Namaz Terk Edilir mi?

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Namazı Terk edenin Allah'ın zimmetinden çıktığı :

Ebu'd-Derda (R.A.)'dan, şöyle dedi:
Dostum Muhammed (S.A.V.) bana şöyle tavsiyede bulundu. Parça parça kesilsende, yakılsanda, Allah'u Azze ve Celle'ye ortak koşma. Ve farz olan namazı bilerek terketme. Kim ki "farz olan namaz'ı bilerek terk ederse Allah'ın zimmet'i ondan beri olmuştur" dedi.
Bu Hadis'i Ahmed (5/238) İbnu Mace (4034) Taberâni Mu'cemu'l-Kebir de (20/233) Hibetullahi't-Taberi Usulu's-Sünne de (1524) hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.


Ubeydu'l-Kelâi'den, şöyle dedi:
Mekhul (R.H.) elimden tutarak "Yâ Ebâ Vehb! Farz bir namazı kasten terk eden birisi için ne diyorsun?" dedi. Ben de "Âsi bir mü'mindir" dedim. Elimi daha fazla sıktı ve sonra şöyle dedi: "Yâ Ebâ Vehb! İman'ın şa'nı nefsinde daha azim olsun. Kim ki bir farz namaz'ını kasten terk ederse Allah'ın zimmet'i ondan beri olmuştur. Kimden de Allah'ın zimmeti beri'olduysa o kâfir olur."
Bu Eser'i İbnu Ebi Şeybe iman da (129) ve Abdurrezzak Musannaf da (5008) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir. Ayriyeten Şeyh Elbâni İman da yukarıdaki rakamda tahric etmiştir.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
NAMAZI TERK EDENİN KIYAMET GÜNÜNDE FİRAVN'LA, HÂMAN'LA, KARUN'LA VE UBEYY ÎBNU HALEP'LE BERABER OLACAĞI

Abdullah İbnu Amr İbn'l-As (R.A.)'dan o da Resûlullah (S.A.V.)'den, naklederek (şöyle dedi:)
Bir gün Resûlullah (S.A.V.) namaz'dan konuştu. Dedi ki: "Her kim şu beş vakit namazı muhafaza ederse, namazı, kıyamet gününde ona nur, burhan ve nacat olur. Her kim ki de; beş vakit namazı muhafaza etmezse kıyamet gününde ona ne burhan ne nur ve ne de necat olur. "Kıyamet gününde de Karun'la, Haman'la, Firavn'la ve Ubeyy ibnu Halefle beraberdir".
Bu Hadis'i Ahmed (2/169) Darimi (2/301) ve İbnu Hibban (1448) Âcurri Şeriada (135) Muhammed İbnu Nasr el-Mervezi Kitabû's-Salet'da (58) Taberani Kebirde Beyhaki Şuabû'1-iman da sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.


İbnu Kayyım (R.A.) "kitabu's-salat" isimli eserinde bu Hadis'i Şerifi naklettikten sonra şöyle diyor. Namazı terk edenin hasseten bu dört kişi ile beraber olacaklarının zikredilmesinin sebebi şudur ki, bu dört kişi küfür reisleridir. Burada bedi'i bir işaret vardır. Zira namazı terk eden, malının, mülkünün, riyasetinin veya ticaretinin meşkuliyyeti ile terk eder. Her kim ki, malının meşkuliyetiyle namazı terk ederse, "Karun'la" beraberdir. Mülkünün meşkuliyetiyle terk eden de "Firavn'la" beraberdir. Riyasetinin sebebiyle terk eden ise "Haman'la" beraberdir. Ticaretinin meşkuliyetiyle terk eden de "Ubeyy ibnu Halefle" beraberdir. İbnu Kayyım'ın sözü burada bitti.


 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
NAMAZI TERK EDENİN KUR'ÂN-IN ÂYET'LERİNİ VE AHİRETİ YALANLADIĞI

O halde, onlarda ne var ki, "iman etmezler" kendilerine "Kur'ân" ya'ni "namaz kılınız" " aqimussalah âyet-i okunduğu zaman, (Allah'ın emrine teslim olup da) "namaz kılmazlar". Daha doğrusu (namazı terk ederek) "kâfir olanlar hesab gününü yalanlıyorlar". Halbuki Allah, içlerinde ne sakladıklarını en iyi bilendir. Onun için (Ey Resulüm) sen onları "acıklı bir azab'la müjdele". Ancak "iman edib de salih ameller işleyenler müstesna" onlar için, bitmez tükenmez bir mükâfat var.
İnşikak Sûresi: 20/21/22/23/24/25


Bu Âyet'lerin hülasası şöyledir. Ne oluyor ki onlara, "namazın farz olduğu" Kur'ân'la bildirildiği halde "namazı eda ederek iman etmezler". Aslında "namazı terk ederek kâfir olanlar hesab gününe inanmıyorlar". Her ne kadar lisânen iman ettiklerini bile söylemiş de olsalar. Zira Allah'u Azze ve Celle, onlar için Kur'ân'da şöyle buyuruyor.
İnsanlardan bir kısmı vardır ki, biz "Allah'a ve âhiret gününe inandık" derler. Halbuki onlar, "iman edenler değillerdir".
Bakara sûresi: 8

İnşikak Sûresi'ndeki Âyet'te devam ederek diyor ki: "halbuki Allah içlerinde ne sakladıklarını en iyi bilendir". Ya'ni lisânen Allah'a ve Âhiret gününe iman ettiklerini söyleyib de, "namaz kılmayanlar müslüman olduklarını isbat edemezler". Hem müslümanları da aldatamazlar. Onlar ancak kendi nefislerini aldatırlar. Bakara Sûresi'nde devam ederek Subhânehu ve Teâlâ diyor ki:
(İnsanlardan bir kısmı vardırki, biz Allah'a ve Âhiret gününe inandık derler. Halbuki onlar, iman edenler değillerdir.) Onlar bu halleri ile güya Allah'ı ve mü'minleri aldatmaya çalışırlar. Bilmezler ki, onlar ancak kendi kendilerini aldatırlar.
Bakara Sûresi: 9

Onlara "namaz kılın denildiği zaman", itaat edib namaz kılmazlar. (Namaz kılmayarak Kur'ân'ın Âyetlerini) yalanlayanların O gün vay haline. Artık (bu ahmaklar) Kur'ân-ın Âyetlerinden sonra neye inanacaklar.
Murselât Sûresi: 48/49/50

