Mustafa İslamoğlu'nun görüşleri

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
1-Hayızlı kadının oruç tutabileceğini söylüyor.

2-Şiilerin görüşlerine meyletmesi

3-Abese suresindeki ayeti bozuk teville , yorumlaması

4-Kuranı abdestsiz ellenebilir görüşünü benimsemesi

5-Kader iman şartı değil demesi

6-Levlake rivayetinin manasına uydurma demesi


Daha çok var.Bunlar başlıcaları.Bu adamdan Allaha sığınırız.Bunun takipçilerinden de Allaha sığınırız.



 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
ya nefsinden ALLAH c.c. ha sığınsan olmazmı niye bangır bangır bağırıyorsun yazını biraz küçül önce sesini kıs efendi efendi birşeyler yaz yukardaki verdiklerin bilgileri ayetlerle doğrula bizde sapık diyelim yoksa sen sapıtanların önünde gidiyorsun gibi geliyor bana
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
6-Levlake rivayetinin manasına uydurma demesi

Yani metnine ya da senedine değil de manasına uydurma diyor bu da dalalet oluyor öyle mi?
 

Murat Yazıcı

Ordinaryus
Katılım
10 Nis 2007
Mesajlar
2,230
Tepkime puanı
40
Puanları
0

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
İslamoğlu'nun idlal ettikleri arasında herhalde bu forumdaki bazı katılımcılar da mevcuttur. Çünkü, "Cennet ve Cehennem yok olacaktır" görüşü mezkur kişilere bulaşmış ve onları küfre sürüklemiştir. Bu hususu şu iki yazıda belgelemiştik:

Cennet ve cehennemin zamanı ğaybi bir konudur. Bu konuda konuşmak ğaybı taşlamaktır. Bunu Allah bilir. Bize düşen cehennemden sakınmak cenneti hak etmektir.

http://www.mustafaislamoglu.com/HD342_cennet-ve-cehennemin-ebediyeti.html

Not-1: Recep Yıldız İnkişaf Dergisi'ndeki makalesinde diyor ki: [İbni Arabi] el-Fütuhat’ın 62. babında Fravun’un akibetiyle alakalı şöyle demektedir: “Fravun ebediyen cehennemde kalacak ateş ehlindendir.” Bundan, İbni Arabi'nin de kafirler için Cehennemin ebedi (sonsuz) olduğuna inandığı anlaşılıyor.

Sen de ilim adamı kimliği olsa, İbn Arabi'nin cehennemin sonunda ne olacağına dair yorumlarını da paylaşırdın!...

M.İslamoğlu değil, ben hep şunu söyledim: Yaratan ebedidir, yaratılan ebedi değildir!...Dolayısıyla cehennemin ebediliğine dair ifadeler te'vil edilir, ebedi olan Allah'tır...

İzmirli İsmail Hakkı’nın Cehennemin Sonluluğu
Hakkındaki Risalesi*
http://ucmaz.home.uludag.edu.tr/PDF/ilh/2009-18(1)/M22.pdf

Onun altında başka birşey yatıyor...Peygamber misyonunu postacı gibi gösterme derdinde

a, saf, bir o kadar reddettiği sahih hadis varda, sen bunu mu buldun?:) yuh yani, böyle mi tahkik ediyorsun?
 

Murat Yazıcı

Ordinaryus
Katılım
10 Nis 2007
Mesajlar
2,230
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Cennet ve cehennemin zamanı ğaybi bir konudur. Bu konuda konuşmak ğaybı taşlamaktır. Bunu Allah bilir. Bize düşen cehennemden sakınmak cenneti hak etmektir.

M.İslamoğlu değil, ben hep şunu söyledim: Yaratan ebedidir, yaratılan ebedi değildir!...Dolayısıyla cehennemin ebediliğine dair ifadeler te'vil edilir, ebedi olan Allah'tır...

Senin söylediklerin birbirini tutmuyor; önce "gaybî" bir konudur diyorsun (halbuki zaruri olarak bilinen bir husustur), sonra "ebedî değildir" diyorsun. "Ebedî değildir" sözü Kur'an-ı kerimi inkârdır ve küfürdür.

Kitab, sünnet ve icma ile sabit olan bir husus elbette bilinen ve inanılması vacib bir husustur.

