Ne mutlu bize ki önümüzde arkasına bakmadan çarpışarak ilerleyen bir lider var ...
1- Türk Ordu'sunun yapısı ile ilgili Türk tarihinde Atatürk yönetimine değin hep tek akıl hâkim oldu.
2- Ordu her zaman Devlet oldu, söz sahibi oldu. Kılıçlar ve silahlar ne derse o oldu. Bu yüzden çok zaman kaybettik. Padişahlar şehit verdik.
3- Kadim Devlet aklı Ordu ne kadar güçlü olursa, Devlet de o kadar güçlü olur diyordu. Ama itaat kültürü zayıflarken bu tez de çürüdü.
4- Ordu ne kadar güçlü olursa Devlet ve karar mekanizması da o kadar zayıf olmaya başladı. Askeri tatmin etmenin zorluğu hesaplanamadı.
5- Osmanlı Devleti bu yüzden belki de bir başka 500 yıl daha hükmedebilecekken tarihe erken veda etti. Atatürk ne yaptı peki?
6- Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra tam 23 yıl Genelkurmay Başkanlığı makamına Fevzi Çakmak'ı oturttu. Peki neden?
7- Fevzi Çakmak çok disiplinli, itaat kültürünü benimsemiş, teknoloji ve insan gücünden çok, az asker ve etkili saldırılara inanıyordu.
8- Fevzi Çakmak'ın bu yaklaşımı Türk Ordusu’nun nüfusa göre az sayıda olmasını kabul görüyor, yeni teknoloji Askeriye için talep edilmiyordu.
9- Atatürk Balkan Paktı gibi birçok anlaşmalar yaparak sınırları güvene alıyor, askeriyeyi de elinden geldiğince zayıf tutmaya çalışıyordu.
10- Çünkü Atatürk güçlü bir ordunun kontrol edilemez olduğunu biliyordu. Abdülhamid ve öncesi birçok padişah bu zaaftan darbe yemişti.
11- Atatürk Fevzi Çakmak'ı da sadece bu sebepten ötürü tam 23 yıl Genelkurmay vazifesinde tutmuştu. Fevzi Çakmak biçilmiş kaftandı.
12- 1948'lere kadar sadece 400.000 olan Türk ordusunun rakamı 2. dünya savaşı ile beraber aniden bir buçuk milyona kadar çıkarıldı.
13- Bu da rütbeli birçok askerin türemesine, ordu içinde gruplaşmalara ve sorunlara neden oldu. Asker artık başa bela olacaktı.
14- Cumhuriyet Halk Fırkasından hemen sonra gelen bütün milli iktidarlar Ordu tehdidi ile karşı karşıya kaldı. Atatürk haklıydı.
15- Ne Menderes, ne Özal ne de bir başka lider Ordu'nun karşısında duramadı. Hem silah hem insan gücü hem de yargı Ordu kontrolündeydi.
16- Peki şimdi ne oldu? Yani Erdoğan hangi stratejiyi yürütüyor? Buna cevap verelim.
17- Erdoğan ne Atatürk öncesi ne de Atatürk'ün uyguladığı Ordu stratejisini benimsemedi. Çünkü anlaşmalara da güven olmazdı.
18- Bu durumda Milletin emrinde bir ordu nasıl olurun cevapları arandı. Askeri halktan koparmamak, aynı zamanda profesyonelleştirmek zor işti.
19- Erdoğan 3. bir strateji deneyecekti. Hem Ordu'yu Devlet'e ve Milet’e boyun eğdirecek hem de güçlü yapısını koruyacaktı. Ama nasıl?
20- Erdoğan öncelikle Ordu'nun asker sayısı bakımından değil teknolojik açıdan gelişmesi gerektiğini düşündü. Bu yüzden de milli savunma dedi.
21- Ancak Milli Savunma Sanayi'yi Mısır'da ya da ABD'de olduğu gibi Ordu'nun kontrolüne değil Milli özel sektör ve vakıfların emrine verdi.