"Tasdik etmedi, namaz da kılmadı. Ancak (Kur'ân-ın Âyetlerini) yalanladı, (amel etmekten) yüz çevirdi."
Kıyamet Sûresi: 31/32
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
NAMAZI TERK EDENİN ÂHİRET'TE ŞEFAAT EDENİ OLMAYACAĞI

"(Kitab'ları sağ ellerinden verilenler) Cennettedirler: "miicrim'lerden" sorarlar. "sizi bu sakar cehennem'ine sokan nedir?" Onlar şöyle derler. "biz namaz kılanlardan değildik", yoksula yedirmezdik, batıla dalanlarla beraber dalıyorduk, "hesab gününüde yalan sayardık". Nihayet bize ölüm gelib çattı. Fakat (o vakit) "şefaat'cıların şefaat'ı onlara fâide vermez".
Müdessir sûresi: 40/41/42/43/44/45/46/47/48
Âyet'i Kerîme'deki zikredilen "mücrim'lerin" yanı Âhirette "şefaat'cıların şefaat'ından mahrum olmalarının sebebi" dört şey'e binaen'dir.
1- Namaz kılanlardan olmadıkları için.
2- Yoksula yedirmedikleri için.
3- Kâfir'lerle oturup kalktıkları için.
4- Hesab gününü yalanladıkları için.
Bu dört sıfat ile muttasıf olan "mücrim'ler" yarın Âhiret'te kendilerine hiç bir "şefaat'cı" bulamıyacaklardır. Zikredilen bu dört sıfatların en tehlikelileri, "namaz'ın terki ile hesab gününü yalanlamaktır" bu iki sıfat'ın herbirisi mustakillen sahibini "İslâm'dan çıkaran" hasletlerdir. Kişi de bu iki sıfattan birisinin olması "İslâm'dan çıkmasına ve âhirette şefaat'cıların şefaat'ından mahrum olmasına kâfidir" illa bu iki sıfat'ın bir arada olması gerekmez. Eğer illâ bu iki sıfat'ın bir kişide mevcud olduktan sonra ancak"İslâm'dan çıkar ve şefaat'cıların şefaat'ından o zaman mahrum olur" diyen çıkarsa bizde deriz ki, bu bir kaç bab önceki "namazı terk edenin âhireti yalanladığı babı"nda biz bu mes'eleyi güzelce açıkladık. Öyle de olsa zaten "namazı terk eden âhiret-i de yalanlamıştır" Binâen aleyh "şefaat'cıların şefaat'ından mahrum olacaktır" halbuki, Resûlullah (S.A.V.)'in Şefaat'ı "ehli kebâir" içindir. Eğer "namazı terk eden" İslâm'dan çıkmayıp büyük günahkârlardan olsa idi "âhirette şefaat'cıların şefaat'ından mahrum olması gerekmezdi."
Enes İbnu Mâlik (R.A.)'dan, Resûlullah (S.A.V.)'den, naklederek şöyle dedi:
Resûlullah (S.A.V.) şöyle dedi: "Benim Şefaat'ım, Ümmetimin ehli kebâirinedir."
Bu Hadis'i Ebû Dâvud (4739) Tirmizi (2435) İbnu Mace (4310) ve Ahmet (3/213) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.
Mevzumuza daha da açıklık getiren başka bir Hadis'i Şerif de Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyuruyor:
Ebu Said el-Hudri (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Resûlullah (S.A.V.) (bir gün) hutbe irad eyledi de tam şu Âyet'e geldi. "Her kim Rabbine mücrim olarak varırsa, şübhesiz ki ona cehennem var; orada ne ölür ne de hayat bulur". Kim de ona mu'min olarak, sâlih ameller işlemiş olduğu halde varırsa, işte onlarada en yüksek dereceler var.
Taha Sûresi: 74/75
"Cehennem ehli olanlar, (ya'ni ebedi orada kalacak olanlar) oralıdırlar, ne ölürler ne de yaşarlar". Amma ebedi Cehennem ehli olmayanları ise, Cehennem hafif bir ölümle öldürür, sonra (ya'ni azâblarının müddeti bitince) "şefaat edecekler gelirler şefaat ederler". Onlardan bir topluluk alınarak "hayevan veya hayat" denilen bir nehre getirilirler. (Orada yıkanırlar) sonra da sel kenarında biten otlar gibi hayat bulurlar."
Bu Hadis'i Ahmed (3/20) ve İbnu Mendeh Kitab'ul-İman'da (820) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.
"Ey Allah'ın kulu! Yukarıda da okuduğun gibi kim Rabbine "mücrim" olarak kavuşursa, ya'ni namaz kılmaz olarak ölürse" ona Cehennem vardır, orada ne ölecektir, ne de yaşayacaktır. Artık o mücrim'ler" kendileri için Cehennem'de neler hazırlandığını düşünsünler." Subhanehu ve Teâlâ öyle demiyor mu Kur'an da?
"Artık "müslüman'lara, mücrim'lere davrandığımız gibi mi davranacağız"
O Kıyamet gününde Rabbul-İzzet'in "sâk'ı" açılacak da, bütün "mücrimler secde'ye çağrılacaklar; Fakat güçleri yetmeyecektir. Gözleri düşkün bir halde, kendilerini bir zillet saracaktır. Halbuki, vaktiyle (dünya'da) başları selâmette iken, bu "namaza davet olunuyorlardı da kılmıyorlardı". O halde (Ey Resulüm) (namaz kılmayarak) bu Kur'ân-ı yalanlayanları, sen bana bırak. Biz onları, bilemiyecekleri yönden derece derece azaba yaklaştırırız. Ben onlara mühlet veririm; çünkü benim azabım çok şiddetlidir.
Kalem Suresi 35/42/43/44/45
"Yiyin, zevk edin dünyada biraz; çünkü "mücrim'lersiniz" (nasıl olsa âhirette "sakar" Cehennem'ine gireceksiniz). Allah'ın hükümlerini yalanlayanların o gün vay haline Onlara: "namaz kılın, denildiği zaman", itaat etmezler. Allah'ın hükümlerini yalanlayanların o gün vay, haline. Artık (bu ahmaklar) Kur'ân'dan sonra hangi söze inanacaklar?"
Murselat Sûresi: 46/47/48/49 /50
"Muhakkak ki "mücrim'ler" şaşkınlık ve çılgın ateşler içindedirler. O gün, yüzleri üstü ateşte sürünecekler; (ve onlara) Tadın "sakar" Cehennem'inin dokunuşunu denilecek."
Kamer Sûresi: 47/48
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
NAMAZIN İSLÂM'DAN OLDUĞU

