Nefes almadan çalışmak maharet değil! / Mehtap Kayaoğlu

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
İşi gücü hiç bitmeyen, işiyle yatan işiyle kalkan, çalışmaktan yorulmayan insanlar gördünüz mü?Görmüşsünüzdür. Belki aynaya bakınca karşınızda, belki başınızı kaldırınca çevrenizde.
Dünyada başka hiçbir şey yokmuş gibi işiyle uğraşır işkolik. Üstelik alkol bağımlılığı gibi, bilgisayar başında saatlerce oyun oynayan çocuğun skor sarhoşluğu gibi keyif alarak uğraşır.
Çalışma hayatını kendi işkolik standartlarına göre belirleyen bu kişinin yaptığı en başarılı davranış, farklı hevesleri olan diğer insanların, uğraşılarıyla kurdukları ilişkiyi zafiyet olarak tanımlamalarıdır. Ofiste geçen saatler, yirmi dört saat mesaisiyle yatıp kalkması, yaşam kalitesi ölçüsünün kazanç miktarıyla tanımlanmasına aldırmaksızın, çevresindeki herkesi bir şeyin bağımlısı olarak tanımlar.
İş hayatının rekabetçi tutumunun kaçınılmaz olarak ortaya çıkardığı mükemmeliyetçi kişiliklerde daha fazla görülür. Her yer rekabet her ortam yarış alanı. Aslanın midesinden alınmaya çalışılan rızık, bir lokma bir hırka miktarını yüksek gelir standartlarıyla geçmeye başlayınca, evin nafakasını temin için yapılan faaliyetler, işkolik standartlarında koşuşturan “yeni nesil personel” profilini ortaya çıkarmış oldu. Bu profilin en tipik özelliği nefes almazcasına çalışmak!
Bağımlılık psikolojik açıdan bakıldığında “meşguliyet” demektir. Kişiyi meşgul eden faaliyetleri içerir. Alkol, madde, sigara, bilgisayar vb. bağımlılıkların tamamının zemininde kişiyi meşgul edecek başka bir organizasyonun olmaması hali vardır. Bu tanımdan yola çıkıldığında işkolik insanlar, işleri ve çalışma alanları dışında başka hiçbir duruma vakit ayırmadıkları için bağımlı grubuna girmektedirler. Dolayısıyla işkolikliğin de bağımlılık kapsamında düşünülmesi fikri kulağı tırmalamadığı gibi, işkolik sınırlarda yaşayan kişilerin yakınları tarafından makul karşılanacaktır. Zira onlara göre çok çalışan eşleri, çocukları veya yakınları tam bir bağımlı görünümünde iş hayatındadır. Tatil bilmez, bayram bilmez, yaz bilmez kış bilmez, onlar hep çalışır.
İşkolik tutum babadan oğula geçer mi?
İşkolik ebeveynlerin çocukları da işkoliklik tehdidi altındadır. İşkolik ebeveyn, çocuklarını kontrol altında tutmayı ve onlardan yapabileceğinin en mükemmelini yapmasını bekleyebilir. Bu tür davranışlar çocukların da işkolik olmalarına neden olabilir. Genellikle işkolik anne babaların çocuklarında sosyal öğrenme yoluyla görülebilir. Çünkü bu insanların kendilerine ayırdıkları zaman çok azdır. Ailece aktiviteler, sosyal faaliyetler, tatil gibi eğlenceli gezmeler yapmazlar. Çocuk böyle bir ailede büyüdüğünde normal hayatın bu şekilde işlediğine inanır. Aileden gördüğünü taklitler. Çevrenizde de görürsünüz. Danışanlarıma arada sırada gezmeye gitmelerini, yürüyüş yapmalarını, kendilerine zaman ayırmalarını söylediğimde, en çok duyduğum tipik cümle: “Hocam biz aileden böyle görmüşüz. Benim rahmetli babam 65 yaşında öldü. Öldüğü güne kadar hep çalıştı. Bir gün bile tatil yapıp kendine zaman ayırmadı.”
Nefes almadan çalışmayı maharet sayıyor onlar!
Mola verdiğinde suçluluk duyan bu insanlar uyku, yemek, sohbet, eğlence, dinlenme gibi en insani ihtiyaçlarını bile gerçekleştirmedikleri için genelde yalnızlaşırlar. Kendilerine ve sosyal faaliyetlere zaman ayırmadıkları için ev-iş arasında yaşarlar. Farklı etkinliklere yatırım yapmadıkları için samimi arkadaşları olmaz. Çevreleri kalabalık görünür ama gerçek dostluklara zaman ayırmadıkları için iç dünyalarında yalnızdırlar. Kendi ailelerinden bile uzaklaşırlar. Ev halkı bu durumdan şikâyet edecek olursa, aslında onlar için çalışıp durduklarını dile getirirler. Ev halkıyla evde zaman geçirecek olsalar, sanki bir şeyleri eksik yapmışlar gibi duygulara kapıldıkları için, davranışlarına yansıyan bu duygu, aile bireylerini de rahatsız etmeye başlar. Bir şeyleri unutmuşluk duygusu tedirgin olmalarına neden olur. Kafa dinlemek için yapılan her faaliyeti zaman kaybı gibi algılarlar.