Allahü teâlâ Cennet ve Cehennem'i sonsuz olarak varlıkta tutacağını bildirmiştir. Buna inanmayanlar, inkâr ettikleri sonsuz azabla karşılaşacaklardır.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Bu hadis-i kudsî ve benzerleri, birçok muteber kitapta bildirilmektedir:
Âdem aleyhisselam, Arş’ta gördüğü nurun mahiyetini sual etti. Hak teâlâ buyurdu ki:
(Bu nur, gökte Ahmed, yerde Muhammed denilen, zürriyetinden bir peygamberin nurudur. O olmasaydı, seni de, yer ve gökleri de yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]

Allahü teâlâ, yine hadis-i kudsîlerde buyuruyor ki:
(Yâ Âdem, Muhammed aleyhisselamın ismiyle her ne isteseydin, kabul ederdim. O olmasaydı, seni yaratmazdım.) [Hâkim]

(Ey Resulüm, İbrahim’i halil [dost], seni de habib [sevgili] edindim. Senden daha sevgili hiçbir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için, dünyayı ve dünya ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Âdem aleyhisselam Cennetten çıkarılınca, “Yâ Rabbî, Muhammed aleyhisselamın hürmetine beni affet” diye dua etti. Allahü teâlâ ise, [ne cevap vereceğini bildiği hâlde, cevabını diğer insanların duyması için] “ Yâ Âdem, onu henüz yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. Âdem aleyhisselam da, “Arşta, La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına, ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın ismini layık görürsün” dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki: “ Yâ Âdem, doğru söyledin. O, bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı, seni yaratmazdım.”) [Taberanî]

(Allahü teâlâ, İbrahim’i halil edindiği gibi beni de halil edindi.) [M. Ledünniyye] (Demek ki Resulullah, hem Habib, hem Halil olan bir peygamberdir.)

Mirac’da Allahü teâlâ, Resulullah'a, (Senden başka her şeyi, senin için yarattım) buyurunca, Resulullah da, (Ben de, senden başka her şeyi, senin için terk ettim) diye arz etti. (Mir’at-i kâinat)

(Levlâke levlak lema halaktül eflak = Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım) kudsî hadisi, Marifetname’nin ön sözünde, Yusuf-i Nebhanî hazretlerinin Envar-ı Muhammediyye kitabının 13. sayfasında ve İmam-ı Rabbanî hazretlerinin Mektubat’ının 122. mektubunda vardır. Mektubat’ın Farsça haşiyesinde, bu hadisinDeylemî’nin Firdevs’inde bulunduğu bildirilmektedir. Deylemî de, diğer muhaddisler gibi, meşhur ve muteber bir hadis âlimidir. Alusi bile(Galiyye) kitabında bildiriyor. Mektubat-ı Rabbanî’nin 3. cildinde, (Sen olmasaydın Cenneti yaratmazdım) ve (O olmasaydı kâinatı yaratmaz, rububiyetimi izhar etmezdim) kudsî hadisleri de bildirilmektedir. İkinci binin müceddidi İmam-ı Rabbânî, İmam-ı Taberanî, İmam-ı Hâkim, İmam-ı Deylemî, Marifetname kitabının sahibi İbrahim Hakkı Erzurumî, Mevahib-i ledünniyye sahibi imam-ı Kastalanî, Yusuf-i Nebhânî hazretleri gibi büyük zatların, yalan söyleyebileceklerini veya sahih hadisle uydurma hadisi ayırt edemeyeceklerini zannetmek, ne kadar çirkindir.
Bazıları levlake Kudsi hadis-i Şerifinin lafız olarak uydurma mana olarak ise doğru diyorlar.Bunlarda akılları sıra Muhaddisliğe soyunmuş kimselerdirki,bunların başında sifil gelmektedir.Halbuki alimler bu Kudsi Hadis-i şerif lafsen nakil edilmiştir.
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Senin söylediklerin birbirini tutmuyor; önce "gaybî" bir konudur diyorsun (halbuki zaruri olarak bilinen bir husustur), sonra "ebedî değildir" diyorsun. "Ebedî değildir" sözü Kur'an-ı kerimi inkârdır ve küfürdür.

Kitab, sünnet ve icma ile sabit olan bir husus elbette bilinen ve inanılması vacib bir husustur.

Allahü teâlâ Cennet ve Cehennem'i sonsuz olarak varlıkta tutacağını bildirmiştir. Buna inanmayanlar, inkâr ettikleri sonsuz azabla karşılaşacaklardır.

Murat daha önce de söylemişimdir, cin olmadan cinlik yapma, cin cin evladım!

