Mustafa Kemal iki ismini de sevmezdi

Murat Yazıcı

Ordinaryus
Katılım
10 Nis 2007
Mesajlar
2,230
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yakın zamana kadar bu konularla ilgili hakikatleri söyleyenlerin başı derde girerdi. Bu yüzden bu tür yazılar gönlüme merhem olmaktadır. Okuyalım.

m.necati.ozfatura@2x.jpg


Başbakanlık Arşivinde İsmet İnönü imzalı olarak Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi'ye yazılan emirde “Arap (İslam) harfleri ile yazılan başvuruları kabul etmeyin. Okumadan imha edin” yazmaktadır. Terk edilen harfler Arap harfleri değildir. İslam Harfleridir.


İnsaf “Hakkı hak sahibine teslim etmektir.” ABD’li insaf ehli bir terbiye uzmanı sosyoloğun harf devrimi ile ilgili görüşü şöyledir: “Türklerin eski harflerini kaldırıp atmak kendi hesaplarınca: Amerika’nın bütün madenlerinden mahrum olmasından daha ağır bir kayıptır.”


Devamlılık Allahü tealaya aittir. Harf devrimi yapıldığında, zaman, İslamiyetin ve Müslümanların aleyhine işliyordu. Şu anda zaman tersine işlemektedir. Yani İslamiyet lehindeki gelişmeyi hiçbir maddi güç önleyemez. Sıkıntılar doğum sancısıdır.


Mustafa Kemal iki ismini de sevmezdi. Mustafa ismini kullanmazdı. Kemal ismi için bir içki sofrasında bu ismi taşıyanlara hakaret etti. Bu ismi taşıyanların ismini değiştireceğini zannetti ve yanıldı. Nüfus kağıdında ismi Kamal olarak yazılıdır. Kamal, Yakut dilinde "kale" ya da "kuvvet" demektir. Kemalizm “Kamalizm” oldu.


İsmet İnönü içki sofrasında devlet işleri konuşulmasın dediği için başbakanlıktan alındı. “Selanikli dönmeler, Rusya’dan gelen Türkler ve şeften iltifat görmeye koşan kızanlar dili tahrip için cansiparane gayret harcadılar. Mustafa Kemal işin maskaralığa vardığını anladı. Ama iş işten geçmişti.” (Cemil Meriç)


1 Kasım 1928 (1 Kanunisani 1928) Harf Devrimi tarihi: Türk halkının dini ve dili için en büyük felakettir. Bu tsunami milli ve manevi değerlerimizi alıp sürükledi. Falih Rıfkı'nın “Çankaya” isimli eserinden:


“… Kağıdı yemek masasının üzerine koyar, döner döner bir saatte, yarım saatte bir şey kadar yazardım. Bu yazılan öztürkçe idi. Sevilmeyen kelimelerin (Arapça, Farsça, Osmanlıca) hiçbiri yoktu.
Atatürk’ün bu yanlış emri yüzünden dilimiz, aşağı yukarı dört yıl kaybetti. Kimse kimseyi anlayamaz hale geldi. Adeta ağızsız, dilsiz kesildik…
… Türkçemizin tam bir çıkmaza girdiğini Atatürk de gördü, İnönü de… Peki kim dilimizi bu çıkmazdan çıkarabilir? Sadece Atatürk. Çünkü kimse onun emirlerine itiraz etmeye cesaret edemezdi.
… İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın Çankaya Köşkünde öztürkçe kelimelerle yaptığı konuşmayı kimse anlayamadı… Atatürk 1933-1934 yılları arasında dilimizi tam bir çıkmaza soktu. Sonra yanlış bir adım attığını görerek, dilimizi bu çıkmazdan kendisi çekip çıkarmaya çalıştı. Ama dil, dönüşü olmayan bir yolda idi…”
1.1.2015
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Kamal, eski Türkçe'de "kale" ve "kuvvet" demektir. Bu cümle, Kamal'i kurtarmak için uydurulmuş bir yalandır.

Kamal'in asıl manası "ilah" demek. Yaşarken kendini ilah mertebesine yükseltmiş. Haşa ve kella. Hangi Müslüman böyle bir itikade razı olur?! Gaflerse her şeyi irtikab ettirir.
 
Üst