*Molla İsmail Çetin Efendi'nin Bediüzzaman (RA) üzerine görüşleri*

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
HİRAHOS

Menşeini söyle sana onun kim olduğunu anlatayım diye bir ata sözü vardır.

KARABATAK gibisin

Tarikat ehli olduğunu söylersin ama hangi tarikat hangi efendiye bağlısın söylemezsin.

Belirli konular oldumu bilhassa F.Gülen cemeati tak ordasın.

Siz kimsiniz.

Eğer utanmıyorsanız vede inanıyorsanız

Bağlı olduğunuz kol ve efendi ?

Kaç kere sordum size es geçtiniz.

Yoksa beyan etmekten dolayı çekincenizmi var ?

Bir kişi yi

Bir gurubu

Ehli sünnetten değildir demek o kadar kolaymı ?

Sen islam a uymuyorsun demek o kadar kolaymı

Basit mi okadar

KALPLERİMİ YARDILAR da söylüyorlar


İşiniz gücünüz ordan burdan kaynaklalarla saldırmak.

Şimdi sana soruyorum Hirahos

Forumdaki mesaj kankin

Hiç bir tarikat koluna bağlı değil ve efendisi yok NE DERSİN ?
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Şöyle izah edeyim;

Yarın bir gün diyalog konusunda bir bahiste karşınıza İsmail Çetin efendinin "Diyalogcular ehli sünnet değildir" sözünü çıkardığımızda kabul edecek misiniz? Etmeyeceksiniz. O zaman biz de sorarız; madem sözlerini kabul etmiyordun, ne diye zamanında feyz dergisi mülakatını kullandın? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Demek ki maksadınız sadece reklam. Maksadınız bu gibi Zatları propaganda malzemesi olarak kullanmak! İsmail efendinin tarikat meyve mi sözünü alıyorsan, diyalogcular ehli sünnet dışı sözünü de alacaksın. Ve o zararlı işlerden vazgeçeceksiniz. Savunmayacaksınız da... Yoksa samimiyetsiz olursunuz.

Anlatabildik inşallah?!

İsmail ÇETİN Efendinin Bediüzzamana bakışı gibi sizler bakmıyorsunuz ve çekemeyip topu taca atıyorsunuz..

Daha önceleri Bediüzzamana müceddid derken şimdi merhum bir alim ve fikirleriyle yaşamış ölmüş tavrı sergiliyorsunuz..

sizdeki değişimi gözler önüne sermek için uğraşmadım.. ama keskin dönüşünüzü herkez gördü..

söyleyin bakalım İ.Çetin Efendinin dediği müceddidlik olayına şimdi nasıl bakıyorsunuz..??

İşinize geldiğinde Allah (CC) dostlarını ileri sürer.. işinize gelmedi mi geri çekersiniz... bu paranoyaktan bir zahmet kurtulun kardeşim.. hem bediüzzamana ve risale-i nur talebelerine ve hem de Hocaefendiye saldırmak ve açıklarını aramakla elinize bir şey geçmez.. sadece ölmüş kardeşinizin leşini yer, hayır ve hasanatlarınızın tükendiğini görürsünüz..

konu dahilinde sözleriniz varsa alayım.. yoksa cevap verilmeyecektir.. konuyu da saptırmayınız..selamlarımla..
 

furkan

Asistan
Katılım
7 Haz 2010
Mesajlar
486
Tepkime puanı
21
Puanları
0
Orhancan sevinecek isen fakir kendi görüşünü yazsın. Allahu alem diyerek.

Bediüzzaman hz.leri hikmet kutbudur ve müceddidlerdendir. Bu asırda tek müceddid yoktur.

Yedilerdendir. Zamanın sahibi değildir. Asrın kutbu da değildir. Kutublardandır ama kutbul aktab değildir.

Yani büyük bir evliyadır. Tarikatı yok saymak makamında değildir. Öyle anlaşılabilecek sözleri tevil edilir. Başka bir maksada yorulur. Onun dahi böyle bir gücü yok iken, nurcu abilerinin bu yöndeki sözleri hepten değersiz ve kıymetsizdir. Onlar Nursi hz.lerinin mirasından nemalanmak gayretinde olanlardır. Tarikat münkirleri için diyorum.

Oldu mu? Beğenmediğin kısmı yaz.
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Orhancan sevinecek isen fakir kendi görüşünü yazsın. Allahu alem diyerek.