Orada M.İslamoğlu'nun geçtiği bir alıntı yaptım ve onun görüşünü link vererek belirttim, sonra da bir aşağıdaki alıntıda kendi görüşümü ifade ettim...

Önce bir ilke belirliyorun, diyorsun ki Yaratan ebedidir, sonra ilkene aykırı bir görüş ortaya atıyorsun yaratılan da ebedidir!

Ben de diyorum ki Allah'tan gayrı her şey fanidir, baki olan Allah'tır...

Nasıl ki yed, istiva, nüzul vb ayetleri te'vil ediyoruz, hakeza bunu da te'vil ediyoruz...

Hud 107. 107. Gökler ve yer durdukça orada sürekli kalacaklardır. Meğer Rabbin, çıkmalarını dilemiş olsun. Çünkü Rabbin, istediğini yapandır. (Süleyman Ateş meali)
 

Murat Yazıcı

Ordinaryus
Katılım
10 Nis 2007
Mesajlar
2,230
Tepkime puanı
40
Puanları
0
İslamoğlu'nun idlal ettikleri arasında herhalde bu forumdaki bazı katılımcılar da mevcuttur. Çünkü, "Cennet ve Cehennem yok olacaktır" görüşü mezkur kişilere bulaşmış ve onları küfre sürüklemiştir. Bu hususu şu iki yazıda belgelemiştik:

http://muratyazici.blogspot.com.tr/2007/06/m-islamolu-okuyucularn-felakete-srklyor.html

http://muratyazici.blogspot.com.tr/2014/01/cennet-ve-cehennemin-ebedi-oldugunu.html

Şunu da ilave edelim:

İbni Teymiyye ve İbni Kayyım Cehennem'in sona ereceğini söylemiş, ama Cennetin sonsuz olacağını yazmışlardır. M. İslamoğlu ise daha da sapık bir görüşü benimseyip her ikisinin de sona ereceğini söylüyor.
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Amma bahtiyar olanlar, cennetliktirler, Ahiretin gökleri ve yeri durdukça, onlar, cennette ebedî olarak kalıcıdırlar. Ancak Rabbinin (daha önce müminlerden bir kısım günahkârların azabını) dilediği müddet müstesna. Bu bitmez ve tükenmez bir lütûfdur

Ali Fikri Yavuz Meali
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Şunu da ilave edelim:

İbni Teymiyye ve İbni Kayyım Cehennem'in sona ereceğini söylemiş, ama Cennetin sonsuz olacağını yazmışlardır. M. İslamoğlu ise daha da sapık bir görüşü benimseyip her ikisinin de sona ereceğini söylüyor.

Cennet ve cehennemin zamanı ğaybi bir konudur. Bu konuda konuşmak ğaybı taşlamaktır. Bunu Allah bilir. Bize düşen cehennemden sakınmak cenneti hak etmektir.

http://www.mustafaislamoglu.com/HD34...ebediyeti.html
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Bu âyet-i Kerimede de, gökler ve yer durdukça müminlerin cennette kalacakları beyan edilmekte ancak, Allanın dilemesinin müstesna olduğu bildirilmektedir.

Bu istisnadan" neyin kastedildiği hakkında şunlar söylenmektedir:

a- Müminlerin günahkârları, günahlan kadar cehennemde yanacaklardır. İşte cehennemde geçecek olan bu süre, cennette devamlı kalmalarından istisna edilen süredir.

b- Bu istisna, âyetin sonunda belirtilen "Hiç kesilmeyen nimetlerdir".

c- Bu istisnadan maksat, müminlerin kabirde veya dünyada geçirdikleri zamandır. Zira müminler bu zaman zarfında fiilen cennette.yaşamamışlardır.

Taberi Tefsiri
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Gölcük, Şerafeddin, “Cehmiyye”, DİA, VII/235.




Cehm b. Safvan’a göre ise hem cennet hem de cehennemin fâni olması
gerekir. O’na göre, cennet ve cehennem henüz yaratılmamıştır. Bunlar âhirette
yaratıldıktan ve her birinin ehli içinde uzun müddet kaldıktan sonra, diğer bütün
varlıklarla birlikte yok olacaktır. Çünkü hiçbir hareket ezeli ebedi olamaz. Ezele
doğru gidilince, sonlu olan varlığın, ebed istikametinde de sonlu olması gerekir.

