi döneminin şartlarında mesajında Din'de dengeyi bulma adına ruhî-manevî unsurlara çok daha fazla ağırlık verilmesi sebebiyle, İslâmî gelenekte rûhullah (Allah'tan bir ruh) olarak da zikredilir. İslâm geleneğinde her büyük peygamber/rasûl, döneminin şartları gereği mesajında bir nokta özellikle ağırlık kazandığı için, Cenab-ı Allah'a o noktadaki yakınlığı ile anılır. Meselâ, Hz. Âdem, Safiyyullah; Hz. Nuh, Neciyyullah, Hz. İbrahim, Halilullah; Hz. Musa, Kelimullah, Hz. Muhammed, Habibullah olarak anıldığı gibi, Hz. İsa da Rûhullah olarak anılmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de onun için “Allah'tan bir ruh, bir kelime" tabiri kullanılır. Buradaki kelime de, yanlış yorumlanmamalıdır. Kur'an-ı Kerim, kâinattaki her varlığı, her hadiseyi Allah'ın kelimeleri olarak niteler. Kelime, manâsı itibariyle “eser" demektir. Bütün varlıklar ve hadiseler Allah'ın İrade ve Kudreti'nin kelimeleri, İlâhî kitaplar da Kelâmı'nın kelimeleridir. Hz. İsa da (a.s.), bu manâda O'nun İrade ve Kudreti'nin kendine ait hususiyetleri bulunan bir eseri, yani bir kelimesidir. Bunların Kur'an'da özellikle zikredilmesi, hem onun, yukarıda arz edildiği gibi, mesajında ruhî-manevî yanların daha ağır basması, hem yaratılışındaki fevkalâdelik açısından olduğu gibi, ona ilâhlık veya Allah'ın oğlu olmak gibi atıfları red içindir de.

Hz. İsa (a.s.), Cenab-ı Allah'ın bir baba vasıtalık etmeden tertemiz, bâkire, iffet sembolü Hz. Meryem'e ilka buyurduğu bir ruh ile bu validemizin rahminde teşekkül etmiştir. Cenab-ı Allah, doğduktan sonra onu Hz. Meryem vâlidemizi bir takım töhmetlerden korumak için konuşturmuş, o da, Allah'ın bir kulu olduğunu, abraşı, alacılıyı, doğuştan körü tedavi etme, Cenab-ı Allah'ın izin verdiği ölüleri diriltme, insanların evlerinde neleri depo edip neleri yediklerini bilme gibi mucizelerle donatılmış bir peygamber olarak gönderileceğini söylemiş ve daha sonra böyle bir peygamber olarak gönderilmiş, ayrıca misyonun önemli bir fonksiyonu olarak Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.s.) geleceğini müjdelemiştir. Bu mübarek, masum peygamberin, yani Hz. İsa'nın vefatı, yeryüzünden alınması da, doğumu gibi diğer insanlarınkinden farklı olmuştur. Kendisini çarmıha germe teşebbüsü karşısında Allah, bu teşebbüste bulunanları yanıltmış, Hz. İsa çarmıha gerilememiş ve Cenab-ı Allah (c.c.) onu, ruhu ve âdeta ruh saffeti ve şeffafiyeti kazanmış vücuduyla semaya yükseltmiştir.

Bazı Hadis-i Şeriflerde, yani Peygamber Efendimiz'in bazı sözlerinde Hz. İsa efendimizin Kıyamet'e yakın yeryüzüne ineceği beyan buyrulmaktadır. Bazı âlimler, bu hadisleri onun ceset-ruh beraber yeryüzüne inip, Allah'ın Dini adına önemli bir fonksiyon göreceği şeklinde yorumlarken, daha başka âlimler onu, Âhir Zaman'da Allah'ın Dini adına Hz. İsa'nın mesajında öncelikle temsil edilen maneviyat, ruhaniyet, haramlardan azamî kaçınma, azamî takva, zühd, anne-babaya tam iyilik, tıb, yani insanların maddî-manevî hayatlarını kurtarma ilmi ve gayreti, helâl yollardan kazanıp, kazançta haram yollara asla tevessül etmeme, insanlarla tam diyalog, hoşgörü, kavgadan-savaşlardan-çatışmalardan kaçınma, dost-düşman herkese iyilikte bulunma gibi İslâmî düsturların daha çok öne çıkacağı, çıkması gerektiği şeklinde anlamaktadırlar.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,243
Puanları
113
Konum
bâbil...
Olan şeyin haberi verilir manasında bu

Sende çok iyi biliyorsun.

Yoksa kurgulanan, üzerine eklenen, belli bir biçime sokulan bir operasyonun demoklesin kılıcı niyetine kullanmak amaçlı yapılan işlerin haberi tabii ki verilmez.

Hırsızlık hiç yok diye kesin konuşamıyorum

Ummak ayrı ama iddia etmek ayrı.

Reza'nın da Bakanın da kefili değilim.

Savunmalarım da şahıslarla ilgili değil.

Çekilmek istenen operasyonun biçimine, zamanlamasına ve niyetine bakıyorum.

Hadi rıza öyle diyor bakan böyle diyor.

