Müslüman zengin olamaz mı?

efruz

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ağu 2009
Mesajlar
5,170
Tepkime puanı
735
Puanları
0
Konum
İstanbuL
Kanaatimce fakirlik ve zenginlikten birini mutlak mânâda nimet ya da onun zıddı olan nikmet şeklinde değerlendirmek doğru değildir.


Zira tarih boyunca fakirlerden pek çok salih kimse olduğu gibi yine zenginlerden de kendini Allah'a adamış, "Allah adamı" diyebileceğimiz pek çok insan var olmuştur. Bu sebeple diyebiliriz ki, yerine göre fakirlik yerine göre de zenginlik hayırlıdır; her iki durum da yerine göre hem nimet hem de nikmet olabilir.


Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) fakir bir hayat yaşamıştı. Fakat O'nun yaşadığı, ızdırarî bir fakirlikten ziyade iradî bir fakirlikti. Evet, O, hususi konumu itibarıyla fakir bir hayatı tercih etmişti. İsteseydi dünya serveti hane-i saadetlerine akıp dururdu. Ancak çok iyi biliyoruz ki, mübarek hanelerine servetin aktığı zaman bile O Mukteda-yı Küll Rehber-i Ekmel Efendimiz (aleyhi salavâtullahi ve selâmuh), hayat-ı seniyyelerini hiç mi hiç değiştirmemişti.

Mesela, Hazreti Hatice (radiyallahü anhâ) bütün servetini Efendimiz'e teslim etmişti. O da, bütün bunları Allah yolunda sarf etmişti. Nitekim bir defasında Hazreti Ömer'e, "İstemez misin ey Ömer, dünya onların, ahiret de bizim olsun?" buyurmuştu. Peygamberlerden sonra insanların en faziletlisi olan Hazreti Ebû Bekir'in (radiyallahü anh) Sunh'taki evi de tam bir fakirhaneydi.

Zaten kendisi uzun süre mahallenin koyunlarının sütlerini sağarak geçimini sağlamıştı. Hazreti Ömer'in (radiyallahü anh) durumu da farklı değildi. Bütün Müslümanların halifesi olduğu zaman bile mâil-i inhidam/yıkılacak gibi duran bir evde oturuyordu.


Diğer taraftan fakirlik mutlaka hayırlıdır diyecek olursanız enbiya-yı izamdan çok geniş imkânlara sahip Hazreti Davud ve Hazreti Süleyman (alâ nebiyyina ve aleyhimesselam); sahabe-i kiram efendilerimizden Hazreti Osman ve Hazreti Abdurrahman ibn Avf (radiyallahü anhüm ecmaîn) ve evliyaullahtan Şah-ı Geylânî (kuddise sirruh) gibi zatları değerlendirmeye almamış olursunuz.

Yine tarih boyunca pek çok hayr u hasenatta bulunmuş, camiler, külliyeler, bedestenler yaptırmış Osmanlı padişahlarını ve mesela cömert ve fedakâr hanımlardan, Mekke-i Mükerreme'den Arafat'a kadar su yolları inşa eden Harun Reşid'in eşi Zübeyde Hatun'u görmemiş olursunuz.

Daha bunlar gibi fani şeyleri bakîleştiren, birleri bin yapan, Hakk'ın kendilerine ihsan ettiği imkânları kullarının istifadesi için kullanan sayılamayacak kadar insan vardır. Dolayısıyla bu kadar insan ve onların yaptığı bu kadar güzel işler görmezden gelinirse mesele sağlıklı bir şekilde değerlendirilemiyor demektir.


Ne var ki, bütün bunlara rağmen, bazı inananlar arasında bile –maalesef– fakirliğin zenginlikten hayırlı olduğu, malın-mülkün insanı sırat-ı müstakimden çıkarma ihtimalinin çok güçlü bulunduğu şeklinde yaygın diyebileceğimiz bir kanaatin oluştuğu da bir vakıadır. Hâlbuki dine bir bütün olarak bakıldığında, onun emir ve yasakları küllî bir nazarla tahlile tabi tutulduğunda, serveti kaldırıp atma, mutlak mânâda fakirliğe sahip çıkma düşüncesinin doğru olmadığı anlaşılacaktır. "Bundan Sonra Yaptıkları Osman'a Zarar Vermez" Şimdi isterseniz söylediğimiz bu mücerred hususları müşahhas bazı misallerle izah etmeye çalışalım.