Bediüzzaman hz.leri hikmet kutbudur ve müceddidlerdendir. Bu asırda tek müceddid yoktur.

Yedilerdendir. Zamanın sahibi değildir. Asrın kutbu da değildir. Kutublardandır ama kutbul aktab değildir.

Yani büyük bir evliyadır. Tarikatı yok saymak makamında değildir. Öyle anlaşılabilecek sözleri tevil edilir. Başka bir maksada yorulur. Onun dahi böyle bir gücü yok iken, nurcu abilerinin bu yöndeki sözleri hepten değersiz ve kıymetsizdir. Onlar Nursi hz.lerinin mirasından nemalanmak gayretinde olanlardır. Tarikat münkirleri için diyorum.

Oldu mu? Beğenmediğin kısmı yaz.

Bediüzzamanın tek müceddid olduğunu bizler de sizlere ikna etmeye çalışmıyoruz.. bir anda onlarca peygember görev alabildiği gibi onlarca da farklı yerlerde müceddid olabilir..


Madem müceddidliğini yani asrımızda Alemlerin Efendisinin (SAV) temsilcisi olduğunu düşünüyorsunuz bu kadar yaygara neden..?? kabulenmeme hastalığı mı var birilerinde.. Müceddid kendi dönem insanlarını imamı olmaz mı..??

Zamanın sahibi değilse kimdir...Faik efendinin duası sonrasında gösterilen zamanın kutbu yanlış mı olmuş size göre... ve 13-14 yaşında mükelliftelikten sonra ilm-i ledün ne sahip olması ne manasındadır..

Üstad (RA) Tarikatı yok saymamıştır ki devamlı bu yaftalamayı yapıştırmaya ve bu çamura atmaya çalışıyorsunuz.. lütfen biraz kendinize gelinizi ki Bediüzzamanın tasarrufu devam etmekte ve gayretullaha dokunursa size de dokunan olur.... selamlarımla..
 

furkan

Asistan
Katılım
7 Haz 2010
Mesajlar
486
Tepkime puanı
21
Puanları
0
Müceddid o asrın kutbul aktabı olması şart değildir. Eğer öyle olacak olsa, bir asırda 5 müceddid olsa 5 tane kutbul aktab mı olacak demektir. Müceddidler genelde yedilerden çıkar. Asrın kutbul aktabının müceddid olduğu zamanlar da vardır. İmamı Rabbani hz.leri gibi. Saidi Nursi hz.leri de yedilerdendir. Kutublardandır dedik. Ama kutbul aktab, yani kutubların kutbu değildir. Faik Efendi'yi ihvanımız arasında görenler var diye biliyorum (Emin değilim). Ne dediğini okumadım. Ne demek ister bilmem ama kutubluk tacı Sami Efendi hz.lerine, Hz. Peygamber tarafından manevi mecliste verilmiştir. Rüya olayı değildir. Fakir kıyas işini sevmem. Onu abilerinize havale edelim. Bunu yazmamızdaki tek maksat, tarikatı inkar hastalığına düçar olanlara bir merhem olması içindir. Üstelik risaleler bir takım ebced hesaplarıyla kendisini Geylani hz.leriyle irtibatlandırırken, Sami Efendimiz bizzat Geylani hz.leri ile görüşür. Ve Geylani hz.leri kendisi der, yolumu ihya et, evlatlarına Kadiri tarikatı dersi ver diye. Hal böyle iken bilmem ne abi, nasıl hadsizlik, çapsızlık yapar da kendince menfaat güder. Duha ve ıtri gibi nurcular burada nasıl zaman tarikat zamanı değil diyebilir? Daha üzerindeki Demirelci yaftasını atamadan (duha için)..
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Müceddid o asrın kutbul aktabı olması şart değildir. Eğer öyle olacak olsa, bir asırda 5 müceddid olsa 5 tane kutbul aktab mı olacak demektir. Müceddidler genelde yedilerden çıkar. Asrın kutbul aktabının müceddid olduğu zamanlar da vardır. İmamı Rabbani hz.leri gibi. Saidi Nursi hz.leri de yedilerdendir. Kutublardandır dedik. Ama kutbul aktab, yani kutubların kutbu değildir. Faik Efendi'yi ihvanımız arasında görenler var diye biliyorum. Ne dediğini okumadım. Ne demek ister bilmem ama kutubluk tacı Sami Efendi hz.lerine, Hz. Peygamber tarafından manevi mecliste verilmiştir. Rüya olayı değildir. Fakir kıyas işini sevmem. Onu abilerinize havale edelim. Bunu yazmamızdaki tek maksat, tarikatı inkar hastalığına düçar olanlara bir merhem olması içindir. Üstelik risaleler bir takım ebced hesaplarıyla kendisini Geylani hz.leriyle irtibatlandırırken, Sami Efendimiz bizzat Geylani hz.leri ile görüşür. Ve Geylani hz.leri kendisi der, yolumu ihya et, evlatlarına Kadiri tarikatı dersi ver diye. Hal böyle iken bilmem ne abi, nasıl hadsizlik, çapsızlık yapar da kendince menfaat güder. Duha ve ıtri gibi nurcular burada nasıl zaman tarikat zamanı değil diyebilir? Daha üzerindeki Demirelci yaftasını atamadan (duha için)..

