Moro Müslümanları

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45


Resim_1295860167.jpg


Çok uzaklarda bir diyar. Hikâyeleri insanı derinden yaralıyor. Müslüman olarak yaşamak için yıllardır büyük bir mücadelenin içinde... Ölmüşler, sürülmüşler ama boyun eğmemişler. Onların adı: Morolar. Kaderleri Filistinlilerden farksız. Filipinler devleti İsrail’i aratmıyor




Serkan Pal & Ahmet Köroğlu / Özgün Duruş
Filipinler’de uzak bir diyar. Hikâyeleri insanı derinden yaralıyor. Müslüman olarak yaşamak için yıllardır büyük bir mücadelenin içinde… Ölmüşler, sürülmüşler ama boyun eğmemişler. Onların adı: Morolar. Kaderleri Filistinlilerden farksız…

*****
Sezer Pal-Ahmet Köroğlu

Moro, Filipinler’in güneyinde Mindanao adasında yaşayan Müslümanlara, Endülüs’ün son zamanlarında 16 yüz yılda burayı işgal eden İspanyollar tarafından takılan bir isim. Morolar aslında Endülüs’ün Müslümanların elinden çıkması sonucunda İspanya’da kalan ve dinlerini engizisyon işkencelerinden kurtulmak için gizleyen Müslümanların adı. Morisko olarak da geçiyor bazı kaynaklarda. Filipinler’deki Müslümanların yaşadıkları topraklara ise Bangsamoro (Moroların yurdu) deniyor.

Kaderleri Endülüs’e benzemiş

Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar yaşıyor ancak Kâbe’den en uzakta hangi Müslüman devleti kurulmuş diye sorulsa "Moro" cevabı yanlış olmaz. Ortak isimleri gibi Mindanao adasındaki Müslümanların kaderleri de, Endülüs’e benzemiş. Zamanında Endülüs’e yardım edemediğimiz için Endülüs’ü kaybetmişiz. Eğer Moro’ya da yardım edemezsek, bizden sonraki nesil de bizi suçlayacak

Hiç gündeme girmemiş…

Filistin sorunu her gün gündemimizde olmasına rağmen benzer sıkıntıları yaşayan Filipinler (Moro) ve Tayland (Patani) Müslümanları neredeyse hiç gündemimize girmemiş. Büyük sıkıntılar yaşayan Moro Filipinlerin işgali altında bulunuyor. Güneydoğu Asya’da bulunan Filipinler’in yaklaşık 90 milyon nüfusu var. Burayı o bölgedeki diğer ülkelerden farklı kılan özelliklerin başında, Filipinlerin, bölgedeki tek Hıristiyan ülkesi olması. Ülkede Müslümanlar yüzde 10’luk bir nüfusa sahip.

Resim_1295860049.jpg
Temel kodları bozulmuş

Filipinler’in İspanya ve Amerika’nın sömürgesinde kalması sadece kültürlerini değil din ve dillerini değiştirmiş. Ülkedeki Katolikler İspanya’nın 300 yıllık, protestanlar ise Amerika’nın 45 yıllık işgalinin ürünü. Çok sayıda farklı etnik unsurun yaşadığı ve yüzlerce yerel dilin konuşulduğu Filipinler’de uzak doğunun temel kodlarını görmek hayli zor.

Olumsuzluk hemen göze çarpıyor

Hıristiyanlık adeta farklı bir toplum yaratmış. Belki de dinin bir toplumun tüm yaşantısını farklı alanlarıyla birden değiştirmesi ve yeninden kurmasının en güzel örneklerinden birini Filipinler’de görüyorsunuz. Malezya, Endonezya, Tayland ve diğer Uzak Asya ülkelerindeki havayı Filipinler’de bulmak zor. Toplumsal kapının çözüldüğü ülkede aynı zamanda büyük bir ekonomik geri kalmışlık var. Ülkeyi ziyaret eden bir yabancı toplumdaki olumsuz yansımaları anında görebiliyor.