Ömer İbnu'l-Hattâb (R.A.)'dan, şöyle dedi: Bir gün Resûlullah (S.A.V.)'in yanında bulunurken birden bire yanımıza elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah, üzerinde yolculuk eseri görülmeyen ve bizden de kendisini kimsenin tanımadığı bir zat çıkageldi. Nihayet Resûlullah (S.A.V.)'in yanına oturdu. Öyle ki iki dizini onun iki dizine dayadı, iki avucunu da kendi dizleri üzerine koydu ve "Yâ Muhammed! Bana "İslâm'dan" haber ver" dedi.
Resûlullah (S.A.V.)"İslâm Allah'dan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in O'nun Resulü olduğuna şehadet etmendir" dedi. Ebu Hureyre (R.A.)'ın rivayetinde ise şöyle naklolunmuştur.
Resûlullah (S.A. V.)"İslâm Allah'a hiç bir şey'i ortak koşmadan ona ibâdet etmendir" (buyurdu:)
Ebu Hureyre (R.A.)'ın, rivayetinin getirmiş olduğu açıklık şudur ki, "Allah'dan başka ilah yoktur, Muhammed Onun Resulüdür" demenin hakikati, "Allah'a hiç bir şey'i ortak etmeden ona ibadet etmektir". Zira mücerreden "kelime-i şihadet'in" telaffuzu hiç bir ma'na ifade etmemektir. Bu mevzudaki geniş izahımız daha ileride gelecektir, İnşa' Allah.
Cibril Hadis'i devam ederek, Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyuruyor:
Ve "zekât'ı vermen", "ramazan orucunu tutman" yoluna gücün yeterse "Beyti hacc etmendir", buyurdu. O, (soruyu soran tanınmayan kişi) doğru söyledin dedi. Ömer (R.A.) dedi ki: Biz ona hayret ettik, hem (bilmiyormuş gibi) soruyuor, ve de (biliyormuş gibi de) Resûlullah (S.A.V.)'ı tasdik ediyordu..........
Bu Hadis'i Müslim (8/14) rivayet etmiştir.


Mihcan (R.A.)'dan, (şöyle dedi:) Bir gün Resûlullah (S.A.V.) ile bir mecliste iken namaz için ezan okunur, Resûlullah (S.A.V.) kalkarak cemaat'a namazı kıldırıp yerine döner. Bakar ki Mihcan (R.A.) daha hâlâ yerinde, Resûlullah (S.A.V.) Mihcan (R.A.)'ya hitaben "senin cemaat'la namaz kılmana ne mani'i oldu ki, yoksa sen müslüman birisi değilmisin?" dedi. Mihcan (R.A.) cevaben "Evet Yâ Resûlallah ben "müslüman birisiyim" ve lâkin ben bu namazı evimde kılmıştım" dedi. Resûlullah (S.A.V.)'de cemaate geldiğinde namazı evde kılmış bile olsan cemaatle namaz kıl buyurdu.
Bu Hadis'i Mâlik (1/132) Ahmed (4/34) Nesei (2/112) rivayet etmişlerdir.

Ömer İbnu'l-Hattâb (R.A.)'den, şöyle dedi: "Namaz'ı terk edenin İslâm'dan nasibi yoktur".
Bu eseri Mâlik (1/40) Dâre Kutni (2/52) rivayet etmişlerdir.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
NAMAZ'IN ALLAH'A İMAN ETMEKTEN OLDUĞU

Ebu Cemre'den, şöyle dedi: Ben İbnu Abbas (R.A.)'nun önünde onunla insanlar arasında tercümanlık yapıyordum. Derken İbnu Abbas'a bir kadın geldi. Ona "cer" denilen testinin şırasından soruyordu. İbnu Abbas ona şöyle dedi: Abdu'l-Kays heyeti Resûlullah (S.A.V.)'e geldi. Resûlullah (S.A.V.) "Siz kimlerin heyetisiniz? Yahut siz kimlersiniz?" diye sordu. "Biz Rabiadanız" dediler. "Cemaat hoş geldi. Yahut heyet hoş geldi, sefa geldi. Utanıcılar ve pişmanlık duyucular olmayarak" buyurdu. Bunun üzerine: "Ya Resûlallah! Biz sana çok uzak mesafeden geliyoruz. Seninle bizim aramızda Mudar kâfirlerinden şu kabile vardır. Biz sana, haram aydan başka bir zamanda gelmeye muktedir olamıyoruz. O halde bize özlü bir şey emret de geride bıraktıklarımıza da öğretelim ve o sebeble de Cennete girelim" dediler. Resûlullah (S.A.V.) onlara dört şey emretti, dört şeyden de nehyetti: Resûlullah (S.A.V.) onlara, "bir olan Allah'a iman etmeyi emretti" (sonra) "bilir misiniz bir olan Allah'a iman etmek ne demektir?" diye sordu. "Allah ve Resulü en iyi bilendir" dediler, ("tek olan Allah'a iman etmer") Allah'dan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Resûlullah olduğuna şehadet etmek, "namazı kılmak", zekâtı vermek, Ramazan orucunu tutmak ve ganimetin beşte birini tediye etmenizdir" buyurdu ..........
Bu Hadis'i Buhâri (53) ve Müslim (17) rivayet etmişlerdir.