Yukarıda da ifade edildiği gibi Hulefa-i Raşidîn efendilerimizden olan Hazreti Osman (radiyallahü anh) çok geniş imkânlara sahip bir insandı. Tabiî aynı zamanda baş döndüren bir semahat ve cömertliğin de kahramanıydı. Öyle ki, i'lâ-yı kelimetullah yolunda maddî desteğe ihtiyaç duyulduğu bir zaman diliminde Hazreti Osman üç yüz-beş yüz deveyi, hem de yüküyle beraber birden tasadduk ediyordu. O günkü toplumun imkânları ve zenginlik limiti açısından meseleye bakacak olursanız bunun günümüzde üç yüz-beş yüz Mercedes bağışlama gibi bir değere mukabil geldiğini görürsünüz.

Zannediyorum günümüzde semahat sahibi birisi Hazreti Osman'ın (radiyallahü anh) Allah yolunda infak ettiği miktarın yüzde birini bağışlayacak olsa onu takdir u tebcillerle yâd eder, bu cömertliği herkese duyururuz. İhtimal o zat da, reca duygusuyla "ümit ederim beni de sahabe-i kiramla beraber Cennet'e korlar" diye düşünmeye başlar. Bu mülahaza karşısında o zata "hakkın yok" da diyemezsiniz, çünkü Allah'ın rahmeti çok geniştir.

Umulur ki, Hazreti Osman'ın yolunda giden, onun cömertlik ve civanmertliğini örnek alan böyle bir insanı Cenab-ı Hakk onunla beraber haşredip onunla beraber cennetiyle serfiraz kılar. İşte Allah Resûlü'nün üçüncü halifesi Hazreti Osman, Allah yolunda bu ölçüde infakta bulunmuş ve bundan dolayı Efendiler Efendisi'nin (aleyhi ekmelüttehâyâ), "Bundan sonra yaptıkları artık Osman'a zarar vermez." şeklindeki o çok büyük müjdesine nâil olmuştu.

Evet, imkânları ve bu imkânlarını Hak yolunda kullanmış olması onu âlâ-yı illiyyîne yükseltivermişti. Demek ki servet, Allah yolunda kullanılınca insanı alıp cennete ulaştıran nurdan bir helezona dönüşmektedir.


Kazanma Kuşağında Kaybedenler de Var


Diğer taraftan, Kur'an-ı Kerim'in, zıt kutupta bize göstermiş olduğu başka bir örnek var: Kârun. Cenab-ı Hakk, Hazreti Musa'nın (aleyhisselam) kavminden olan Kârun'a, hazinelerinin anahtarlarını bile güçlü, kuvvetli bir topluluğun zorla taşıdığı büyüklükte bir servet vermiş, fakat o bu serveti kendi becerisiyle kazandığını iddia etmişti.

Hakk'ın kendisine yaptığı iyilik ve ihsanlara bir şükür ve teşekkür ifadesi olarak insanlara iyilik yapacağı yerde, iyiliğin arkasındaki iyilik sahibini unutmuş, kendini bencilliğin gayyalarına salıvermiş ve sahip olduğu servet u sâmânla şımarmış, böbürlenmiş, ferîh-fahûr yaşamaya ve ifsada başlamıştı.

Tabiî Cenab-ı Allah da yaptıklarının karşılığı olarak onu bütün varlığıyla beraber yerle bir etmişti. Böylece Kârun, ülü'l-azm bir peygambere yakınlığın hakkını veremeyip kazanma kuşağında kaybeden ibret vesilesi, talihsiz bir servet sahibi olarak tarih defterinin yaprakları arasında yerini almıştı.


1 - Zenginlik veya fakirlik tek başına hayır veya şer olarak değerlendirilmemeli, insanların onu nasıl kullandığına bakılmalı. Efendimiz, iradesiyle fakirliği tercih etmiş, eline geçen her şeyi Allah yolunda infak etmiştir.


2 - Umulur ki, günümüzde Hazreti Osman'ın yolunda giden, onun cömertlik ve civanmertliğini örnek alan bir insanı Cenab-ı Hakk onunla beraber haşredip onunla beraber cennetiyle serfiraz kılar.

3 - Kârun ise, ülü'l-azm bir peygambere yakınlığın hakkını veremeyip kazanma kuşağında kaybeden ibret vesilesi, talihsiz bir servet sahibi olarak tarih defterinin yaprakları arasında yerini almıştır.

ZAMAN
 
K

Kaçak

Guest
Soru : Peygamberimizin ölmeden önceki sondan birinci cümlesi nedir ?
 

Duha

Profesör
Katılım
13 Ocak 2007
Mesajlar
794
Tepkime puanı
34
Puanları
0
Web sitesi
www.risaletalim.com
Müslüman zengin olur, ama nasıl?

