Mümine yakışan “Havf ve Reca” ile yaşamaktır!!...

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Mümine yakışan “Havf ve Reca” ile yaşamaktır.


36954121639234548719117.jpg


Mümine yakışan “Havf ve Reca” ile yaşamaktır. Günâhı ne kadar çok olursa olsun Rabbinin mağfiretinden ümit kesmemek ve azabından da emin olmamaktır…
Günâhlar ikiye ayrılır;
Kebâir (Büyük günâhlar) segâir (Küçük günâhlar)dır. Bazı hâllerde küçük günâhlar büyük olur. Dikkat edilmezse tehlike çanları çalıyor demektir. Bunlardan bir kısmı aşağıda yazılmıştır.



1- Küçük de olsa günâh işlemekte ısrar etmek;
devamlı yapmaktır.

“Damlaya damlaya göl olur” demişler. Tekrar etmeyen büyük günâhın affı, devamlı işlenen küçük günâhın affından daha çok umulur. Bir taş üzerine çokça bir su dökülse, taşta bir iz bırakmadan akıp gider. Aynı su damla damla taşa akıtılırsa iz bırakır.

2- Günâhı küçümsemek.
İnsanlar günâhını büyük gördükçe, Allahü teâlâ onu küçültür, küçük gördükçe de onu büyütür.

MÜMİN İLE MÜNÂFIĞIN FARKI!..

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
“Mümin günâhını başı üzerinde asılı bir dağ gibi görür ve üzerine yıkılacağından korkar. Münâfık ise onu burnuna konmuş bir sinek gibi küçük görür, bir fiske ile uçurabileceğini zanneder.”
Küçük gördüğümüz, önem vermediğimiz öyle günâhlarımız vardır ki, bizim cehenneme atılmamıza sebep olabilir.
Bir diğer hadis-i şerifte de şöyle buyuruluyor;
“Affedilmeyecek günâh, kişinin hiçe sayarak ‘keşke işlediğim her günâh bunun gibi olsaydı’ dediği günâhtır.”
Günâhın küçük veya büyüklüğünü düşünmeden önce kime karşı işlendiğini hesap etmek gerekmektedir.

3- İşlediği günâhını başkalarına anlatmak.
Böylece aynı günâhı başkalarının yapmasına sebep olmaktır. Dinleyenlerin böyle bir günâhı yapmaya niyetleri olmadığı halde onları teşvik etmek, aynı günâhı yapmış olmak demektir. Bir işe sebep olmak onu yapmak demektir. İyi ise iyi, kötü ise kötüdür.

4- Örnek alınan, halk arasında itibar gören kişilerin işlediği günâhlar, küçük de olsa büyüktür.
İlim sahibi, hacı ve yaşlı insanlar diğerlerinin dikkatle takip ettikleri kişilerdir. Onlardan meydana gelen günâhları başkaları rahatlıkla yapar.
Hatta daha büyüğünü işlemekte bir mahzur görmez. “O böyle yapıyorsa, ben neden yapmayayım, kötü olsaydı böyle kıymetli insan onu yapmazdı” diyerek umursamadan, üzüntü duymadan günâh bataklığına batar.

5- Allahü teâlânın azabından emin olmaktır.
“Rabbim bana azap vermez, cennetinde bana yer mi yoktur!” diyerek günâh işlemeye devam etmektir. Cehenneminde de yer çoktur. Fakat onu düşünmez.

6- Allahü teâlânın rahmetinden ümit kesmektir.
“O kadar çok günâh işledim ki kurtulmam mümkün değildir!” demek başlı başına büyük günâhtır.
Mümine yakışan “Havf ve Reca” ile yaşamaktır. Günâhı ne kadar çok olursa olsun Rabbinin mağfiretinden ümit kesmemek ve azabından da emin olmamaktır.