Resim_1295860093.jpg
Dilenci toplum havası var

Ülkede orta sınıf neredeyse yok. Halk ya çok zengin ya da çok fakir. Dilenci bir toplum havası var. Rivayetlere göre Filipinler’in başkenti Manila’nın isminin de hikâyesi ilginç. İspanyollar 16. Yüz yılda burayı işgal için ilk keşif kollarını yollamış, bunlar dönemin Müslüman sultanı tarafından güzel bir şekilde karşılanmış ve daha sonra güzel bir şekilde uğurlanmışlar. Fi Emanillah “Allah’a emanet olun” cümlesinden onlara kalan da bu olmuş.
Günümüzde de Manila olarak kullanılan başketin isminin buradan geldiği belirtiliyor.

Sokaklarda yaşayanlar…

15 milyon nüfusu barındıran Manila’da tam bir keşmekeşlik var. Binlerce insan sokaklarda yaşıyor. Fuhuş ciddi bir sektör. Geceleri sokaklarda yürüyüşe çıktığınızda, annesinin yanına çocuğu kıvrılmış uyuyan babasız ailelere her adım başında rastlayabilirsiniz. Rehberimiz bunların gayri meşru çocuklar olduğunu söyledi. Bu arada şehrin ortasından akan nehir bir çöplük görüntüsünde. Sanayi kirliliği yanında evsel atıklar da nehrin bazı bölgelerinde yüzeyi tamamen kaplamış durumda. Her aşamasında insana değer vermeyen bir devlet imajı ile karşılaşıyorsunuz. Çevre kirliliği bunun en belirgin göstergesi.

Moro’ya yolculuk

İnsanların hayatlarını idame ettirebilmek için oradan oraya koşturdukları bir şehir olan Manila’dan Moro’ya gittik. Müslüman bölgenin tek büyük şehri olan Cotabato’ya
pirinç tarlalarının göz alabildiğine uzandığına şahit olduk. Her yer yemyeşil. Yeşillikler haricinde coğrafi olarak göze çarpan bir güzelliğe rastlamak mümkün değil Manila civarında.
Müslüman kardeşlerimize ulaşmak için aktarmalarla yaklaşık 40 saat süren bir yoculuk yaptık. Havada kaldığımız net süre 14 saati buldu. Ancak Müslüman bir coğrafyaya, oradaki kardeşlerimize yardım etmek için gidiyor olmamız, bütün sıkıntı ve yorgunluğumuzu unutturuyordu.

Uçağın kapısı açıldığında

İHH gönüllüsü olarak yardım faaliyetleri için yola çıkan ekibimiz, Gerçek Hayat dergisi yazarı Yusuf Armağan, Viyana’dan yeni doğan bebeğini hastaneden eve bırakıp hemen yola çıkan kameraman Fatih Ketancı, akademisyen, aynı zamanda Mazlumder gönüllüsü Ahmet Köroğlu ve benden oluşuyordu. Uçağın kapısı açılıp Cotabato havaalanında yere ayak bastığımızda, az önce yağan yağmurun niçin bu kadar çabuk kuruduğunu, havaya yükselen koku ve nemden anladık. Kış mevsimi, ortalama sıcaklık 26 derece, yaz ise 30 derece civarında oluyormuş.

Resim_1295860133.jpg
Ordu tarafından kuşatılmış

Burada yaz veya kış değil, yağmurlu veya yağmursuz diye iki mevsim var. Yağmursuz kelimesi sizi yanıltmasın, yağmursuzu, bizim buraların yağmurlu hali gibi. Yağmurlu hali

ise, sellerin 4 ay boyunca bir deltada kurulmuş olan Cotabato’yu işgal ettiği mevsim.


Yemyeşil, ormanlarla kaplı, tertemiz havası olan bir doğa harikası Cotabato. Doğa harikasını bozan ise işgal. Çevremiz Filipinler Ordusu tarafından kuşatılmış gibiydi.