Dünayı ahirete tercih eder bir tarzda her yol mübah diyerek Kapitalizm bataklığına girmeden zengin olursa ne ala. Yoksa, kaptalizm bataklığına ehven diyerek dahi olsa dalmak hak değildir.
Bu bahiste en mühim mesle şudur: Müslümanların dünyasını kurtarmak cemaatlerin vazifesi değildir.

Cemaatler dünyaya dahi ahiret hesabına bakar. Balık tutmaz, balık tutmayı öğretmez. Örenilmesi lazım geldiğini ders verir.

Cemaatler, yardım kurumu, ticarethane gibi işlemesi ihlasa zarar verir. Hem o cemaatin içine ard niyetli pek çok kişi girer. Zahirde kemiyetli, batında keyfiyetsiz bir hal oluşur. Bu da caiz değildir.

Cemaatler İslam'ın terakkisinin maddeden terakkiye mütevakkıf olduğunu ilan edip, Müslümanların sanatta ve ticarette ehil olmalarını ders verir.

Fen de talim için teşvik eder.

Sanatın, ticaretin, fenin İslam'a uygun kullanılmasını teallüm eder. Kendileri bizzat o işe dahil olmaz.
Elbette, cemaat bireyleri de bu derse dahildir. Ama cemaat bireyleri ticaretini , sanatını, ilmini cemaat namına icraa edemez ,etmemelidir. Dayanışmada dahi dikkat elzemdir. Cemaat namına değil, İslam namına bir dayanışma lazımdır. Yoksa o hal ihtilafın kapısıdır. Hem buğza sebeb olur. O cemaatin esas gayesi olan ahiret mesleğine perde çekilir, sed olur. Gaye sukut eder.
Halk o cemaate o sebeble hücum eder. Ne zamanki bir çıkar kalmaz, "mundar" der. Hem cemaat hem o kişi gümler gider.
 

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Müslüman zengin olamazmı

zenginlik Allah vergisi ,zenginliği Allah istediğine,ilmide isteyene verir
günümüzde çalışmakla zengin olunmuyor
hamallar en çok yorucu işi yapıyor ama bir türlü zengin olamıyor .
demekki zenginliği hem Allah'tan isteyeceğiz hemde bizi zengin olmamıza vesile olan ilmi öğreneceğiz .
öyle insanlar varki matamatik dersen matematik yok ,üç koyun sayamaz ama Allah vermiş ,ne diyelim ,vermezse mabut neylesin mahmut ...
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Müslüman zengin olur, ama nasıl?

Dünayı ahirete tercih eder bir tarzda her yol mübah diyerek Kapitalizm bataklığına girmeden zengin olursa ne ala. Yoksa, kaptalizm bataklığına ehven diyerek dahi olsa dalmak hak değildir.
Bu bahiste en mühim mesle şudur: Müslümanların dünyasını kurtarmak cemaatlerin vazifesi değildir.

Cemaatler dünyaya dahi ahiret hesabına bakar. Balık tutmaz, balık tutmayı öğretmez. Örenilmesi lazım geldiğini ders verir.

Cemaatler, yardım kurumu, ticarethane gibi işlemesi ihlasa zarar verir. Hem o cemaatin içine ard niyetli pek çok kişi girer. Zahirde kemiyetli, batında keyfiyetsiz bir hal oluşur. Bu da caiz değildir.

Cemaatler İslam'ın terakkisinin maddeden terakkiye mütevakkıf olduğunu ilan edip, Müslümanların sanatta ve ticarette ehil olmalarını ders verir.

Fen de talim için teşvik eder.

Sanatın, ticaretin, fenin İslam'a uygun kullanılmasını teallüm eder. Kendileri bizzat o işe dahil olmaz.
Elbette, cemaat bireyleri de bu derse dahildir. Ama cemaat bireyleri ticaretini , sanatını, ilmini cemaat namına icraa edemez ,etmemelidir. Dayanışmada dahi dikkat elzemdir. Cemaat namına değil, İslam namına bir dayanışma lazımdır. Yoksa o hal ihtilafın kapısıdır. Hem buğza sebeb olur. O cemaatin esas gayesi olan ahiret mesleğine perde çekilir, sed olur. Gaye sukut eder.
Halk o cemaate o sebeble hücum eder. Ne zamanki bir çıkar kalmaz, "mundar" der. Hem cemaat hem o kişi gümler gider.

Peki cemeatler nasıl ayakta duruyor.

O zaman HİMMET toplamasınlar.

Yardım almasınlar.

Derler o zaman birileri.

Çelişkilisiniz.