Yukarıda zikredilen Hadis'i Şerif'de bir çok faideler vardır. Bu faideleri herkesin anlayabileceği bir üslubla izah edecek olursak :
1- İslâm'ı öğrenmek isteyene ilk emredilecek şey'in "tek olan Allah'a iman etmek" olduğu.
2- "Tek olan Allah'a iman etmenin" ne demek olduğunu öğretiyor.
3- "Tek olan Allah'a iman'ın" sadece dil ile ikrar ve kalb ile tasdik olmayıp, cevarih ile amel etmenin'de bu ta'rife dahil olduğu.
4- Hasseten mevzumuz ile alakalı "namaz'ın Allah'a iman etmekten olduğu".
Böylelikle bizde, "amel iman'dan cüz değildir kaidesiyle yürüyen, "namaz iman'dan" değildir diyen mürciiyye" taifesinin ve zamanımızdaki avanelerine cevap olur, bize kitab ve sünnet'e uymayı nasib eden Rabbimize hamdederiz.
İşte bu adları geçenler, Allah'ın kendilerine ni'met ihsan ettiği peygamberlerden, Âdem soyundan ve gemide Nuh ile beraber taşıdıklarımızın neslinden, İbrahim ve İsrail neslinden, hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendir. Kendilerine Rahman olan Allah'ın (gibi) ayetleri okunduğu zaman, ağlayarak secdeye kapanırlardı".
Sonra, bu peygamberlerle, salih kimselerin arkalarından (kötü) bir nesil geldi ki, "namazı terk ettiler", şehvetlerine uydular; bunlar da Cehennemdeki "gayya" vadisini boylayacaklar.)
Ancak "tevbe edip iman eden ve salih amel" işleyenler müstesna; çünkü bunlar, zerre kadar zulme uğratılmayacaklar, Cennete gireceklerdir.
Meryem Sûresi: 58/59/60
Ey Allah'ın kulu! Görüyorsun ki peygamberler ve salih kimselerden sonra gelen kötü neslin terk etmiş oldukları şey sadece namaz'dır. Eğer "namaz'ı terk edenin iman'ı olsaydı" hemen takib eden Âyette ancak tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenler müstesna" dermiydi? Rabbimiz ve Teâlâ.
Şehvetlerine uymaya gelince, artık "namaz'ı terk ettikten" sonra onları kötülükten koruyan kalkanları elden düşmüştür. Zira Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor.
Ey Resulüm! namaz'ı kıl. Gerçekten "namaz, kötü işten ve münker'den alıkor".
Ankbut sûresi: 45
Taberi (R.A.) meşhur Tefsirinde şöyle diyor: Allah'u Azze ve Celle'nin vasfetmiş olduğu namaz'ı terk eden kötü nesil" mü'min olsalardı Allah'u Azze ve Celle, İman edenleri onlardan müstesna etmezdi. Ve denilmiştirki. Zikredilen kötü nesil bu ümmet'tendir bunlar Ahir Zaman'da olacaklardır.
Ata İbnu Rabah'da diyor ki: "Bu kötü nesil Ümmet'i Muhammed'dendir."
Mucâhid (R.A.)'da diyor ki: "Bu kötü nesil Kıyamete yakın, Ümmet'i Muhammed'in salihleri gittikten sonra gelecektir" diyor.
Taberi Tefsiri 16/99
Ey Allah'ın kulu! Subhanehu ve Teâlâ'nın Âyet'i Kerime'de zikretmiş olduğu o kötü nesli tanıyabildiysen dünya ve Ahirette felah'a erdin demektir.
İşte o kötü nesil namazı inkâr ederek değil sadece şehvetlerine uyarak terkettiklerinden "ğayya vadisini" boylayacaklardır.
O halde, onlarda ne var ki, "iman etmezler" kendilerine "Kur'ân" ya'ni "namaz kılınız" Âyet'i okunduğu zaman, (Allah'ın emrine teslim olup da) "namaz kılmazlar". Daha doğrusu (namazı terk ederek) "kâfir olanlar hesab gününü yalanlıyorlar" .... "ancak iman edib sâlih ameller işleyenler müstesna" ......
İnşikak Sûresi 20/21/22
Ey Allah'ın kulu! Yukarıdaki Âyet'i Kerime'de de görüyorsun ki. namaz'ı terk edenler iman etmemekle ve küfür'le itham ediliyorlar" sonra da "iman edenler onlardan müstesna kılınıyor" eğer namazı terk eden "kâfir" olmasa idi iman edenler namazı terk edenlerden müstesna kılınır mıydı.
Ey Allah'ın kulu! Zannetme ki bu bizim anlayışımızdır. Zira Allah'u Azze ve Celle'nin kendilerinden razı olduğu sahabe böyle anlatıyor.
Ebu'd-Derdâ (R.A.)'dan, şöyle dedi: "namazı olmayanın iman'ı da yoktur"............
Bu Eser'i abdul-Ber Temhidde (4/225) sahih bir senedle rivayet etmiştir.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
BİR VAKİT NAMAZI TERKEDENİN YAPMAKTA OLDUĞU AMELLERİNİN BATIL OLDUĞU

Gerçekten sana ve senden öncekilere şöyle vahy olundu: Eğer (sen bile) Allah'a ortak koşarsan, muhakkak amelin boşa gider. Ve elbette hüsrana uğrayanlardan olursun.
Zümer Sûresi: 65

Kim küfrederse (ya'ni iman'ın mucibi olan amelleri yapmaz kâfir olursa) bütün yaptıkları batıl olmuştur: Ve o, Âhirette hüsrana uğrayanlardandır.
Maide Sûresi: 5

Ebû'd-Derda (R.A.)'den şöyle dedi: Allah Resulü (S.A.V.) buyurdu ki: "Her kim ki bilerek namazı terkederse bütün amellerini ibtal etmiştir."
Bu Hadis'i Ahmed Müsned'in de rivayet etmiştir. Heysemi. Mecmua'z-Zevaid de bu rivayetin Kavileri Sahih'in ravileridir demiştir.
Yukarıdaki zikredilen Âyet'i Kerimelerde, Allah'a şirk koşanın ve iman'ın mucibiyle amel etmeyip kâfir olanların, yapmakta oldukları amellerinin hepsinin batıl olduğunu ifâde etmektedirler.
şimdiye dek "namaz'ı terk edenen müşrik ve kâfir olduğunu" n delillerini yazmıştık.Umumi ma'na da Allah'a ve Resulüne isyan edenlerin amellerinin batıl olduğuna delâlet eden daha bir çok Âyet'i Kerime vardır

Gerçekten kâfir olub da Allah yolundan yüz çevirenler, hak kendilerine belli olduktan sonra peygambere karşı gelenler; Allah'a hiç bir şeyle zarar veremezler. "Allah onların amellerini boşa çıkarır".
Muhammed Sûresi: 32
Ey Allah'ın kulu "namazı terk ederek kafir olur" Allah'ın yolundan ayrılanlar. Sonra Kitab ve Sünnet'ten kendilerine "namazı terk edenin kâfir olduğu" isbat edilip hak belli olduktan sonra Allah'ın Resulüne karşı gelenler bilmezlerini Allah'a hiç bir şeyle zarar veremezler.

