NAMUSLU VAKIF "TÜRGEV" - Ahmet Alp HAN

ahze21

Yasaklı
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
550
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
46
Vakıf denilince akla kadimden beri şu bilgi gelirdi; geliri, fakir‑fukaraya veya dinî bir müessesenin ikamesine, ihyasına vs. matuf olmak üzere kişinin, şahsî malını mülkiyetinden çıkarması.

Bir anlamda cömert, takvalı ve namuslu insanların ön ayak oldukları kurumlardır vakıflar.

Osmanlı döneminde de, her seviyede talebe okutmak, onların iaşe ve ibatesini sağlamaktan tutun, göçmen kuşları korumaya kadar uzanan çizgide birçok vakıf kurulmuştur. Bu yönüyle Osmanlı Devleti, değişik kültürlerin ortak devleti olduğu gibi, aynı zamanda bir vakıf kültürü devletidir de.

Bugün gazetelerdeki 'TÜRGEV VAKFI' haberini okuyanların "şimdi nereden çıktı bu vakıf meselesi demeyeceklerinden eminim...

TÜRGEV’in Kılıçdaroğlu’na açtığı 100 bin TL’lik dava deliller toplanmadan, tanıklar dinlenmeden sona erdi. Niye mi? Komik mi komik, ilahi komedya misali detaylar aşağıda:

Bugün, bir ara çaktırmadan internetten erişime engellenen Cumhuriyet Gazetesinin haberinde yer alan bilgilere göre, TÜRGEV’in 100 bin TL’lik manevi tazminat davası açtığı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bilançoların açıklanmasını istedi, ancak deliller toplanmadı, tanıklar dinlenmedi. Enteresandır, CHP'nin bu talebinden sonra Mahkeme Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının hakaret niteliğinde olmadığına kanaat getiriverdi ve davayı reddetti.

Peki, neydi Kılıçdaroğlu'na yöneltilen suçlama?

Bir okuyun ve hakaret (ki bence pekala var) olup olmadığına siz karar verin...

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecindeki bir konuşmasında “Cumhurbaşkanının yüksek ahlaki değerlere sahip olması lazım. Çünkü cumhurbaşkanının ahlaklı olması zaten işin doğasında vardı. Yani oğluna telefon edip, ‘oğlum paraları sıfırlayın’ dememesi lazım. Yani devletten ihale alırken rüşveti götürüp, ‘TÜRGEV’e yatıracaksınız’ dememesi lazım”

CHP lideri "avukatları bağış dökümünü açıklasın" dedi. Mahkeme delilleri toplamadan davayı reddetti.

Başta da söylendiği üzere Vakıflar, namuslu insanların yani her işlerini alenen ve şeffaf olarak ifa edenlerin ön ayak olduğu, namuslu kurumlardır.

"Fakir", Türgev'in de namuslu bir vakıf olduğunu düşünmekte. Hiç olmazsa, üzerine düşen şekliyle hüsn-ü zannetmekte. Namuslu her şirketin bile aldığı bağışları ve yardımları, hiç çekinmeden ortaya dökebileceğine ve faturalarla ispatlayabiliceğine inandığımıza göre namuslu bildiğimiz Türgev'in de bunu yapacağına olan inancımız sonsuzdur. Aksini düşünmek bile istemem. Vakıf mantığını kirletmektir aksi bir eylem.

Biz haberimize devam edelim dilerseniz:

Kılıçdaroğlu’nun “rüşvetçi” suçlamalrının üzerine TÜRGEV'den Ali Çevik en doğal hakkını kullanarak, yargıya başvurmuştu. Ne oldu da suçlamayı geri aldılar anlaşılamıyor. İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapılan savunmalarda Kılıçdaroğlu’nun avukatları şu enteresan ifadelerde bulundu:

"Tüm kamuoyu tanık oldu Tüm kamuoyu, TÜRGEV olarak bilinen Vakfın: rüşvet kapsamında görülen usulsüz para aktarımlarının, taşınmaz devirlerinin odağında olduğuna tanık olmuştur. Üstelik tüm kamuoyunca öğrenilen ses kayıtları, kirliliğin boyutlarını açığa çıkarmıştır. Davacı Vakıf ilgililerinin bizatihi kendi ses kayıtları da aynı kapsamda kamuoyu bilgisine sunulmuştur. O nedenlerle bu bilgileri yansıtan gerçeklikler elbette Türk ve Dünya Kamuoyu ile paylaşılacaktır. Ana Muhalefet Partisi olan CHP Genel Başkanının bu konuda görev ve yetkisinin bulunduğu elbette tartışma konusu olmamalıdır. Bu hususların açığa çıkarılmasında Kamu yararı bulunduğu sabittir.

Bağışlar açıklansın: İnternet ortamında ve basılı yayınlarda yayımlanmış olmakla gizliliği kalmayan (delil olarak dayanmış olduğumuz) ses kayıtlarının tamamını Mahkemeye sunacağız. Öte yandan davacı Vakfa kimler tarafından hangi gerekçeyle ve ne oranda ayni ve nakdi bağışların yapıldığı bilgisini yansıtacak diğer delillerimiz de eleştirilerin haklılığını açığa çıkaracaktır. Delil olarak dayanmış olduğumuz ses kayıtları ve davacı Vakfın bağış ve diğer türlü edinimleri ile hesap bilgileri Genel Başkanca yapılan açıklama ve eleştirilerinin doğruluğunu, eleştirilerin hakaret olarak görülemeyeceğini gösterecektir.

Nihayi Kelam:

Evet, nihayetinde davayı görüşen İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden kararını verdi ve davayı reddetti. Neden acaba?



Ahmet Alp HAN
GlobalHaber TV
Twitter: @ahmetalpHANN
 
Üst