sükunet
Asistan
- Katılım
- 20 Şub 2007
- Mesajlar
- 235
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
Yüce Allah’ım bizi bağışla !
En son ve en mükemmel bir din ile bizi şereflendirdin. Biz onun kıymetini bilmiyoruz.
Sana ulaşmak için hiçbir mekan ve aracıya ihtiyaç yok iken,
Sen bize şah damarımızdan daha yakın iken,
Bize, yani Müslüman kullarına bir şeyler oldu.
Senden bir şeyler istemek ve dilekte bulunmak için, Müslümanlar camileri bıraktı.
Kiliselere koşuyorlar.
Daha doğrusu, bir buçuk saatte kat edilen dik bir yokuşla,
İstanbul Büyük Ada’daki ‘’ Aya Yorgi ‘’ Kilisesi’ne tırmanıyorlar.
Dinini bilmeyen cahillerin kendi Yüce Dinlerini Hurafelerle doldurup, tanınmaz hale getirmeleri, , bir çok Allah dostuna mum yakmakları yetmedi; şimdi de Hıristiyan azizlerinden medet ummaya başladılar.
Kiliselere koşup adak adıyorlar,
Hıristiyanlar gibi mum yakıp Meryem Ana’dan, Hz. İsa’dan yardım istiyorlar.
Kendi hurafelerimiz yetmedi, Hıristiyan hurafelerine bel bağlıyorlar, onlar gibi şirkin ( Allah'a ortak koşma ) en büyük çukuruna düşüyorlar. İpler bağlayıp, istek kağıtları yazıp, bibloları satın alıp, onlarla murat diliyorlar.
Yüce Allah’ım, sen büyüksün bağışlayıcısın. Fakat bu çağda, bu yüzyılda, senin bahşettiğin aklın kıymetini bilmeyen kullarını bağışla ! ( bunu istemeye de yüzümüz kalmadı artık )
Evet, değerli dostlar, senede bir gün 23 Nisan Günü, İstanbul Büyük Ada’daki Hıristiyan Azizi Aya Yorgi adına inşa edilmiş Kiliseye insanlarımız istekleri için, kilometreleri aşıp, denizleri aşıp binler ve on binler olarak akın akın gidiyorlar. bir buçuk saat süren bir gayretle dik bir yokuşu tırmanıyorlar. Kiliseye ulaşıyorlar.
Orada da saatlerce sıra bekleyip bir takım saçma ve anlamsız ritüeller eşliğinde ibadet ettiklerini sanıyorlar. Hıristiyan Azizlerini ve Hıristiyanların tanrılaştırdıkları İsa Peygamberi ve Meryem Ana’yı aracı kılarak istekte ve adakta bulunuyorlar !
Halbuki bir Müslümanın sana ulaşması çok kolay. Sen yarattıklarına çok yakınsın . Şah damarından yakınsın. Bir secde mesafedesin.
Buna da üşenenler için içten bir dua mesafesindesin.
Bir abdest alıp iki rekat namaz kılsa kulların, o anda senin karşındalar ! Bu da on dakika sürmez. İstanbul gibi yerde, bir koca gün süren çabayla ulaşılacak yerde değilsin sen.
Kulların, Müslüman kulların ne yapıyorlar ?
Kimliklerini ve yollarını şaşırmışlar. Dinlerini şaşırmışlar, kıblelerini şaşırmışlar !
Bu akıl nimetini verdin kullarına, senden çok şey istiyoruz Allahım !
Bu aklı da kullanmaları için, doğru yolu bulmaları için sen onlara yardım et !
Çeşit çeşit dilekler
Genç kızlar, kadınlar yokuş üstündeki ağaçlara, dilek dileyip rengarenk iplikler bağlıyor. Yerler boş makara dolu. Ağaçlar sadece ipliklerle değil, içine dilek yazılmış kağıt ve peçetelerle süslü.
Dileklerin bazısı güldürüyor, bazısı da üzüyor:
"Oğlum o kızdan ayrılsın."
"Babam eve dönsün."
"Zengin olalım. Ev, bir de araba alalım. "
"Oğlum iyileşsin."
"Ali ile evlenelim, çocuklarımız olsun."
"Babam içki içmesin."
"Onu terkedip bana dönsün."