Mevzumuza daha da açıklık getiren bir Ayet'i Kerime'de Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor.
Onlara: "namaz kılın, denildiği zaman,kılmazlar". Yalanlayıcıların o gün vay haline.
Murselat Sûresi: 48/49

Allah'ın en azim emirlerinden olan namaz emri kendisine ulaştığı halde Allah'a itaat edip'de namaz kılmayanlar bu isyanları ile yapmakta oldukları sair amellerimde batıl etmektedirler. Zira Allah ve Resulüne yapılan isyan, yapılan sair amelleri de batıl eder. Subhanehu ve Teâlâ Kur'ân'da şöyle buyuruyor.
"Ey iman edenler Allah'a ve Resulüne itaat edin de amellerinizi ibtal etmeyin."
Muhammedi Sûresi: 33

Yukarıdan beri zikredile gelen Âyetlerin hepsinin ma'nası umumidir. Ya'ni Allah'a ve Resulüne yapılan isyan ne olursa olsun yapılan sair amelleri batıl etmektedir. Mes'elemizi hususileştiren bir Hadis'i Şeıif de Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmaktadır.
Ebu'l-Meliyh'den, şöyle dedi: Biz Bureyde (R.A.) ile bulutlu bir günde gazada bulunuyorduk. Burey'de (R.A.) bize hitaben ikindini ilk vaktinde kılınız dedi. Çünkü Resûlullah (S.A.V.) "Kim ikindi namazını terk ederse onun bütün amelleri boşa gitmiştir" dedi:
Bu Hadis'i Buhari (553) rivayet etmiştir.

Ey Allah'ın kulu! Görüyorsun ki sadece bir ikindi namazını terk edenin bütün amelleri batıl oluyor da bütün ömür boyu hergünkü beş vakit namazını terk edenin hali ne olur, düşünebiliyor musun?
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
NAMAZI TERK EDENİN ALLAH'DAN KORKMADIĞI

Hep Allah'a dönüp itaat edin. "O'ndan korkun ve namazı kılın da" Müşriklerden olmayın.
Rum Sûresi: 31


Ey Allah'ın kulu! Görüyorsun ki, Subhanehu ve Teâlâ kendisine iman eden kullarına "rablerinden korkarak namaz kılmalarını emrediyor". Ve ondan korkan kullarıda Rablerine itaat ederek secdelere kapanıyorlar. Bu Ayet'i Kerime'yi izah eden bir Hadis'i Şerifte şöyle rivayet olunmaktadır.
Ukbet' İbnu Amir (R.A.)'dan, Resûlullah (S.A.V.)'i şöyle derken işittiğini haber verdi: Resûlullah (S.A.V.) şöyle dedi: "Dağ tepelerindeki koyun çobanından Allah'u Azze ve Celle hoşlanır. Zira o namaz için ezan okur ve "namaz kılar". Buna binaen Allah'u Azze ve Celle şöyle buyurur. Şu kuluma bakın, ezan okuyup "namaz kılıyor ve benden korkuyor". Ben de o kulumun günahlarını mağfiret buyurdum ve onu Cennetime koyacağım" der.
Bu Hadis'i Ebu Dâvud (1203) ve Nesei (2/20) Ahmed (4/145) İbnu Hıbban (260) ve Taberâni Kebir de (17/833) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir. Ayrıyeten Şeyh El-Bâni Silsiletü's-Sahıda'da (41) tahric etmiştir.

Ey Allah'ın kulu! Görüyorsun ki, Allah'u Azze ve Celle "namaz kılan kulu için" kendisinden korktuğunu söylüyor. Ne dersin? "namaz kılmayan içinde" aynı söz söylenir mi? Eğer aynı kelime namaz kılmayanada söylenmiş olsa idi, "namaz kılan ile kılmayan" arasında hiç bir fark olmazdı. Bu şânı yüce Allah'ın adaletine yaraşmaz. Hem şunuda iyi bilki tek olan Allah'dan korkmak "la ilahe illallah'ın" iktizasındandır.
Bunu izah eden bir Âyet'i Kerime'de Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor.
"Ben'den başka hiç bir ilah yoktur. Öyle ise ben'den korkunuz".
Nahl Sûresi: 2
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
DİN'DE EN SON TERK EDiLEN AMELİN NAMAZ OLDUĞU

Enes İbnu Mâlik (R.A.)'den, (şöyle dedi:) Nebiyyu (S.A.V.) buyurdu ki: "Dininizden ilk terk edeceğiniz şey emanettir. En son da namazı terkedersiniz."
Bu Hadis'i Ebu Nuays Hıylada (6/265 ve Ahbar'da 2/213 İbnu Mes'ud'dan Taberâni kebirde (9754) Ömer İbnul-Hattab'dan sahih bir sebedle rivayet etmişlerdir.


Evet din'den en son terk edilen "NAMAZ" olduktan sonra, artık o kişide dinden hiç bir şey kalmamıştır. Daha önceki başlıklarda da Hadis'i Şerif'de geçtiği gibi "namaz'ı olmayanın dini'de yoktur".
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
NAMAZI TERK EDENİN ÖLDÜRÜLECEĞİ

"O haram olan aylar (Zilhicce, Muharrem, Safer ve Rabiu'l-evvel) çıktığı zaman, artık "o müşrikleri nerede bulursanız öldürün"; onları yakalayıp esir edin, onları hapsedin ve geçit yerlerini tutun. "Eğer tevbe ederler, namazı kılıp zekâtlarını" verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Gerçekten Allah Ğafur'dur Rahim'dir."
Tevbe Sûresi: 5

Allah Teala Resulüne ve Mü'minlere hitaben, Haram olan aylar çıktıktan sonra Müşriklerle mukatele etmelerini emrediyor. Allah'u Azze ve Celle katledilecek Müşriklerin kıtalden önce yakalanıp, geçit yerleri kesilip haspedilmelerini (ya'ni karılarını, çocuklarını ve mallarını Müslümanlara ganimet olarak helâl kılıyor.) Akabinde bütün bunlardan kurtulabilmeleri için üç şart zikrediyor.
l- Şirkten avdet ederek tevbe etmek. Ya'ni "kelime'i şehadeti" lisanen ikrar etmesi.
2- "Namaz kılarak" tevbe ettiğini amelle tasdik etmesi. Zira namaz kılmadığı müddetçe Kelime'i tevhidi tasdik etmemiştir. Bunun içindir ki, Allah Teâlâ Kur'ân'da şöyle buyuruyor.
"Tasdik etmedi, "namaz'da kılmadı". Ancak yalanladı, (amel etmekten) yüz çevirdi."