Rızanın gömlek çantasında milyon dolarları bakanı verdiğini görüntüleyen kahraman polisiniz ses kaydı olduğu halde neden Erdoğan'ın sıfırladığı paralarla ilgili tek bir görüntü çekemedi?

Bilal ve Sümeyye polisleri dövdü mü?

Hani evden para çıkışının görüntüsü vardı?

Ne oldu?

Paranın çıkış saati belli (güya)

Kimin çıkardığı belli (güya)

Nereye gittiği belli (güya)

Eee hani bir görüntü?

Tek bir kare?

Montajda başarısız mı oldu cemaat?

Yapamadı mı?

Ses konusunda yoğunlaşırken görüntü konusunu atlamış mı?

Hadi bakanların yolsuzluk yaptığı kesin olsun Erdoğan'ı bu konuya dahil etme zorlaması ne için?

Olmadı arkadaşlar olmadı...

Cemaatin emrindeki savcılar ve hakimler tamamen yargıyı ele geçirmeden de bu kadar zorlama bir iş zaten olamazdı...

Bütün HSYK yüklenmeleri bu yüzden.

Kim ki vicdanına göre değil de hocasına-siyasi görüşüne- liderine göre adalet mekanizmasında hüküm veriyorsa Allah müstehakını versin.
 

gunduzalp

Kısıtlı Erişim
Kısıtlı Erişim
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
2,954
Tepkime puanı
33
Puanları
0
Bilal ve Sümeyye polisleri dövdü mü?

Hani evden para çıkışının görüntüsü vardı?

Ne oldu?

Paranın çıkış saati belli (güya)

Kimin çıkardığı belli (güya)

Nereye gittiği belli (güya)

Eee hani bir görüntü?

Tek bir kare?

Ha bunlar yoksa, yolsuzlukta yoktur diyecegiz oyle mi?:)

Bunlarin hepsinin var oldugu soyleniyor. Lakin siz savci ve operasyona bakan polisleri gorevden aldiniz. Cunku hirsizligin ustunu ortmeyi dusundunuz. Ama nafile.

4 Bakani rusvet kara para isine karismis bir hukumetin basi herseyden once kendisi sorumludur. Kupon arsa satisina karisan Tayyip, Reza'ya hayirsever isadami diyen tayyip. MIT raporu ile kendisine bunlarin sunuldugu ortaya cikan Tayyip herseyden bizzat sorumludur.
 

lübb

Paylaşımcı
Katılım
5 May 2013
Mesajlar
197
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Kac kere aciklama yaptim bu konuda. Sahtekar Kadir Mısıroglu , röportajın en can alıcı kısmını görmüyor da o kısma bağlı öbür kısmı koyarak aklı sıra şaklabanlık yapıyor. Resmen röportajda Hocaefendi adamların itikadını Kurani ifadeler ile reddetmiş :

Hz. İsa'nın kişiliği İslâm Dini'nde nasıl yorumlanmaktadır?

Fethullah Gülen:: Cenab-ı Allah (c.c.), ilk insan Hz. Âdem'i topraktan yaratmıştır; yani zemini “anne rahmi" gibi kullanarak, onun maddî vücudunu toprak, hava ve sudan alınan elementlerden teşekkül ettirmiş, daha sonra ona “ruh" üfleyerek hayatiyet kazandırmıştır. Yine aynı mahiyette veya aynı mahiyetin diğer cinsi, tam bir bütünü teşkil eden diğer yarı bütünü olarak Hz. Havva'yı yaratmış, ilk insandan sonra insanın çoğalmasına ise erkek ile kadın arasındaki münasebeti vesile kılmıştır. Hz. İsa (a.s.) zamanında materyalizm, sebeplere âdeta yaratıcılık verme, Cenab-ı Allah'ı bilhassa Kudret'i başta olmak üzere sıfatlarıyla tanıyamama gibi hususlar fazla öne çıkınca, Cenab-ı Allah (c.c.), icraatlarında herhangi bir sebebe, yaratmak için her defasında mutlaka aynı sebeplere hiçbir ihtiyacı olmadığını göstermek bakımından, nasıl ilk yaratılış bir mucize idi ise, Hz. İsa'yı da (a.s.) aynı şekilde mucize olma vasfı ağır basacak şekilde babasız yaratmış, tertemiz, iffet şahikası, bâkire Hz. Meryem validemize ruh nefha ederek, rahminde Hz. İsa'ya vücut vermiştir. Bu sebepledir ki Hz. İsa, yaratılışı itibariyle ve bir de “ruh" bütünüyle manevî bir varlık olması, dolayısıyla, yukarda arz edildiği gibi, materyalizmin çok öne çıktığı kendi döneminin şartlarında mesajında Din'de dengeyi bulma adına ruhî-manevî unsurlara çok daha fazla ağırlık verilmesi sebebiyle, İslâmî gelenekte rûhullah (Allah'tan bir ruh) olarak da zikredilir. İslâm geleneğinde her büyük peygamber/rasûl, döneminin şartları gereği mesajında bir nokta özellikle ağırlık kazandığı için, Cenab-ı Allah'a o noktadaki yakınlığı ile anılır. Meselâ, Hz. Âdem, Safiyyullah; Hz. Nuh, Neciyyullah, Hz. İbrahim, Halilullah; Hz. Musa, Kelimullah, Hz. Muhammed, Habibullah olarak anıldığı gibi, Hz. İsa da Rûhullah olarak anılmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de onun için “Allah'tan bir ruh, bir kelime" tabiri kullanılır. Buradaki kelime de, yanlış yorumlanmamalıdır. Kur'an-ı Kerim, kâinattaki her varlığı, her hadiseyi Allah'ın kelimeleri olarak niteler. Kelime, manâsı itibariyle “eser" demektir. Bütün varlıklar ve hadiseler Allah'ın İrade ve Kudreti'nin kelimeleri, İlâhî kitaplar da Kelâmı'nın kelimeleridir. Hz. İsa da (a.s.), bu manâda O'nun İrade ve Kudreti'nin kendine ait hususiyetleri bulunan bir eseri, yani bir kelimesidir. Bunların Kur'an'da özellikle zikredilmesi, hem onun, yukarıda arz edildiği gibi, mesajında ruhî-manevî yanların daha ağır basması, hem yaratılışındaki fevkalâdelik açısından olduğu gibi, ona ilâhlık veya Allah'ın oğlu olmak gibi atıfları red içindir de.