“Rabbinin dilediği hariç, (onlar), gökler ve yer durdukça o ateşte ebedi
kalacaklardır. Çünkü Rabbin, istediğini hakkıyla yapandır.”243 ayetinde geçen şart ve
istisna bunu göstermektedir. Şart ve istisnanın zikredilmediği “tahlîd” ayetlerinden244
kastedilen mânâ ise, uzun süre kalmadır. Ayrıca Allah’ın “Âhir” isminin tecelli
etmesi için de, bütün varlıkların yok olması gerekir.245
 

Murat Yazıcı

Ordinaryus
Katılım
10 Nis 2007
Mesajlar
2,230
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Cennet ve cehennemin zamanı ğaybi bir konudur. Bu konuda konuşmak ğaybı taşlamaktır. Bunu Allah bilir. Bize düşen cehennemden sakınmak cenneti hak etmektir.

http://www.mustafaislamoglu.com/HD34...ebediyeti.html

Zahid el-Kevseri diyor ki: "Cennet ve Cehennem'in ya da bunlardan birisinin baki olduğunu inkar edenlerin tekfiri, Ehl-i Hakk'ın icmaına dayanır." (Makalat, 377) "Cennet ve Cehennem'in baki olduğu hususu Kur'an, sünnet ve yakini icma ile sabittir." (Makalat, 450)

Buna göre, Cennet ve/veya Cehennemin sonsuz olduğu inkâr edenler Müslüman değildir ve inkâr ettikleri sonsuz azabla karşılaşacaklardır.

Bay İslamoğlu'nun burada bağlantısı verilen yazısına Dr. Sifil şu cevabı vermişti:

Bu yazı Dr. E. Sifil'in 30 Aralık 2007 tarihli makalesinin konusu olmuş. Okuyalım:

Cevap

1. Cehennemin ebediliği tartışmasında Hadi'l-Ervah'ta ne Hz. Ebu Bekr'in ne de Hz. Ali'nin (Allah ikisinden de razı olsun) adı geçmektedir. Onlardan, "ebediyet" kelimesinin tefsiri sadedinde nakledilmiş herhangi bir rivayet veya görüş de yoktur. Dolayısıyla bu sözün sahibinin önce kendisinin gidip mezkûr eseri bir güzel okuması gerekiyor!

2. Esasen bu kelimenin sonsuzluk ifade etmediği konusunda Sahabe'den herhangi bir kimseden sarahaten bir görüş nakledilmiş değildir.

3. Cehennemin ebedi olmadığı sadedinde bazı sahabilerden nakledilen rivayetlerin bir kısmı sened bakamından itimada şayan değildir, bir kısmı da meseleye açık bir şekilde delalet etmemektedir. Yani bu rivayetler sübut ve delalet bakımından problemlidir. Dolayısıyla "bu konu Sahabe tarafından da farklı anlaşılmıştır" şeklindeki tesbit gerçeği yansıtmamaktadır. Sahabe böyle bir hatadan bin kere münezzehtir!

4. "Ebediyet" kelimesi etrafındaki tartışma İbn Teymiyye ve talebesi İbnu'l-Kayyım ile başlamıştır. Evveliyatında Cehm b. Safvan'ın hem cennetin hem de cehennemin son bulacağı görüşü dışında bu kelimeyi cehennemin sonluluğu anlamında tartışan olmamıştır.

5. Cehennemin ebedi olmadığını söylemenin küfür olduğunu ben söylemiyorum. Ehl-i Sünnet alimlerinin eserlerinde bu mesele hakkında oldukça açık beyan ve hükümler var.