Onlara: "Namaz kılın, denildiği zaman, namaz kılmazlar. Yalancıların o gün vay haline."
Mürselat sûresi: 48/49

Âyet'i Kerime'lerden de anlaşıldığı gibi, Allah'u Azze ve Celle'nin "namaz kıl" emrine itaat etmemek, Allah'ın indirmiş olduğu hükümleri yalanlamaktır.
3- Allah'ın farz kilmiş olduğu "zekat'ı eda etmek'tir".
Bu şartları yerine getiren her kişinin canı, malı ve ırzı Müslümanlara haramdır. Bunların haricindeki günahları için allah Ğafur ve Rahim'dir.
Buhari (R.H.) bu Âyet'i Kerîme'nin izahında şu Hadis'i Şerifi zikrediyor.

İbnu Ömer (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)
Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: Allah'dan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şehadet, "namazı kılana", zekâtı eda edinceye kadar insanlarla muharebe etmek bana emrolundu, Onlar bunları yapınca kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak İslâm'ın hakkı mukabili olmak müstesna. İnsanların (sair ve gizli işlerinden dolayı olan) hesabları da Allah'a âiddir.
Bu Hadis'i Buharı (25) ve Müslim (22) rivayet etmişlerdir.

Enes İbnu Mâlik (R.A.)'dan, şöyle dedi: Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: Ben insanlarla Allah'dan başka İlah olmadığına ve Muhammed'in O'nün kulu ve Resulü olduğuna şehadet edinceye, bizim Kıblemize dönünceye, bizim kestiğimizi yeyinceye ve bizim namazımızı kılıncaya kadar savaşmaklığım bana emredildi. Bunları yaptıkları takdirde canları ve malları bize haram olur. Ancak (İslâm'ın hakkı müstesna) ve Müslümanların, lehte veya aleyhde sahib oldukları bütün hukuka sahib olurlar.
Bu Hadis'i Ebu Dâvud (2641) Tirmizi (2611) ve Ahmed (2/161/269) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.

Abdurrahman İbnu Ebi Nuaym'dan Ebu Said' el-Hudri'den şöyle duyduğunu haber verdi: Ebu Said'el-Hudri dedi ki:
Aliyyu'bnu Ebi Talib (R.A.) Yemen'den Resûlullah (S.A.V.)'e tabaklanmış bir meşin içinde henüz toprağından tasviye edilmemiş altun cevheri göndermişti. Resûlullah bu altun cevherini şu dört kişi arasında paylaştırdı:
Uyeynetu'bnu Hısn, Akra'ubnu Habis, Zeydu'1-Hayl, dördüncüsü ya Alkametu'bnu Ulase idi yahud Amiru'bnu Tufeyl idi. Peygamberin sahabelerinden bir kimse:
"Biz bu ihsana bunlardan daha layık bulunuyorduk" dedi. Bu söz Resûlullah'a ulaşınca:
"Siz bana itimad etmiyor musunuz? Ben yedi kat semanın üstündeki Rabbu'l-İzzet'in Eminiyim. Sabah akşam bana gök yüzünün haberi (ya'ni Vahyi) geliyor" buyurdu. Bunun üzerine, iki gözü çökük, yanağının iki elmacığı çıkık, anlı yüksek, gür sakallı, başı tıraşlı, izarını yukarı çemremiş bir kişi ayağa kalkıp:
"Ya Resûlellah! Allah'dan kork" dedi. Resûllah:
"Veyl sana! Ben, yeryüzündeki insanların Allah'dan korkmaya en layıkı değil miyim?" buyurdu. Sonra o kimse arkasına dönüb gitti. Halid İbnu'l-Velid:
"Ya Resûlellah! Şunun boynunu vurayım mı?" dedi. Resûlullah (S.A.V.):
"Hayır vurma! "Namaz kılan birisi olabilir" dedi.
Bunun üzerine Halid:
"Ya Resûlellah! Namaz kılanlardan nice kimseler vardır ki, onlar gönüllerinde olmayan şeyi dilleriyle söylerler" dedi. Resûlullah (S.A.V.) "ben insanların kalb'lerini açmaya, karınlarını yarmaya me'mur değilim" buyurdu.
Bu Hadis'i Müslim (1064) rivayet etmiştir.


Ubeydullah İbnu Adiy'den, Abdullah İbnu Adiyy Resûlullah (S.A.V.)'den, tahdis ederek şöyle haber verdi. Resûlullah (S.A.V.) bir gün eshabının arasında otururken, bir adam cıkageldi. Resûlullah (S.A.V.)'le konuşmasında sesini yükselterek şöyle dedi: O kişi (yani öldürmeyi istediği adam için) "Allah'dan başka ilah olmadığına şehadet etmiyor mu?" "Evet ediyor Ya Resûlellah, fakat onun şehadeti yoktur." Resûlullah (S.A.V.) tekrar, "Pekiyi o adam namaz kılmıyor mu?" dedi. Adam da "Evet Ya Resûlellah, namaz kılıyor, fakat onun namazı yoktur" dedi. Resûlullah (S.A.V.)'de işte ben, Allah'dan başka ilah olmadığına şehadet edib, namazı kılanları öldürmekten nehyolundum" dedi.
Bu Hadis'i İbnu Hıbban (12) ve Beyhakı (8/196) rivayet etmişlerdir.

Görülüyor ki, bu bab'ın evvelinde zikredilen Âyet ve Hadis'ler, Kelime'i şehadet'i ikrar etmeyeni, Namazı terk edeni, Zekât'ı eda etmeyenin, malının, canının ve ırzının müslüman'lara helâl kılındığını haber vererek öldürülmeleri gerektiğini emrediyor.
Takib eden Hadis'lerde de, sadece "namazı terk edenin dahi öldürüleceğini" isbat ediyor. Binaen aleyh bir kişinin öldürülmesi için illa üçünü birden terk etmesine lüzum yoktur. Zira sahih rivayetle sabittir ki, Ebu Bekr (R.A.) sadece zekât'ı terk edenlere karşı harb ilan etmiştir.
 

elmnightmare

Profesör
Katılım
8 Eyl 2007
Mesajlar
1,734
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Ümmühan bu yazılarını başka sitelere aktarıyorum sakıncası yok değil mi?
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
MÜSLÜMAN OLAN KİŞİYE ÖĞRETİLECEK İLK ŞEYİN NAMAZ OLDUĞU