Nasıl bir etki bıraktığını…

Yolumuz sık sık askeri kontrol noktaları tarafından kesildi. İki olağanüstülükle karşı karşıya kalmıştık: Coğrafyanın olağanüstü güzelliği ve Olağanüstü Hal yönetimi. Mindanao’da yaşayan Müslümanların Filipinler hükümeti ile çok uzun yıllardır devam ede gelen mücadelelerinin şehir ve hayat üzerinde bu denli olumsuz etkiler bırakabileceğini hayal bile etmemiştik. Sanki burası bir başka Filistin idi.

Yıllarca süren mücadele

Bölge tarihi, zamanında Müslümanların burada ne kadar etili olduklarının örnekleriyle dolu.
Burada pek çok sultanlıklar kurulmuş. Öyle ki, Macellan dünyayı dolaşıp bu bölgede girdiği bir çatışmada Lapu Lapu adında Müslüman bir kabile reisi tarafından öldürülmüş. Lapu Lapu, Hıristiyan halk tarafından bile kahraman kabul ediliyor. Batılılara karşı ilk mücadeleyi başlattığından dolayı. Macellan`ın, dünya turuna çıktığı gemilerden bir tanesi kurtulup İspanya’ya ulaşınca, sömürge mekanizması aktive oluyor ve İspanyollar, Azteklere yaptıkları gibi çeliğin ve tüfeğin gücünü bu topraklarda da gösteriyor.

Amerikan oyunlar

Mindanao Adası ile 300 yıllık mücadelesinin ardından, İspanyollar, 19. Yüz yılın sonunda Amerikalılarla girdikleri savaşı kaybederek, Mindanao dahil tüm Filipinleri 20 milyon dolar karşılığında Amerikalılara satıyor. Bu ‘çetin ceviz’i devralan Amerikalılar 1946’da Filipinleri ayrı bir devlet olarak tasarlarken Müslümanlar istememesine rağmen adayı da Manila’ya bağlıyorlar.

Yanlış politika ve direniş

1960’larda diktatör Ferdinant Marcos’un yanlış politikaları sebebiyle Müslümanlar örgütlü direnişe geçiyorlar ve Moro Milli Özgürlük Cephesi Nur Misvari önderliğinde kuruluyor.
Cephenin kuruluşunun en önemli tetikleyicilerinden biri, bin kadar Müslüman’ın bir camide katledilmesi oluyor. Moro Milli Özgürlük Cephesi, silahlı mücadeleyi 1989’da Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi anlaşması karşılığında bırakıyor.

11 Eylül’le gelen felaket

Bu noktada yapılan anlaşmanın Müslümanlar aleyhine olduğunu düşünen Moro Milli Özgürlük Cephesi komutanlarından Selamet Haşim, Moro İslami Özgürlük Cephesi’ni kuruyor. Bu örgüt daha fazla İslami söylemi olan bir örgüt. Moro Milli Özgürlük Cephesi ile Moro İslami Özgürlük Cephesi’nin ayrılmasını Filistin’deki yapıya benzetebiliriz.
2001 yılındaki 11 Eylül saldırılarından sonra İslam ülkelerinden gelen yardımlar bıçak gibi kesilince ve Amerika destekli büyük operasyonların ardından Moro İslami Özgürlük Cephesi büyük güç kaybederek, 100 bin kişiye yakın silahlı gücü kaldı. Buna rağmen Moro İslami Özgürlük Cephesi, ideallerinden taviz vermedi.

Müslümanların asıl temsilcisi


Günümüze kadar süren barış görüşmeleri ise Filipinler hükümetinin ısıt-soğut taktiğiyle sürüyor. Halk arasında teveccüh görmeyen Filipinlerin, kukla hükümeti olarak kabul ediliyor.


Moro Milli Özgürlük Cephesi’yle Moro İslami Özgürlük Cephesi arasında bir çatışmanın olmaması bölge için çok önemli. Müslümanların asıl temsilcisi Moro İslami Özgürlük Cephesi kabul ediliyor. Hem içeride hem de dışarıda. Filipinler hükümetinin Müslümanları kontrol etme çabası ise sürüyor. Ancak bu çok zor görünüyor.