Genellikle her meslek alanında görülmekle birlikte, özellikle devlet yönetiminde, siyasette, sağlık, medya, tekstil ve bilgisayar/bilişim sektöründe daha fazla karşılaşıyoruz gibi geliyor bana. Belki benim çalıştığım vakalar o sektörlerden olduğu için böyle düşünüyor olabilirim elbet.
Tedavisi var mı?
Evet, tedavisi var; fakat kişinin önce işkolik olduğunu kabul etmesi lazım!
Kişi bu durumun içindeyse ve yardım almak istiyorsa, işkolikliğe neden olan duygusal bağlantı ve altında yatan içsel ihtiyaçlar bulunur ve tolere etmesi sağlanır. Böylece kişi işkolik olmaktan kurtulur.
Ayrıca, ölüp gidersem ne olacak, diye düşünmek işe yarıyor. Her işi kendisinin yaptığını düşünen ve hiç taviz vermeden çalışan insanlar kendisine bu soruyu sorsun lütfen. Bitmek tükenmek bilmeyen işleriniz, siz ölünce ne olacak? İllaki her şey yolunu bulacak, birileri sizin yerinize bu işleri yapacak. Öyleyse siz niçin hayattayken hayatta olmanın diğer sosyal ve keyifli nimetlerinden istifade etmeyesiniz. İşler bitmez. Ama çocuklar büyür. Büyümesine eşlik edemediğiniz evladınız sizden uzaklaşarak büyür üstelik. İşler bitmez. Ama insanlar yaşlanır. Elini tutup yürüyeceğiniz eşiniz, elini tutsanız da yürüyemeyecek kadar yaşlanır bir gün.
İşler bitmez. Ama siz bitersiniz.
Çalışkan olmak suç mu?
Çalışkan olmak suç değil tabii ki. Fakat unutmamalısınız ki çalışkan olmakla işkolik olmak arasında ciddi farklar vardır.
Çalışkan kişi, işlerini tamamlamak için gerekeni yapar. İşlerini toparladıktan sonra dinlenmek için evine, arkadaşlarına gider. Arada sırada uzun saatler boyunca çalışması gerekse bile, bunu geçici dönemler için planlar. Hedeflediği çalışma programını tamamladıktan sonra kendisine ve ailesine zaman ayırabileceği tatlı formdaki çalışma prensiplerine tekrar geri döner.
Yaşamın size sunduğu türlü nimetlerden istifade edebilmeniz dileğiyle..
İşkolik OLMAK psikolojik rahatsızlıktır!
İşkolik olmak psikolojik bir rahatsızlıktır. Çünkü bu kişiler gittikleri her yere işlerini taşırlar. İşlerini belirli bir süre yapamadıklarında eksiklik/noksanlık duygusu yaşarlar. İşkolikler için gittiği her yere işini taşımak alışılagelmiş bir durumdur. Uzun saatler boyunca çalıştıktan sonra evine, hatta tatil yerlerine bile işlerini taşıyabilirler. Geç saatlere kadar iş yerinde kalır, eve gitmesi gerektiğinde garip bir vicdan azabına yakalanırlar. Boş kaldığı zamanlarda, yapması gereken pek çok işi olabileceği ve onları ihmal ettiği kaygılarına kapılırlar. Bedeni nerede olursa olsun, kalbi muntazaman iş yerinde atar. Diyeceksiniz ki çalışmak kötü mü? Değil! İşkolik olmak kötü! İşkolik olmak, kişinin hayatındaki pek çok aktiviteyi ihmal ederek sadece işiyle uğraşması halidir. Her insanın değişikliğe, farklı işlerle uğraşmaya, farklı sosyal ilişkiler yaşamaya ihtiyacı vardır. İşkolikler tüm diğer insani ihtiyaçlarını bir kenara iterler ve sadece çalışarak kendilerini var ederler. Çalışmadıkları zaman, sanki bir şeyleri eksik yapıyorlarmış duygusuna kapılırlar. Asla eksik ve noksan kabul etmezler. İşlerini iyi yapmak için her dakikayı değerlendirirler. Birazcık ara verecek olsalar suçluluk duyarlar.

Milli Gazete
 
Üst