HEM MÜJDE HEM TESELLİ…
Hazreti Ali radıyallahü anh çok günâh işleyip de ümidini kaybeden bir adamla karşılaşır. Ona sorar;
-Niçin böyle çöllerde deli gibi dolaşıyorsun? O da “çok günâhkar olduğunu affedilemeyeceğini” anlatır. Bunun üzerine Hazreti Ali radıyallahü anh ona şöyle cevap verir:
-Senin günâhın ne kadar çok da olsa Rabbimizin rahmetinden daha çok olamaz.
Böylece hem müjde hem de teselli vermiş olur adama.​

alıntı...
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Korku ve Ümit (Havf ve Reca)

"Otuz sahabiye yetiştim hepsi de kendi hakkında korku içindeydi. Onların hiçbiri imanının Cebrail (a.s.) ve Mikail`in (a.s.) imanı gibi olduğunu söylemiyordu." (İbn Ebi Melike)
Resim_1330093211.jpg

“Yanları yataklardan uzaklaşır, korkarak ve umarak Rab’lerine dua ederler.” (Secde,6)

Hasan-ı Basrî’den şöyle rivayet edilir:

“Allah’tan (c.c.) sadece mü’min korkar, O’ndan ancak münafık güvende olur.”

Korku ve umut arasında itidalli bir şekilde yaşamak mü’minlerin belirli özelliklerindendir. Korku, umutsuzluğa; umudun da kötülükleri önemsiz görmeye götürmemesi gerekir. Kamil mü’min bu konuda ölçüyü tutturan kişidir. Mü’min; cehennem korkusu ve cennet umudu arasında kulluk şuuruyla ibadet eder. Bu iki duygu, insan-ı kamil olmak için insana verilmiştir. Bu duyguları yerinde ve doğru bir şekilde değerlendirmek gerekir. Allah’tan korkmaya, kabir azabından, kıyamet dehşetinden ve cehennemden korkmaya vesile olan korku duygusu insanı takvalı olmaya yöneltir. Muttaki olmanın yolu bu duyguyu yerli yerinde kullanmaktan geçer.

Mü’minler Allah’tan umut kesmemekle de yükümlüdürler: “Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin” (Zümer, 53). Çünkü umutsuzluk insanı kendini düzeltme, arındırma çabalarından yoksun bırakır. Kur’an, mü’minin her durumda umut içinde olmasını gerektirecek müjdelerle doludur: “Rabbiniz bol rahmet sahibidir” (En’am,147).

Korku ve umut birbirini bütünleyen ve mü’mini kemale erdiren iki niteliktir. Bu nedenle Kur’an mü’minleri tanımlarken iki niteliği birlikte anar: “Yanları yataklardan uzaklaşır, korkarak ve umarak Rab’lerine dua ederler.” (Secde, 6).

Ashab-ı Kiramı düşünen kimse onların hem ciddî bir amel ve çaba, hem de büyük bir korku içinde olduklarını görür. İşte örnekler:

Hz. Ebû Bekir (r.a.) dilini tutar ve “İşte beni, belâlara bu soktu” derdi. Çok ağlar ve “Ağlayın, ağlayamazsanız ağlar gibi yapın” derdi. Namaza kalktığında, bedeni Allah korkusundan sanki bir odun kesilirdi.

Hz. Ömer (r.a.) Gece Kur’an okurken bir âyetten ötürü dehşete düşüp hasta olduğu ve günlerce evinde kaldığı; insanların onu hasta sanarak ziyaret ettikleri olurdu. Yüzünde ağlamadan dolayı oluşmuş iki siyah çizgi vardı.

İbn Abbas ona: “Allah senin vesilenle şehirler kurdurdu, seninle fetihler yaptırdı ve şöyle şöyle yaptırdı” dediğinde:
“Keşke sevapsız ve günahsız olarak azaptan kurtulabilsem” dedi.


Hz.Osman (r.a.) Bir kabrin başında dursa sakalı yaşarana kadar ağlar ve: “Şayet hangisine girmekle emrolunacağımı bilmeksizin cennet ile cehennem arasında bulunsam hangisine gideceğimi bilmeden önce kul olmayı tercih ederdim.” derdi. Hz. Ali (r.a.) “Uzun emel ahireti unutturur, hevâ hevese uymak ise haktan engeller. Dikkat edin! Dünya çekmiş gidiyor, ahiret ise bize doğru gelmekte. Her ikisinin de adamları vardır. Siz dünya değil ahiretin adamlarından olun. Zira bugün amel var hesap yok, yarın hesap var amel yok.”

