Namazın tadını duymak!..

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Bilindiği gibi namazda, ayakta durmak, rükuya gitmek secde ve oturma gibi şartlar vardır. Bunlar Cenab-ı Hakkın emirleridir. Bunların maddi faydaları olduğu gibi manevi yönden de birçok hikmetleri vardır. Namazın kıyamında, rüku’unda, kavmesinde, celsesinde, secdelerinde ve oturulduğu zaman, ayrı ayrı, başka başka haller hasıl olmaktadır.
Bütün ibadetler namaz içinde toplanmıştır. Kur’an-ı kerim okumak, tesbih söylemek, Resulullaha salevat söylemek ve günahlara istigfar etmek ve ihtiyaçları yalnız Allahü teâlâdan isteyerek Ona dua etmek namaz içinde toplanmıştır.
Ağaçlar, otlar, namazda durur gibi dik duruyorlar. Hayvanlar, rüku’ halinde, cansızlar da namazda (Kadede) oturur gibi yere serilmişlerdir. Namaz kılan, bunların ibadetlerinin hepsini yapmaktadır. Namaz kılmak, Mirac Gecesi farz oldu. O gece, Mirac yapmakla şereflenen, Allahın sevgili Peygamberine uymayı düşünerek namaz kılan bir Müslüman, O yüce Peygamber gibi, Allahü teâlâya yaklaştıran makamlarda yükselir.
Allahü teâlâya ve Onun Resulüne karşı edebi takınarak huzur ile namaz kılanlar, bu mertebelere yükseldiklerini anlarlar. Allahü teâlâ ve Onun Peygamberi, bu ümmete merhamet ederek, büyük ihsanda bulunmuşlar, namaz kılmayı farz etmişlerdir. Resulullah efendimiz, “Gözümün nuru ve lezzeti namazdadır” buyurdu. Bir hadis-i şerifte de, “Ya Bilal! Beni rahatlandır!” buyuruldu ki, Ey Bilal! Ezan okuyarak ve namazın ikametini söyleyerek, beni rahata kavuştur, demektir. Namazdan başka bir şeyde rahatlık arayan bir kimse, makbul değildir. Namazı zayi eden, elden kaçıran, başka din işlerini daha çok kaçırır.
İbadetlerden zevk duymak ve bunların yapılması güç gelmemek, Allahü teâlânın en büyük nimetlerindendir. Hele namazın tadını duymak, nihayete yetişmeyenlere nasip olmaz. Hele farz namazların tadını almak, ancak onlara mahsustur. Çünkü nihayete yaklaşanlara, nafile namazların tadını tattırırlar. Nihayette ise yalnız farz namazların tadı duyulur...

Hikmetler
Mehmet Oruç
 

-Muhammed-

Profesör
Katılım
18 Kas 2010
Mesajlar
1,740
Tepkime puanı
234
Puanları
63
Allah'a şükür bugün 3 arkadaş cemaat yapıp namaz kıldık. Ve öyle tatlıydı ki..
 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Ruhun gıdası namazdır...