Hz. İsa (a.s.), Cenab-ı Allah'ın bir baba vasıtalık etmeden tertemiz, bâkire, iffet sembolü Hz. Meryem'e ilka buyurduğu bir ruh ile bu validemizin rahminde teşekkül etmiştir. Cenab-ı Allah, doğduktan sonra onu Hz. Meryem vâlidemizi bir takım töhmetlerden korumak için konuşturmuş, o da, Allah'ın bir kulu olduğunu, abraşı, alacılıyı, doğuştan körü tedavi etme, Cenab-ı Allah'ın izin verdiği ölüleri diriltme, insanların evlerinde neleri depo edip neleri yediklerini bilme gibi mucizelerle donatılmış bir peygamber olarak gönderileceğini söylemiş ve daha sonra böyle bir peygamber olarak gönderilmiş, ayrıca misyonun önemli bir fonksiyonu olarak Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.s.) geleceğini müjdelemiştir. Bu mübarek, masum peygamberin, yani Hz. İsa'nın vefatı, yeryüzünden alınması da, doğumu gibi diğer insanlarınkinden farklı olmuştur. Kendisini çarmıha germe teşebbüsü karşısında Allah, bu teşebbüste bulunanları yanıltmış, Hz. İsa çarmıha gerilememiş ve Cenab-ı Allah (c.c.) onu, ruhu ve âdeta ruh saffeti ve şeffafiyeti kazanmış vücuduyla semaya yükseltmiştir.

Bazı Hadis-i Şeriflerde, yani Peygamber Efendimiz'in bazı sözlerinde Hz. İsa efendimizin Kıyamet'e yakın yeryüzüne ineceği beyan buyrulmaktadır. Bazı âlimler, bu hadisleri onun ceset-ruh beraber yeryüzüne inip, Allah'ın Dini adına önemli bir fonksiyon göreceği şeklinde yorumlarken, daha başka âlimler onu, Âhir Zaman'da Allah'ın Dini adına Hz. İsa'nın mesajında öncelikle temsil edilen maneviyat, ruhaniyet, haramlardan azamî kaçınma, azamî takva, zühd, anne-babaya tam iyilik, tıb, yani insanların maddî-manevî hayatlarını kurtarma ilmi ve gayreti, helâl yollardan kazanıp, kazançta haram yollara asla tevessül etmeme, insanlarla tam diyalog, hoşgörü, kavgadan-savaşlardan-çatışmalardan kaçınma, dost-düşman herkese iyilikte bulunma gibi İslâmî düsturların daha çok öne çıkacağı, çıkması gerektiği şeklinde anlamaktadırlar.


beyefendi yine can alıcı noktayı es geçmişsiniz. buyrun fetulah beyin kendi sitesinden alıntı yapalım, odesalı hristiyanlar konsuuda fetulah bey ne demiş bakalım.

ne diyeceksiniz merak içindeyiz;



"...Estağfirullah, bin defa estağfirullah. Yukarıda arz etmeye çalıştığım gibi, kimseye bir şey söyleme, yol gösterme mevkiinde değilim. İnsanlık için faydalı gayretlerde bulunduğum şeklindeki sözünüzü de sadece bir dua ve sizlerin bir teveccühü, hüsnüzannı olarak kabul edebilirim. Odessalı Hıristiyanların ise elbette rehberleri, din büyükleri vardır ve onlara söylenmesi gerekeni söylemektedirler. Bir Müslüman, yani dinlerin temel birliğine inanan biri olarak, onların söylediklerinin bir Müslüman'ın söylediğinden ve söyleyeceğinden farklı olacağını düşünmüyorum...."

kaynak:
http://tr.fgulen.com/content/view/16939/11/
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Zaten bütün süreç bu para transferi ile odaklı.

Polis paranın çıkartılacağını telefon dinlemesi sayesinde öğreniyor

Ancak iktidar zaten soruşturmayı durdurdu.

