Müddessir Suresi'nde '19' Sırrı Öncesi

ŞAKİROĞLU

Asistan
Katılım
16 Nis 2013
Mesajlar
375
Tepkime puanı
3
Puanları
18
Yaş
73
Konum
İSTANBUL
Web sitesi
www.hikayeler.net
Onlarca yıl önce Kur'an'daki bir ifade ''19 Mucizesi'' şeklinde dünyaya duyuruldu.

Bugüne kadar yazılmış tüm tefsir ve meallerde Müddessir Suresi'nin 30'ncu ayetindeki ''Aleyha tis'ati aşere'' (üzerinde 19 var) ifadesine ''19 tane melek var'' şeklinde anlam verilmiş. Bu anlam, ayetle ilgilenen çok müslümanı düşünmeye mecbur etmiş olmalıydı ki, 20'nci yüzyılın sonuna yaklaşılırken ''Aleyha tis'ati aşere'' ayetinden ''19 Mücizesi'' şeklinde bir kuram ortaya çıktı.

Müddessir Suresi Hz. Muhammed'e şu emirle başlıyor:

''Ey örtüsüne bürünen kişi. Kalk ve uyar''. (Müddessir: 1-2)

Soru: Bu emri alan Hz. Muhammed, niçin örtüsüne bürünmüş? Kimi, kimleri niçin uyaracak?

Mekke'nin siyasi durumu para gücüne sahip ağaların hegemonyasını yansıtır. Parayı ticaret yoluya kazanan fertler çoğunluk ise de, hegemonyasını sürdüren ağaların kazancı, köle kullanmaktan, kadın ticaretinden ve fuhuştan gelir. Namuslu erkeklerin doğan kız çocuklarını diri toprağa gömmelerinin sebebi, kızlarının ileride ağaların çukuruna düşme endişesidir; baba olma şerefini kaybetme korkusudur.

Hz. Muhammed'e ''kalk ve uyar'' emri, Mekke halkının sosyal yaşantısının fahşadan ahlaka doğru düzeltilmesi içindir.

Müddessir Suresi'nin 5'nci ayetinde 'rucz' adı ve 'hecere' fiili dikkate veriliyor.

Türkiye'nin tüm meal kitaplarında, Müddessir Suresi'nin ''Ve'r-rucze fehcur'' ayeti ''pislikten, günahtan, putlardan, kötü şeylerden uzaklaş'' şeklinde meallendirilmiş.

Bu ifadeler ayeti anlamaya yetmiyor.

Fahruddin Er Razi'nin tefsirinde, bu ayete izahat yok. El Utbi adlı kişiden aktarılan anlam şöyle: ''Rucz, çirkin ve kazurat şeyleri ifade eden kelimedir. Bu ifade ile sanki, Hz. Muhammed'e kabalığı, sefihliği, çirkin şeyleri bırak; bu tür şeylere başvuran o müşriklerin huylarıyla huylanma... demek istenmiştir''.

Bu anlam oldu mu?..

Olmadı...

'Hecere/yehcuru' fiili, belirli kişi veya gruptan ülfeti, dostluğu, ilgiyi kesme hareketini belirtir. O zaman ''fe'r-rucze fehcur'' emri, azab getirecek yaşantıyı devam ettirenlerden ülfeti, dostluğu kes, onlardan uzak ol anlamında olur. Hz. Muhammed, onların huylarıyla huylanabilen, çirkin şeylerle beraber olan, kabalığı şiar edinen kişi olsaydı vahye muhatap edilmezdi.

Soru: Çirkin şeyler nelerdir?.. Azap getirecek yaşantı nasıl bir şeydir?

Bunun cevabını, Dr. Nihal Şahin Utku'nun 'İSLAM ÖNCESİ DÖNEMDE ARABİSTAN' başlıklı yazınından aktaralım: ''Arap toplumunda nikah, kadını ve aile hayatını güvence altına alan bir kurum olmaktan uzaktı. Her ne kadar yaygın evlilik biçimi, bir erkeğin belli bir mehir karşılığında kendisine denk bir soy ve nesebe mensup bir kadınla nikah akdetmesi şeklinde gerçekleşiyorsa da, çok farklı evlilik ve birliktelik biçimlerine rastlanmaktaydı. Bir kadının kocasının uygun göreceği bir kişiyle çocuk sahibi olmak amacıyla bir araya gelmesi, iki erkeğin karşılıklı olarak eşlerini değiştirmeleri, hür olması nedeniyle zina yapamayan bir kadının bir erkekle metres hayatı yaşaması, bir kadının on kişiden fazla olmamak kaydıyla aynı anda farklı erkeklerle evlenmesi, kadın ve erkeğin süreli bir evlilik akdi yapması, üvey oğlun annesi ile evlenebilmesi, iki kız kardeşin aynı anda bir erkeğin eşi olması gibi farklı birliktelik ve evlilik çeşitlerinden bahsedilebilir''.

Bu yaşantının bir adım ötesinde fuhuş sektörü vardır. Bugünkü dilimizde adına 'batakhane' denilen yer.

Devamı ayette ''Velâ temnün testeksir'' emri gelmiş (Müddessir: 6).

Batakhane işleticilerinin tiksindirici yapısını bu uyarıdan anlamak mümkün. Ayet, Hz. Muhammed'e, onlara her hangi bir iyilikte bulunmayı, onlardan minnet duymayı yasaklamaktadır.