Namaz, bütün ibadetleri kendisinde toplamıştır. İslamın beşte bir parçası ise de, bu toplayıcılığından dolayı, yalnız başına Müslümanlık demek olmuştur. İnsanı, Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak işlerin birincisi olmuştur.
Âlemlerin Efendisi ve Peygamberlerin en üstünü olana Mirac gecesi, Cennette nasip olan rü’yet şerefi dünyaya indikten sonra, dünyanın haline uygun olarak, kendisine yalnız namazda müyesser olmuştur. Bunun içindir ki; “Namaz müminlerin miracıdır” buyurulmuştur. Bir hadis-i şerifte de, “İnsanın Allahü teâlâya en yakın olması namazdadır” buyurulmuştur.
Evet, bu dünyada Allahü teâlâyı görmek mümkün değildir. Dünya buna elverişli değildir. Fakat, ona tabi olan büyüklere, namaz kılarken bir şeyler nasip olmaktadır. Namaz, üzüntülü ruhlara lezzet vericidir. Namaz, hastaların, rahat vericisidir. Ruhun gıdası namazdır. Kalbin şifası namazdır. “Namaz, kalbimin neşesi, gözümün bebeğidir” buyuruldu.
Namazın hakikatini anlamış olan bir kâmil, namaza durunca, sanki bu dünyadan çıkıp ahiret hayatına girer ve ahirete mahsus olan nimetlerden bir şeylere kavuşur. Bu nimet, yalnız bu ümmete mahsustur. Çünkü Peygamberimiz, Mirac gecesi dünyadan çıkıp, ahirete gitti. Cennete girdi ve rü’yet saadeti, nimeti ile şereflendi.
Namazın hakikatini anlayamayanlardan birçoğu, ızdıraplarını teskin ve ruhlarını ferahlandırmayı, sima’ ve nağmede yani musıkîde, vecde gelmekte, kendinden geçmekte aradı. Maksadı, maşuku, musıkî perdelerinin arkasında sandı. Bunun için raksa, dansa sarıldılar. Halbuki “Allahü teâlâ haramda şifa tesiri yaratmamıştır” hadis-i şeriftir. Bunlara eğer namazın kemalatından bir şey tattırılmış olsaydı, sima’ ve nağmeyi ağızlarına almaz, vecde gelmeyi hatırlarına bile getirmezlerdi.
Namaz ile musıkî arasında ne kadar uzaklık varsa, namazdan hasıl olan kemalat ile musıkîden hasıl olan teessür de, birbirinden o kadar uzaktır. Aklı olan, bu söylenenlerden çok şey anlar...



 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Namazın esrarı...

İslamın beş şartından en önemlisi, namazdır ki, dinin direğidir. Bunun için namazın edeblerinden bir edebi kaçırmıyarak kılmaya gayret etmelidir. Namaz tamam kılınabildi ise, İslamın esas ve büyük temeli kurulmuş olur. Cehennemden kurtaran sağlam ip yakalanmış olur.
Namaza dururken, “Allahü Ekber” demek, Allahü teâlânın, hiçbir mahlukun ibadetine muhtaç olmadığını, her bakımdan hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını, insanların namazlarının, ona faydası olmıyacağını, bildirmektedir.
Namaz içindeki tekbirler ise, Allahü teâlâya karşı yakışır bir ibadet yapmaya, liyakat ve gücümüz olmadığını, gösterir. Rükudaki tesbihlerde de bu mana bulunduğu için, rüku’dan sonra, tekbir emrolunmadı. Halbuki secde tesbihlerinden sonra emrolundu. Çünkü secde tevazu ve aşağılığın en ziyadesi ve zillet ve küçüklüğün son derecesi olduğundan, bunu yapınca, hakkıyla, tam ibadet etmiş sanılır.
Bu düşünceden korunmak için, secdelerde yatıp kalkarken, tekbir söylemek sünnet olduğu gibi, secde tesbihlerinde “ala” demek emrolundu. Namaz müminin miracı olduğu için, namazın sonunda Peygamber efendimizin Mirac gecesinde söylemekle şereflendiği kelimeleri, yani Ettehıyyatüyü okumak emrolundu. O halde namaz kılan bir kimse, namazı kendine mirac yapmalı. Allahü teâlâya yakınlığının nihayetini namazda aramalıdır.
Peygamberimiz buyurdu ki: “İnsanın, Rabbine en yakın olduğu zaman namaz kıldığı zamandır.” Namaz kılan bir kimse, Rabbi ile konuşmakta, Ona yalvarmakta ve Onun büyüklüğünü ve Ondan başka her şeyin, hiç olduğunu görmektedir. Bunun için, namazda korku, dehşet, ürkmek hasıl olacağından, teselli ve rahat bulması için, namazın sonunda, iki defa selam vermesi emir buyuruldu.
Peygamberimiz bir hadis-i şerifte, “Farz namazdan sonra 33 tesbih, 33 tahmid, 33 tekbir ve bir de tehlil” emretmiştir. Bunun sebebi, namazdaki kusurlar tesbih ile örtülür. Layık olan, tam ibadet yapılamadığı bildirilir. “Tahmid” ile, namaz kılmakla şereflenmenin, Onun yardımı ve eriştirmesi ile olduğu bilinerek, bu büyük nimete şükredilir, hamd edilir. “Tekbir” ederek de, Ondan başka ibadete layık kimse olmadığı bildirilir.