İsrail politikaları uygulanıyor

Morolar kuzeydeki halkların aksine her zaman özgürlüklerine düşkün. Bu konuda taviz verilmiyor. Bunun bedeli olarak son 50 yıl içinde 250 bin şehit verilmiş. Mindanao Adası’nın en önemli şehri Cotabato Müslümanlar’ın da merkezi konumunda. Adanın genel nüfusu yaklaşık 20 milyon ve bunun hemen hemen yarısını da Müslümanlar oluşturuyor.
Daha önceleri oran Müslümanların lehine iken devletin uyguladığı göçmen yerleştirme politikaları ile değişikliğe uğramış. Bu politika bize İsrailli yerleşimcilerden tanıdık geliyor.

Morolar bize kırgın

Beş gün kaldığımız Cotabato’da üzerimize aldığımız sorumlukları yerine getirdik. Ve dönüş yaklaştıkça hepimizdeki ortak istek keşke biraz daha burada kalabilsek arzusu. Öncelikle sorumluluklarımızı sorunsuz bir şekilde tamamlıyoruz. Ama daha ne kadar büyük sorumluluklarımızın olduğunu da gözden kaçırmıyoruz. Uzun yıllardır gözden uzakta gündem dışı kalmış bir coğrafya olması hasebiyle Morolular biraz kırgınlar. Kimse ilgilenmemiş oralarla. "Sizi buna en çok iten sebeplerden birisi de tarihi misyonunuzdur" diyorlar. Abdulhamid’den, Abdulhamid’in oraya yolladıkları hocalardan bahsedip 1960’larda düzenleri dağıtılana kadar İstanbul’daki Sultan adına hutbe okuttuklarından bahsediyorlar.

İsyanın asıl sebebi

Bölge özellikle bilinçli olarak fakir bırakılmış. İstatistiki bilgileri incelediğimizde en fakir bölgenin burası olduğunu görüyorum. Zaten isyanın başlamasının en önemli sebeplerinden biri de bölge kaynaklarının kuzey tarafından sömürüldüğü halde, bu kaynakların halkla paylaşılmaması olarak anlatılıyor. Geçim kaynakları tarım ve balıkçılık. Küçük çaplı da olsa hiçbir sanayi kuruluşuna rastlamadık. İnsanlar genelde baraka tarzı ufak evlerde yaşıyorlar.
Elektrik şehir merkezinde var ama köylerde yok, varsa bile bunu finanse edebilecek mali imkânları yok. Eğitim ve sağlık konusunda da hem altyapı hem de imkânlar noktasında ciddi sıkıntılar yaşıyor.

Bir hastaneleri bile yok

Morolular. Devletle devam eden ve uzun bir tarihi olan çatışmalar da bölgedeki sorunların derinleşmesine ve kökleşmesine yol açmış. Müslümanların bir hastaneleri bile yok.
Bu alanda da Hıristiyanlara bağımlılar. Bölgede işletmeciliğini misyoner gruplarının işlettiği pek çok hastane ve poliklinik mevcut. Bu sağlık kuruluşlarında vitrinde daima rahibeler görünüyor. Tüm bu zor şartlara rağmen buradaki Müslümanların yüzlerinde gülümsemeler hiç eksik olmuyor. Belki de hayatlarındaki minimalizmin getirdiği bir mutluluk var.

Parasızlıktan kapanan yetimhaneler

Çok küçük, çürük ve korunaksız barakalarda yaşasalar da her köye daha derli toplu sağlam bir cami yapılmış. Dini değerlerine sahip çıkıyorlar. Resmi eğitim sistemiyle ciddi sorunları bulunsa da bir çocuğa gereken temel eğitim bilgilerini verecek mekanizmalar kurulmuş. Çocuklarını devlet okullarına göndermemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ödeneksizlikten kapanan 10 kadar yetimhane bizi çok üzdü. Ayakta kalan 2 tanesinin ise 60 çocuk için ayda sadece bin dolarlık bir bütçesi olduğunu ve ancak karınlarını doyurabildiklerini öğrendik.