Hakimleri savcıları sürdü

Polisleri tutukladı

Normal düzenden çıkıldı

Şimdi ülke yeniden hukuk düzenine döndüğünde

Belgeler de döner

Bundan şüphem yok

Ama birileri için bu da çözüm değil
 

gunduzalp

Kısıtlı Erişim
Kısıtlı Erişim
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
2,954
Tepkime puanı
33
Puanları
0
beyefendi yine can alıcı noktayı es geçmişsiniz. buyrun fetulah beyin kendi sitesinden alıntı yapalım. ne diyeceksiniz merak içindeyiz;

"...Estağfirullah, bin defa estağfirullah. Yukarıda arz etmeye çalıştığım gibi, kimseye bir şey söyleme, yol gösterme mevkiinde değilim. İnsanlık için faydalı gayretlerde bulunduğum şeklindeki sözünüzü de sadece bir dua ve sizlerin bir teveccühü, hüsnüzannı olarak kabul edebilirim. Odessalı Hıristiyanların ise elbette rehberleri, din büyükleri vardır ve onlara söylenmesi gerekeni söylemektedirler. Bir Müslüman, yani dinlerin temel birliğine inanan biri olarak, onların söylediklerinin bir Müslüman'ın söylediğinden ve söyleyeceğinden farklı olacağını düşünmüyorum...."

kaynak:
http://tr.fgulen.com/content/view/16939/11/

Okuma ve idrak sorunun oldugu icin bas tarafi gormuyorsun veya zifte donmus zihniyetin aykirilik cikarmaya calisiyor. Hocaefendi acikca Hristiyan itikadina basinda reddiyede bulunuyor ve bunu Kuran ve Hadisten deliller ile ortaya koyuyor ve Kuranin onlarin itikadini reddedittigini belirtiyor.

Simdi Kuran'in Hz. Isa aleyhisselam'in hristiyanlarin iddia ettigi gibi olmadigini soyleyen insan daha ne desin? Adam okuyor mu bilmem. Bunlar ne ?
Kur'an-ı Kerim'de onun için “Allah'tan bir ruh, bir kelime" tabiri kullanılır. Buradaki kelime de, yanlış yorumlanmamalıdır. Kur'an-ı Kerim, kâinattaki her varlığı, her hadiseyi Allah'ın kelimeleri olarak niteler. Kelime, manâsı itibariyle “eser" demektir. Bütün varlıklar ve hadiseler Allah'ın İrade ve Kudreti'nin kelimeleri, İlâhî kitaplar da Kelâmı'nın kelimeleridir. Hz. İsa da (a.s.), bu manâda O'nun İrade ve Kudreti'nin kendine ait hususiyetleri bulunan bir eseri, yani bir kelimesidir. Bunların Kur'an'da özellikle zikredilmesi, hem onun, yukarıda arz edildiği gibi, mesajında ruhî-manevî yanların daha ağır basması, hem yaratılışındaki fevkalâdelik açısından olduğu gibi, ona ilâhlık veya Allah'ın oğlu olmak gibi atıfları red içindir de.
 

lübb

Paylaşımcı
Katılım
5 May 2013
Mesajlar
197
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Okuma ve idrak sorunun oldugu icin bas tarafi gormuyorsun veya zifte donmus zihniyetin aykirilik cikarmaya calisiyor. Hocaefendi acikca Hristiyan itikadina basinda reddiyede bulunuyor ve bunu Kuran ve Hadisten deliller ile ortaya koyuyor ve Kuranin onlarin itikadini reddedittigini belirtiyor.

Simdi Kuran'in Hz. Isa aleyhisselam'in hristiyanlarin iddia ettigi gibi olmadigini soyleyen insan daha ne desin? Adam okuyor mu bilmem. Bunlar ne ?

evet birimizde sorun var. inşaallah bu gece bu sorunu hallederiz.

bir islam "alim"i , hristiyanla dyaloğunda, papazları kastederek, aşağıdaki cümleyi kurabilir mi? kurarasa islam "alimi" olur mu?

"...Bir Müslüman, yani dinlerin temel birliğine inanan biri olarak, onların söylediklerinin bir Müslüman'ın söylediğinden ve söyleyeceğinden farklı olacağını düşünmüyorum...."

kaynak:
http://tr.fgulen.com/content/view/16939/11/
 

gunduzalp

Kısıtlı Erişim
Kısıtlı Erişim
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
2,954
Tepkime puanı
33
Puanları
0
evet birimizde sorun var. inşaallah bu gece bu sorunu hallederiz.

bir islam "alim"i , hristiyanla dyaloğunda, papazları kastederek, aşağıdaki cümleyi kurabilir mi? kurarasa islam "alimi" olur mu?

