Neden "Hayır" olsun ki?

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
http://www.coolkul.com/neden-hayir-olsun-ki/

Yaklaşık 8 yıldır Türkiye olağanüstü hızda gündem değiştiriyor, neredeyse her gün bambaşka bir konu tartışılıyor ve çoğu zaman dünün gündemi dünde kalıp bugünün gündemi bambaşka olay ya da olaylar üzerine oluyor. Bu durum 25 yaşındaki bir vatandaş olarak benim oldukça hoşuma giden bir durum.
Neden mi?

Çünkü sürekli tartışılan ortamlar her zaman iyidir ve sürekli tartışılan bir şey varsa demek ki gelişme sürecine girilmiş değişimin ayak sesleri duyulmuştur. Hele ki bu değişime ayak direyen güruh daha önce bu ülke için tek çivi çakmayan bir grüh ise bu tartışma ortamı tadından yenmez en güzel ortamların tepesine yerleşiveriyor. Bu ayak seslerini ilk 17 yaşımda duyduğumda delikanlı çağların verdiği esaslı heyecana fevkalade heyecan kattığını söylemek isterim. Şimdilerde ise yaş biraz daha kemale erdi ve olayları biraz daha sakin bir ruh hali ile karşılama sendromuna çoktan girmiş bulunmaktayım.

Sözü çok fazla dallandırıp budaklandırmadan bugüne geliyoruz;

Şimdilerde ise ülkemizin gündeminde öncekilere nazaran çok daha başka, çok daha önemli bir konu var; Anayasa değişikliği. Otuz yıl önce bir askeri müdahale ile başa geçen darbeci güçlerce oluşturulan Anayasa’yı, daha önce mağdur olan, dışlanan, başa gelmemeleri için olmadık oyunlara maruz bırakılan sivil bir iktidarın değiştirme çabaları var.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde daha önce oylanan ancak muhalefetin topyekûn karşı çıkması ile Anayasa Mahkemesi badiresini de atlatarak halkın takdirine sunuluyor olması son derece mühim bir olay. Hele ki bu oylamanın 1980 askeri darbesinin yıldönümüne denk gelmesi de sembolik dahi olsa büyük bir anlam taşımasına sebep oluyor.

Bendeniz ilk defa sandık başına gidecek ve ilk defa bir seçimde oy kullanacağım ve oyumun rengi tabii ki de EVET! Neden evet diyeceğim konusunda uzun uzadıya yazabilirim çünkü Evet demek için oldukça fazla neden var. Ben o yüzden “Neden Evet?” sorusundan ziyade “Neden Hayır olsun ki?” sorusuna yoğunlaşmak istiyorum.

Gerçekten de neden hayır olsun ki?

Şimdi kalkıp Yüksek Askeri Şura kararlarına yargı yolu açılmasına nasıl hayır diyeyim? Nasıl yüzlerce belki de binlerce YAŞ mağduruna “büyüklerimiz böyle takdir etmiş ne halin varsa gör” diyeyim? Hangi vicdan ölçütüne sığar bu?

Ya da memurların yıllardır istediği “Toplu Sözleşme Hakkı”na nasıl muhalefet edeyim ki? Memurların da almış olduğu kurum içi cezaların yargı denetiminden uzak olmasına nasıl göz yumabilirim ki?

Sivil bir vatandaşın hâlihazırda askeri mahkemelerde süründürülmesine, askeri konularda düşüncesini beyan eden gazetecilerin dâhi Askeri Mahkemelerce mahkûm edilmesine nasıl razı olayım ki? Askerin sivil mahkemelerce yargılanma yolunu Anayasa Mahkemesi’ne iptal ettiren zihniyetin aynı duyarlılığı Siviller için göstermemesine nasıl alkış tutayım ki?

Peki, insan hakları açısından hukuk eliyle mağdur edilen vatandaşların haklarını arayabilecekleri bir yüce mahkemenin kurulmasına nasıl karşı çıkabilirim? Buna nasıl hayır diyebilirim? Her yıl onlarca dava ile AİHM’ de mahkûm olan ülkemin bu utanç arenasına varmadan kendi yarasına pansuman yapmasına nasıl muhalefet edebilirim ki? AİHM’ ye gidebilenin hakkını alabildiği gidemeyenin ise çaresizlik içinde haksızlığa razı olduğu bir düzeni içime sindirmemi bekleyenlerin var olması ne kadar normal?