22- Bu şekilde Ordu istediği teknolojiye sadece Devletin kontrolü ile ulaşabilecek ve ancak o şekilde etkili olabilecekti.
23- Bu da Devlet ve Millet kontrolünde bir ordu anlamına geliyordu. Erdoğan fazla asker sayısının aslında üretim yapmayan iş gücü olduğunu biliyordu.
24- Bu yüzden Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Fevzi Çakmak'ın uyguladığı modelin bir üstünü düşündü. Yeterli sayıda asker ve ileri derece teknoloji…
25- Bu ne Osmanlı zamanında ne de Atatürk zamanında uygulanan bir strateji değildi. Erdoğan bunun risklerinin de farkındaydı.
26- Tabi Güçlü Türkiye düşmanları da bunun farkında. Bu yüzden Erdoğan'ın Türkiye'yi tekrar bağımsızlaştırma projesine karşı ittifak halindeler.
27- Bu dönemden sonra Milli Savunma Sanayii’nde büyük sürprizler göreceksiniz. Erdoğan, ABD ve Rusya’nın kendilerini patron hissetmesini sağlıyor.
28- Zamanı gelince ortaya çıkacak olan milli savunma silahlarının ve caydırıcı saldırı silahları Dünya'yı ayağa kaldıracak.
29- Bunu elbette BATI çok iyi biliyor ve Erdoğan'ın karar mekanizmasını zayıflatmak için elinden geleni yapıyor.
30- Başkanlık Sistemi ile Türkiye'nin gireceği yolda karşımıza çıkanlar şiddetli bir rüzgâr önündeki kül gibi savrulacak.
31- Türk Milleti'ne Tanzimat’ta giydirilen boyunduruk artık atılacak. Millet 3. Meşrutiyeti ilan edecek. Hep beraber tekrar dirileceğiz.
32- Ordumuz ellerimizde ve ayaklarımızda prangaya değil pençeye dönüşecek. BATI tamamen ittifak halinde de olsa bizimle baş edemeyecekler.
33- Osmanlı'nın uyguladığı Güçlü Ordu, zaafı olan devlet stratejisi ve Atatürk'ün uyguladığı kontrollü ordu, güvenli sınırlar stratejisi sona erdi.
34- Başkomutan Erdoğan ile beraber Güçlü Devlet, Güçlü savunma sanayii, etkili ordu stratejisi başladı ve adım adım hedefine ilerliyor.
35- Referandum ve Başkanlık sonrası 2. Dünya savaşından sonra Japonya ne yaptı da ayağa kalktı sorusunun cevabını yaşayarak Türkiye'de göreceksiniz.
36- Başkomutanınızı yalnız bırakmayın. Başkomutanın Milletinden başka güvendiği hiç kimsesi yok. Ve en önemlisi:
37- Şeytani ittifakların ve planların karşısında Rahmani, zulme karşı duran mücadelenin yanında olun. Hayatınız mücadele ile geçsin.
38- Biz şanslıyız. Biz dedelerimiz ve babalarımız gibi bahtsız değiliz. Çünkü bizim için savaşan bir lider var. Önümüzde emin adımlarla ilerleyen.
39- Biz şükürler olsun ki ALLAH tarafından hediyelendik. Önümüzde bizim için çarpışan bir komutan var. Tek isteği ise onu anlamamız.
40- İslam âleminin etrafımızda pervane olmasını istiyorsak önce onlara güvence vermeliyiz. Onlara güvence verirsek BATIYA muhtaç olmazlar.
41- Hem Batı’ya muhtaç edip hem de İSLAM BİRLİĞİ isteyemeyiz. Bizler dünyadaki bütün Müslümanlardan mesulüz. Bu emanet hâlâ bizde…
42- İşte meydan, işte savaş, işte Başkomutan Erdoğan. Önünüzde oluyor her şey. Görmüyor musunuz? Lideriniz ilerliyor. Yalnız bırakmayın.