Helal kazandıktan sonra NEDEN MÜSLÜMAN ZENGİN OLMASIN ?

Kapitalizm diyorsunuz sizce KAPİTALİZM nedir ?

ÖNEMLİ OLAN MÜSLÜMAN KAZANDIKTAN SONRA İNFAK EDEBİLMESİ.

ZİRUH Bir duayı getirmiş.

ALLAH cc HAYIRLISINIZ NASİP ETSİN.

BENDE BİR DUAMI GETİREYİM MESAJIMA

ALLAHIM BENİ SENDEN UZAKLAŞTIRACAK ZENGİNLİKTEN & BENİ SANA İSYAN ETTİRECEK FAKİRLİKTEN SANA SIĞINIRIM.AMİN
zenginlik Allah vergisi ,zenginliği Allah istediğine,ilmide isteyene verir
günümüzde çalışmakla zengin olunmuyor
hamallar en çok yorucu işi yapıyor ama bir türlü zengin olamıyor .
demekki zenginliği hem Allah'tan isteyeceğiz hemde bizi zengin olmamıza vesile olan ilmi öğreneceğiz .
öyle insanlar varki matamatik dersen matematik yok ,üç koyun sayamaz ama Allah vermiş ,ne diyelim ,vermezse mabut neylesin mahmut ...

Besmeledeki ALLAH cc iki sıfatını araştırmanı tavsiye ederim Oğuz Bey.
 

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
günümüzde zengin olmanın şartları değişti ,bu yazacaklarıma kızacaklar ama olsun
ben esnaflardan bağsedeyim ,ilk önce ...... partisine kayıt yaptıracaksın ,adına .......... denen grubun gece toplantılarına istesende istemesende devam edeceksin ........ gazetesine derhal abone olacaksın.
bütün bunları yerine getirmezsen ,devlet işlerinden para kazanamazsın , ilale alman zor olur senin işyerinden alışveriş yapmalarınıda fazla bekleme ...
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
günümüzde zengin olmanın şartları değişti ,bu yazacaklarıma kızacaklar ama olsun
ben esnaflardan bağsedeyim ,ilk önce ...... partisine kayıt yaptıracaksın ,adına .......... denen grubun gece toplantılarına istesende istemesende devam edeceksin ........ gazetesine derhal abone olacaksın.
bütün bunları yerine getirmezsen ,devlet işlerinden para kazanamazsın , ilale alman zor olur senin işyerinden alışveriş yapmalarınıda fazla bekleme ...

Oğüz Bey yazdıklarınıza neden kızılsın ki.

DOĞRU

Parti ve Devlet işleri bağlantıların olmadığı BİR ZAMAN GÖSTERİN bana.

Ayrıca ESNAF ın gücü yetmez bunlara.

Bir diğer hatırlatmamda BU AK Parti ihalelerde ÇOK ŞEFFAF lık getirdi.

CEMEATLERE gelince olabilir ama bugüne kadar hep Mason Kulüplerine üye olanlar DEVLETTEN İHALE ALIYORLAR dı ki ASLA CEMEATLER RUH OLARAK BU İŞİN İÇİNDE DEĞİLDİR.

YAZDIKLARINIZ DOĞRU KIZMAK ABESLE İŞTİGAL dir.


Fakat malesef yazdıklarınızın altın daki düşünceleriniz YAZDIKLARINIZ KADAR DOĞRU değil
 

Duha

Profesör
Katılım
13 Ocak 2007
Mesajlar
794
Tepkime puanı
34
Puanları
0
Web sitesi
www.risaletalim.com
Peki cemeatler nasıl ayakta duruyor.

O zaman HİMMET toplamasınlar.

Yardım almasınlar.

Derler o zaman birileri.

Çelişkilisiniz.

Helal kazandıktan sonra NEDEN MÜSLÜMAN ZENGİN OLMASIN ?

Kapitalizm diyorsunuz sizce KAPİTALİZM nedir ?

ÖNEMLİ OLAN MÜSLÜMAN KAZANDIKTAN SONRA İNFAK EDEBİLMESİ.

ZİRUH Bir duayı getirmiş.

ALLAH cc HAYIRLISINIZ NASİP ETSİN.

BENDE BİR DUAMI GETİREYİM MESAJIMA

ALLAHIM BENİ SENDEN UZAKLAŞTIRACAK ZENGİNLİKTEN & BENİ SANA İSYAN ETTİRECEK FAKİRLİKTEN SANA SIĞINIRIM.AMİN


Besmeledeki ALLAH cc iki sıfatını araştırmanı tavsiye ederim Oğuz Bey.