"...Bir Müslüman, yani dinlerin temel birliğine inanan biri olarak, onların söylediklerinin bir Müslüman'ın söylediğinden ve söyleyeceğinden farklı olacağını düşünmüyorum...."

kaynak:
http://tr.fgulen.com/content/view/16939/11/

Olur. Zaten basinda onlarin itikadini kabul etmedigini, meselenin dogru taraflarini etraflica anlatip, bunun yanlis oldugunu soyledikten sonra kendi papazlarinizi dinleyin demesi bir nezakettir. Ama onceden de sahih itikadi acik acik belli etmistir. Bu da papazlarin sozlerini itikaden takip edilmemesi gerektigini ortaya koymaktadir, bunu anlayamacak olan ancak sen gibi nick muptelasi bir forum mudavimidir,
 

lübb

Paylaşımcı
Katılım
5 May 2013
Mesajlar
197
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Olur. Zaten basinda onlarin itikadini kabul etmedigini, meselenin dogru taraflarini etraflica anlatip, bunun yanlis oldugunu soyledikten sonra kendi papazlarinizi dinleyin demesi bir nezakettir. Ama onceden de sahih itikadi acik acik belli etmistir. Bu da papazlarin sozlerini itikaden takip edilmemesi gerektigini ortaya koymaktadir, bunu anlayamacak olan ancak sen gibi nick muptelasi bir forum mudavimidir,


neyse a. kurucan beyefendi, biz takdiri forum takipçilerine bırakalım. birbirimizin kalbini kırmaya gerek yok.

ilginç bir durum. apaçık bir gerçeği bile işinize geldiği şekle dönüştürmeye gayret ediyorsunuz.

bu; 40 beden giyen birine, elinde sadece 48 beden elbise kalan satıcının, "ikna ederek" satmaya çalışmasına benzemiş.

bu da size gelsin :)

Asu Maralman - BAL GİBİ OLUR [TozluRaflar]
 

gunduzalp

Kısıtlı Erişim
Kısıtlı Erişim
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
2,954
Tepkime puanı
33
Puanları
0
neyse a. kurucan beyefendi, biz takdiri forum takipçilerine bırakalım. birbirimizin kalbini kırmaya gerek yok.

ilginç bir durum. apaçık bir gerçeği bile işinize geldiği şekle dönüştürmeye gayret ediyorsunuz.

bu; 40 beden giyen birine, elinde sadece 48 beden elbise kalan satıcının, "ikna ederek" satmaya çalışmasına benzemiş.

bu da size gelsin :)

Asu Maralman - BAL GİBİ OLUR [TozluRaflar]

Kurucan mi?:) Kendi caliyor kendin oynuyorsun, siyak sibaga bakmadan herzamanki kor dogusunu yapiyorsun. Hristiyanlarin itikadini reddeden ve kurana aykiri oldugunu belirten yerleri gormek istemiyorsun, cunku sonradan ortaya cikarmak istedigin sacmaliga engel oluyor.
 

lübb

Paylaşımcı
Katılım
5 May 2013
Mesajlar
197
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Kurucan mi?:) Kendi caliyor kendin oynuyorsun, siyak sibaga bakmadan herzamanki kor dogusunu yapiyorsun. Hristiyanlarin itikadini reddeden ve kurana aykiri oldugunu belirten yerleri gormek istemiyorsun, cunku sonradan ortaya cikarmak istedigin sacmaliga engel oluyor.


beyefendi, ropörtajı yapanların fetulah beye sorusu şu; "Bütün dünya insanlığı için faydalı gayretlerde bulunan biri olarak, Odessa'lı Hıristiyanlara ne söylemek ve onlardan ne gibi dileklerde bulunmak istersiniz?"


şimdi sevgli peygamberimize bu sorunun sorulduğunu hayal edin lütfen.


sevgili peygamberimiz hristiyan papazını kastederk; "...Bir Müslüman, yani dinlerin temel birliğine inanan biri olarak, onların söylediklerinin bir Müslüman'ın söylediğinden ve söyleyeceğinden farklı olacağını düşünmüyorum...." dermiydi???






yoksa peygamberimiz onlara aşağıdaki mesajı mı iletirdi




"Rahman ve Rahim olan ALLAH´ın adıyla. ALLAH´ın Resulü Muhammed´den Habeş Kralı Necaşi´ye, selam üzerine olsun.


Yegane mülk ve melakut sahihi, noksanı gerektiren her şeyden münezzeh, emin ve eman veren ve her şeye nigahban olan Al lah´a hamdettikten ve isa´nın ALLAH tarafından temiz, kirden arınmış, iffetli ve bakire bir kız olan Meryem´e ilka edilen bir ruh ve kelime olduğunu, Cenab-ı ALLAH Adem (a.s.)´ı nasıl kendi kudret eliyle yaratıp o´na ruh üflemiş ise, İsa´ya da öylece ruh üflediğine şehadet getirdikten sonra, seni yalnız ALLAH´a ibadet etmeye, o´na ortak koşmamaya, ALLAH´a taat yolunda hizmet ile bana tabi olup bana gönderilen şeye iman etmeye, davet ediyo rum. Zira ben ALLAH´ın Resulüyüm. Ayrıca amcam oğlu Cafer´i, beraberinde bir kaç kişi olduğu halde sana gönderdim. Oraya vardıkları zaman onları barındır. Kibir ve hükümdarlık aza meti seni tutmasın. Zira ben, seni ve senin askerlerini ALLAH´a davet ediyorum. İşte ben size tebliğ ettim ve gereken Öğüdü ver dim. Siz de öğüdü kabul edin. Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun""






lütfen bunu vicdanına sor.

 

gunduzalp

Kısıtlı Erişim
Kısıtlı Erişim
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
2,954
Tepkime puanı
33
Puanları
0
Herifte okuma ve anlama kabiliyeti yok deyince bunu is olsun diye soylemiyoruz.Roportajin basini israrla vermemizin sebebi, Hocaefendi'nin sonradan dediklerinin onunla beraber okunma gerekliligidir.