Ebû Derdâ (r.a.) şöyle derdi:

Kıyamet günü en korktuğum şey bana: “Ey Ebû Derdâ, bildin. Peki, bildiğinle nasıl amel ettin!” denilmesidir. Yine şöyle derdi: “Ölümden sonra karşılaşacağınız şeyleri bilseydiniz iştahla yemek yemez, su içmez, gölgelenmek için evlere girmezdiniz. Dağlara çıkar göğüslerinize vurur ve kendiniz için ağlardınız…”

İbn Abbas (r.a.) ‘ın iki gözünün altında gözyaşından meydana gelmiş, ayak bağı gibi bir iz vardı.
Ebû Zer (r.a.) kendisine beyt’ül maldan maaş teklif edildiğinde:
“Bizde sütünü içtiğimiz bir keçi, üzerinde eşya taşıdığımız merkep, hizmet eden hizmetçi, bir de aba var ve ben bunların hesabından korkuyorum; öyleyken maaşın hesabını nasıl vereyim?”


Temim-i Dârî bir gece, Câsiye sûresini okurken: “Yoksa kötülükleri işleyen kimseler kendilerine inanıp salih ameller işleyenler gibi davranacağımızı mı sandılar” (Câsiye, 21) âyetine geldiğinde bunu sabaha kadar ağlayarak tekrarladı durdu.

Dha
 

_Berceste_

bir tutam delilik...
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
6,798
Tepkime puanı
1,525
Puanları
0
ALLAH Hz.Ömer (r.a) gibi korku ve ümit dengesini anlayanlardan eylesin ...

ALAH razi olsun abla
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
SEVGİLİ KARDEŞLERİM,


Yukarıdaki iki yazıda BİLMEDİĞİMİZ bir şey var mı..??

Şu günah ,bu günah, cehennem,KORKU...
Yüce Allah sadece insanları cehenneme sokar, yakar,pişirir
ve bununla uğraşır düşünceleri....

Biraz Yüce Allahın MERHAMETİNİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ anlatan yazılar ,yazın, veya getirin...

YÜCE ALLAHIN MERHAMETİNİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ ANLAR VE KAVRARSANIZ...



KUR'AN-I KERİMİ baştan sonra okur ve sonra ..

Bu kitap bana ne anlattı diye düşünürseniz......
üç cümleyle şunu bulusunuz:

1) Allah bize: BANA İNANIN diyor..

2) Allah bize ÇALIŞIN,ÇOK ÇALIŞIN, EŞİNİZİN ,ÇOCUKLARINIZIN,AİLENİZİN MAİŞETİNİ EN İYİ
ŞEKİLDE TEMİN EDN diyor.

3) Allah bize : BENİM YARATTIĞIM HİÇBİR CANLIYA ZARAR VERMEYİN, ONLARA İYİLİK YAPIN diyor...

selam arkadaşlarım....
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
@CENGİZHAN

Allah'ın merhameti kuluna sirayet eder siz de bu merhameti göremiyoruz
menkıbe ve hikayelerde bile alınacak dersler vardır itikadlaştırmak yanlış

ayrıca cehennem ayetleride lüzümsuz değil herhalde...
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Meseleyi şahsım üzerine getirmenizi anlayamadım doğrusu
Rabbimin bahşettiği bir kabiliyet varsa hamd ederken elimden geldiğince yazmaya gayret ediyorum muhtelif yerlerde
Benim aktardığım yazıda ayetlerde vardı siz alacak hiç bir şey yok derken bu ayetleri de dahl ettiğinizin farkında değilsiniz sanırım
Kısıtlama almışsınız geldiğiniz zaman yeniden okuyun derim selam ile...
 
Üst