muhammedusame
Asistan
- Katılım
- 27 Eyl 2010
- Mesajlar
- 233
- Tepkime puanı
- 4
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
DR.EYMEN EL-ZEVÂHİRÎ'DEN
TÜRKİYE HALKINA

Müslüman ümmetim,bu dindar ve sadık çocuğunuz Şeyh Mustafa Ebu El Yezid, ömrünü hicret, cihad ve ribatla geçirdikten sonra ve Afganistan'da zafer çok yaklaşmışken şehit olarak (öyle kabul ediyoruz) rabbine gitti. Zafere ulaşması için çok çalıştı. Mücahid saflarının düzenlemesi ve mücahitleri desteklenmesi uğrunda kendini tehlikelere attı.Mücahidler, onun, kendilerini birlik olmaya çağıran bir davetçi olduğuna; bir araya gelmeleri ve işlerini düzenlemesi için büyük bir çaba harcadığına ve Afganistan ve Pakistan'daki bütün mücahdleri, müminlerin emiri Molla Muhammed Ömer'e(Allah onu korusun) biat etmeye ve onun muzaffer sancağı-Allah'ın izniyle- altında toplanmaya çağırmayı sürdürdüğüne tanık olmuştur.

Bunun için Pakistan istihbaratı, efendisi ABD'ye itaaten, Şeyh'i izleyip onu pusuya düşürmek için azmetti. Zira haçlı ve mürtedlerle mücadeledeki ve Mücahidler Şurası Meclisinin oluşturulmasındaki etkin rolünü biliyorlardı.Mustafa Ebu El Yezid ve isla ümmeti Allah'n yardımı ve iradesi ile, Horasan'da zafere doğru yürüdü.Mustafa Ebu El Yezid; sözleri, teşviki, emirliği, iyi siyaseti ve sîrayetiyle, değişikliği ve 'İslam Devleti'nin kurulmasının ancak ümmetinin harici düşmanları haçlılara ve İslamabad ve Kabi'deki dahili düşmanlarına karşı cihad ile sağlanabileceğini gösterdi. Hükümdarların ve onların sözcülüğünü yapan hapse düşmüş fâkih ve âlimlerin, mücahidlerin disiplinini bozmak için çıkardığı acziyet saftalarının da sıkı, sürekli bir çalışma ve aktif bir çaba ile çürütülebileceğini kanıtladı.böylece ümmet bu saftaların hakikatini; sebep ve gayretini ve bunları çıkaranların ancak ve ancak dinlerini dirhem ve dinar kaşılığında hükümdarlara satan kimseler olduğunu anladı.
Ey Müslüman ümmetim! içinde bulunduğumuz zillet çukurundan izzetin doruklarına çıkmanın yolu ne çakal yöneticilerin önünde geri adım atmaktan, ne Kahire Üniversitesi'nin konferans salonunda Obama'yı alkışlamaktan, ümmetin hareketini barışçıl faaliyetlerle ve laik düzenin yasalarına uymakla sınırlamaktan ne de ardından laik sistemin anayasasıyla yönetileceğimiz hileli seçimlere katılmaktan geçer! Değişim ne hapishanelerde değişen aczıyet fıkıhçılarına tabi olmakla. ne de talimatlarını Kahire,sana sana Riyad'daki içişleri bakanlıklarından alan hükümet âlimlerine körü körüne boyun eğmekle gerçekleşecektir.Bilakis değişim ancak ümmetin kafir işgalciye karşı savaşmaya teşvik edimesidir ve işgalci güclerin tapraklarımızdan kovulmasıyla gerçekleşecek ve böylece işbirlikli sistemler,payadası yok olduğunda içi boş gibi putlar gibi çökecektir.Değişim,yanlızca ümmetlerini cihada teşvik eden ve ömürlerini mücahidlerin toplanıp hazırlanması ve İslâm ümmetinin düşmanlara karşı savaş yolunda tüketen Ebu Hafs El Masri,Hattap,Ebu Musap El Zerkavir,Ebu Ömer El Bağdadi,Ebu Hamza El Muhacir ve Mustafa Ebu El Yezid'in yoluna tabi olmakla gelecektir.
Değişim El Baradei ile,televizyon ağlayıp dövünmekle,gösterilerde bağırıp çağırmakla yetinmekle veya fayda getirmeyen ilim talebi bahanesiyle hiç birşey yapmaksızın inzivaya çekilmekle veya güveliği yeğlemekle gelmeyecek.Değişim gazze'ye-İsrail'in denizde karşısına çıkıp yolcularından dilediğini öldürüp dilediğni esir alcağı-gemiler göndermekle de gelmeyecek .Değişim ancak İslam ümmetinin harici ve dahili düşmanlarına karşı cihada katılırsak ve cihadı desteklersek mısır,gazze'ye giden kapılarını açıp,gazze'ye uyguladığı ambargoyu kaldırırsa gerçekleşir.Değişim,Türkler,hükümetlerinden İsraile işbirliğini kesmesini vebunu ilan etmesini Afkanistan'daki müslümankarın öldürülmesi için kuvvet göndermeyi durdurmayı ve İslam şeriatiyle savaşmaktan imtina etmesini isterse gerçekleşir.Türk halkının hükümetlerini,Filistin'i gasbedenlerin tanımaya devam etmekten Afganistan'daki Müslümanlar'ın öldürülmesinden haclılar'la ortaklığı sürdürmekten vazgeçirme mesuliyetini üslenmesi gerekir.Türk halkı,bir zamanlar Osmanlı Devleti'nin genel olarak İslâm diyarın özellikle de Filisti'nin savulmasından geçmişte asıl oynadığı oyunu hatırlamalıdır.
Müslüman türk halkının İslam'ın ve mülümanlar'ın savunulmasında oynayacağı rol,sadece Gazze'ye yardım amcıyla bir kaç gemi göndemekten ibaret olmamalıdır.Zira Osmanlılar beş asır boyunca haclılar'a karşı müslümanları ve topraklarını savundu.Öyleyse evlatlarının rolü nasıl birkaç yardım sevkiyatıyla sınırlı kalabilir.
Osmanlı devleti tehtit altındaki bütün müslüman topraklarını müdafaa etmek için bütün ordularını ve bütün deniz filolarını gönderiyordu.evlatları nasıl,yanlızca,kurtlar denizine dalan koyunlar misali bir kaç gemi göndermekle yetinebilir?
Müslüman türk halkı,islam tarikinde oynadığı gerçek rolü idrak etmelidir.Osmanlı gercek mânada İslamı savunmuştur.Bu,Müslüman türk halkının tarihidir.Türk halkının yeniden canlandırması gereken sorumluluk budur.Türk halkı bu şerefi yeniden kazanmalıdır.
Osmanlı türkleri,bütün açgözlü saldıganlara karşı savaştı.Yanlızca birkaç ton yardım göndermekle yetinmedi.İki rol arasında dağlar kadar fark var.
FURKAN dergisi