müsavatsız adalet adalet değildir

Risale-i Nur Talebesi

Diyar-ı Bekirli
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
1,460
Tepkime puanı
11
Puanları
0
ÂYET-İ KERİME MEÂLİ



İkisine (Mûsâ ve Hârun’a) o ap açık kıtabı verdik. Ve onlara dos doğru yolu gösterdik. Daha sonra gelenler arasında ikisine de güzel bir nam nasip ettik.


Sâffât Sûresi: 117-119







HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ



Çoluk çocuğunu zengin bıraktığı halde Rabbinin huzuruna günahlarla varan kimseye yazıklar olsun.


Câmi'ü's-Sağîr, c: 3, 3846






Müsâvâtsız adalet, adalet değildir



Evâmir-i şer’iyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi, evâmir-i tekviniyeye karşı da itaat ve isyan vardır. Birincisinde mükâfat ve mücâzâtın ekseri âhirette, ikincisinde ağlebi dünyada olur. Meselâ, sabrın mükâfâtı zaferdir; atâletin mücâzâtı sefalettir; sa’yin sevabı servettir; sebatın mükâfâtı galebedir. Müsâvâtsız adalet, adalet değildir.

Mektûbât, s. 462

***

Asr-ı Saadet olan sadr-ı evvelin hürriyet ve adalet ve müsavatı, bahusus o zamanda delil-i kat’îdir ki, şeriat-ı garrâ müsavatı ve adaleti ve hakikî hürriyeti cemî revabıt ve levazımatıyla câmidir. İmam-ı Ömer (r.a.), İmam-ı Ali (r.a.) ve Salâhaddin-i Eyyubî â’sârı bu müddeâya delil-i alenîdir.

Divan-ı Harb-i Örfi, s. 84

***

Suâl: Gayr-ı müslimlerle nasıl müsâvî olacağız?

Cevap: Müsâvât ise, fazilet ve şerefte değildir, hukuktadır. Hukukta ise şah ve gedâ birdir. Acaba bir şeriat, karıncaya bilerek ayak basmayınız dese, tâzibinden men etse, nasıl benî Âdem’in hukukunu ihmâl eder? Kellâ... Biz imtisal etmedik. Evet, İmam-ı Ali’nin (r.a.) âdî bir Yahudi ile muhakemesi ve medâr-ı fahriniz olan Salâhaddin-i Eyyûbî’nin miskin bir Hıristiyan ile mürafaası, sizin şu yanlışınızı tashih eder zannederim. HAŞİYE

Haşiye: Eski Said, Nur’un parlak hâsiyetinden gelen kuvvetli ümit ve tam tesellî ile siyaseti İslâmiyete âlet yaparak hararetle hürriyete çalışırken diğer bir hiss-i kablelvuku ile dehşetli ve lâdini bir istibdad-ı mutlakın geleceğini bir hadis-i şerifin mânâsından anlayıp elli sene evvel haber vermiş. Said’in tesellî haberlerini o istibdad-ı mutlak yirmi beş sene bilfiil tekzib edeceğini hissetmiş ve otuz senedenberi deyip siyaseti bırakmış. Yeni Said olmuştur.

Münazarat, s. 66


Lügatçe:


müsâvât: Eşitlik.

gedâ: Fakir, kimsesiz, dilenci.

evâmir-i şer’iye: Dinin emirleri.

evâmir-i tekviniye: Allah'ın kâinatta geçerli olan emir ve kanunları.

ağleb: Çoğunlukla, galiben.

atâlet: Tembellik.

sa’y: Çalışma.

sadr-ı evvel: İslamın başlangıç devri.

cemî: Hepsi, bütünü.

revabıt: Bağlantılar.

levazımat: Gerekler.

â’sâr: Asırlar.

tâzib: Azap ve sıkıntı verme.

imtisal: Uyma.

mürafaa: Yüzleşerek muhakeme olmak.
 

melde

helina_roje
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
2,238
Tepkime puanı
24
Puanları
0
Konum
Ankara
Zannedersem bu mevzu sunuhat eserinde geçiyor bir arkadaşımdan alıp okumuştum.

Rabbım razı olsun nurtalebesi
 
Üst