Mustafa Kasadar: Kitapları evimizden kovduk!

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Kitap okumanın önemi hakkında görüştüğümüz Ravza Yayınları’nın sahibi Mustafa Kasadar, kişisel gelişim için akaid ve fıkhi bilgilerin yer aldığı temel eserlerin mutlaka okunması gerektiğini söyledi. Kasadar, “Eskiden insanlar kitapsız bir evi noksan bir ev sayıyordu. Herkesin evinde bir kütüphane olmalı şeklinde bir adet vardı. Şimdi insanlar evlerinde kitap görmek istemiyor. Kitaplıkların yerine, süs eşyalarının koyulduğu vitrinler yapılıyor. Kitap evlerden tamamen kovuldu” diyerek okumayan bir toplumun aslında uçurama doğru yol aldığına dikkat çekti
Resim_1394461524.jpg
Kasadar ile konuştuk. 1965 yılında Erzurum’da doğan Mustafa Kasadar 1989 yılında Ravza Yayınları’nı kurdu. 25 yıldır yayıncılık yapan Kasadar, 9 yıl da öğretmenlik yaptı. Kitapları çok sevdiği için öğretmenlikten istifa ederek Ravza Yayınları’nı kurmuş. Kasadar, yayıncılığa başlamadan önce de kitapları çok sevdiğini, kitapçılara sık sık gittiğini söyledi. Ravza Yayınları’ndan şimdiye kadar beş yüze yakın eser çıktığını söyleyen Kasadar, “Yayıncılık çok zor bir iş. Ravza’nın kitaplarıyla büyüyen bir nesil oldu. Fikir kitapları yayınladığımız dönemlerde bu kitaplarımızdan çok kişi istifade etti.


‘Sizin kitaplarla büyüdük’ diyen birçok kişi ile karşılaşıyorum. Böyle insanlarla karşılaşmak insanı mutlu ediyor. İnşallah bize bundan bir ahiret payı da çıkar” dedi.

Kitap okumanın çok önemli olduğunu söyleyen ve kitapların insanlar için bir mürşit olduğunu belirten Kasadar, kitapsız bir toplumun adım adım felakete sürüklendiğini söyledi. İslam toplumlarında âlimlere ve ilim tahsil edenlere çok değer verildiğini söyleyen Kasadar, onun için tarihte krallara değer verilmezken İslam âlimlerine değer verilerek hürmet edildiğini ifade etti.

KİTAP EN BÜYÜK MÜRŞİTTİR

Kitapların insanın manevi alanda gelişmesinde bir mürşit gibi olduğunu ifade eden Mustafa Kasadar, “Kitap insanın ayrılmaz bir parçasıdır. Kitap okumadan insanın maneviyatını düzeltmesi mümkün olmadığı gibi maddi alanda da bir yer etmesi mümkün değildir. Kitap insanın çift yönlü gelişimini sağlar. Kitaplar manevi olarak insanın kendi duygularını terbiye etmesi ve eğitmesi ile beraber salih amellere yönlendirici olma noktasında da yönlendirici ve en büyük mürşittir. Geçmişte çok büyük tasavvufçular yaşamıştır. Günümüzde bu mürşitlerin sayısı çok az, onların yerini bir nevi kitaplar almıştır” dedi.

ÂLİMLERE VERİLEN DEĞER KRALLARA VERİLMEDİ

İslam toplumlarında âlimlere ve ilim tahsil edenlere çok değer verildiğini söyleyen Kasadar, onun için tarihte krallara değer verilmezken İslam âlimlerine değer verilerek hürmet edildiğini söyledi. İlimle elde edilen makamın başka bir şeyle elde edilemeyeceğini söyleyen Kasadar, “Allah ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ diye buyuruyor. Allah’ı hakkıyla tanıyanlar korkarlar. İlmi elde eden kişi peygamberlerin varisi oluyor. İlimle elde edilen makamı başka bir şeyle elde etmek mümkün değildir. Onun için İslam âlimleri İslam toplumunda en büyük değeri görmüşlerdir. İslam toplumunda takvasıyla ve ilmiyle öne çıkan âlimler krallardan, daha çok itibar görmüşlerdir” diye konuştu.

BAĞİ REJİMLER KİTAPLARA DÜŞMANLIK YAPMIŞTIR

Tarihte baskıcı rejimlerin kitaplara düşmanlık yaparak halkı cahil bıraktığını söyleyen Kasadar, “Baği rejimler kitapları kendileri için en büyük tehdit olarak görmüşlerdir. Onların en büyük sığınağı cehalettir. Halk ne kadar cahil olup, İslam’dan uzak olursa, İslami tavır göstermekten uzak kalır. Bunun için de kütüphaneler ve kitaplar yakılmıştır. Cumhuriyet kurulurken ulema katledilmiş, harf devrimi yapılmış. Bugün hala yüz yıl öncenin açığı kapanmış değildir. Sultan Abdülhamit döneminde bir kitap o günün şartlarında beş bin adet basılabiliyordu. Günümüzde yeni çıkan kitaplar, istisnalar dışında bu sayının altında basılıyor. Okuryazar çok ama okuyan yok. Biz aslında kitap okumada yüzyıl öncenin gerisindeyiz” dedi.