Sivil iktidarın tüm üyeleri yanlış yaptıkları zaman tıpış, tıpış gitmek zorunda kaldıkları Yüce Divan’a neden diğer üst düzey devlet görevlileri hesap vermesin? Bir Genelkurmay Başkanı ya da Meclis başkanı bir başbakandan daha mı fazla “vatansever”dir?

Bizim kuşak pek bilmez belki çünkü o zamanlar henüz 90’lı kuşağın çocuklarıydık biz. Mehmet Moğultay adında bir Adalet Bakanı geçmiş bu ülkeden ve bu sayın bakanımız HSYK eli ile binlerce “taraftar”ını hukuk kurumlarına yerleştirmiş. O taraftarlar zaman geçmiş yeni hukukçuları seçen mercilere yükselmişler yani daha önce siyasallaşan hukuk sayesinde aynı zihniyetin üyesi hukukçulara mahkûm bırakılmış bu ülke. Ülkenin adalet kadroları 7 kişilik bir “Beyefendiler” yahut “Hukuk Baronları”nın takdirine terk edilmiş. Bu hukuk baronları canları istemiş kendilerine ters düşen savcıları görevden atmış, canları istemiş tam dava sürecinin ortasında tüm iddia ve karar heyetini değiştirmiş, bir savcı yüksek rütbede bir asker için iddianame hazırladığı vakit soluğu sokakta almış hem de artık avukatlık dahi yapamayacak bir ceza ile!

Şimdilerde bu baron efendilerin tahtları sallantıya giriyor. Şimdi ben bu baronların koltukları tehlikeye giriyor diye ve istedikleri mahkemeye artık istedikleri gibi müdahalede bulunamayacakları için mi “hayır” diyeceğim?

Nasıl ideolojilerini ve dünya görüşlerini hemen her işlerine karıştırmaktan geri durmayan hukuk adamlarına güveneceğim? Nasıl “böyle gelmiş böyle gider” haleti ruhiye sine bürünüp köşeme çekilecek ve değişimlere karşı geleceğim?

Siz söyler misiniz lütfen bütün bunlara rağmen bu HAYIR’ da var mı bir hayır? Vereceğim oy neden hayır olsun ki?

Enes Ali
14-08-2010


http://www.coolkul.com/neden-hayir-olsun-ki/
 

Nihle

Profesör
Katılım
5 Ara 2009
Mesajlar
1,981
Tepkime puanı
468
Puanları
0
Düşüncelerinize sonsuz saygılar ve teşekkürler değerli ali'ce ..
 

ilahiname

Üye
Katılım
19 Ara 2007
Mesajlar
97
Tepkime puanı
2
Puanları
0
sevgili admin kardeşim görüşlerimiz aynı kazandan çıkan iki aş gibi... elerine fikirlerine sağlık... haaa bu arada altaki resimlerini çok beğendim ama bir eksiği var. peşin satanınki granit mermerden olsa gerek(!!) :))
 

feridun41

Asistan
Katılım
21 Ara 2006
Mesajlar
341
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.turaneli.net
bu topraklarda ab ve abd nin istekelri baskıları ile özgürlükleri (?!) getirdiğini söyleyenler... neyin özgürlüğünü veriyorlar, kime veriyorlar.
kime mi?
gavura.. hırıstıyana yahudiye ermeniye... özgürlük veriliyor. kilise ve vakıfları ile gavurlar özgürleşiyor güçleniyor.. ya müslümanlar... bu toprklarda hrırıstıyanlık hortluyor ..hortlatılıyor ve buna hükümet izin veriyor...
evet diyor. be buna evet demem..
anayasa nın baı maddeelerine evet derim ma hayır diyecekelrimde var.. niye tek paket halinde eitirliyor. karambole gerek yok..
ab ve abd lozanı yani bağımsızlığımızı tanımıyor. jhükümete dayattıklarına evet diyemem. buna izin veren iktidara da evet diyemem.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
bu topraklarda ab ve abd nin istekelri baskıları ile özgürlükleri (?!) getirdiğini söyleyenler... neyin özgürlüğünü veriyorlar, kime veriyorlar.
kime mi?
gavura.. hırıstıyana yahudiye ermeniye... özgürlük veriliyor. kilise ve vakıfları ile gavurlar özgürleşiyor güçleniyor.. ya müslümanlar... bu toprklarda hrırıstıyanlık hortluyor ..hortlatılıyor ve buna hükümet izin veriyor...
evet diyor. be buna evet demem..
anayasa nın baı maddeelerine evet derim ma hayır diyecekelrimde var.. niye tek paket halinde eitirliyor. karambole gerek yok..
ab ve abd lozanı yani bağımsızlığımızı tanımıyor. jhükümete dayattıklarına evet diyemem. buna izin veren iktidara da evet diyemem.