Cemaatler ahiret içindir. Ahiret hizmeti için paraya ihtiyaç yoktur.

Cemaatlerin zafer vazifesi yoktur. O vazife Allah'a aittir.

Evet, öyle şeyler istenilmez. Belki verilir.

Risale-i nur'u okumanı tavsiye ederim.

****

Ben cemaatler yardım toplamasın demedim. Yardım kuruluşu gibi hareket etmesin dedim.

Cemaatler ticaret yapmasın demedim. Ticarethane gibi hareket etmesin dedim.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Cemaatler ahiret içindir. Ahiret hizmeti için paraya ihtiyaç yoktur.

Cemaatlerin zafer vazifesi yoktur. O vazife Allah'a aittir.

Evet, öyle şeyler istenilmez. Belki verilir.

Risale-i nur'u okumanı tavsiye ederim.

****

Ben cemaatler yardım toplamasın demedim. Yardım kuruluşu gibi hareket etmesin dedim.

Cemaatler ticaret yapmasın demedim. Ticarethane gibi hareket etmesin dedim.

Yapmayın

Dersaneler

Evler

vb.

Nelerle geçiyor.

Üstad ayarında biri olmadığına göre hatta yaklaşanı.

Siz Vahşi Şaban amcayı dinledinizmi ?

Allah cc nasip etti Hac dönüşü Köyünde sohbetimiz olmuştu ayranı içmek nasip oldu.

O zaman YENİ ASYA Gazetesi nasıl ayakta dururyor ?

Bırakın söylemleri

GERÇEK yaşamdan gözterin bana.
 

Duha

Profesör
Katılım
13 Ocak 2007
Mesajlar
794
Tepkime puanı
34
Puanları
0
Web sitesi
www.risaletalim.com
Agbi her bir yazılanı siyaseten okumayı terk et artık. Senin için endişe ediyorum.

Şu alıntıladığın ile yazdığın cevap uyuşuyor mu bir bak Allah aşkına

Sırat köprüsü yok diyenlerin kulakları çınlasın.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Agbi her bir yazılanı siyaseten okumayı terk et artık. Senin için endişe ediyorum.

Şu alıntıladığın ile yazdığın cevap uyuşuyor mu bir bak Allah aşkına

Sırat köprüsü yok diyenlerin kulakları çınlasın.

Bende diyorum ki

İNFAK yapmak için ne olmak lazım.

ALLAH cc bizleri onun yolunda İNFAK EDEN KULLARINDAN EYLESİN.

Cemeatlerin hizmetlerini yürütmesi için mutlak DÜNYEVİ DEĞERLERİ kullanması gerek.

Anlatmak istediğim bu.

MÜSLÜMAN ZENGİN OLAMAZ OLURSA GÜNAHI ÇOK OLUR SÖZÜ SİYONİSTLERİN soktuğu yaydığı bir NİFAK tır.

Önce siz yazdıklarımı okuyun.

Bugün İzmir de Yeni Asya nın Kırtasiye dükkan ( Şahısların üstünde ) ve Dua ederim ALLAH cc matbaları ile birlikte daha çok kazansınlar diye.

Burda Takiye yapmayalım.Neysek onu burada belirtelim.

Tekrar ediyorum.

ALLAH CC BİZLERİ ONUN YOLUNDA İNFAK tan uzaklaşmayacak KULLARINDAN EYLESİN
 

Duha

Profesör
Katılım
13 Ocak 2007
Mesajlar
794
Tepkime puanı
34
Puanları
0
Web sitesi
www.risaletalim.com
Ben de Sırat Köprüsünü hatırlatıyorum. Sırat Köprüsü meseleler arasında incelikeri ayırt etme imtihanıdır. Zira, hak ile batıl ince bir çizgi ile ayrılmıştır. İşte, Sırat Köprüsünün bir manası budur.

Sen geniş bir ovada yürüyor farzediyorsun. Oysa sırat köprüsünün en ince yerindesin.

Cemaatler infak edebilir elbette. Ama mesleği ve vazifesi bu değildir.

Cemaatler Mü'minleri infak için teşvik eder. Gücü varsa kendi de infak eder.

Cemaatler elbette maddi ihtiyaçlarını temin için infak bekliyor. Taki ahiret mesleklerini ihmal edip, dünya için çalışmaya mecbur olmasın. Ama bu infak istenilmez, belki verilir.

Bakınız, cemaatler kermesler düzenlemek zorunda kalıyor. Bu acınacak bir haldir.

