mürid ile mürşid arasındaki fark nedir?

caan

Üye
Katılım
16 Eki 2006
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
mürşid kime denir..mürid kime denir..ayrıldıkları nokta neresidir? teşekkürler...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Mürşid, yol gösteren; mürid yol arayan..

Mürşid maşuk; mürid aşık..

Mürşid bilen; mürid tabi olan..

Mürşid Hak ile olan; mürid Hakkı talep eden..

Kısaca mürid isteyendir..
 
B

.BeYzA.

Guest
MÜRŞİD:
Kelime anlamı olarak mürşid, irşad eden eden, eğiten, aydınlatan demektir.

Bu deyim, insanı kamil ve tarikat şeyhi kelimeleriyle eş anlamlıdır.

Mürşid insan ruhunu eğitmekle görevli ve yetkili kılınan kişidir. Ruh eğiticisi kendisine intisab ile eğitim isteyen kişilerin özelliklerini ve yeteneklerini göz önünde bulundurur. Her öğrenciye ayrı ayrı eğitim verir, yol gösterir.


MÜRİD:

Sözlükte anlamı, “dileyen, irade ve istek sahibi olan” diye verilmektedir.

Tasavvuf deyimi olarak: iradesi olmayan, kendi şahsi iradesine göre değil Hakk’ın ve Mürşid’in iradesine göre hareket eden anlamı taşımaktadır. Derviş, müntesib, mensub kelimeleri ile eş anlamlıdır.

Ölüm ve hayat gerçeğini öğrenmek niyetiyle bir kamil mürşide bağlanan talib sözü de aynı anlamı ifade eder.
 

ebumusab

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
252
Tepkime puanı
90
Puanları
28
selamun aleyküm
ER-RAŞİD CC ALLAH azze ve celle nin bir ismi şerifidir manası ortalama olarak irşaad eden yani yarattığı kullarının rızasını kazanmış bir şekilde kendisine nasıl dönebileceklerini kitap ve peygamberler (salavatullahi aleyhim ve ala nebiyyina ecmain) vasıtasıyla bildiren demektir buna ilm dersek bu ilm sahiplerine de aynı kelimenin türetilmişini yani mürşid kelimesini verebiliriz ama brada bir incelik varki oda kuran-ı kerimde peygamberler dahi şu duayı yaptıklarını görürüz
elhamdülillahillezi hedana lihaza.....
eğer sen bizleri hidayet etmeseydin bizler doğru yolu bulamazdık...
ala külli hal kainat mürid ALLAH azze ve celle ise mürşiddir
selamun aleyküm
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Sadık Müridin Vasıfları

Allah kendilerinden razı olsun bazı arifler şöyle buyurmuşlardır:

• Kur'an'da bütün aradıklarını bulamayan kimse mürid sayılmaz. Noksanı tamdan ayıramayan kimse mürid olamaz. Müridin kullardan ümid kesip Mevlâ'ya yönelmesi ve nazarında altınla toprağın bir olması lazımdır.

• Mürid, kendisine çizilen sınırları muhafaza eden, verdiği sözleri yerine getiren, elindekine razı olan, elinde olmayana sabredendir.

• Mürid, nimete şükreden, belâya sabreden, kazaya rıza gösteren, sıkıntılı ve serbest halinde Rabbına hamdeden, gizli ve açık her halinde İhlâsını muhafaza edendir.

• Müridi Allah'dan başkası köle edemez, kimse ona Allah'dan başkasını tercih ettiremez, arzu ve istekler ona galebe edemez, adetler onu yolundan döndüremez. Sözü zikir ve hikmet, sükûtu tefekkür ve ibrettir. Fiili sözünden ileridir, ameli ilmini tasdik eder. Şiarı huşu ve vekardır, hazinesi tevazu ve inkisardır (kalbi üzgün olmak). Daima hakka uyar ve her şeye üstün tutar, bâtılı reddeder ve inkâr eder.

• İyi insanları sever ve onlarla dost olur, kötü insanları sevmez onlara düşman olur. Denemesi duyulmasından iyidir. Onunla arkadaş olmak uzaktan işitmekten hayırlıdır.

• İnsanlara yardımı çok, başkalarına yükü azdır. Rahatsız edici, tedirgin edici insan olmaktan uzaktır.

• Güvenir, güvenilirdir. Yalan söylemez, hıyanet etmez. Cimri de değildir korkak da. Sövücü ve lanet edici değildir.

• Kendine gerekli olan işden vazgeçmez. Elindeki bir şeyi ihtiyaç sahibinden kıskanmaz.