Ebu Mâlik Eşcei, babasından naklederek babasının şöyle dediğini rivayet etti: Allah Resulü (S.A.V.) Müslüman olan kişiye ilk olarak namazı öğretirdi.
Taberani Kebir'de ve Bezzar Müsned'inde (338) sahih bir senedle rivayet etmiştir.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
AHİRETTE İLK HESAB SORULACAK AMELİN NAMAZ OLDUĞU

Enes İbnu Mâlik (R.A.)'dan, şöyle dedi:
Resûlullah (S.A.V.) buyurdu ki: "Kulun, Kıyamet gününde hesabını vereceği ilk ameli "NAMAZIDIR". Eğer namazı salah bulursa (Ya'ni hesabından kurtulursa) sair amelleri de salah bulur. (Ya'ni sair amellerinin hesabıda kolay olur). Eğer namazı ifsad olmuş ise (Ya'ni namazın hesabından kurtulamazsa) sair amelleri de ifsad olur. (Ya'ni sair amellerinin hesabından kurtulamaz.)
Bu Hadis'i İbnu Mes'ud'dan Taberâni Kebir de (10435) İbnu Ebi Asım Evail de (35) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
İSLÂM'DAKİ KARDEŞLİĞİN ANCAK NAMAZI KILMAKLA MÜMKÜN OLDUĞU

Submitted by Râbia on Çar, 2007-01-10 20:29. Eğer tevbe ederler, "namazı kılarlar ve zekâtı verirlerse, din'de kardeşleriniz olurlar". Biz Âyetleri, anlayacak bir kavme açıklarız.
Tevbe sûresi: 11

Allah Teâlâ bu Âyet'i Kerime ile İslâm'daki kardeşliğin sadece namazı kılmakla mümkün olduğunu beyan ediyor. Zira namazı terk edenin "İman'dan ve İslâm"dan çıkmasıyla bu kardeşliğin te'sisi muhal oluyor. Zira her "namaz"ı kılan "mu'min"dir, her "mü'min'de "kardeş"tir. Ve Subhanehu ve Teâlâ Kur'ân'da bunu izah eden bir Âyet'i Kerîme'de şöyle buyuruyor.
"Mu'min'ler ancak (din'de) kardeştirler."
Hucurat Sûresi: 10

Madem ki "mu'minler din kardeşleridirler". Kardeş olandan başkalarını da kendilerine dost edinemezler. Zira Subhanehu ve Teâlâ Kur'ân'da Mu'min'lerden başkalarının dostluğunu kat'iyyetle yasaklıyor.
"Ey iman edenler! Mu'min'leri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmeyin.
Nisa Sûresi: 144

"Namazı terk edenin de kâfir olduğunu", elinizdeki
bu risalemiz isbat etmiştir.

"Ey iman edenler! Ne sizden önce kitâb verilenlerden dininizi oyuncak ve eğlence yerine tutanları, ne de diğer kâfirleri dost edinmeyin. Eğer gerçek mu'min'lerseniz Allah'dan korkun."
Ve bunu takib eden Âyet'i Kerîme'de yukarıda zikredilen kâfirlerin istihzalarının ezan okunduğunda icabet edecekleri yerde namaza icabet etmemeleri ve namaz kılan mu'min'lerle eylenmeleri olduğunu beyan ederek şöyle buyuruyor.
Maîde Suresi 57

"(Ezan'la) birbirinizi namaza çağırdığınız zaman "namaz'ı" bir eğlence ve oyun yerine koyuyorlar. Bu davranışları, kendilerinin aklı ermez bir topluluk olmalarındandır.
Mâide Sûresi: 58

Ey Allah'ın kulu! Bu âyet'i Kerîme'nin delaletiyle iyi anlamalısın ki, ezan'ı işittiği halde "namaz'a" icabet etmeyen ve Allah'ın emirlerini hiçe alarak istihza edenler bizim dostlarımız değillerdir. Bizim dostlarımız, Allah, O'nun Resulü ve "namaz kılan mü'min'lerdır". Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Sizin dostunuz ancak Allah'la O'nun Resûlü'dür; bir de iman edenlerdir ki, onlar namaz'ı kılarlar" ve namaz kılar oldukları halde zekât verirler.
Mâide Sûresi: 55
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
NAMAZ'I TERK EDENİN MÜSLÜMAN'A/ MÜSLÜMAN'IN DA NAMAZ'I TERK EDENE MİRASÇI OLAMAYACAĞI

Usâme'-İbnu Zeyd (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)
Resûlullah (S.A.V.) buyurdular ki: "Müslüman kâfire, kâfir müslüman'a mirasçı olamaz.
Bu Hadis'i Buhâri (6764) Müslim (1614) Ebu Dâvud (2909) Tirmizi 42108) İbnu Mâce (2729) ) rivayet etmişlerdir.

Bundan önceki kısımlarda "namaz'ı terk edenin kâfir" olduğunu yazmıştık, ayrıyeten burada zikretmeye lüzum olmasa gerek. Hadis'i Şeriflerin delaletiyle namazı terk edenin kâfir olduğuna kail olan, "ehli hadis'in" imam'ı olan Ahmed İbnu Hanbel'de "Namazı terk edenin Müslüman'a, Müslüman'ın da namaz'ı terk edene mirasçı olamıyacağına kail olmuştur. Kendisinden de şöyle bir rivayet nakl olunmuştur.
Abbas İbnu Muhammed el-Yemâmi Tarsus'da haber vererek şöyle dedi: Ebu Abdullah'a (ya'ni Ahmed İbnu Hanbel'e) Resûlullah'dan rivayet olunan, (Tevhid ehli hiç bir günah sebebiyle tekfir olunmaz) rivayetinden sordum. Şöyle cevab verdi: Bu rivayet "mevzu'dur, aslı yoktur.
Hem nasıl (sahih olsun ki), Resûlullah (S.A.V.)'den şöyle bir Hadis rivayet olunmuşken. "Her kim ki namazı terk ederse kâfir olmuştur" dedi. Binâen aleyh dedim ki: Pekiyi "namaz kılmayandan miras alınır mı?" Cevaben de şöyle dedi: Hayır ne "miras alır ve ne de miras'ı alınır".
Ahmed İbnu Hanbel Ahkâmu'n-Nisa'da (208)
 

GENERAI_

Asistan
Katılım
15 Eyl 2007
Mesajlar
312
Tepkime puanı
0
Puanları
0
namazı terketmemenin kesin hükmü olduğunu görüyoruz..tüm kolaylıklar sağlanmıştır oturarak yatarak olmadı göz takibiyle namazı terk yoktur...insanların bir kısımı başta nefsim kolaylığı zaruri bilemiyoruz..sağlanan kolaylıklar bize gaflet oluşturduğu kanısındayım...
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
namazı terketmemenin kesin hükmü olduğunu görüyoruz..tüm kolaylıklar sağlanmıştır oturarak yatarak olmadı göz takibiyle namazı terk yoktur...insanların bir kısımı başta nefsim kolaylığı zaruri bilemiyoruz..sağlanan kolaylıklar bize gaflet oluşturduğu kanısındayım...