Siz bir kermesin harcadığı zamanı bilir misiniz? Ben şahit oldum. Zavallı kadıncağızlar bir taraftan derse gidiyor, bir taraftan ders veriyor. Bir taraftan cemaata ait başka bir vazifesini ifa ediyor. Bir taraftan kermes için boğuşuyor.

Bunları görüdüğüm halde İslam'ın şiarı olan infakı nasıl red ederim?

Evet, ilk yazımda söylediklerim kafidir. Münakaşaya girmek lüzümsuzdur.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Ben de Sırat Köprüsünü hatırlatıyorum. Sırat Köprüsü meseleler arasında incelikeri ayırt etme imtihanıdır. Zira, hak ile batıl ince bir çizgi ile ayrılmıştır. İşte, Sırat Köprüsünün bir manası budur.

Sen geniş bir ovada yürüyor farzediyorsun. Oysa sırat köprüsünün en ince yerindesin.

Cemaatler infak edebilir elbette. Ama mesleği ve vazifesi bu değildir.

Cemaatler Mü'minleri infak için teşvik eder. Gücü varsa kendi de infak eder.

Cemaatler elbette maddi ihtiyaçlarını temin için infak bekliyor. Taki ahiret mesleklerini ihmal edip, dünya için çalışmaya mecbur olmasın. Ama bu infak istenilmez, belki verilir.

Bakınız, cemaatler kermesler düzenlemek zorunda kalıyor. Bu acınacak bir haldir.

Siz bir kermesin harcadığı zamanı bilir misiniz? Ben şahit oldum. Zavallı kadıncağızlar bir taraftan derse gidiyor, bir taraftan ders veriyor. Bir taraftan cemaata ait başka bir vazifesini ifa ediyor. Bir taraftan kermes için boğuşuyor.

Bunları görüdüğüm halde İslam'ın şiarı olan infakı nasıl red ederim?

Evet, ilk yazımda söylediklerim kafidir. Münakaşaya girmek lüzümsuzdur.

Yavaş yavaş geliyorsun.

EVET KERMES ler aslında düşündürücü ama SAKIN BANA KERMES ler nasıl oluyor diye sorma ?

Nasıl tür Kermes istiyorsun ?

Elit topllumun olduğu yerde mi Kermes açacaksınız ?

Bugün açılacak KERMES lerin fizibiletisi yapılmazsa malesef verimli olmaz.

Herneyse

Geçelim Konumuza

Bir MÜSLÜMAN ZENGİN OLMALI ama İNFAK ruhunuda taşımalı.

Evet, ilk yazımda söylediklerim kafidir. Münakaşaya girmek lüzümsuzdur Demişsiniz .Bu kadar bilgiçlik yapmayın

Ban münakaşa etmiyorum fikir istişaresi yapıyorum isterseniz KERMES için konu açın bakın size belkide bilmediğiniz fikirler verebilirim.

Bakın İki sene öncesine daha doğrusu kaza geçirmemden önce haftada 40 kapı dolaşırdım Kiminden 5 Ekmek Kiminden 10 Ekmek kiminden 20 Ekmek böyle gider ve yaklaşık 7 Hafızın yetişmeindeki tüm masrafları topluyordum bunlar sosyal deyimle az gelirli esnaflardı.Kimileri dilenmek der gülerim bunlara.

Derse devam edeyimmi ?

Bu keermes olayında Raif CİLESUN amcanın vesile olduğu bereketi anlatayı sene 94 ltü tahminimce93 de olabilir Kermes için ev ev dolaşıyorum eşimle birlikte kimi hamur işi yapmış kimi se Örgü dantel vb.O anda Raif amca yı gördük durakta arabaya aldık bir Boğaça aldı ve 50 tl sefte attı ve OGÜN KERMESTE HERŞEY SATILDI.

Bana kermesi anlatma yeğenim.
 

Duha

Profesör
Katılım
13 Ocak 2007
Mesajlar
794
Tepkime puanı
34
Puanları
0
Web sitesi
www.risaletalim.com
Evet, ilk yazımda söylediklerim kafidir. Münakaşaya girmek lüzümsuzdur Demişsiniz .Bu kadar bilgiçlik yapmayın

Bu bilgiçlik değil (nefsimi tenzih etmem) Sadece düşüncelerimi ilk yazımda belitrriğimi daha detaya girmenin luzmumu olmadığını söylüyorum.

Bilgi olarak kafidir değil, fikrim olarak kafidir diyorum.
Yine sırat köprüsü!

Bana kermesi anlatma yeğenim.