Müddessir Suresi'nin 4'ncü ayetinde Hz. Muhammed'e bedenini temiz tutması tavsiyesi var. Vahyi engelsiz alacağının şartıdır bu.

Hz. Muhammed niçin örtüsüne bürünmüştür?

Gelen vahy ile altından kalkamayacağı bir yükü sırtlamak zorunda olduğunu anlamıştır Hz. Muhammed. Titrediğini hissetmiş, örtüsüne bürünerek kendini toplumdan saklamak istemiştir. Çöl ortasındaki bir şehirde, içinde bulunduğu topluma karşı bu davranışta bulunabilmek kolay mı?
Uğrayacağı sıkıntı çok büyük olacaktır. Olacaktır ama, sonucunun olumlu olacağı ''Ve lirabbike fe'sbır'' (Rabbin için sabret) uyarısıyla ima edilmiştir. (Müddessir: 7)

İbrahim Faik Bayav / ŞAKİROĞLU
(15.12.2019 09:15)
 

ilke

Paylaşımcı
Katılım
6 Kas 2017
Mesajlar
875
Tepkime puanı
188
Puanları
0
Ey Ukala !
Fahr-i Râzi gibi büyük bir tefsir alimini ayete anlam verememekle ve bilmemekle yaftalamak sana günâh ve vebal olarak yeterde artar bile ! Bu ayete ekser tefsir alimleri Hulâsatu'l- Beyân adlı büyük tefsri kitabında açıklandığı üzere şöyle yorumlar getirmişlerdir :
Yani; ey Resûl-ü Muazzam ! Sen Rabbine tekbir alıp ta'zim ettikten sonra ibadete başlayacağında libasını necasetten temizle. 6226 Zira; ibadet halinde taharet üzere bulunmak vacip olduğu gibi ibadetin gayrı zamanlarda dahi temizlik tabiat-ı beşerin seveceği şeylerdendir, insanın muazzap olmasını icab eden bilûmum günahları dahi terke devam et. Çünkü; günahlar rıza-yı İlâhî'ye muhalif olduğundan kahr-ı İlâhî'yi muciptir. Binaenaleyh; her âkilin her zaman için günahları terkle, nefsini azaptan muhafaza etmesi lâzımdır. İşte şu âyet; mekârim-i ahlâkın cümlesini câmi'dir. Çünkü; tab'ı beşerin seveceği taharetle emrettiği gibi her fenalığı terketmekle dahi emrediyor.

Fahri Râzi ve Ebussuud Efendi'nin beyanları veçhile Resûlullah'ın mezmum olan âdât-ı cahiliyeden evvelâ terkle emrolunduğu şey; necasetten taharet ve günahları terk etmektir. Çünkü; müşrikler hiçbir zaman necasetten ve sair tabiat-ı beşeriyeye muhalif olan şeylerden çekinmezlerdi. Buysa fıtrat-ı beşere muhalif olduğundan Hallâk-ı Âlem olan vâcibül Vücud tab'ı beşere mülayim ve akl-ı selime muvafık olan taharetle emretmiştir. Libası tathîr etmekle emri; ahlâk-ı zemimenin küllisini terketmekle emri müstelzimdir. Çünkü; ariyet olan elbiseyi tathir etmek lâzım olunca her zaman insanın kendisinden ayrılmayan nefsini ahlâk-ı zemimeden tathir etmesi lâzım olacağı evleviyetle sabittir. Yahut «Libasını tathir et» demek «Kısa kesin ve kısa giyin» demektir. Çünkü; elbiseyi uzun giymek âdet-i cahiliyedendir, uzun libas ise necasete bulaşmaktan halî olmadığı cihetle necasetten sakınmak müşkül olduğu gibi kibir ve tefâhur gibi necaset-i batıniyeye de sebep olur. Şu âyetten hangi manâ murad olunursa olunsun din-i İslâm'ın nezafet üzere bina kılındığına ve diyanet-i İslâmiye'de nezafete dikkat lâzım olduğuna ve furu-u a'mâl içinden evvel be evvel taharet emrolunması dahi taharetin herşeyden evvel lüzumuna delil-i kâfidir. Binaenaleyh; her müminin taharete devamı diyanet noktasından elzemdir. Hatta evin kaplarını yıkayıp temiz bulundurmak, avlusunu süpürüp lâtif tutmak zenginliği caliptir. Zira dinimizin iktizası; nezafeti âmirdir, esasen Allah-u Tealâ da naziftir, nezafeti sever.

(وَٱلرُّجۡزَ) R ü c z ün asıl manâsı; azap ve azaba sebep olan her günah olduğundan «Azaba müeddi olan ma'siyetin küllisini 6227 terke devam et» demektir. Çünkü; Resûlullah günah işlemediğinden «Günahı terket» demek «Günahın terkine devam et» demektir.
Görüldüğü gibi, verilen manalar gayet doyurucu ve bütün fahşa'yı kapsmakta ve içine almaktadır. Bu Şakir vatandaş Amerikayı yeniden keşfe çıkmıştır da bu ülkenin Kristof Kolomb tarafından 1492 yılında keşfeddildiğinen bi-haber kalkmış burada yeni keşif macerasına atlamıştır !
Allah cümlemize intibahlar versin !
 
Üst