MOLLA CAMİ’NİN HİKÂYESİ

Cumhuriyet’in kurulmasından sonra Arapça kitapların yasaklandığını ve yakıldığını söyleyen Kasadar, “Cumhuriyet kurulunca İslami kitapların baskısı yasaklandı ve olanların birçoğu yakıldı. Ben Erzurum’da Molla Eşref diye bir hocadan ders alırken elinde Molla Cami kitabı vardı. Bu kitaba iyi bakın, bu kitap çok pahalıya alınmıştır, diyordu. O kitabın hikâyesi şöyle: Hocam Molla Cami’ye geçtiği zaman bu kitabı bulamamış. Bulmak için araştırma yapmış. Bir Hoca Efendi vefat ediyor onun kütüphanesinde olduğunu öğreniyor. Kitabı almak istiyor. Babası bir koç vererek o kitabı ona satın alıyor” diyerek kitaplara nasıl düşmanlık yapıldığını anlattı.

MÜSLÜMANLAR İLME ÖNEM VERDİKÇE İŞGALLERDEN KURTULMUŞTUR

Tarihte Müslümanların istilalar ve işgallerden, ilme ve medreselere sarılarak kurtulduğunu belirten Kasadar, “İslam toplumları tarihteki işgallerden ilme ve medreselere sarılarak Moğol ve Haçlı istilalarından kurtulmuştur. Yeniden fetihler dönemi başlamıştır. İmam Gazali, İmam Rabbani ve Abdulkadir Geylani gibi Rabbani ulemanın büyük gayretlerle cihat erleri ve cihat dervişleri yetiştirmeleri sayesinde İslam toplumu özgürlüğüne kavuşmuştur” şeklinde konuştu.

CUMHURİYET, KIRAATHANELERİ KUMARHANEYE DÖNÜŞTÜRDÜ

Cumhuriyet’ten sonra kitap okumayan ve okuma yazma bilmeyen bir neslin yetiştiğini ifade eden Kasadar, “1950li yıllara kadar kitap baskısı hemen hiç olmamış. Otuz yıl kitapsız bir nesil yetişti. Okur-yazar bile değildir o dönemde yetişen nesil. Onun için kitap okuma diye bir şey olmadığı gibi kitap okuma unutturulmuştur. Kitap okuma yerleri olan kıraathaneler zamanla kumarhaneye dönüştü. Bir şey gelenek olursa o şeyin yaşaması kolaylaşır. Türkiye’de kitabın okunması bir gelenek haline getirilmedi. Zaruri olarak kitapla temas eden kişiler öğrenciler, araştırmacılar gibi insanlar da kitapları daha çok kendi alanlarında bilgi sahibi olmak için alıyorlar” diye konuştu.

OKUMAYAN TOPLUM HELAK OLUR

Kitap okumayı sevdirmenin sihirli bir formülü olmadığını söyleyen Kasadar, “İnsanların okuma işinin manevi tarafını öğrenmesi gerekiyor. Bu toplum her geçen gün dininden uzaklaşıyor. Fuhuş, alkol tüketimi, günlük olarak yaşanan asayiş olayları ve boşanmalardan tutun kötüye doğru bir gidiş var. Bütün bu değerler kötüye doğru giderken kitap okuma iyiye gitmez. Onun için Müslümanların bu toplum nereye gidiyor diye silkinmesi lazım. Bu topluma el atılması lazım. Toplumda sözü dinlenen ve manevi otorite olarak kabul edilenlerin ve Müslüman bireylerin bu toplumun ıslahı için çalışma yapması gerekiyor. Kitaplar da bu ıslah projesi içerisinde önemli bir yer tutuyor. Yoksa sadece tek başına kitap okuma bir başarı göstermez. İnsanların maneviyatlarını geliştirmek, salih amellerinin artmasını sağlamak ve daha dindar bir toplum oluşturmak için kitap okumayı teşvik etmeliyiz” diyerek okumayan bir toplumun adım adım felakete gittiğine dikkat çekti.

AKAİD VE FIKIH İLE İLGİLİ TEMEL KİTAPLAR MUTLAKA OKUNMALIDIR

Kişisel gelişim için akaid ve fıkhi bilgilerin yer aldığı temel eserlerin mutlaka okunması gerektiğini söyleyen Kasadar, “Bir iki kitap söylersek, diğer kitaplara haksızlık olabilir. Daha çok okunması gereken kitaplar sağlam bir akaid ile ilgili kitaplardan seçilmelidir. İbadetleri doğru dürüst yapmak için ilmihal ve fıkıh ile ilgili kitapların okunması gerekiyor. Tasavvuf ve ahlakla ilgili kendi manevi yönünü geliştirmek için bu tür kitaplar da okunmalıdır. Bu konuların hepsini güzel bir şekilde ele alan Said Havva’nın bütün eserlerini tavsiye edebilirim. Said Havva’nın kitapları itikat ve hareket noktasında ve zühd ile ilgili çok değerli eserlerdir. Bu külliyatı bir kişi okursa sarsılmaz bir İslami bilgi elde eder” diye konuştu.