Sana kermesi anlatmadım. Sadece şahit olduklarımı söyledim.
Belki de esas bilgiçlik taslamak budur.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Evet, ilk yazımda söylediklerim kafidir. Münakaşaya girmek lüzümsuzdur Demişsiniz .Bu kadar bilgiçlik yapmayın

Bu bilgiçlik değil (nefsimi tenzih etmem) Sadece düşüncelerimi ilk yazımda belitrriğimi daha detaya girmenin luzmumu olmadığını söylüyorum.

Bilgi olarak kafidir değil, fikrim olarak kafidir diyorum.
Yine sırat köprüsü!

Bana kermesi anlatma yeğenim.

Sana kermesi anlatmadım. Sadece şahit olduklarımı söyledim.
Belki de esas bilgiçlik taslamak budur.

Ben galiba anlama özürlüyüm.

Siz bir kermesin harcadığı zamanı bilir misiniz? Ben şahit oldum. Zavallı kadıncağızlar bir taraftan derse gidiyor, bir taraftan ders veriyor. Bir taraftan cemaata ait başka bir vazifesini ifa ediyor. Bir taraftan kermes için boğuşuyor.
Demişsiniz dediğinizde bir soru var Siz bir kermesin harcadığı zamanı bilir misiniz? Bende cevap verdim ben şahit olmadım içlerinde yaşıyorum diye sizde sizin sorduğunuz soruya cevap verdiğim için szi Belki de esas bilgiçlik taslamak budur.[/ Lütfen sordunuz soruya cevap vermek BİLGİÇ likmidir?
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
her konuda oldugu gibi bu konudada ölçü Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizdir,

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz her şeyde sadeliği tercih ederdi. Sade yer, sade giyinir, sade yaşardı. Bulduğunu yer, bulduğunu giyerdi. Tam mânâsı ile ferâgat sahibi idi.

Sade ve mütevazi bir hayat yaşamış, hiçbir zaman dünya nimetlerinin cazibesine kapılmamıştır.

Ümmetinden en fakir bir kimsenin yaşayışı gibi hayat sürmeyi, sadelik içinde yaşamayı tercih etti.

Hadis-i şerif’lerinde:

“Sade hayat imandandır.” buyurmuşlardır. (Ebu Dâvud)

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz sadeliği severlerdi. Süsten-lüksten hoşlanmazlardı. Sadelik en güzel nezafettir, tevazuya meyletmektir.

Süs ise kibre vesile olur. Yani güzel giyinmek güzeldir ve fakat sadeliği tercih etmek daha güzeldir.

Hane-i saâdetleri, eski halini muhafaza ediyordu. Tevazu ve sadeliği o kadar ileri götürmüştü ki, bütün mefruşat; bir yatak, bir hasır, toprak bir su kabı gibi eşyadan ibaretti. Süse ve lükse hiç önem vermedi.

Günlerce bacası tütmez, aylarca evinde ışık yanmadığı olurdu.

Yiyecek bir şey bulamadıkları için, hanımları ve çocukları ile beraber, birçok geceler yemek yemeden yatarlardı.

Hiçbir zaman hiçbir yemeği beğenmemezlik etmez; arzu ederse yer, etmezse bırakırdı.

Zenginliği kendisinin ve âile fertlerinin bir yıllık nafakasından fazla değildi. Asıl zenginliği de Rabbine güvenerek beslediği gönül zenginliği idi.

Diğer taraftan o, Allah’tan gafil olmaya sebep olacak fakirlikten ve azdıracak zenginlikten hoşlanmayarak Allah’a sığınmıştır.

Bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Her zengin ve her fakir kıyamet günü dünyada rızkının geçinecek kadar verilmiş olmasını muhakkak arzulayacaktır.” (İbn-i Mâce: 4140)

Bir duâları ise şöyledir:

“Alllah’ım! Muhammed’in ev halkının rızkını geçinecek kadar kıl!” (İbn-i Mâce: 4139)

Böyle bir rızık sahibi ne fakir ne de zengin sayılır.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hâdis-i şerif’lerinde, İslâm dinine erdirilerek Rabbine itaat eden, ihtiyacına cevap verebilecek derecede helâl rızık verilen ve kanaatkâr olan müminin kurtuluşa ereceğini beyan buyurmuşlardır:

“İslâm dinine erdirilen, yetecek derecede rızık verilen ve buna kanaatkâr olan kimse muhakkak ki felâh bulmuştur.” (İbn-i Mâce: 4198)

Amr bin Hâris -radiyallahu anh- buyurur ki:

“Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- vefat ettiği vakit geride ne dinar, ne dirhem, ne köle, ne cariye, ne de başka bir şey bıraktı. Onun bıraktıkları beyaz katırı, silâh ve yakınları için tasadduk ettiği bir tarladan ibaretti.” (Buhari. Vesâya, 1)

Hiçbir kimseye mal vasiyetinde bulunmamıştır. Zira arkasında mal bırakmamıştır.