okumak zor değildir.. linkini vereyim 3-5 dakikanızı alır.. ama okumadım diyerek de yan yatmanız gerekmez..

http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=86323&highlight=

yine tarikatı inkar diyerek olmayan bir şeyi de çamur misali yapıştırmaya çalışıyorsunuz.. bakalım nereye kadar yapacaksınız..

Bu arada Sami Efendi (RA) ile bir yorumum yoktur.. Efendi hazretlerini konuyu dahil ederek hata yapıyorsunuz..

Duha ve itri ben değilim.. onların sözlerine onların yüzüne söylerseniz ölmüş kardeşinizin etlerini dişlememiş olursunuz..
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-

... görüşmek üzre Allaha (CC) emanet olun... hayırlı akşamlar...
 

furkan

Asistan
Katılım
7 Haz 2010
Mesajlar
486
Tepkime puanı
21
Puanları
0
O kısmı zaten belirgin hale getirmişsin. Görmüş olduk. Nihayetinde Faik Efendi'nin rüyasıdır. Biz olmuş bir hadiseyi aktardık ve Gönenli Mehmed Efendi hz.lerinin açık beyanları vardır. Faik Efendi'yi Sami Efendi cemaati içerisinde gören birinden işitmiş idim. O bize gelirdi diye. Kendilerini tanımam. Ankaradan biri idi ve Ankara vazifelisi, çok daha değerli, kıymetli büyüklerimiz vardır.

Açıkca inkar olduysa, bizim öyle demişlerdi dememiz gıybet olmaz.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İsmail ÇETİN Efendinin Bediüzzamana bakışı gibi sizler bakmıyorsunuz ve çekemeyip topu taca atıyorsunuz..

Daha önceleri Bediüzzamana müceddid derken şimdi merhum bir alim ve fikirleriyle yaşamış ölmüş tavrı sergiliyorsunuz..

sizdeki değişimi gözler önüne sermek için uğraşmadım.. ama keskin dönüşünüzü herkez gördü..

söyleyin bakalım İ.Çetin Efendinin dediği müceddidlik olayına şimdi nasıl bakıyorsunuz..??

İşinize geldiğinde Allah (CC) dostlarını ileri sürer.. işinize gelmedi mi geri çekersiniz... bu paranoyaktan bir zahmet kurtulun kardeşim.. hem bediüzzamana ve risale-i nur talebelerine ve hem de Hocaefendiye saldırmak ve açıklarını aramakla elinize bir şey geçmez.. sadece ölmüş kardeşinizin leşini yer, hayır ve hasanatlarınızın tükendiğini görürsünüz..

konu dahilinde sözleriniz varsa alayım.. yoksa cevap verilmeyecektir.. konuyu da saptırmayınız..selamlarımla..

Bir kere konuyu tartışma havasından çıkarsanız iyi olur.

İkincisi geçen sene Said Nursi Hz.lerine kimler Müceddid diyor kimler demiyor bahsini RİSALEFORUM'da açan bendenizim. Konuda belirttiğim MÜCEDDİD diyenler içinde İsmail Efendi de vardı. Bunu biz yazdık. Gidip bakabilirsiniz.

Topu taca atan siz olmayasınız?
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Bir kere konuyu tartışma havasından çıkarsanız iyi olur.

İkincisi geçen sene Said Nursi Hz.lerine kimler Müceddid diyor kimler demiyor bahsini RİSALEFORUM'da açan bendenizim. Konuda belirttiğim MÜCEDDİD diyenler içinde İsmail Efendi de vardı. Bunu biz yazdık. Gidip bakabilirsiniz.

