Mûte Savaşındaki Çift Kanatlı Şehîd

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
mute-savasindaki-cift-kanatli-sehid.jpeg


Hristiyan Gassâni kabilesinin, Hâris ibni Umeyr (Radıyallâhu Anh)ı şehid etmeleri üzerine toplanan İslâm ordusunun, hâdisenin yaşandığı yere vardıktan sonra cereyan eden Mûte savaşında, birçok Sahâbî efendimiz şehâdete kavuşmuştur.
Bu sahâbîlerden birisi de, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in amcasının oğlu ve Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)ın ağabeyi olan, Ebû Abdillâh Ca‘fer ibni Ebî Tâlib ibni Abdilmuttalib el-Hâşimî (Radıyallâhu Anh)dır.
Ca‘fer ibni Ebî Tâlib (Radıyallâhu Anh), Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e ilk iman edenler arasında yer aldı. Onun Hazreti Ebû Bekr (Radiyallâhu Anh)dan önce İslâm’a girdiği rivayet edildiği gibi 25. veya 32. müslüman olduğu da söylenmektedir.
İki Defa Hicret Etti
Bu zatın diğer lakabı ise “Zü’l-hicreteyn” yani, İki hicret sahibi’dir. Bunun sebebi ise, hem Habeşistan’a hicret ettiği, hem de buradan dönüşünde kendi baba yurdu olan Mekke’ye değil doğrudan Medine’ye gittiği içindir.
Ayrıca fakir ve miskinleri çok koruyup, gözettiği için “Ebu’l-mesâkin” diye anılırdı. Âlemlerin Efendisi (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) kendi ahlâkına en benzeyen kişilerden biri olarak onu gösterirdi. Sahâbîler için, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)den sonra en cömert kişilerden biriydi.
Sırasıyla Şehid Olan Üç Sahâbî
“Zeyd şehid olursa, yerine Ca‘fer ibni Ebî Tâlib geçsin! Ca‘fer şehid olursa, yerine Abdullah ibni Ravâha geçsin! Abdullah da şehid olursa, Müslümanlar aralarında münasib birini kendilerine kumandan seçsin!”[1]
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in emriyle, şehid olmaları hâlinde kumandanlığı sırasıyla birbirlerine devredecek olan 3 sahâbîden ikincisi olan, Ca’fer ibni Ebî Tâlib Hazretleri, savaş esnasında önce sağ, sonra sol kolunu kaybetmiştir.
Buna rağmen büyük bir kahramanlıkla elindeki sancağı bırakmamış ve kesik kolları arasında sıkıştırarak savaşmaya devam etmiştir. Bu arada aldığı birçok darbe ile iyice zayıflamış vücudu, son bir kılıç darbesine dayanamamış ve şehidlik mertebesine ulaşmıştır.
Abdullah ibni Ömer (Radıyallâhu Anh), defnedilmeden önce onun vücudunun ön tarafında elli (veya doksandan fazla) yara gördüklerini söylemektedir.[2]
Zülcenâheyn (Çift kanat) ve Tayyâr (Uçan) Lâkabı
Bu büyük sahâbînin şehâdeti esnasında, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Te‘âlâ Aleyhi ve Sellem) olanları, bir mucize olarak, etrafında oturan sahâbîlere anlatıyordu:
Zeyd ibni Hârise sancağı eline aldı ve şehid oldu. Onun için Allah’tan af dileyiniz! Sonra sancağı Ca‘fer aldı. O da şehid oldu. Onun için de Allah’tan af dileyiniz. Sonra sancağı Abdullah ibni Ravâha aldı. O da şehid oldu. Bu kardeşiniz için de Allah’tan af dileyiniz. “
Sonra da mübârek gözyaşları arasında sözlerine şöyle devam etti: “Abdullah ibni Ravâha’dan sonra, sancağı Allah’ın kılıçlarından bir kılıç aldı. İşte şimdi tandır tutuştu, harp kızıştı. Allah’ım! Sen ona yardım et![3]
Ayrıca Hazreti Ca‘fer’in kesilen iki eline karşılık, Cenâb-ı Hakk’ın ona iki kanat verdiğini ve cennette, onunla istediği gibi uçup durduğunu haber vermiştir. Bu sebeple ona “Ca‘fer-i Tayyâr” denilmiştir.[4]
Akabinde Müslümanlar, Hâlid ibni Velid (Radıyallâhu Anh)ın komutasında toparlanarak, Medine’ye dönmeyi başardılar. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Te‘âlâ Aleyhi ve Sellem), ordu döndükten sonra, Şehid Ca‘fer-i Tayyâr (Radıyallâhu Anh)ın evine teşrif etti. Çocuklarını bağrına basarken dayanamayıp ağlamaya başladı. Bunun üzerine olanları tahmin eden, Şehid’in eşi, Esmâ binti Ümeys (Radıyallâhu Anhâ) dedi ki: “Yâ Resûlallah, anam, babam sana fedâ olsun, sen ne için ağlıyorsun? Yoksa Ca‘fer ve arkadaşlarından sana acı bir haber mi erişti?”
Bunun üzerine “Evet, onlar bugün şehid oldular!” buyurarak acı haberi verdi. Aldığı sarsıcı ve üzücü haber ile ağlamaya başlayan kadına ise, “Ey Esmâ! Ağzından uygunsuz ve kaba bir söz kaçırma ve göğsünü de dövme!”[5] diye uyarıda bulundular.
İslâm’da Taziye Âdâbı
Ayrıca mübarek zevcelerine, şehidin ailesi için yemek yapılmasını emir verdi. 3 gün boyunca ev halkına yemek yedirildi. İslâm’da ölünün ev halkı için yapılan ilk yemek de budur. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Te‘âlâ Aleyhi ve Sellem), Ca‘fer-i Tayyâr (Radıyallâhu Anh) için üç günden sonra ağlamayı da yasakladı.[6]
Dipnotlar
[1] Buhârî, Meğazi/4306.
[2] Buhârî, Meğazi/44.
[3] Tabakât, 2:129.
[4] İstiâb, 1/242.
[5] Tabakât, 8:282.
[6]
İbni Kesîr, Sîre, 3:477.

 
Üst