6. Hadi'l-Ervah ve içindeki deliller okunmuş ve gerekli şekilde cevaplandırılmıştır. Hatta bu, daha İbnu'l-Kayyım hayattayken yapılmıştır. Pek çok alim tarafından "müçtehid" olduğu söylenen Takiyyüddin es-Sübkî, el-İ'tibâr bi Bekâi'l-Cenneti ve'n-Nâr" adlı eserinde Hadi'l-Ervâh'taki hatalı yaklaşımı açık biçimde gözler önüne sermiştir. Ondan yüzyıllar sonra Muhammed b. İsmail el-Emîr, "Ref’ul-Estâr" adlı reddiye ile meselenin üstüne bir kere daha gitmiştir. Bu ikinci eser, sıkı bir Selefî ve İbn Teymiyye takipçisi olan el-Albânî tarafından tahkik ve neşredilmiştir. el-Albânî de orada İbn Teymiyye ve öğrencisinin hatalı olduğunu açık bir şekilde itiraf etmektedir.
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Cehmiyye denen Sapık Mezheptensen o ayeti onun gibi yorumlarsın.Ehli Sünnettensen Taberi gibi yorumlarsın.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Ebedilik sıfatı
Sual: Kur’an-ı kerimde, kâfirlerin Cehennemde, müminlerin Cennette, ebedi kalacağı bildiriliyor. Böyle olunca, Allahü teâlâdan başka şeyler için de, ebedilik sıfatı kullanılmış olmaz mı?
CEVAP
Bunların var olmaları, varlıkta durmaları, kendilerinden olmadığı gibi, ebedi olmaları da, kendilerinden değildir. Bunları, ebedi yapan, Allahü teâlâdır. Allahü teâlâ, “Ol!” derse, var olur, “Yok ol!” derse, yok olur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Mahlûkların yok olacaklarına inanmak, yoktan var edildiklerine inanmak gibi, imanın şartıdır. (Arş, Kürsi, Levh, Kalem, Cennet, Cehennem ve Ruh denilen mahlûklar yok olmayacak, sonsuz var olacaklardır) ifadesi, bunlar yok olamaz demek değildir. Allahü teâlâ, var etmiş olduğu şeylerden, dilediklerini, tekrar yok edecek, dilediklerini de, yalnız kendi bileceği fayda ve sebeplerden dolayı, hiç yok etmeyecek, bunlar ebedi, yani sonsuz var olacaklardır demektir. Allahü teâlâ, dilediğini yapar ve istediğini emreder. Demek ki, âlem yani her şey, Allahü teâlânın dilemesi ve kudreti ile vardır. Var olmaları için ve varlıkta kalmaları için, Allahü teâlâya muhtaçtır; çünkü baki olmak demek, varlığın her an devam etmesi demektir. Başka bir şey olmak demek değildir. Hem var olmak, hem de varlıkta kalabilmek, Allahü teâlânın iradesi, dilemesi ile olur. (3/57)
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Cehennem ebedi değil mi?
Sual: (Nebe suresi 23. âyetinde, sonsuz olarak değil, asırlar boyunca cehennemde kalınacağı bildiriliyor. Dolayısıyla, kâfirler de cehennemde ebedi kalmayacaktır) diyorlar. Bu doğru olabilir mi?
CEVAP
Hayır, doğru değildir. Bahsedilen âyet-i kerimenin meali şöyledir:
(Onlar orada ahkâb [hukublar, devirler] boyunca kalacaklardır.)[Nebe 23]

Ahkâb, hukub kelimesinin çoğuludur. Hukub, birçok seneleri ihtiva eden bir devir demektir. İmam-ı Kurtubi hazretleri tefsirinde buyuruyor ki:
Devirler boyunca orada kalacaklar demek, devirler devam ettiği sürece cehennemde kalacaklar demektir. Bu devirlerin ardı arkası kesilmeyecektir. Her bir devir geçtikçe bir başkası gelecektir. Sonsuza kadar, ardı ardınca günler gelecek demektir. Eğer beş ya da on ahkâb denilseydi ya da buna benzer bir ifade kullanılmış olsaydı, o zaman belirli bir zamana delalet ederdi. Ahkâbın söz konusu ediliş sebebi, hukubun onlar nazarında en uzun süreyi kapsadığından dolayıdır. Böylelikle onların anlayışlarının benimsediği ve bildikleri şekilde onlara hitap etmiş olmaktadır. Burada bu ifade, ebedilik için kullanılmıştır. Yani onlar orada ebediyen, sonsuz olarak kalacaklardır. Ahkâb ifadesi kalblere daha bir dehşet verir ve ebediliğe daha açık bir delil teşkil eder. Anlamlar birbirine yakın olduğu için ahkâb ifadesi kullanılmıştır.(Câmi’ul ahkâm)

Beydâvî, Celâleyn, Medârik tefsirlerinde de,(Sonsuz devirler boyunca içinde kalacaklar) buyuruluyor. Bu husus şu mealdeki âyet-i kerimelerde, daha açıkça bildirilmiştir:
(Kötülükleri [günahları, küfürleri] kendilerini çepeçevre kuşatanlar Cehennemliktir, orada ebedi kalırlar.) [Bekara 81]

(Şüphesiz, kâfirlere Cehennem azabı ebedidir, sonsuzdur.)[Zuhruf 74]

 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
ebet olan ALLAH c.c. dır yaratan ebetse yaratılan nasıl olur hiç düşündünmü?
 
Üst