Topu taca atan siz olmayasınız?

zaten İ.Çetin Efendinin sözlerini buraya alan da benim.. demek istediğim sizin görüşlerinize ne oldu...

Manisalı nakşibendi nikli ahmet hoca ve E.Sifil hocanın sayfasında bulunan bilgiler, azizanın hocanın ve bedrin aslanının verdiği bilgilerden linklerden söz ediyorum..

yana aşağıdaki sözler ne oldu...??

Said Nursinin Müceddidliğine gelince ;

Bedrin Aslanı kardeşimizin verdiği linke bakınız.

Said Nursi merhumun akaidde müceddid olduğunu orada yazdık.

aslında anladınız ama ağzınızdan laf - yazı almak zor be kardeş..

topu da kornere atarak zarar ediyorsunuz bakınız..
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Doğrudan lafımı söylüyorum:

İsrail'i Akdeniz otoritesi ve yardıma koşan Müslümanları anarşist gösteren ve Papayı ve hizmetçiliğini kutsayan, "Diyalog" inançları yüzünden İsmail Çetin efendi tarafından EHLİ SÜNNET DIŞI ilan edilmiş bir zihniyetten tasavvuf ve de risale konularını öğrenecek değilizdir.

Müslüman kardeşlerime de bu zihniyetten hiç bir şey öğrenmemelerini şiddetle tavsiye ederiz.
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
yani azizan - nakşibendi Hocanın şu sözleri ne oldu.. sizlerin de olduğu ortamda söylenmişti 31.07.2007. de.

bu sözleri katılıyormusunuz.. yoksa unuttunuz mu..??

Said Nursinin Müceddidliğine gelince ;

Bedrin Aslanı kardeşimizin verdiği linke bakınız.

Said Nursi merhumun akaidde müceddid olduğunu orada yazdık.
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Doğrudan lafımı söylüyorum:

İsrail'i Akdeniz otoritesi ve yardıma koşan Müslümanları anarşist gösteren ve Papayı ve hizmetçiliğini kutsayan, "Diyalog" inançları yüzünden İsmail Çetin efendi tarafından EHLİ SÜNNET DIŞI ilan edilmiş bir zihniyetten ne tasavvuf ne de risale konularını öğrenecek değilizdir.

Müslüman kardeşlerime de bu zihniyetten hiç bir şey öğrenmemelerini şiddetle tavsiye ederiz.

birde konu dahilinde doğrudan lafınızı esirgemeyin lütfen..

Hocaefendiye zaten 3 kez aynı konuda tenkid ettiniz ve tekfire benzer sözleriniz vardı.. biliyoruz..

Konumuz Bediüzzaman ve doğrudan ve şiddetle ehl-i tarık olmadığınızdan sözünüzü yazınız lütfen zahmet olmazsa...
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Doğrudan lafımı söylüyorum:

İsrail'i Akdeniz otoritesi ve yardıma koşan Müslümanları anarşist gösteren ve Papayı ve hizmetçiliğini kutsayan, "Diyalog" inançları yüzünden İsmail Çetin efendi tarafından EHLİ SÜNNET DIŞI ilan edilmiş bir zihniyetten ne tasavvuf ne de risale konularını öğrenecek değilizdir.

Müslüman kardeşlerime de bu zihniyetten hiç bir şey öğrenmemelerini şiddetle tavsiye ederiz.

altı çizili sözlerinizi de kaydediyorum... eğer gerçek değilse gerçeğini okuturum sizlere..

tasavvuf ehli olmadan ahkam kesmeye benzemez bu işler...
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Bu arada ekleme yapmayalım lütfen.. görüşmemizde bu kısımlar yoktu.. uydurmayın yani..

yardıma koşan Müslümanları anarşist gösteren

esas konuya gelelim hirahos... konuyu dağıtmadan ve başka sözlere (yalan) girmeden..
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
tam gidiyorum.. arkamdan mesaj atıyorsun falan filan diye..

şimdi yine gitmeye hazırlanacağım demediğini bırakmayacaksın...

hadi hayırlısı işim var çıkıyorum artık..
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Madem ki sık olarak İsmail Çetin efendiden bahseder oldunuz, o Zatın bu konudaki şu yazısını da nazar-ı dikkate almanız elzem olmuştur:


TARİKATLARDA İNTİSAB VE KEMALİYETLERİ ELDE ETMEK USULÜ

Nisbet ve huzuru yani kemaliyetleri elde etmenin dört usulu vardır.