Evvelen Hocaefendi, Hz. Isa aleyhisselam ile alakali batil olan Hristiyan akaidini tashih ediyor. Ey mutaassip cahil, papaz ve rahiplerin dediginden farkli birsey demem diyen insan zaten en basta onlarin dediklerinin ve dini inanislarinin tam tersine laf soyluyor. O kisilerin dini inanclarinin temelinin gecersiz oldugunu ve Kuranin bunu reddettigini belirtiyor. Bu farki anlamayacak kadar zihni melekesi iptal olan nick bukalemunu, sonrada agzina yakismaz bir sekilde Rasulullah aleyhissaletu vesselam'i payanda edip vicdan muhabbeti yapiyor.
 

lübb

Paylaşımcı
Katılım
5 May 2013
Mesajlar
197
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Herifte okuma ve anlama kabiliyeti yok deyince bunu is olsun diye soylemiyoruz.Roportajin basini israrla vermemizin sebebi, Hocaefendi'nin sonradan dediklerinin onunla beraber okunma gerekliligidir.

Evvelen Hocaefendi, Hz. Isa aleyhisselam ile alakali batil olan Hristiyan akaidini tashih ediyor. Ey mutaassip cahil, papaz ve rahiplerin dediginden farkli birsey demem diyen insan zaten en basta onlarin dediklerinin ve dini inanislarinin tam tersine laf soyluyor. O kisilerin dini inanclarinin temelinin gecersiz oldugunu ve Kuranin bunu reddettigini belirtiyor. Bu farki anlamayacak kadar zihni melekesi iptal olan nick bukalemunu, sonrada agzina yakismaz bir sekilde Rasulullah aleyhissaletu vesselam'i payanda edip vicdan muhabbeti yapiyor.


bizi herifin sandın herhalde. soytarılık etme de varsa ilmi cevap ver.

fetulah bey hristiyanların işine gelmeyen birşey söylemiyor ki; hz. isanın ruhullah olmasını vurgulamış, onlar buna itiraz etmezler. babasız dünyaya gelmesinden bahsetmiş, onlar buna da itiraz etmezler.

ama çoğu müslümanın yanlış bildiği şekli ile onlar hz isaya peygamber olarak değil, tanrı olarak inanırlar. bu da apaçık şirktir. şimdi size tutulan mikrofona onların işine gelenleri söyler, hakkı hakikati sözlemezseniz gün gelri tükürülür yüzüznüze. hakkı sözlemeyenlerin tüh yüzüne.

ayrıca fetulah bey nerede "... O kisilerin dini inanclarinin temelinin gecersiz oldugunu ve Kuranin bunu reddettigi ..." anlamına gelecek cümle kurmuş. nerede diyor bunu merak ettik.

ayrıca şu cümleniz çok manidar; "... papaz ve rahiplerin dediginden farkli birsey demem diyen insan zaten en basta onlarin dediklerinin ve dini inanislarinin tam tersine laf soyluyor. ..." nasıl oluyor bu. olur dersen tabi olur. bektaşi mantığıyla tuttuğun orucu ramazan orucuna, ölen hayvanı kurban bayramında keseceğine sayarsın olur, biter. ama kabirde sorarlar! iyiki ahiret var..

son olarak sevgili peygamberimizin bir hristiyana yazdığı mektup neden sizi bu kadar rahatsız etti, anlamadık.

sorularımıza ilmi cevap vereceksen ver ya da haddini bil otur yerine!
 

gunduzalp

Kısıtlı Erişim
Kısıtlı Erişim
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
2,954
Tepkime puanı
33
Puanları
0
fetulah bey hristiyanların işine gelmeyen birşey söylemiyor ki; hz. isanın ruhullah olmasını vurgulamış, onlar buna itiraz etmezler. babasız dünyaya gelmesinden bahsetmiş, onlar buna da itiraz etmezler.

Ben bu adam okuma yazma ozurlu derken bosuna demiyorum. Sirf kabahat bulmak icin uydurdugu bir sacmaliga bak. Herif tami tamina Hocaefendi'nin dediklerini mecrasindan cikariyor. Alinti yapayim da su garabet timsali ortaya koydugu tezvirat iyice aciga ciksin :