hayı diyen guruplar KİMLER ?
 

feridun41

Asistan
Katılım
21 Ara 2006
Mesajlar
341
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.turaneli.net
chp ev mhp hayr diyor. bdp de onlara ykın (dı) ve bu sebeple başbakan onları aynı saftalar diye suçlamıştır..
şimdi ise..
apo evet dedi... akp ile aynı safta bulıuştu. şaşmadım... yarın bdp de kvırırı ve evetçi olur. şaşmam.
ve f. gülen cemaati de evetçi.
ilginç değil mi hepsi aynı saftalar.
başbakanın sözü döndü dolandı kendini buldu.
apo nun evet demesi hayra alamet değil... bzie yaramaz..
kime yarar??
kıvırmaın apaçık ortada herşey. apo nu evet demesi hayra alamet değil.
akp f.gülen bdp ve apo aynı saftalar mı?? evetçiler hepsi...
kıvırmayın bakalım...
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
sen kıvırtıyorsun.
bizim safımız belli
sizinki şaşkın sanırım.

sürekli aynı mesajları yapıştıra yapıştıra elleriniz kırılcak..

apo hayır derken sizin safınız nerdeydi.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
chp ev mhp hayr diyor. bdp de onlara ykın (dı) ve bu sebeple başbakan onları aynı saftalar diye suçlamıştır..
şimdi ise..
apo evet dedi... akp ile aynı safta bulıuştu. şaşmadım... yarın bdp de kvırırı ve evetçi olur. şaşmam.
ve f. gülen cemaati de evetçi.
ilginç değil mi hepsi aynı saftalar.
başbakanın sözü döndü dolandı kendini buldu.
apo nun evet demesi hayra alamet değil... bzie yaramaz..
kime yarar??
kıvırmaın apaçık ortada herşey. apo nu evet demesi hayra alamet değil.
akp f.gülen bdp ve apo aynı saftalar mı?? evetçiler hepsi...
kıvırmayın bakalım...

Yapma Ferudun

Senin gibi bir belletmen ve düşünen kişi.

Bebek katili vatan Haini Siyonizmin kanlı maşası apo ÇOK GÜZEL BİR STREJİ ile EVET dedi eğer bu taktiği anlamadı isen.Bir şey diyemem
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
ortada apo nun evet dediğine dair bir haber mi var.
ki taktiği olsun
kendi uydurmaları.
 

Dergaz

Profesör
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
1,685
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Ne fark eder ki
hsyk kendinden gectii evet cikacagini anladigi icinmidir nedir son hamlelerini yapiyor can havli ile..
 

feridun41

Asistan
Katılım
21 Ara 2006
Mesajlar
341
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.turaneli.net
başbakan, hayır diyen chp, mhp ve bdp yi hayı dedikleri için 'onlar bir daftalar' diiyerek halkı etkilemey çalışmıştı ya... şimdide o mantık başbakanın mantığını ben burada kullandım... zorunuza gitmesin... apo ile akp evet diyerek aynı safta birleştiler... mantık başbakanın ya.. o söylerken birşey yok, ben söyleyince kızıyorsunuz yahu.. siz çifte standart sahibisiniz.
 

feridun41

Asistan
Katılım
21 Ara 2006
Mesajlar
341
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.turaneli.net
şu sebeplerle hayır diyorum:
NEDEN HAYIR?