Kimi gazeteden kopardığı bir araba resmini, kimisi kartondan evini, kimi de kağıttan yaptığı beşiğini asmış. İnanışa göre, bu yokuşu çıplak ayakla ve konuşmadan çıkmak gerekiyormuş. Ama, sadece -muş!
"Olmaz böyle şey. Bir sürü ip asılmış ağaçlara. Yazık!" diyor, ardımızdaki bir kadın. Tanışıyoruz, S.O.S. Çevre Gönüllüleri Ada Birim Başkanı Tuna Öztürk. İplerin kuşların ayağına dolandığını söylüyor.
"Doğaya zarar veren bu ipleri topluyoruz sonra."
Yokuşun solunda İnciller dağıtılıyor, dualar okunuyor. Biraz ileride Aya Yorgi Kilisesi'ne girmek isteyenlerin kuyruğu başlıyor. Sırtımızdan terler boşanırken tepeye ulaşıyoruz. İnsanlar, yorgunluklarını çimlere uzanarak, kayalarda oturarak çıkarıyor. Her bir insan topluluğu ayrı havada. Piknik yapanlar, dileklerini kağıtlara dökenler, mum yakanlar, şeker dağıtanlar, küçük tahta parçalarından ev yapanlar...
"Nedir bu günün önemi?" sorumuza doyurucu bir yanıt alamıyoruz.
Konuşa, dinlene yaklaşık bir buçuk saatte çıktığımız tepeden izlediğimiz manzarada Yunan, Amerikan, Türk, Hıristiyan, Müslüman, Protestan, Alevi, Ortodoks aynı yokuşta ter döküyor.
konu ile ilgili gazete haberi
Hıristiyanlar kadar Müslümanların da büyük ilgi gösterdiği Aya Yorgi Kilisesi'ndeki ayinde binlerce kişi toplandı. Her inançtan insan, dileklerinin kabulü için dua edip mum yaktı..
Hıristiyan azizlerinden Aziz Yorgo'nun ölüm yıldönümü, Büyükada'daki Aya Yorgi Kilisesi'nde binlerce insanı bir araya getirdi.
BU İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU MÜSLÜMAN !!!!!!!!!!!
Büyükada'nın en yüksek tepesinde kurulu olan kiliseye uzun bir yürüyüşten sonra varan her inançtan kadın ve erkek, dileklerinin kabul olması için dua edip mum yaktı. İstanbul'un en büyük adası Büyükada dün her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen Aya Yorgi Bayramı'na sahne oldu. Sabahın erken saatlerinden itibaren vapurlarla Büyükada'ya gelen İstanbullular, kilisenin bulunduğu tepeye ulaşmak için büyük çaba sarf etti.
Kalabalık nedeniyle içeri girmek isteyenler uzun süre kilise önünde beklemek zorunda kaldı. Tepede, güvenliği polis sağlamaya çalışırken, her yaş ve dinden yüzlerce kişi dua ederek mum yaktı.
Kilisede dua edenler ayrıca, dileklerinin kabul olması için ağaçlara kurdele bağlayıp şeker dağıttı.
BİR ORTODOKS AZİZİ
Manastır Hıristiyanlar için kutsal olduğu kadar, Müslümanlar arasında da itibar gören yerlerden biri. Manastırda dua edenler, dileklerinin kabul olacağına inanıyor. Mucizeleri ile bilinen Aziz, bu nedenle her dinden insandan yüzyıllardır saygı görüyor. Ayrıca Ortodoks azizler içinde en çok ismi verilenlerden biri olarak tanınıyor. Ölüm yıldönümü olan 23 Nisan'da anılan Aziz Yorgo için asıl ayin, Ortodoks dünyası için önemli bir gün olan Paskalya'nın hemen ertesinde, pazartesi günü, Fener Rum Patrikhanesi'nde yapılacak.
Halk arasında Aya Yorgi adıyla bilinen Agios Georgios Kilisesi, adını milattan sonra üçüncü asırda, Hıristiyan inancından dolayı putperestler tarafından öldürülen ve mezarı bugün Filistin'de bulunan Anadolulu Aziz Georgios'tan alıyor. Rivayete göre M.S. 963'te, Bizans İmparatoru Nikoforos Tokas zamanında inşa edilen manastırda, Aya Yorgi'nin mucizevi olduğuna inanılan ikonası bulunuyor. Dün yüzyıllardır olduğu gibi Müslümanı, Hıristiyanı, Büyükada'ya giderek adak adadı ve mum yaktı.
http://www.sabah.com.tr/haber,9A9F8F...8B068724F.html
En son ve en mükemmel bir din ile bizi şereflendirdin. Biz onun kıymetini bilmiyoruz.