 

_Berceste_

bir tutam delilik...
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
6,798
Tepkime puanı
1,525
Puanları
0
Ibrahim (a.s):" Rabbim,beni namazda sürekli kil" (Ibrahim S.40)

Rabbim bizi de sende sürekli kilsin insALLAH...AMIN

ALLAH razi olsun
:)
 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Doğru namaz kılanlar...

Namaz kılmanın faziletlerini ve namaz kılanlara verilecek sevapları bildiren hadis-i şerifler çoktur. Ebu Hüreyre hazretleri bildiriyor. Resulullah buyurdu ki: “Beş vakit namaz ve cuma namazı, gelecek cumaya kadar ve ramazan orucu, gelecek ramazana kadar yapılan günahlara kefarettirler. Büyük günah işlemekten sakınanların küçük günahlarının affına sebep olurlar.”
Arada işlenilmiş olan küçük günahlardan kul hakkı bulunmayanları yok ederler. Küçük günahları affedilerek bitmiş olanların, büyük günahları için olan azablarının hafiflemesine sebep olurlar. Büyük günahların affedilmesi için tövbe etmek de lazımdır. Büyük günahı yok ise, derecesinin yükselmesine sebep olurlar. Beş vakit namazı kusurlu olanların affolmasına, cuma namazları sebep olur. Cuma namazları da kusurlu ise, ramazan oruçları sebep olur.
Übade bin Samit hazretleri haber veriyor. Resulullah buyurdu ki: “Allahü teâlâ, beş vakit namaz kılmayı emretti. Bir kimse, güzel abdest alıp, bunları vaktinde kılarsa ve rüku’larını, huşu’larını tamam yaparsa, Allahü teâlâ, onu affedeceğini söz vermiştir. Bunları yapmayan için söz vermemiştir. Bunu, isterse affeder. İsterse azab yapar.” Allahü teâlâ sözünden dönmez. Doğru namaz kılanları muhakkak affeder.
Ebu Zer-i Gıfari hazretleri diyor ki: Sonbahar günlerinden birinde, Resulullah ile beraber sokağa çıktık. Yapraklar dökülüyordu. Bir ağaçtan iki dal kopardı. Bunların yaprakları hemen döküldü. “Ya Eba Zer! Bir Müslüman Allah rızası için namaz kılınca, bu dalların yaprakları döküldüğü gibi, günahları dökülür” buyurdu.
Abdullah bin Amr-ibni As bildirdi. Resulullah buyurdu ki: “Bir kimse, namazı eda ederse, bu namaz kıyamet günü nur ve burhan olur ve Cehennemden kurtulmasına sebep olur. Namazı muhafaza etmezse, nur ve burhan olmaz ve necat bulmaz. Karun ile Fir’avn ile Haman ile ve Übey bin Halef ile birlikte bulunur.”
Ebüdderda hazretleri diyor ki: Resulullah bana dedi ki: “Parça parça parçalansan, ateşte yakılsan bile, Allahü teâlâya hiçbir şeyi şerik yapma! Farz namazları terk etme! Şarab içme! Şarab, bütün kötülüklerin anahtarıdır.” Şarab ve alkollü içkilerin hepsi aklı giderir. Aklı olmayan, her kötülüğü yapabilir.



 
Üst