ELBİSE ALIR GİBİ KİTAP ALANLAR VAR

Rastgele kitap okumanın doğru olmadığını ifade eden Kasadar, “Kapağı iyi olan kitaplar bugün çok satılıyor. İnsanlar elbise seçer gibi hangi kitabın kapağı albenili ise onu alıyor. Bu çok tehlikeli bir şey. Türkiye’de çok sayıda dini kitap çıkıyor. Ve bu kitapların çoğu yetkisiz kişiler tarafından yazılıyor. Kimisi akademik kariyer yaparken bir konuyu araştırıyor. Gözü kapalı bir şekilde elini uzatmış bir şeyler almış eline, eline ne aldığının o da farkında değil bunu bir kitap haline getiriyor. Kitaplarla ilgili çok satan, çok okunan şeklinde bir yanılgıya kapılmamak lazım. Hangi kitabı okumalıyım diye düşünenlerin güvenli kişilerden tavsiye alması gerekiyor. Eski ulemanın kitaplarına fazlaca itibar etmek lazım. Onlar para kazanmak için değil, insanlara faydalı olmak için kitap yazmışlardır. Günümüzde birçok kişi şöhret ve para için kitap yazıyor. Tasavvuf ağırlıkla kitaplar çok okunuyor. İmam Gazali’nin kitaplarının çok okuyucusu var. Hadisi şerif ağırlıklı kitaplar da çok okunanlar arasında yer alıyor. Bunlarla beraber televizyonlarda reklamı çok yapılan ve konuşan yazarların kitapları da çok satılanlar arasında yer alıyor” şeklinde konuştu.

ÜNİVERSİTE BİTİRİP KONUŞMAYI BİLMEYEN İNSANLAR VAR

Kitap okuyan insan ile okumayan arasında çok büyük bir fark olduğuna dikkat çeken Kasadar, “Bazen üniversite bitirmiş ve önemli bir yerde de görev yapan bir insanla karşılaşıyorsunuz ama bakıyorsunuz bu insan iki kelimeyi bir araya getirip konuşmasını bilmiyor. Ya da konuşunca boş boş konuşuyor. Fakat kitap okuyan bir konfeksiyon işçisi bile üniversiteyi bitiren kişilerden çok çok daha güzel konuşuyor” diye konuştu.

RESMİ RAKAMLAR KİTAP OKUMA ORANLARINI DOĞRU GÖSTERMİYOR

Resmi rakamların kitap okuma oranlarını gerçek bir şekilde yansıtmadığını belirten Kasadar, “Resmi rakamlar kitap okuma oranları ile ilgili bandrole göre istatistikler yayınlanıyor. Bandrole göre kitap sayısında artış görünüyor. Bu sadece istatistiki bir veri oluyor. Her kitaba bandrol vurulduğu için bir şişme oluyor. Okullarda okutulan 100 temel eserden tutun Yasin-i Şeriflere bile bandrol vurulduğu için bu şekilde satılan kitaplar da bu istatistiklerde yer alıyor. Eyüp Sultan, Hacı Bayram, Mevlana Türbesi’nin bulunduğu ve çok sayıda kişinin ziyaret ettiği bu tür yerlerde yüz çeşit kitap bulamazsınız. Suni bir şişme var” diye konuştu.

EVLERDE KİTAPLARIN YERİNİ SÜS EŞYASI ALDI

Eski dönemlerde elinde iple kitap almaya gelen insanlar olduğunu ama şimdi kitapların adeta evlerden kovulduğunu söyleyen Kasadar, “Eskiden iple kitap almaya gelen insanlar vardı. O ipli dönem aslında iyi dönemdi. Eskiden insanlar kitapsız bir evi noksan bir ev sayıyordu. Toplum içinde bir mahalle baskısı vardı. Herkesin evinde kitap ve kütüphane olmalı şeklinde güzel bir adet vardı. Kitap okumayı gerek görmeyen insanlar bile evlerine kitap alıyordu. Şimdi bu tersine döndü. Şimdi insanlar evlerinde kitap görmek istemiyor ve atıyorlar. Kimse evine kütüphane yaptırmıyor. Kitaplıkların yerine süs eşyalarının koyulduğu vitrinler yapılıyor. Kitap evlerden tamamen kovuldu. Hatta bazı akademisyenler hanımlarının korkusundan evlerinde kütüphane yapmıyor, kitapları tek tek eve götürüp okuyor. Çok götürürsem evde kavga çıkar diyor. Bu felaket bir şey. Okumayı seven insan evine kitap götüremiyor. Evde kitap kokusu istemeyen kadınlar var” dedi.

 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
Adresini de vereydiniz Mustafa Beyin. Beyaz saray Kitapçılar çarşısı eski ve yeni yerlerinde anılarımız çoktur. :)
 
Üst