Birinci yol musafaha ve beyat etmekle mümin teslim olduğu şeyhinin emrine girmesiyledir. Giren onun emrinde zikir ve rabıtaya devam eder. Sarık cübbe giymek yani İslami kıyafete girmesi de faydalıdır. Bu yol yalnız nisbet almak içindir. Bilahare şeyhinin emri ile suluka başlar, halini Cenab ı Hakk’a havale eder. Artık bir taraftan Allah’a tevekkül etmekle, diğer taraftan da şeyhinin emri ile azami tedbir alır. Bütün hallerini hatta rüyalarını şeyhine arz eder. Şeyhi de münasib gördüğü en kolay yolla onu yetiştirmeye çalışır.

İkinci yol, ümmet hakkında ittifak etmiş olduğu zevatların kitaplarını okumak nisbet veyahud bereketleriyle şereflenmek yoludur. Buna yalnız nisbet ve bereketlenmek için kitaplarırının ince manalarını tetkik etmeden, mücerred okumakla devam edilir. Tarikat usullerinden haberdar olsun olmasın bu yolla da kemaliyetleri elde etmek mümkündür. Hadis i şerifte ‘ İlme riayetçi olun, ilmi rivayetçilerden olmayın’ buyrulmuştur. Bu yolda başkaları için değil, kendilerine faydalı olanlar yetişir.

Üçüncü yol, dirayetle kitaplarını okumak, kitapların içindekileri inceden inceye düşünmek ile devam edilen yoldur. Bu yolda ikinci yol gibi beyat olmaksızın nisbeti elde etme imkanı vardır. Her iki yolu da Kadiri, Şazeli ve bazı Sıddıkiyye yolundakiler tercih ettiler. Bu iki yolda yetişene ‘ Üveysiyü’l meşreb’ denilir. Şu kadar ki bazı Sıddikiler bu iki yol zor olduğu için tercih etmediler, tercih etmeyenler bu yoldaki tehlikeleri nazarı itibara almışlardır. Bu Abdi Fakirin itikadı da şudur: İntisab ve kemaliyeti elde etmek için birinci yolun tercihi şart değildir deriz. Ekmelü’l alimin Bediüzzaman Hazretleri de ikinci ve üçüncü yolu tercih etmiştir.

Binaenlayh üçüncü yolla devam eden her Müslim, İhyau Ulumi d Din, Kutü’l Kulub, Reşehat, Mektubat-ı Rabbani gibi kitaplara dalıp incelemek ve içindekileriyle amel etmek sayesinde yetişmesi mümkündür.

Şu kadar ki bu yolla sülük edene yedi şart vardır. Bu şartları yerine getirenin ehl i tasavvuftan sayılmasında şüphe olmadığı gibi nisbeti de alırlar. Gavzi Hizani, Şeyh Abdulaziz Mağrabi’nin müşahadesini tevil etmekle şöyle demiştir:

Muşarun ileyh hayattaki kutba beyat etmeyen vefat etmiş zevatlardan faidelenmez demiştir. Fakat iş öyle değil, kemali samimiyetle vefat eden bir zata bağlanan mürid, hayatta olan Gavsın vasıtası olmaksızın vefat eden zatlardan faydalanır ve saliklerin imdadına yetişirler.

1-Okuduğu kitapta anlayamadığı cümle veya kelimeyi işaretleyip bilen bir zata müracaat etmekle tahlil etmektir

2-Kemali muhabbetle virdlerine yagud hizblerine devam etmektir

3-Kemali ihlasla anladığı miktarca okuduğu kitapla amel etmektir. Burada ençok sakınacağı evham, hayal ve rüyadır

4-Kemali zillet ve nefsin kırılmasıyla ruhaniyetlerinden istimdat ederek suluka devam etmektir.

5-Salik hangi velinin tarikatına göre amel ederse o tarikatın edebine, usul ve temel kaidelerine riayet etmesi şarttır. Yani her bir evliyanın meşrebinden bir parça alarak, sonra almış olduğu parçalardan kendine bir yön tayin ederek faydalanamaz. Bu hata bilnetice saliki yoldan çevirip münkir de edebilir.