43- Allah'ın izni ile zafer Şeytanın bütün tuzaklarına rağmen Allah’a biatını sunmuş müminlerin olacaktır. Zafer bizim olacaktır. - Bisimit
1- Türk Ordu'sunun yapısı ile ilgili Türk tarihinde Atatürk yönetimine değin hep tek akıl hâkim oldu.
2- Ordu her zaman Devlet oldu, söz sahibi oldu. Kılıçlar ve silahlar ne derse o oldu. Bu yüzden çok zaman kaybettik. Padişahlar şehit verdik.
3- Kadim Devlet aklı Ordu ne kadar güçlü olursa, Devlet de o kadar güçlü olur diyordu. Ama itaat kültürü zayıflarken bu tez de çürüdü.
4- Ordu ne kadar güçlü olursa Devlet ve karar mekanizması da o kadar zayıf olmaya başladı. Askeri tatmin etmenin zorluğu hesaplanamadı.
5- Osmanlı Devleti bu yüzden belki de bir başka 500 yıl daha hükmedebilecekken tarihe erken veda etti. Atatürk ne yaptı peki?
6- Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra tam 23 yıl Genelkurmay Başkanlığı makamına Fevzi Çakmak'ı oturttu. Peki neden?
7- Fevzi Çakmak çok disiplinli, itaat kültürünü benimsemiş, teknoloji ve insan gücünden çok, az asker ve etkili saldırılara inanıyordu.
8- Fevzi Çakmak'ın bu yaklaşımı Türk Ordusu’nun nüfusa göre az sayıda olmasını kabul görüyor, yeni teknoloji Askeriye için talep edilmiyordu.
9- Atatürk Balkan Paktı gibi birçok anlaşmalar yaparak sınırları güvene alıyor, askeriyeyi de elinden geldiğince zayıf tutmaya çalışıyordu.
10- Çünkü Atatürk güçlü bir ordunun kontrol edilemez olduğunu biliyordu. Abdülhamid ve öncesi birçok padişah bu zaaftan darbe yemişti.
11- Atatürk Fevzi Çakmak'ı da sadece bu sebepten ötürü tam 23 yıl Genelkurmay vazifesinde tutmuştu. Fevzi Çakmak biçilmiş kaftandı.
12- 1948'lere kadar sadece 400.000 olan Türk ordusunun rakamı 2. dünya savaşı ile beraber aniden bir buçuk milyona kadar çıkarıldı.
13- Bu da rütbeli birçok askerin türemesine, ordu içinde gruplaşmalara ve sorunlara neden oldu. Asker artık başa bela olacaktı.
14- Cumhuriyet Halk Fırkasından hemen sonra gelen bütün milli iktidarlar Ordu tehdidi ile karşı karşıya kaldı. Atatürk haklıydı.
15- Ne Menderes, ne Özal ne de bir başka lider Ordu'nun karşısında duramadı. Hem silah hem insan gücü hem de yargı Ordu kontrolündeydi.
16- Peki şimdi ne oldu? Yani Erdoğan hangi stratejiyi yürütüyor? Buna cevap verelim.
17- Erdoğan ne Atatürk öncesi ne de Atatürk'ün uyguladığı Ordu stratejisini benimsemedi. Çünkü anlaşmalara da güven olmazdı.
18- Bu durumda Milletin emrinde bir ordu nasıl olurun cevapları arandı. Askeri halktan koparmamak, aynı zamanda profesyonelleştirmek zor işti.
19- Erdoğan 3. bir strateji deneyecekti. Hem Ordu'yu Devlet'e ve Milet’e boyun eğdirecek hem de güçlü yapısını koruyacaktı. Ama nasıl?
20- Erdoğan öncelikle Ordu'nun asker sayısı bakımından değil teknolojik açıdan gelişmesi gerektiğini düşündü. Bu yüzden de milli savunma dedi.
21- Ancak Milli Savunma Sanayi'yi Mısır'da ya da ABD'de olduğu gibi Ordu'nun kontrolüne değil Milli özel sektör ve vakıfların emrine verdi.
22- Bu şekilde Ordu istediği teknolojiye sadece Devletin kontrolü ile ulaşabilecek ve ancak o şekilde etkili olabilecekti.
