Eteklerindeki taş değil
Ne yapmış o delikanlı?
Babası iktidarda iken Amerika'daki "cafe"lerden bulduğu arkadaşlarını getirtip, bunlar prens diyerek devletin stratejik kurumlarının (TRT gibi) ve emlak bankalarının başına mı oturtmuş?
Onun arkadaşlarının rüşvetli ilişkileri iş adamlarının kimyasını mı bozmuş? Mahkeme kayıtlarına "belge"siz mi geçmiş?
Peki ne yapmış o delikanlı? "Muhterem babam" demiş "Babamın kurduğu parti" demiş.
Vay hanedanlık meraklısı vay!
"Benim babam 1960'da ölmüştü. Onun partisi yoktu" diye yazısına başlayan 70'li yıllardan içinde kalan "kini" kusan ahir zaman gazetelerinin kalemşörlerine bugünlerde besleme tetikçilerin katılması sürpriz değil elbette.
Merhum oğul İnönü'yü, damatlığıyla Türk basınına şeref(!) katan milli damat ve değişmez kontenjan senatörü merhum Toker'i, babasının partisine başkan olamayınca ayrı parti kuran ve sonra dönüp gelen ve Devlet Bahçeli'nin insafıyla milletvekili olan oğul Türkeş'i, babasından bir parti kalmadığı için mecburen MHP'ye sığınan ve orada milliyetçiliğe uzay boyutunu da ekleyen oğul Bölükbaşı'nı, babasının partisini babasının sağlığında annesi ile elele vererek Yüce Divan'da yargılanmaktan ancak zaman aşımı ile kurtulabilen Mahmut Yılmaz'a teslim eden ve aday olduğu bir kongrede bir tek kendi oyunu alabilen ve şimdilerde babasının ölümüne şüphe tohumları ekmek için gazeteleri, tv'leri dolaşan oğul Özal'ı ve şehir efsanelerinde adı geçen büyük tüccar, büyük işadamı okumuş çocuklar sıfatlı oğulları yazamayanların, Fatih Erbakan'ın adını anarak bu ülke Millî Görüşçülerini incitmek, üzmek yarışına girmelerini karakterlerinin icabı sayıyor ve şimdilik bir kenara not düşüyoruz.
Besleme isen bedelini ödemenin kolay yollarındandır Millî Görüşçülere saldırmak. Bunu biliriz. Lakin ne demişti bu ülkeye hizmet etmişlerden bay Lucescu?
Köpekler istedi diye atlar ölmez!
Saadet Partisi bu ülkedeki siyasi partilerden biridir ve en temizidir. Eline, diline, fikrine kan bulaşmamış insanların hizmet etmek için yarıştıkları bir partide de kongre sancıları/sıkıntıları olabilir. Bu sorun, o parti mensuplarının sorunudur. Çözümünü de bu ülkede ararlar.
Bugün mevcut iktidarın nimetleriyle serpilmiş ahir zaman mevkutelerinde sürekli tekrarlanan iki iddia umarım bu ülke insanlarının gözlerinden kaçmamıştır:
Kendini astıran başbakan Menderes...
Partilerini kapattıran Erbakan...
Vampirler ülkesine doğru... Güzergahları bu!
Necati Tuncer
Ne yapmış o delikanlı?
Babası iktidarda iken Amerika'daki "cafe"lerden bulduğu arkadaşlarını getirtip, bunlar prens diyerek devletin stratejik kurumlarının (TRT gibi) ve emlak bankalarının başına mı oturtmuş?
Onun arkadaşlarının rüşvetli ilişkileri iş adamlarının kimyasını mı bozmuş? Mahkeme kayıtlarına "belge"siz mi geçmiş?
Peki ne yapmış o delikanlı? "Muhterem babam" demiş "Babamın kurduğu parti" demiş.
Vay hanedanlık meraklısı vay!
"Benim babam 1960'da ölmüştü. Onun partisi yoktu" diye yazısına başlayan 70'li yıllardan içinde kalan "kini" kusan ahir zaman gazetelerinin kalemşörlerine bugünlerde besleme tetikçilerin katılması sürpriz değil elbette.
Merhum oğul İnönü'yü, damatlığıyla Türk basınına şeref(!) katan milli damat ve değişmez kontenjan senatörü merhum Toker'i, babasının partisine başkan olamayınca ayrı parti kuran ve sonra dönüp gelen ve Devlet Bahçeli'nin insafıyla milletvekili olan oğul Türkeş'i, babasından bir parti kalmadığı için mecburen MHP'ye sığınan ve orada milliyetçiliğe uzay boyutunu da ekleyen oğul Bölükbaşı'nı, babasının partisini babasının sağlığında annesi ile elele vererek Yüce Divan'da yargılanmaktan ancak zaman aşımı ile kurtulabilen Mahmut Yılmaz'a teslim eden ve aday olduğu bir kongrede bir tek kendi oyunu alabilen ve şimdilerde babasının ölümüne şüphe tohumları ekmek için gazeteleri, tv'leri dolaşan oğul Özal'ı ve şehir efsanelerinde adı geçen büyük tüccar, büyük işadamı okumuş çocuklar sıfatlı oğulları yazamayanların, Fatih Erbakan'ın adını anarak bu ülke Millî Görüşçülerini incitmek, üzmek yarışına girmelerini karakterlerinin icabı sayıyor ve şimdilik bir kenara not düşüyoruz.
Besleme isen bedelini ödemenin kolay yollarındandır Millî Görüşçülere saldırmak. Bunu biliriz. Lakin ne demişti bu ülkeye hizmet etmişlerden bay Lucescu?
Köpekler istedi diye atlar ölmez!
Saadet Partisi bu ülkedeki siyasi partilerden biridir ve en temizidir. Eline, diline, fikrine kan bulaşmamış insanların hizmet etmek için yarıştıkları bir partide de kongre sancıları/sıkıntıları olabilir. Bu sorun, o parti mensuplarının sorunudur. Çözümünü de bu ülkede ararlar.
Bugün mevcut iktidarın nimetleriyle serpilmiş ahir zaman mevkutelerinde sürekli tekrarlanan iki iddia umarım bu ülke insanlarının gözlerinden kaçmamıştır:
Kendini astıran başbakan Menderes...
Partilerini kapattıran Erbakan...
Vampirler ülkesine doğru... Güzergahları bu!
Necati Tuncer