Ne Mutlu Gözü Yaşlı Olanlara!

Katılım
20 Ocak 2007
Mesajlar
51
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İstanbul
Web sitesi
muhammedsas.forumlari.net
Her gün biraz daha 2 metre boyundaki evimize doğru yaklaşıyoruz. Kabrimize doğru adım atıyoruz.
Öleceğiz...

Kapkaranlık bir çukurda Münker ve Nekir Melekleri tarafından sorguya çekileceğiz.

“Rabbin kim, Nebin kim?” diye sorulunca ne cevap vereceğiz?

Geçitler sarp, yollar uzun, yükler ağır, azık az.

Nasıl geçeceğiz?...



Cehennemin üzerindeki sıratı geçip, Cennet durağına nasıl varacağız?...

Müslümanlar...

Müslümanlar...

Ne kadar da rahatsınız?

Kahkahalarla gülüyor, eğleniyorsunuz.

Cennetle mi müjdelendiniz Müslümanlar?...

Ne kadar da neşelisiniz?...

Kur’an hayattan kovulmuş...

Peygamber(Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in sünneti yasaklanmış...

Kur’an Medreseleri kelepçelenmiş. Adi bir mahkûm gibi zincire vurulmuş?...

Bunlar bizden sorulacak Müslümanlar?...

Nasıl hesap vereceğiz...

Halbuki Ahlakı Kur’an olan Nur Muhammed’imiz böyle miydi?...

O “Benim bildiklerimi bilseydiniz çok ağlar, az gülerdiniz” buyurmadı mı?...

Geceler boyu secdelerde “Ümmetim Ümmetim” diyerek yalvarıp, gözlerinden inci taneleri misâli göz yaşı dökmedi mi?...

Kardeşler, kardeşler, Müslüman kardeşler...

Yüce rehberimiz bir kez kahkahalarla gülmedi...

Ümmetini düşünürdü...
Cehennemde yanacak günahkârların haline ağlardı...

Biz gafiller...Yıllar boyunca bir kez ağladık mı halimize?...

Taştan daha katı oldu kalplerimiz...

Yağmurlara hasret kalan çorak topraklar misali, Allah(Celle Celalühü) için dökülen gözyaşına hasret kaldık?...

Öleceğiz Müslümanlar,öleceğiz...

Kara gözlü yarimizden ayrılacağız...

Üzerimize kürek kürek toprak atacaklar...

Yağlarla ballarla beslediğimiz o nazenin bedenimizi kurtlar yiyecekler...

Ölümü çok analım...
Yunus gibi diyelim...
“Yalancı dünyaya konup göçenler.
Ne söylerler, ne bir haber verirler üzerinde türlü otlar bitenler.
Kiminin başında biter ağaçlar.
Kiminin başında sararır otlar.
Kimi masum, kimi güzel yiğitler.
Ne söylerler ne bir haber verirler...
Toprağa gark olmuş nazik tenleri.
Söylemeden kalmış tatlı dilleri.
Gelin duadan unutman bunları...
Ne söylerler ne bir haber verirler...”
Müslümanlar...
Kabre hazırlanıyor muyuz?
Her gün tahta bir tabutla ebedi yolculuğa çıkanları görüyoruz da, ibret alıyor muyuz?

Büyükler, Allah(c.c.) dostları hep son nefeste imanla göçmenin derdiyle yanarlar.

Sultan-ül Arif’in Beyazıd-ı Bistami vefatı anında “Allah...Allah...” diyordu.

Bir an şöyle dua etti:
“Ya Rabbi! Senin için yaptığım bütün ibadet taat ve zikirleri gafletle yaptım...

Şimdi can veriyorum...Gaflet hali devam ediyor.

Allahım bana huzur ve zikir hali ihsan eyle”

Bundan sonra zikir ve huzur hali içinde ruhunu rahmana teslim etti...

Allah (c.c.) dostlarından Attaar-ı Şıbli (r.a.) kırk sene ağladı. Başını kaldırıp se-maya bakmadı.

Ağlamanın sebebi sorulunca “Kabrin korkusundan ve kıyamet gününün heybetinden ağlamaktayım” dedi.

“Semaya neden bakmıyorsun?” diye sorulunca “Meclislerde kahkaha atarak çok güldüm.

Bu yüzden utanıp, başımı kaldırıp bakamıyorum” buyurdu.
Müslümanlar...
Kardeşler... Yoldaşlar...
O büyük Allah (c.c.) dostları, hayatlarını saniye saniye Allah (c.c.) için feda edenler, bu kadar ağlayıp sızlarken, biz gafiller, günahları dağlar gibi yığılanlar ne de çok kahkaha atıyoruz?...
Ağlayalım müminler ağlayalım. Kur’an okuyup ağlayalım...
Ölümümüzü düşünüp ağlayalım...
Cehenneme atıldığımızı düşünüp ağlayalım...
Kur’an medreselerine vurulan kelepçelere bakıp ağlayalım... Allah (c.c.) dostu Peygamber(Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) varisi âlimlerin bir adi suçlu gibi, takip edildiğini düşünüp ağlayalım.
Dinimize hakaret edilirken, acûze ihtiyarlar gibi oturuşumuza ağlayalım.

Ağlayalım müminler ağlayalım...

Cennet hayali ile yaşayıp ta, Cihadı emri bil marufu terk ettiği için, koşa koşa cehenneme giden şu zavallı milyonlarca Müslüman’a ağlayalım...

İslâm’ı duyurmanın yasak olduğu bir ülkede, Allah’ını Peygamberini tanımadan, Kur’an öğrenmeden namaz kılmadan , gençliğini heba eden şu milyonlarca gencecik yavruların; Cehenneme nasıl dayanacaklarını düşünüp ağlayalım...

Ağlayalım müminler...

Eğer ağlayamıyorsak kendi halimize ağlayalım...

Hep ümmetini düşünen Allah’ın sevgilisi(a.s.m.) “Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır.

Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen Azizsin, Hakimsin” meâlindeki âyet-i celleyi okuyup sabaha kadar ağlardı...

Biz de ağlayalım, yakaralım, Rabbimizi isteyelim:



“Gece gündüz döne döne
İstediğim Haktır benim,
Allah deyip yana yana
İstediğim Haktır benim.

Yoluna terk edip canı
Akıtıp gözümden kanı
Ah eyleyip dünü günü.
İstediğim Haktır benim.
Münkirler aşk halim bilmez,
Münafıklar yola gelmez
Ağlar bu gözlerim gülmez
İstediğim Hak’tır benim...

Ko yanayım kül olatım
Taşkın akan sel olayım
Çiğnet beni yol olayım
İstediğim Hak’tır benim...

Seyyid Nizamoğlu yürü
Bula gör kendinde yarı
İnleyüben zarı zarı
İstediğim Hak’tır benim...”

Ne mutlu gözü yaşlı olanlara!...

Ne mutlu Allah için ağlayanlara!...
 

Cimen

Üye
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
61
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Ne mutlu gözü yaşlı olanlara!...

Ne mutlu Allah için ağlayanlara!...
 
Üst