6-Kat’i bir itikalda okumuş olduğu kitabı, prensip etmiş olduğu tarikatı Cenab ı Hakk’ın rahmet kapılarından birisi olduğuna inanmaktır. Çünkü mürşid olan veli, hayatında Allah’ın halifesidir. Vefatından sonra ise Allah teala onun vekili ve kefilidir. Onun kefili Allah olunca Feyyad ı Mutlak Teala o veli mürşidinyerinde melekler yaratır. Melekler de o velinin yerinde, mezkur velinin tarıkatıyla amel edeni irşad ederler. Yeter ki teslim ve ihlas olsun.

7-İntisab ettiği tarikat meşhur ve mağruf olmasıdır. Yani ümmetçe meşhur olmayanların yolu hak ise de ona suluk edilmez. Mesela , Bazı Geylani Şeyh Abdulkadir, Şahı Nakşibend, Eba Hasan Şazeli, İmam Rabbani ve İmam Gazali (kaddasallahu esrarahum) hazretlerinin kitapları var, meşrebleri meşhur olan bu gibi zatlar hepsi vasıta olurlar. Bu zevatların ittifakıyla tarikatı tevatür derecesini bulan zatı görmemek ve onunla buluşmamak, ittiba etmeye ve nisbeti almaya zarar vermez ednilmiştir.

Şeyh Ahmed Gümüşhanevi kuddise sırruh büyüklerin himmetine sarılan kimsede üç şart varsa o büyüğün ona şefaat etmesi farzdır, demiştir:

a) Emrini yerine getirmek ve amel etmek

b) Meşrebini gizlemek ve evhamı sarf ı nazar etmek

c) Nefsini koruduğu gibi büyüğünün de şerefini korumaktır.

Bu üç haslet müridin üzerine farz olduğu gibi bunun mukabilinde şeyhinin üzerinde de üç haslet vacib olur. Bidayette müridini en kolay yolda yürütmek, yahud celb etmek, tebliğde son derece izah etmek ve himmetiyle onu korumaktır. Ancak vefat eden zata intisab eden Allah’a ve Rasulullah’a ve bağlı olduğu ruhaniyete karşı edebi bilmek şarttır. Aksi takdirde fayda elde edilemez buyrulmuştur.

Nisbet almanın dördüncü yolu; diri bir şeyhe intisab etmekle tezhibi ahlak, tevhide fena bulmak için diri şeyhin sohbetine gitmektir. Ümmetten bu yolda tehlike gören hiçbir zat olmamıştır. Sohbet ve mücahede intisab edilen şeyhe hizmet etmekten ibarettir. Sohbet kemal bulunca salik Ceban ı Hakk’ın izin ve iradesiyle kendini kemalata erdirmiş olduğundan, başkaları da hakka davet etmeye hak kazanır.

Bu yol her zamanda revaç bulmuş, Sıddıkiye ve Şazeli meşayıhı tarafından tecrübe edilmiştir. Şazelilerden asrının müceddidi İmam Şerani, ikinci binin müceddidi İmam Rabbani rahimehullah her zamanda bu yolun açık olduğunu ve kıyamete kadar devam edeceğini beyan etmişlerdir.

İmam Rabbani diri bir kediye intisab, vefat etmiş bir arslana intisabdan daha hayrlıdır demekle bu yol ashabı kiramın yoludur, şüphe ve tehlikelerden aridir buyurmuştur.

İmam Şerani de, bir insan 600 kanatla tek başına amel etse bile kemalatı elde etmeye yol bulamaz ve mürşidsiz yola çıkanın evham ve hayal tuzaklarında boğulmasından korkulur. Onun için diri bir şeyhe intisab etmek vaciblerden sayılmıştır. Ben de en son bütün ilim ve bilgilerimi terk etmekle Hace Ali el Havvas’ın kuddise sırruh sohbetine girdim, ondan sonra bu kavmin hakiki olan meşreblerine vakıf oldum. Hatta ilimde tekamül etmeme rağmen Hace’nin sohbetine devam ettikten sonra hiçbir şey bilmediğimi idrak ettim, buyurmuştur.

İmamın sözünden anlaşılıyor ki: Şazeli tarikatının esası Sıddıkiye gibi zahiri ilimleri tahsilden sonra acz ve fakrini idrak etmekle aşka dönmek ve ilmi terk etmektir. Bu yolla birinci yolun arasındaki fark şudur: Bu yolda suluk eden hem kendini yetiştiri, hem de başkasını kemale erdirir. Dördüncü yoldan kemal bulan sadreddi i Konevi ve Şehy ul Ekber şöyle dediler: Herhangi bir şeyh kemalden sonra, kendilerinden daha mükemmel bir şeyhi bulursa kendisi ve müridleri ile beraber, mükemmel olan şeyhe teslim olması vacibdir. Mevlana Halid, halifelerine şu tavsiyede bulunmuştur. Sizden iki halife bir beldede bulunduğunuzda, sizden kamil olan, mükemmel olana teslim olsun. Bu hususta mektubları meşhurdur.