Sana ulaşmak için hiçbir mekan ve aracıya ihtiyaç yok iken,
Sen bize şah damarımızdan daha yakın iken,
Bize, yani Müslüman kullarına bir şeyler oldu.
Senden bir şeyler istemek ve dilekte bulunmak için, Müslümanlar camileri bıraktı.
Kiliselere koşuyorlar.
Daha doğrusu, bir buçuk saatte kat edilen dik bir yokuşla,
İstanbul Büyük Ada’daki ‘’ Aya Yorgi ‘’ Kilisesi’ne tırmanıyorlar.
Dinini bilmeyen cahillerin kendi Yüce Dinlerini Hurafelerle doldurup, tanınmaz hale getirmeleri, , bir çok Allah dostuna mum yakmakları yetmedi; şimdi de Hıristiyan azizlerinden medet ummaya başladılar.
Kiliselere koşup adak adıyorlar,
Hıristiyanlar gibi mum yakıp Meryem Ana’dan, Hz. İsa’dan yardım istiyorlar.
Kendi hurafelerimiz yetmedi, Hıristiyan hurafelerine bel bağlıyorlar, onlar gibi şirkin ( Allah'a ortak koşma ) en büyük çukuruna düşüyorlar. İpler bağlayıp, istek kağıtları yazıp, bibloları satın alıp, onlarla murat diliyorlar.
Yüce Allah’ım, sen büyüksün bağışlayıcısın. Fakat bu çağda, bu yüzyılda, senin bahşettiğin aklın kıymetini bilmeyen kullarını bağışla ! ( bunu istemeye de yüzümüz kalmadı artık )
Evet, değerli dostlar, senede bir gün 23 Nisan Günü, İstanbul Büyük Ada’daki Hıristiyan Azizi Aya Yorgi adına inşa edilmiş Kiliseye insanlarımız istekleri için, kilometreleri aşıp, denizleri aşıp binler ve on binler olarak akın akın gidiyorlar. bir buçuk saat süren bir gayretle dik bir yokuşu tırmanıyorlar. Kiliseye ulaşıyorlar.
Orada da saatlerce sıra bekleyip bir takım saçma ve anlamsız ritüeller eşliğinde ibadet ettiklerini sanıyorlar. Hıristiyan Azizlerini ve Hıristiyanların tanrılaştırdıkları İsa Peygamberi ve Meryem Ana’yı aracı kılarak istekte ve adakta bulunuyorlar !
Halbuki bir Müslümanın sana ulaşması çok kolay. Sen yarattıklarına çok yakınsın . Şah damarından yakınsın. Bir secde mesafedesin.
Buna da üşenenler için içten bir dua mesafesindesin.
Bir abdest alıp iki rekat namaz kılsa kulların, o anda senin karşındalar ! Bu da on dakika sürmez. İstanbul gibi yerde, bir koca gün süren çabayla ulaşılacak yerde değilsin sen.
Kulların, Müslüman kulların ne yapıyorlar ?
Kimliklerini ve yollarını şaşırmışlar. Dinlerini şaşırmışlar, kıblelerini şaşırmışlar !
Bu akıl nimetini verdin kullarına, senden çok şey istiyoruz Allahım !
Bu aklı da kullanmaları için, doğru yolu bulmaları için sen onlara yardım et !
Çeşit çeşit dilekler
Genç kızlar, kadınlar yokuş üstündeki ağaçlara, dilek dileyip rengarenk iplikler bağlıyor. Yerler boş makara dolu. Ağaçlar sadece ipliklerle değil, içine dilek yazılmış kağıt ve peçetelerle süslü.
Dileklerin bazısı güldürüyor, bazısı da üzüyor:
"Oğlum o kızdan ayrılsın."
"Babam eve dönsün."
"Zengin olalım. Ev, bir de araba alalım. "
"Oğlum iyileşsin."
"Ali ile evlenelim, çocuklarımız olsun."
"Babam içki içmesin."
"Onu terkedip bana dönsün."
Kimi gazeteden kopardığı bir araba resmini, kimisi kartondan evini, kimi de kağıttan yaptığı beşiğini asmış. İnanışa göre, bu yokuşu çıplak ayakla ve konuşmadan çıkmak gerekiyormuş. Ama, sadece -muş!