AKP nin gerçekleştirmek istediği anayasa değişikliği taslağını madde madde okuyarak, getirilmek istenen değişiklikleri eski anayasada yer alan maddelerle karşılaştırarak şu sonuca vardım:
Madde 10, ‘bireyler arasındaki eşitliklerle’ ilgili ek yapılarak genişletilmiş durumda. Yapılan değişiklik şahsi yorumlarla esnetilebilir durumda. Bazı bireyler her zaman olduğu gibi yine daha fazla eşit (!) kabul edilebilir. Tam eşitliğin garantisi sağlanmalıdır; bu garanti nasıl sağlanacak?
Madde 20, özel hayatın gizliliği ile ilgili olup, bu maddeye de (eski haline) ilave yapılmış ve özel hayatın dokunulmaz olduğu, koruma altında olduğu vurgulanmış. Değiştirilmek istenen 12 Eylül anayasasında da ( o anayasa ile de) zaten özel hayat koruma altında idi (!?) Ne gariptir ki, özel hayata en fazla müdahale (telefon dinlemeleri vs. ile), AKP döneminde oldu. Zaten korunmakta olan (!) özel hayatın gerçekten koruma altına alınması için ciddi ve caydırıcı bir ilave yapılmamış durumda.
Madde 41, ailenin korunması ve çocuk hakları ile ilgilidir. Burada da var olana ilave yapıldığını görüyoruz. Maddeye, ‘devlet, aileyi ve çocuk haklarını koruma için gerekli tedbirleri alır’ ilavesi yapılmış. 12 Eylül anayasasındaki (eski metindeki) madde bile gereği gibi uygulansa yeterli olurdu; ancak uygulamada ciddiyet yoktu; eksiklik uygulama noksanlığından kaynaklanıyordu. Şimdi yapılan ufak ilavenin ciddi anlamda uygulanabileceğinin garantisi ne?
Buraya kadar olan 3 madde de gerçekte değiştirilen pek bir şey yok! Var olan madde içeriklerine (yasalara) bazı ilaveler yapılmış; esaslı, köklü bir değişiklik yok!
Madde 53 ile memura toplu sözleşme hakkı veriliyor; tabi işten çıkarma da kolaylaşıyor. Hakkında iftira niteliğinde de olsa şikayet bulunan memurun, iş hayatı tehlikeye giriyor. (Zaten sözleşmeli ve ücretli – 4-b, 4-c gibi.- memurluk AKP döneminde başlatıldı. Bir öngörü olarak kadrolu memurluğun kaldırılmaya çalışıldığını söyleyebiliriz.). Yaklaşık 9 yıldır iktidarda bulunan AKP, memur sendikaları istemesine rağmen bu sürçte toplu sözleşme yapılmasını istemiyor, buna direniyordu. Acaba ‘evet’ almak için mi bu değişiklik yapılacak sorusu akla geliyor? ‘Bu madde de Toplu görüşmelerde hükümet ile memur sendikaları anlaşamazlarsa, uzlaştırma kurulunun vereceği karar kesin ve bağlayıcı olacaktır’, denmiş. Demek ki yine sendikaların dediği, isteği olmayacak! Yani sendikaların (memurların) talepleri yine ortada kalacak. Değiştirilmek istenen (eski) madde ile karşılaştırıldığında, bunu dışında bir yenilik yok diyebilirim.
Madde 69, siyasi partilerin uyacağı esaslarla ilgili. Burada açıkça şunu görüyorum. Siyasi partilerin kapatılması zorlaştırılıyor. Yani siyasi partiler korumaya alınıyor. Ve söz ve eylemleri ile siyasi partilerin kapatılmasına vesile olan siyasetçiler de koruma altına alınıyor. Şöyle ki; parti kapatılmasına vesile olan şahıslara uygulanan siyasetten men yasağı 5 seneden 3 seneye indiriliyor. Doğal olarak acaba, kapatılmanın eşiğinden dönen AKP ve terör örgütüne yakınlığı ile bilinen BDP gibi partiler mi koruma altına alınıyor, düşüncesi oluşuyor. Bu (yeni) madde de, ‘siyasi partilerin devlet yardımından yoksun bırakılması için dava açılamayacağı’ hükmü de yer alıyor. Apaçıktır ki, siyasi partiler, koruma altına alınıyor. Neden yasaları çiğneyen, ülkenin birlik ve beraberliğine aykırı hareket eden partiler ve şahıslar korunsun ki? Bu tür şahıs ve kurumları korumak doğru mudur?
Madde 74, dilekçe verme, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı ile ilgili. Vatandaşın zaten dilekçe verme ve bilgi edinme hakkı (4982 sayılı yasa ile) mevcuttu. Bu kısımda bir yenilik yok. Getirilmek istenen yenilik, kamu denetçiliği müessesedir. Bu ülkede torpil devam ettiği sürece, kamu denetçiliği müessesi pratikte ne işe yarayacak? Veya yarar? Torpilli şahıslara kamu denetçisi ne yapabilecek?