Sağlanan kolaylıklar olmasa daha kolay terk edilirdi bahane de hazır olur du ya ? Bana göre tabiii
şimdiki terkin tek sebebi şeytan :)
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
NAMAZ KILMAYAN ERKEK VE KADININ NİKÂHLARININ SAHİH OLMADIĞI

"Ey mu'minler! Allah'a şirk (ortak) koşan kadınlarla, onlar iman etmedikçe evlenmeyin. İmanı olmayan müşrik bir kadın sizin hoşunuzada gitse de, iman etmiş bir câriye elbette ondan daha hayırlıdır.
Müşrik erkeklere de iman etmedikçe onlara mu'min kadınları nikahlamayın; müşrik bir erkek sizin hoşunuzada gitse mu'min bir köle elbette ondan daha hayırlıdır. Onlar sizi Cehenneme çağırırlar. Allah ise izniyle Cennet'e ve mağfirete da'vet ediyor da Âyet'lerini insanlara beyan buyuruyor. Olur ki, düşünüp ibret alırlar."
Bakara Sûresi: 221

"namazı terk edenin müşrik olduğunu" yukarda anlatmıştık, burada tekrarına lüzum olmasa gerek. Binaâen aleyh namazı terk eden her erkek ve kadın bu Âyet'i Kerîme'nin muhatabıdır. Ebu Hureyre (R.A.)'dan, (şöyle dedi:)
Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: "Kadın dört şey için nikâh edilir. Malı için, soyu için, güzelliği için, "dini için". Sen (bunlardan "dindar olanını) seçmeye çalış, değilse (âhirette) fakirliğe düşersin."
Bu Hadis'i Buhâri (3/16) ve Müslim (1466) rivayet etmişlerdir.

Ey Allah'ın kulu! Görüyorsun ki, Allah Resulü sadece dini olan kadınları nikahlamamızı emrediyor. Daha önceki bablarda da geçtiği gibi, Allah Resulü şöyle buyurmuyor mu?
Ömer İbnu'l-Hattâb (R.A.)'dan, şöyle dedi:
Adamın biri gelerek Resûlullah (S.A.V.)'e şöyle dedi: "Yâ Resûlallah, Allah indinde İslâm'da, en efdal olan nedir söyler misin?" Resûlullah (S.A.V.) "Namazı vaktinde kılmaktır" dedi. "Zira namazı terk edenin dini yoktur".
Bu Hadis'i Beyhaki Şuab'ul İman'da hasen bir senedle rivayet etmiştir. El-Kenz (21618)

Binaen aleyh "namazı terk eden kadının da dini yoktur" böylelikle şer'i bir nikâha müsâid değildir.
Ehli Hadis'in İmam'ı olan Ahmed İbnu Hanbel'den de şöyle bir kavil rivayet edilmiştir.

Muhammed İbnu'1-Fadl İbnu Ziyad'dan, (şöyle dedi:)
Ahmed İbnu Hanbel'e, kocası içki içip "namaz'ı kılmayan" bir kadın'dan soruldu, Ahmed İbnu Hanbel de cevaben, "Eğer o kadının velisi varsa ikisini ayırır" dedi.
Ahmed Ahkamu'n-Nisa (206).
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
NAMAZ KILDIĞI MÜDDETÇE HALİFEYE İSYAN EDİLEMİYECEĞİ

Peygamber'in zevcesi Ümmü Seleme (R. A.)'dan, o da Resûlullah (S.A.V.)'den, Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: "Şu muhakkak ki, sizin üzerinize bir takım âmirler ta'yin olunacak da sizler onların işlerinden bazısını güzel göreceksiniz, bir kısmını da çirkin görüb inkâr edeceksiniz. Çirkin işi çirkin gören onun günahından beri olur. İnkâr ve red eden de günaha iştirakten salim olur. Fakat çirkin işe rızâ gösteren ve o işte faillerine tabi olan ise günahdan beri olmaz, cezadan salim kalamaz."
Sahâbiler: "Yâ Resûlellah! Böyle münker iş yapan âmirlerle mukatele yapmayalım mı?" diye sorduklarında Resûlullah: "namazı kıldıkları müddetçe hayır" cevabını
verdi.
Bu Hadis'i Müslim (1854) rivayet etmiştir.

Hadis'i Şerifin açıklaması:
l- Namaz kıldığı müddetçe halifeye isyan edilemiyeceği.
Halife'den maksad devlet idarecisidir. İyi bilinmelidir ki, zamanımızdaki devlet idarecilerinin hiç birisi, Hâlife değildir. Halife bile olmuş olsalardı hepsinin katledilmesi gerekirdi, zira hiç birisi namaz kılmıyor. Onlarla mukatele edecekleri yerde devlet reisi diye itaat edip, karşılarında el pençe duranların kulakları çınlasın.

(BU ARADA ARTIK NAMAZ KILAN İDARECİLERİMİZ VAR HAMDOLSUN...)
2- Halifeler "namaz kılar bile olsalar" yaptıkları kötü işleri reddedip razı olmamak gerekir.
Namaz kılarak müslüman olduğunu isbat eden bir Halifenin yaptığı kötü işleri inkâr edip, razı olmamak gerekirse. Kâfir olduğu gün gibi aşikâr Allah'ın indirdiği hükümlerle istihza edercesine ,”Kur'ân'da tesettür “diye birşey yoktur diyen idarecilere tâbi olup, yaptıklarına razı olan din yobazlarına ne demek gerekir ki, bilmem.

3- namaz kılmayan birisini kendisine idareci seçen, O idarecinin yapacağı bütün işlerden daha bidayette razı olmuş demektir ki, onu ihtiyar ediyor.
 
Üst