Fethullah Gülen:: Cenab-ı Allah (c.c.), ilk insan Hz. Âdem'i topraktan yaratmıştır; yani zemini “anne rahmi" gibi kullanarak, onun maddî vücudunu toprak, hava ve sudan alınan elementlerden teşekkül ettirmiş, daha sonra ona “ruh" üfleyerek hayatiyet kazandırmıştır. Yine aynı mahiyette veya aynı mahiyetin diğer cinsi, tam bir bütünü teşkil eden diğer yarı bütünü olarak Hz. Havva'yı yaratmış, ilk insandan sonra insanın çoğalmasına ise erkek ile kadın arasındaki münasebeti vesile kılmıştır. Hz. İsa (a.s.) zamanında materyalizm, sebeplere âdeta yaratıcılık verme, Cenab-ı Allah'ı bilhassa Kudret'i başta olmak üzere sıfatlarıyla tanıyamama gibi hususlar fazla öne çıkınca, Cenab-ı Allah (c.c.), icraatlarında herhangi bir sebebe, yaratmak için her defasında mutlaka aynı sebeplere hiçbir ihtiyacı olmadığını göstermek bakımından, nasıl ilk yaratılış bir mucize idi ise, Hz. İsa'yı da (a.s.) aynı şekilde mucize olma vasfı ağır basacak şekilde babasız yaratmış, tertemiz, iffet şahikası, bâkire Hz. Meryem validemize ruh nefha ederek, rahminde Hz. İsa'ya vücut vermiştir. Bu sebepledir ki Hz. İsa, yaratılışı itibariyle ve bir de “ruh" bütünüyle manevî bir varlık olması, dolayısıyla, yukarda arz edildiği gibi, materyalizmin çok öne çıktığı kendi döneminin şartlarında mesajında Din'de dengeyi bulma adına ruhî-manevî unsurlara çok daha fazla ağırlık verilmesi sebebiyle, İslâmî gelenekte rûhullah (Allah'tan bir ruh) olarak da zikredilir. İslâm geleneğinde her büyük peygamber/rasûl, döneminin şartları gereği mesajında bir nokta özellikle ağırlık kazandığı için, Cenab-ı Allah'a o noktadaki yakınlığı ile anılır. Meselâ, Hz. Âdem, Safiyyullah; Hz. Nuh, Neciyyullah, Hz. İbrahim, Halilullah; Hz. Musa, Kelimullah, Hz. Muhammed, Habibullah olarak anıldığı gibi, Hz. İsa da Rûhullah olarak anılmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de onun için “Allah'tan bir ruh, bir kelime" tabiri kullanılır. Buradaki kelime de, yanlış yorumlanmamalıdır. Kur'an-ı Kerim, kâinattaki her varlığı, her hadiseyi Allah'ın kelimeleri olarak niteler. Kelime, manâsı itibariyle “eser" demektir. Bütün varlıklar ve hadiseler Allah'ın İrade ve Kudreti'nin kelimeleri, İlâhî kitaplar da Kelâmı'nın kelimeleridir. Hz. İsa da (a.s.), bu manâda O'nun İrade ve Kudreti'nin kendine ait hususiyetleri bulunan bir eseri, yani bir kelimesidir. Bunların Kur'an'da özellikle zikredilmesi, hem onun, yukarıda arz edildiği gibi, mesajında ruhî-manevî yanların daha ağır basması, hem yaratılışındaki fevkalâdelik açısından olduğu gibi, ona ilâhlık veya Allah'ın oğlu olmak gibi atıfları red içindir de.

Hz. İsa (a.s.), Cenab-ı Allah'ın bir baba vasıtalık etmeden tertemiz, bâkire, iffet sembolü Hz. Meryem'e ilka buyurduğu bir ruh ile bu validemizin rahminde teşekkül etmiştir. Cenab-ı Allah, doğduktan sonra onu Hz. Meryem vâlidemizi bir takım töhmetlerden korumak için konuşturmuş, o da, Allah'ın bir kulu olduğunu, abraşı, alacılıyı, doğuştan körü tedavi etme, Cenab-ı Allah'ın izin verdiği ölüleri diriltme, insanların evlerinde neleri depo edip neleri yediklerini bilme gibi mucizelerle donatılmış bir peygamber olarak gönderileceğini söylemiş ve daha sonra böyle bir peygamber olarak gönderilmiş, ayrıca misyonun önemli bir fonksiyonu olarak Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.s.) geleceğini müjdelemiştir. Bu mübarek, masum peygamberin, yani Hz. İsa'nın vefatı, yeryüzünden alınması da, doğumu gibi diğer insanlarınkinden farklı olmuştur. Kendisini çarmıha germe teşebbüsü karşısında Allah, bu teşebbüste bulunanları yanıltmış, Hz. İsa çarmıha gerilememiş ve Cenab-ı Allah (c.c.) onu, ruhu ve âdeta ruh saffeti ve şeffafiyeti kazanmış vücuduyla semaya yükseltmiştir.

Burada tamamen Hristiyan itikadi tashih ediliyor:

1) Hz. Isa aleyhisselam'a Allah'in eseri deniliyor ve yaratilmis oldugu soyleniyor. Bu tamamen onlarin itikadina terstir. Gerci bu cahil bilmez ama Monofizit ve Duofizit tartismasi bu konuda Hristiyanlar icinde de tartisma mevzusudur.

2) Hz. Isa aleyhisselam'in Allah'in oglu olmadigi ve bunu Kuran'in reddettigi soyleniyor. Bu ise onlarin inanclarinin temeline itirazdir.

3) Rasulullah aleyhissaletu vesselam'in Hz. Isa aleyhisselam tarafindan geleceginin mujdelendigini soyluyor ki, bu Kuran'da gecen bir tebsirdir. Oysa Hrsityanlar bunu kabul etmezlerken, Hocaefendi bunu acikca beyan ediyor ve onlarin inancinin aksini ortaya koyuyor.