En güzel coğrafya

Köylerden birinde barakanın içini görmek için izin istedik. 15 metre karelik bir oda, yerde döşekler ve çocuk için bir hamak… Az çok gezmeyi seven biri olarak Moro bende çok farklı duygular bıraktı. Gördüğüm en güzel coğrafyalardan biri. Zor şartlar altında onurlu kalan ve yaşayan Müslümanlar’ın çehrelerindeki tebessüm. Olumsuzlukların içselleştirildiği ve güzelliklerin ortaya çıkarıldığı bir yaşama sanatının tecessüs ettiği bir yer Moro…
 
K

Kaçak

Guest
Unutulan Filistin: Moro!

Resim_1295860006.jpg


Resim_1295860049.jpg
Temel kodları bozulmuş


Resim_1295860093.jpg
Dilenci toplum havası var


Sokaklarda yaşayanlar…



Resim_1295860133.jpg
Ordu tarafından kuşatılmış


 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Moro Müslümanları Filipin Hükümeti İle Yeniden Masada

Moro Müslümanları Filipinler yönetimi ile yeniden masaya oturdu. Malezya`da gerçekleştirilecek görüşmeler 3 gün boyunca devam edecek

Resim_1329228541.jpg


Morolu Müslümanlar Filipin yönetimi ile barış görüşmelerini gerçekleştirmek için yeniden masaya oturdu.

Dün başlayan görüşmeye Moro Müslümanlarını temsilen Moro İslamî Özgürlük Cephesi (MILF) katılıyor. Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da gerçekleştirilen görüşmeler üç gün boyunca devam edecek.

Toplantıya katılan Filipinler yönetimi heyeti başkanı Marvic Leonen, toplantıda halihazırdaki konular üzerine eğileceklerini ifade etti.

Açıklamasında Leonen, “Toplantıda karşılıklı olarak devam eden sorunların çözülmesi ve çözülen sorunların sürdürebilirliği üzerinde mutabakat sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

MILF adına toplantıya katılanlar heyet başkanı Muhakder İkbal ise bütün konuların masaya yatırılacağını ifade etti.