23- Bu da Devlet ve Millet kontrolünde bir ordu anlamına geliyordu. Erdoğan fazla asker sayısının aslında üretim yapmayan iş gücü olduğunu biliyordu.
24- Bu yüzden Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Fevzi Çakmak'ın uyguladığı modelin bir üstünü düşündü. Yeterli sayıda asker ve ileri derece teknoloji…
25- Bu ne Osmanlı zamanında ne de Atatürk zamanında uygulanan bir strateji değildi. Erdoğan bunun risklerinin de farkındaydı.
26- Tabi Güçlü Türkiye düşmanları da bunun farkında. Bu yüzden Erdoğan'ın Türkiye'yi tekrar bağımsızlaştırma projesine karşı ittifak halindeler.
27- Bu dönemden sonra Milli Savunma Sanayii’nde büyük sürprizler göreceksiniz. Erdoğan, ABD ve Rusya’nın kendilerini patron hissetmesini sağlıyor.
28- Zamanı gelince ortaya çıkacak olan milli savunma silahlarının ve caydırıcı saldırı silahları Dünya'yı ayağa kaldıracak.
29- Bunu elbette BATI çok iyi biliyor ve Erdoğan'ın karar mekanizmasını zayıflatmak için elinden geleni yapıyor.
30- Başkanlık Sistemi ile Türkiye'nin gireceği yolda karşımıza çıkanlar şiddetli bir rüzgâr önündeki kül gibi savrulacak.
31- Türk Milleti'ne Tanzimat’ta giydirilen boyunduruk artık atılacak. Millet 3. Meşrutiyeti ilan edecek. Hep beraber tekrar dirileceğiz.
32- Ordumuz ellerimizde ve ayaklarımızda prangaya değil pençeye dönüşecek. BATI tamamen ittifak halinde de olsa bizimle baş edemeyecekler.
33- Osmanlı'nın uyguladığı Güçlü Ordu, zaafı olan devlet stratejisi ve Atatürk'ün uyguladığı kontrollü ordu, güvenli sınırlar stratejisi sona erdi.
34- Başkomutan Erdoğan ile beraber Güçlü Devlet, Güçlü savunma sanayii, etkili ordu stratejisi başladı ve adım adım hedefine ilerliyor.
35- Referandum ve Başkanlık sonrası 2. Dünya savaşından sonra Japonya ne yaptı da ayağa kalktı sorusunun cevabını yaşayarak Türkiye'de göreceksiniz.
36- Başkomutanınızı yalnız bırakmayın. Başkomutanın Milletinden başka güvendiği hiç kimsesi yok. Ve en önemlisi:
37- Şeytani ittifakların ve planların karşısında Rahmani, zulme karşı duran mücadelenin yanında olun. Hayatınız mücadele ile geçsin.
38- Biz şanslıyız. Biz dedelerimiz ve babalarımız gibi bahtsız değiliz. Çünkü bizim için savaşan bir lider var. Önümüzde emin adımlarla ilerleyen.
39- Biz şükürler olsun ki ALLAH tarafından hediyelendik. Önümüzde bizim için çarpışan bir komutan var. Tek isteği ise onu anlamamız.
40- İslam âleminin etrafımızda pervane olmasını istiyorsak önce onlara güvence vermeliyiz. Onlara güvence verirsek BATIYA muhtaç olmazlar.
41- Hem Batı’ya muhtaç edip hem de İSLAM BİRLİĞİ isteyemeyiz. Bizler dünyadaki bütün Müslümanlardan mesulüz. Bu emanet hâlâ bizde…
42- İşte meydan, işte savaş, işte Başkomutan Erdoğan. Önünüzde oluyor her şey. Görmüyor musunuz? Lideriniz ilerliyor. Yalnız bırakmayın.
43- Allah'ın izni ile zafer Şeytanın bütün tuzaklarına rağmen Allah’a biatını sunmuş müminlerin olacaktır. Zafer bizim olacaktır. - Bisimit