• İçi temiz, niyyeti güzel, çevresi bütün kötülüklerden temiz, himmeti kendisini rabbına yaklaştıracak derecede yüksek, nefsi dünyadan yüz çevirmiş, hatasına ısrar etmez, arzu ve isteklerini tatmin yolunda hareket etmez, vefakâr, fütüvvet sahibi, haya ehli ve mürüvvet sahibidir, onu gören herkes insafa gelir, fakat ona insafa gel diyecek kimse bulunamaz.

• Verilince şükreder, verilmeyince sabreder.

• Zulmederse tevbe ve istiğfar eder, zulme uğrarsa affeder ve bağışlar.

• Bir köşede gizli kalmayı sever, şöhretten ve gösterişten hoşlanmaz, kendini ilgi-len-dir-meyen konularda dilini muhafaza eder, rabbına karşı vâki olan hatalarından kalbi daima üzgün olur.

• Dinde tavizkâr değildir. Allah'ı gazab-lan-dırma karşılığında kulları memnun etme derdine düşmez.

• Yalnızlığı sever. İnsanlarla fazla içli-dışlı olmayı istemez.

• Gerçek bir müridi daima bir iyiliği işlerken görürsün. Yahud bildiği bir şeyi öğretmekle meşguldür. Ondan daima iyilik beklenir, kötülüğünden korkulmaz. Kendine eza edene eza etmez, kötülük edene kötülük etmez.

• Mürid hurma ağacı gibidir. Onu taşlayanın üzerine hurma düşürür.

• Mürid yeryüzü gibidir. Her kötü onun üzerine basar geçer, ondan ise daima güzel şeyler çıkar. İçindeki doğruluk cevherinin nurları yüzüne vurmuştur. Neredeyse içinin temizliği yüzünden okunur. Bütün çalışması ve arzusu Rabbının rızasını kazanmak içindir. Bütün dikkati ve himmeti Rasûl-i Ekrem'e tâbi olmak, izinden gitmektir. Her halinde O'nu örnek alır. Her huyunda, her işinde ve sözünde O'na uyar. İçi daima rabbının emriyle doludur.


Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:

"Peygamber size neyi vermişse hemen alınız, neyi yasaklamışsa da ondan vazgeçiniz." (Haşr/7)

Allah'ı ve ahiret gününü isteyenleriniz ve Allah'ı çok zikredenleriniz için Allah Rasûlünde güzel örnek vardır." (Ahzab/21).

"Kim Peygamber'e itaat ederse şüphesiz Allah'a itaat etmiş olur." (Nisa/80).

"Habibim, sana bey'at edenler ancak Allah'a bey'at etmişlerdir" (Feth/10)

"De ki: Eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Şüphesiz ki Allah günahları örten, merhamet edendir." (Al-i İmran/31)

"Peygamber'in emrine karşı gelenler, kendilerine bir fitne veya acıklı bir azabın gelmesinden çekinsinler!" (Nur/24)


Eğer bu ayetleri anlamışsan, Allah'ın Rasûl'üne tâbi olunmasına ne kadar önem verdiğini anlamış olursun. Rabbının va'dine nail olmak isteyen, haber verdiği azabdan kaçar böyle davranır. Bu vaadler ve azab haberleri teferruatıyla anlatılmıştır. Hepsi Rasûlullah'a tâbi olup olmama noktasında toplanır. Rasûlullah'a tâbi olanlar kurtulacaklar, olmayanlar helak olacaklardır.

Ey rabbımız, sen, kendinden başka tanrı bulunmayan yüce Allah'sın. Kullarına şefkatin sonsuz, nimet ve ihsanın sonsuzdur. Gökleri ve yeri güzelliklerine doyulmayacak şekilde yaratan sensin. Ey celâl ve ikram sahibi yüce rabbımız! Senin bu sıfatların hürmetine kulun ve Rasulün Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem'in ahlâkına, amellerine, sözlerine zahiren ve bâtınen tam manasıyla tâbi olmaya bizleri muvaffak kıl. Bizi böyle yaşat, böyle vefat ettir ey rabbımız!

Sana, bereketi gittikçe artan temiz bir şekilde hamd ü sena ediyoruz. Senin yüceliğine lâyık bir şükr ile şükrediyoruz. Seni tenzih ederiz. Bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz ki her şeyi bilen sen, mutlak hüküm ve hikmet sahibi olan yine sensin. Senden başka İlah yoktur. Seni tenzih ederiz. Biz kendimize zulmedenlerden olduk.

Hamd, alemlerin rabbı Allah'a mahsusdur.


(alıntıdır)
 

doğuhan

Profesör
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
1,425
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
38
Konum
orta dünyalar
her ikiside Allahın kulu
ve amellerine göre dereceleri yükselir veya alçalır
 
Üst