Son toplantılarda güç ve zenginlik paylaşımı ve toprak gibi, "sorunların merkezinde" yer alan konular ele alınmıştı.
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Adem ÖZKÖSE
Moro Müslümanları ve Moro Adası Türkiye’de yeni nesil tarafından pek fazla bilinmiyor. Oysa yetmişli yıllarda çıkarılan Gölge, Akıncılar, Akıncı Güç gibi dergilere göz attığımızda Moro’nun o yıllarda bugünden çok daha fazla bilindiğini fark ederiz. Ayrıca 13 yıldır zindanda tutulan Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun Moro Destanı isimli harika bir şiir kitabı bulunuyor. Mirzabeyoğlu’nun genç yaşlarda kaleme aldığı kitabın çizimlerini de usta çizer Yalçın Turgut Balaban yapmış. Ben de ilk defa Morolu Müslümanlardan ortaokul yıllarımda defalarca okuduğum ve bazı mısralarını ezberlediğim bu kitap vesilesiyle haberdar olmuştum. Ve Allah yıllar sonra içimde bir şiir kitabının mısraları olarak kalan Moro’yu ziyaret etmemi nasip etti. İnsan hayatını yıllar önce kurduğu hayallerin peşinden giderek yaşarsa Allah ona bir şekilde hayallerini gerçekleştirmenin fırsatlarını sunuyor. Önemli olan kurduğumuz hayallere bir ömür boyu sahip çıkmak ve hayallerimizi gerçekleştirme konusunda ısrarcı olmak…
Geçmişte Müslümanlara ait bağımsız bir İslam devleti tarafından yönetilen Moro Adası bugün Filipinler yönetiminin işgali altında. İşgalden önce adanın tamamı Müslümanlardan oluşuyormuş. Fakat yetmişli yıllardan itibaren Filipinler yönetimi tarafından düzenlenen Hıristiyanlaştırma faaliyetleri sonuç vermiş. Toplam nüfusu 23 milyon olan Moro Adası’nın bugün 10 milyonunu Müslümanlar, 13 milyonunu ise Hıristiyanlar oluşturuyor. Filipinler yönetimi tarafından desteklenen Hıristiyan milis örgütleri zorla Müslümanların topraklarına, evlerine el koymuşlar. Bundan dolayı milyonlarca Müslüman evlerini, topraklarını terk etmek zorunda kalmış. Evlerini terk etmek zorunda kalan Morolu Müslümanların bir kısmı nehirlerin üzerinde yaşıyor. Hiçbir teknolojik aletin kullanılmadığı bu evlerde yaşayan on binlerce Müslüman, bütün ihtiyaçlarını üzerinde yaşadıkları nehirlerden sağlıyor. Matanboy nehrinin üzerinde yaşayan Müslümanlara niçin nehirlerin üzerinde yaşadıklarını sorduğumda aynen şu cevabı aldım: “Suyun üzerinde yaşamak pahasına da olsa topraklarımızı terk etmeyeceğiz. Eğer Mindanao Adası’nı terk edersek gelecekte adada Müslüman kalmaz. Biz her ne olursa olsun dinimizi, vatanımızı savunmaya devam edeceğiz. Ve adadaki İslam toplumu hep var olacak.” Müslümanların bir nehrin üzerinde de olsa topraklarını terk etmemeleri bana son derece asil ve kahramanca bir davranış olarak geldi.
Topraklarına el konulan Müslümanların diğer kısmı ise Moro İslami Kurtuluş Cephesi’ne sığınmış. Moro İslami Kurtuluş Cephesi’ne bağlı askeri kamplarda yaşayan bu mülteciler geçimlerini toprağı ekip-biçerek sağlıyorlar. Mücahitler kendilerine sığınan halka toprağı ekip-biçmeleri için manda, hatta saban bile vermiş. Kamplarda yaşayan insanlar da sırayla bu sabanları kullanarak günlük rızıklarını elde ediyorlar.
Liderliğini Hacı Murat İbrahim’in yürüttüğü Moro İslami Kurtuluş Cephesi’ne ait adada 23’den fazla askeri kamp var. Ebubekir Sıddık, Ömer İbnül Hattap, Halid bin Velid gibi sahabelerin, Selahaddin Eyyubi gibi büyük İslam komutanlarının isimlerinin verildiği kampların birinin de ismi Filistin. Tamamı ormanlık alanların içinde bulunan kampların her birinde binlerce Morolu Müslüman yaşıyor. Ben de Hilal TV için hazırladığımız bir belgeselin çekimleri için bu askeri kamplardan Hz. Ebubekir Sıddık ve Ömer İbnül Hattap kamplarını ziyaret ettim. Kamplardaki Müslüman direnişçiler disiplinli görünümleriyle bir gerilla hareketine mensup savaşçılardan çok, düzenli bir ordunun askerlerine benziyorlardı. Bu kamplarda yaptığım görüşmelerin sonunda Moro’daki direnişin İslami anlayış olarak dengeli ve siyasi ufku geniş bir liderliğin, kadronun kontrolünde olduğunu anladım. Mücahitlere ait askeri kamplarda en çok dikkatimi çeken şeylerden biri de kadın savaşçılar oldu. İslami Cephe’nin saflarında Filipinler yönetimine karşı bağımsızlık için savaşan bu kadın savaşçılara Ümmü Mümine isimli bir bayan komutanlık yapıyor. Ümmü Mümine’ye, “Yıllardır bağımsızlık için mücadele ediyorsunuz. Gerçekten bir gün bağımsızlığınızı elde edeceğinize inanıyor musunuz” diye sorduğumda “ Biz sadece Moro Adası’nın değil; bütün İslam dünyasının bir gün özgürleşeceğine inanıyoruz” şeklinde bir cevap almıştım. Ümmet-i Muhammed, İslam dünyası hilafetin ilgasıyla birlikte belki yenildi, parçalandı; ama asla teslim olmadı. Bugün Müslümanlar her yerde direniyorlar.
Canları ve kanları pahasına da olsa dinlerini, topraklarını, özgürlüklerini savunuyorlar. Bu çelikten irade, bu ısrar bir gün mutlaka zaferle sonuçlanacaktır. Buna bütün kalbimizle inanıyoruz ve inanmaya da devam edeceğiz