"Olmaz böyle şey. Bir sürü ip asılmış ağaçlara. Yazık!" diyor, ardımızdaki bir kadın. Tanışıyoruz, S.O.S. Çevre Gönüllüleri Ada Birim Başkanı Tuna Öztürk. İplerin kuşların ayağına dolandığını söylüyor.
"Doğaya zarar veren bu ipleri topluyoruz sonra."
Yokuşun solunda İnciller dağıtılıyor, dualar okunuyor. Biraz ileride Aya Yorgi Kilisesi'ne girmek isteyenlerin kuyruğu başlıyor. Sırtımızdan terler boşanırken tepeye ulaşıyoruz. İnsanlar, yorgunluklarını çimlere uzanarak, kayalarda oturarak çıkarıyor. Her bir insan topluluğu ayrı havada. Piknik yapanlar, dileklerini kağıtlara dökenler, mum yakanlar, şeker dağıtanlar, küçük tahta parçalarından ev yapanlar...
"Nedir bu günün önemi?" sorumuza doyurucu bir yanıt alamıyoruz.
Konuşa, dinlene yaklaşık bir buçuk saatte çıktığımız tepeden izlediğimiz manzarada Yunan, Amerikan, Türk, Hıristiyan, Müslüman, Protestan, Alevi, Ortodoks aynı yokuşta ter döküyor.
konu ile ilgili gazete haberi
Hıristiyanlar kadar Müslümanların da büyük ilgi gösterdiği Aya Yorgi Kilisesi'ndeki ayinde binlerce kişi toplandı. Her inançtan insan, dileklerinin kabulü için dua edip mum yaktı..
Hıristiyan azizlerinden Aziz Yorgo'nun ölüm yıldönümü, Büyükada'daki Aya Yorgi Kilisesi'nde binlerce insanı bir araya getirdi.
BU İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU MÜSLÜMAN !!!!!!!!!!!
Büyükada'nın en yüksek tepesinde kurulu olan kiliseye uzun bir yürüyüşten sonra varan her inançtan kadın ve erkek, dileklerinin kabul olması için dua edip mum yaktı. İstanbul'un en büyük adası Büyükada dün her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen Aya Yorgi Bayramı'na sahne oldu. Sabahın erken saatlerinden itibaren vapurlarla Büyükada'ya gelen İstanbullular, kilisenin bulunduğu tepeye ulaşmak için büyük çaba sarf etti.
Kalabalık nedeniyle içeri girmek isteyenler uzun süre kilise önünde beklemek zorunda kaldı. Tepede, güvenliği polis sağlamaya çalışırken, her yaş ve dinden yüzlerce kişi dua ederek mum yaktı.
Kilisede dua edenler ayrıca, dileklerinin kabul olması için ağaçlara kurdele bağlayıp şeker dağıttı.
BİR ORTODOKS AZİZİ
Manastır Hıristiyanlar için kutsal olduğu kadar, Müslümanlar arasında da itibar gören yerlerden biri. Manastırda dua edenler, dileklerinin kabul olacağına inanıyor. Mucizeleri ile bilinen Aziz, bu nedenle her dinden insandan yüzyıllardır saygı görüyor. Ayrıca Ortodoks azizler içinde en çok ismi verilenlerden biri olarak tanınıyor. Ölüm yıldönümü olan 23 Nisan'da anılan Aziz Yorgo için asıl ayin, Ortodoks dünyası için önemli bir gün olan Paskalya'nın hemen ertesinde, pazartesi günü, Fener Rum Patrikhanesi'nde yapılacak.
Halk arasında Aya Yorgi adıyla bilinen Agios Georgios Kilisesi, adını milattan sonra üçüncü asırda, Hıristiyan inancından dolayı putperestler tarafından öldürülen ve mezarı bugün Filistin'de bulunan Anadolulu Aziz Georgios'tan alıyor. Rivayete göre M.S. 963'te, Bizans İmparatoru Nikoforos Tokas zamanında inşa edilen manastırda, Aya Yorgi'nin mucizevi olduğuna inanılan ikonası bulunuyor. Dün yüzyıllardır olduğu gibi Müslümanı, Hıristiyanı, Büyükada'ya giderek adak adadı ve mum yaktı.
http://www.sabah.com.tr/haber,9A9F8F...8B068724F.html