Madde 84, milletvekilliğinin düşürülmesi ile ilgilidir. Zaten milletvekilleri dokunulmazlığa sahipler ya, bu dokunulmazlık daha da sağlamlaştırılmaktadır. Bu ülkede askere, savcıya bile dokunulabiliyorsa, milletvekillerine de dokunulmalıdır. Milletvekilleri, niye koruma altına alınıyor? Anayasanın eşitlik ilkesi, evrensel bir insan hakkı olan eşitlik ilkesi, milletvekillerinin korunması sayesinde çiğnenmektedir? Getirilmesi istenen yenilik, bunu güvence altına alıyor. Dokunulmazlıklar, kaldırılmalıdır.
Madde 94, TBMM Başkanlık Divanı ile ilgili olup; başkanlık divanının çalışma süresi 3 yıldan, 2 yıla indirilmek isteniyor.
Madde 125, yargı yolu ile ilgili. Cumhurbaşkanının ve YAŞ (Yüksek Askeri Şura)’ın kararları eski yasa gereğince yargıya kapalı idi. Getirilmesi istenen değişiklikle, YAŞ kararları yargıya açık hale getiriliyor; yani şikayet halinde YAŞ kararları iptal edilebilecek; ancak cumhurbaşkanının vereceği kararlara yargı yolu yine kapalı! Cumhurbaşkanlığı makamı yanılmaz mı? Yanlı davranmaz mı? Niye cumhurbaşkanlığı makamının vereceği kararlar tartışılmasın ve yargıya götürülmesin? Devletin kurumlarının hepsi eşit olmalı! Burada kurumlar arasında ayrım yapıldığı ortaya çıkıyor; cumhurbaşkanlığı korunuyor. Acaba ne kadar doğru bir tavır?
Madde 128, genel ilkeler kısmı. (bu maddenin G, H gibi birkaç bendi var) Hakim ve savcıların denetimiyle ilgili köklü bir değişiklik yok; uzun cümleler kısaltılıp, derlenip toplanmış, o kadar. Askerlere sivil mahkeme de yargılanma yolu açılmış. Bu durumda, memurlara olduğu gibi, sivil şahısların askerlere yönelik iddia (veya iftiraları) ları üzerine askerler sivil mahkemelerde yargılanabilecekler. Yukarıda da ifade ettim, milletvekilleri, partiler, cumhurbaşkanı getirilen değişikliklerle korunurken, dokunulmazlıklarını sağlamlaştırırken, niye askerler üzerindeki koruma kaldırılıyor? Bu durum, terör ve anarşi isteyenleri memnun edecektir! Asayiş akamete uğrayabilecektir.
Değişikliklerle, Anayasa Mahkemesi ve HSYK ya siyasi iktidarların da belli sayıda üye sokması sağlanacak. Bu durumda siyasi iktidarlar değiştikçe, atanacak üyelerde değişecektir. O zaman hukukun istikrarı tehlikeye girer; adalet, ideolojiye göre sapar veya saptırılır. Bu durumda kamu düzeni bozulur. Her iktidar değişikliğinde HSYK ve Anayasa Mahkemesi değişecektir. Değişiklik, yargıyı, siyasete bağımlı hale getiriyor. Bu doğru değildir.
NETİCE:
Değiştirilmesi istenen yasalarla, siyasi partiler, milletvekilleri ve cumhurbaşkanlığının koruma zırhları, dokunulmazlıkları sağlamlaştırılıyor. Askerlerin dokunulmazlıkları kaldırılıyor. Hukuka, siyasilerin (belirleyici şekilde) karışması sağlanıyor. AKP nin iddia ettiği gibi bu değişikler, halk adına, halk yararına pek demokrasi ve özgürlük vaad etmiyor; aksine, siyasetçilere ve partilere yeni ve daha fazla kazançlar getiriyor.
12 Eylül 1982 anayasası, zaten birkaç kez değiştirilmişti. Mevcut anayasa, 12 Eylül darbesi zamanından kalma bir anaysa değil ki; önemli ölçüde sivilleştirilmiş bir anayasa. Oysa AKP nin iddiası o!
Anayasa değişiklikleri kamuoyunca geniş mutabakatla ( toplumsal uzlaşı ile) yapılmalı iken, bu değişikliklerin AKP tarafından yapılması, getirilmek istenen değişikliklerin belli bir kesime yarayacağı düşüncesi doğuyor. Peki ya toplumun diğer kesimleri?
Değiştirilmek istenen maddeleri bilmeden değil, maddeler üzerine düşünerek, eski metinle karşılaştırarak… Bu sebeplerle yapılmak istenen anayasa değişikliğine HAYIR diyorum.
 
Üst