Hadis-i şerif’lerinde:

“Bize mirasçı olunmaz, bıraktığımız sadakadır.” buyuruyorlar. (Müslim: 1761)
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Sofuoğlu

Üstteki mesajına aklen de Ruhen de katılıyotum.Fakat Allah cc beni afetsin NEFSİMLE katılamıyorum nedenm ?

Hane-i saâdetleri, eski halini muhafaza ediyordu. Tevazu ve sadeliği o kadar ileri götürmüştü ki, bütün mefruşat; bir yatak, bir hasır, toprak bir su kabı gibi eşyadan ibaretti. Süse ve lükse hiç önem vermedi. İşte Nefsim i yenemiyorum Bir Yatak , Bir Hasır Bir su kabı ile yetinemiyorum. Allah cc beni afetsin.
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
Sofuoğlu

Üstteki mesajına aklen de Ruhen de katılıyotum.Fakat Allah cc beni afetsin NEFSİMLE katılamıyorum nedenm ?

Hane-i saâdetleri, eski halini muhafaza ediyordu. Tevazu ve sadeliği o kadar ileri götürmüştü ki, bütün mefruşat; bir yatak, bir hasır, toprak bir su kabı gibi eşyadan ibaretti. Süse ve lükse hiç önem vermedi. İşte Nefsim i yenemiyorum Bir Yatak , Bir Hasır Bir su kabı ile yetinemiyorum. Allah cc beni afetsin.

agbi, biz olmasi gerekeni efendimizin hayatindan ornek vererek acizane bildirdik,elbette bizler oyle olamayiz,elbette yapamayiz,bu hususda biz sizden daha aciziz merak etmeyin...!!!!
ama hakikat budur vesselam

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:

“Allah hiç kimsenin göğsünde iki kalp yaratmamıştır.” (Ahzab: 4)

Ki birini muhabbet-i Mevlâ’ya, diğerini muhabbet-i mâsivâya hasretsin. Bir kalpte iki sevgi yaşamaz.

Bu hadiseden anlaşılıyor ki zenginliğin mesuliyeti çok büyüktür.

Nitekim Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde de şöyle buyurmuşlardır:

“Ümmetimin fakirleri, zenginlerinden yetmiş sene önce cennete girer.” (Ahmed bin Hanbel)

Yükü hafif olanın hesabı da kolaydır. Durum böyle olunca yükü yüklemeye çalışanların durumu nasıl olur?

İnsan dünya malına karşı haris olmamalı, Allah-u Teâlâ’dan hakkında hayırlısını dilemelidir.

Eğer meşru surette bir servete sahip olursa, bunun kıymetini bilmeli, zekâtını ve sadakasını vererek Allah’u Teâlâ’ya fiili şükürde bulunmalıdır

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde:

“Dünya ahiretin tarlasıdır.” buyururlar. (Münâvî)

Eğer insan gönderiliş sebebini lâyık-ı veçhile bilirse, gece-gündüz o tarlayı ekmek için çalışır. Böylece hem dünya saadetine hem ahiret selâmetine nâil olur, hem de kendisini cehennem azabından muhafaza etmiş olur.

Zaten bunun aksini yapmakla da kişi dini ve dünyevî vazifelerini hakkıyla yerine getiremez. Binaenaleyh her hususta itidale riayet etmek, ifrat ve tefritten kaçınmak gerekmektedir.
zenginlik musluman icin gaye ve amac olmamalidir,
anlatmak istedigimiz acizane budur................
 

MiHRiMaH

Son gülen... :/
Katılım
6 Ara 2006
Mesajlar
2,752
Tepkime puanı
769
Puanları
0
Konum
İstanbul...
Malı hayra harcıyor muyuz?!.. Bence asıl soru bu olmalı!.. Müslüman neden zengin olamasın?!.. Müslüman aciz mi?!.. Kötü mü?!.. Değersiz mi?!.. Aksine şu dünyadaki herşeyden değerli mümin bir kul!.. Fakirlik bir imtihandır, zenginlik de öyle!.. Sade yaşamak, verilen rızığa razı olmak, başkadır bunlardan... Allah isterse dünyayı kulunun emrine verir... Önemli olan o kulun nasıl bir iradeye ve imana sahip olduğudur... Allah kulu için hayır diliyorsa ve kul zenginlikte azacaksa, elbette ki o kul dünyadan nasipli olmaz çokca!..
 
Üst