Vha
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
ALLAH c.c. yar ve yardımcıları olsun..
Osmanlı uyanır uyanmaz koşacağız.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
kardeşim osmanlı öldü.

bu meselenin 11 eylülden sonra çözüldüğünü sanıyordum.
örgütün dağıtıldığını duymuştum.
hala devam ediyor demekki

dışişleri bakanlığına bu konuda mailler atılabilir
üzerinde çalışsınlar çözüm bulunur sanırım.
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Moro Müslümanları barışa çok yakın

120 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine yol açan 40 yıllık çatışma, Ekim ayında sona erebilir



Resim_1348480590.jpg



Moro Müslümanları ve Filipinler hükümeti bir barış anlaşması imzalamaya çok yakın. Her iki taraftan müzakerecileri bu yıl imzalanan çerçeve anlaşma önündeki engellerin yoğun diplomasi sonucu aşıldığını söyledi.


Reuters`e konuşan hükümet müzakerecisi hukuk profesörü Marvic Leonen,"bu yıl herşeyin tamamlanacağını" söyledi. Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) baş müzakerecisi Mohagher İkbal ise anlaşmaya yakın olduklarını ancak "iç güvenlik, toprak ve servet paylaşımı düzenlemeleri konularının hala masada olduğunu" belirtti.

Anlaşma Müslüman Mindanao adasında ateşkesi resmileştirirken, 2016`ya kadar yeni bir özerk bölge oluşturmak için bir yol haritası olacak.

Anlaşma ile çoğunluğu Müslüman 120 binden fazla kişinin ölümüne yol açan 40 yaşındaki çatışmanın sona ermesi umud ediliyor. Ekim ayında Malezya`da gerçekleşmesi beklenen görüşmelerin bir sonraki turunda imzaların atılması hedefleniyor.

Çerçeve anlaşması 1989 yılından bu yana yürürlükte olan mevcut özerk bölge yerine 2015 yılına kadar yeni bir yapı oluşturacak bir yasa taslağını hazırlamakla görevli olan 15 üyeli Geçiş Komisyonu kurulmasını öngörüyor.

Gloria Macapagal Arroyo döneminde kesintiye uğrayan müzakereler, yeni Cumhurbaşkanı Benigno Aquino`nun Tokyo`da MILF liderleri ile yaptığın gizli görüşmenin ardından Ağustos 2011`de yeniden başlamıştı.



Doğruhaber.com.tr - Dünya haberleri
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Moro`da Barış İçin Müzakereler Uzatıldı

Filipinler hükümeti ile Moro Müslümanları arasındaki barış görüşmelerinin uzatıldığı açıklandı, taraflar umutlu konuştu


Resim_1349442577.jpg



Filipinler hükümeti ve Moro Müslümanları arasında devam eden barış görüşmeleri yeni turlarla devam edecek. Her iki tarafın da 40 yıllık çatışmayı sona erdirmek için bir anlaşma varana kadar görüşmeleri sürdürme kararı verdiği bildirildi. .

Malezya`nın başkenti Kuala Lumpur`da gerçekleştirilen görüşmeler son aşamaya ulaştı. Üst düzey bir hükümet yetkilisi en az bir gün daha müzakerelerin uzatılacağını, Pazartesi günü bir duyuru yapılmasının beklendiğini belirtti.

Dört gündür süren müzakerelerin ardından, her iki taraf 2016 yılında Cumhurbaşkanı Benigno Aquino`nun görev süresinin bitiminden önce Mindanao adasında Müslümanların çoğunlukta bulunduğu bölgelerde özerk bölge oluşturmak için yol haritası teşkil edecek anlaşmanın detaylarını incelemek için zamana ihtiyaçları olduğunu söyledi.

Müzakerelerin gerektiği kadar uzatılacağı da ifade edilirken, "iki taraf da cesur ve ihtiyatlı davranıyor" yorumu yapıldı.

Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) yetkilis Gazali iktidar paylaşımı ve bölgesel konuları içeren konularda görüşmelerin sorunsuz devam etiğini kaydetti, barış için umutlu olduklarını söyledi.
 
Üst