4) Hz. Isa aleyhisselam'in carmiha gerilmedigini soyluyor ki, bu da Hristiyan itikadina terstir. Zira onlar Isa aleyhisselam'in gunahlarinin cezasina mukabil carmiha gerildigini iddia ederler.

Nerede bu muzevirin karakteri haline gelmis uydurma yorumlar, nerede Hocefendi'nin dedikleri. !!
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
PEky5O.jpg
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Hacı Sokrat Bey... @antikfilozof 18 Eki

Reis, merkel'e fırçayı basmış galiba,bu nasıl bi duruş lan, puhahahah : ))

jj3P0g.jpg



OlgunYLMZ اولغون @olgun_ylmaz 18 Eki

RTE dünyaya subliminal mesaj vermeyi iyi biliyor..Merkeli Abdülhamid Han'ın koltuğunda ağırladı O ruh ölmedi dedi
Dua Nur, eskiden bende bu şekilde düşünüyordum. Necip Fazıl'a olan düşkünlüğüm sebebiyle Sultan Abdülhamid'te takılı kalmıştım. Ama bugün farklı düşünüyorum. Zira Abdülhamit hayranlığı beraberinde Abdülhamid'in akibetini de çekiyor. Abdülhamid başarılı bir siyasetçiydi tamam, lakin mutlak başarı diye bir durum olamaz çünkü o vakit tahttan indirilmememesi gerekiyordu.. Demek ki bir kör noktası var idi.. Bence bizler Abdülhamid'e çok duygusal yaklaşıyoruz. Biraz pragmatik olmak zorundayız. Abdülhamid geçmişte kaldı. Artık yeni şeyler yazmak lazım diye düşünüyorum.. Mevlana'nın dediği gibi, dün dünde kaldı bugün yeni şeyler söylemek lazım...

Bence Ak parti'nin oylarının düşmesinin tek sebebi geçmişe çok takılı kalmasıdır. İleriye bakamıyor. Zamanın hikmetini bunlara anlatan olmamış. Geçmişte başarı sağladıkları noktalar ilelebet yarın için de başarılı olacak zannediyorlar. Oysa zaman, parametreleri hep değiştire değiştire ilerler.. Dün Ak partiyi başarılı yapan söylemler, bugün oy kaybettiriyor. Dikkat edersen hep aynı şeyleri tekrarlıyorlar. Bunun tek sebebi kendi icraatlerine aşık olmalarıdır. Bu hastalık çok korkunç bir şey.. Biran önce kendilerine gelmezlerse bitecekler.. Örneğin yapılan hizmetleri yapanın anlatması bir yere kadardır. Bu anlatım tekrar tekrar yapılırsa kibir olarak algılanmaya başlar. Bu saatten sonra yapılan hizmetleri belgeseller anlatmalı bence.. Lakin bu belgeseller teknik ve bilgi içikli olmalıdır. Basit propaganda olursa o da yanlış olur..
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Dua Nur, eskiden bende bu şekilde düşünüyordum. Necip Fazıl'a olan düşkünlüğüm sebebiyle Sultan Abdülhamid'te takılı kalmıştım. Ama bugün farklı düşünüyorum. Zira Abdülhamit hayranlığı beraberinde Abdülhamid'in akibetini de çekiyor. Abdülhamid başarılı bir siyasetçiydi tamam, lakin mutlak başarı diye bir durum olamaz çünkü o vakit tahttan indirilmememesi gerekiyordu.. Demek ki bir kör noktası var idi.. Bence bizler Abdülhamid'e çok duygusal yaklaşıyoruz. Biraz pragmatik olmak zorundayız. Abdülhamid geçmişte kaldı. Artık yeni şeyler yazmak lazım diye düşünüyorum.. Mevlana'nın dediği gibi, dün dünde kaldı bugün yeni şeyler söylemek lazım...

Bence Ak parti'nin oylarının düşmesinin tek sebebi geçmişe çok takılı kalmasıdır. İleriye bakamıyor. Zamanın hikmetini bunlara anlatan olmamış. Geçmişte başarı sağladıkları noktalar ilelebet yarın için de başarılı olacak zannediyorlar. Oysa zaman, parametreleri hep değiştire değiştire ilerler.. Dün Ak partiyi başarılı yapan söylemler, bugün oy kaybettiriyor. Dikkat edersen hep aynı şeyleri tekrarlıyorlar. Bunun tek sebebi kendi icraatlerine aşık olmalarıdır. Bu hastalık çok korkunç bir şey.. Biran önce kendilerine gelmezlerse bitecekler.. Örneğin yapılan hizmetleri yapanın anlatması bir yere kadardır. Bu anlatım tekrar tekrar yapılırsa kibir olarak algılanmaya başlar. Bu saatten sonra yapılan hizmetleri belgeseller anlatmalı bence.. Lakin bu belgeseller teknik ve bilgi içikli olmalıdır. Basit propaganda olursa o da yanlış olur..

Geçmişe takılı kalmak olarak algılamıyorum olanları. Bilgi ve teknoloji çağındayız ama geçmişin tekrarı çağlar değişse bile oluyor bu kaçınılmaz.. İnsanlar geçmişin akıbetine maruz kalmamak adına elindekinin kıymetini bilmesi de yeni bir uyanış olsa gerek.
 
Üst