Gavsi Hizani, bir müslümana beyat ve nisbet almaksızın tüm kamil şeyhleri dolaşıp ziyaretlerinde bulunsa bile fayda föremez, intisab ettiği zattan başkasına göz diktin mi o zatın feyz ve nisbet kapısı sana kapatılır diye tasrih etmiştir.

Birgün Hazne’de bulunduğum sırada arap kentli Şeyh Muhammed, Şeyh Masumun sohbetindeydi. Muşarun ileyh Molla Muhammed, sen kubbeye gitmiyor musun diye sordu. O da ona şu cevabı verdi: Ruhum sana feda olsun. Ben kubbe için buraya gelmedim, dedi. Şeyh Masum kuddise sırruh onu da ihmal etme diye emretti. Bu fakirin itikadı da Şeyh Muhammed’in itikadı gibidir.

Edeble Varış Lütüfla Dönüş Dilara Yayınları Üstaz Fakih İsmail Çetin kuddise sırruh.

Nette neşreden: Hak-dilaram
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bu adamlara bırakınız bir şahsın hakikatları beyan etmesini ortada bütün haşmetiyle koskoca bir İslâm Tarihi ve Tasavvuf mesleği ve binlerce ulemanın beyanları var . Bütün bunlalra sırt çevirip göz yumanlardan İsmail Çetin adındaki şahsa mı inanacaklarını zannediyorsunuz? Kusura bakmayın ama, bu asla mümkün olmayacaktır ! Çünkü, bunlar sürekli karanlıkta kalmış insanalrdır. Gündüzden ve güneşten haberleri yoktur.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Bu adamlara bırakınız bir şahsın hakikatları beyan etmesini ortada bütün haşmetiyle koskoca bir İslâm Tarihi ve Tasavvuf mesleği ve binlerce ulemanın beyanları var . Bütün bunlalra sırt çevirip göz yumanlardan İsmail Çetin adındaki şahsa mı inanacaklarını zannediyorsunuz? Kusura bakmayın ama, bu asla mümkün olmayacaktır ! Çünkü, bunlar sürekli karanlıkta kalmış insanalrdır. Gündüzden ve güneşten haberleri yoktur.

Doğru söze doğru denir. Haklısınız.

Bizim biraz da maksadımız, hasbel kader bu konulara gözü ilişen başkalarını da düşünmektir.

Biraz maksadımız da, bu şahısların, filan şunu dedi, falan bunu dedi tarzındaki aktarmalarının samimi olmadığını; reklam ve propagandaya matuf olduğunu göstermek. Bir Zatın bir sözüne eyvallah ölçüye uygun tamam diyeceksiniz, öbür kelamlarına ölçüye uymadı hayır diyeceksiniz! İşte bu, bu aktarmaların neliğini ortaya koyuyor.

Burada ölçü, Ehli sünnet olsaydı yine başımız fedaydı... Tamam, ehli Sünnete uymayan kelamları almayalım, uyanları baş tacı edelim. Ve lakin, bunların kullandığı ölçü, ehli sünnet değildir. Ölçü KENDİLERİDİR. İşlerine geleni al kullan. İşlerine gelmeyene kulak tıka!

Maksadlarımız tahakkuk etse şükrederiz. Yoksa, bu tartışma havasındaki muhatablığa vicdanımız ve gönlümüz hakikaten razı değil. Aksi halde: Müslümanlar dışında kim varsa onla dost olanlarla muhatap olmaya dahi gerek yoktur.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Doğru söze doğru denir. Haklısınız.

Bizim biraz da maksadımız, hasbel kader bu konulara gözü ilişen başkalarını da düşünmektir.

Biraz maksadımız da, bu şahısların, filan şunu dedi, falan bunu dedi tarzındaki aktarmalarının samimi olmadığını; reklam ve propagandaya matuf olduğunu göstermek. Bir Zatın bir sözüne eyvallah ölçüye uygun tamam diyeceksiniz, öbür kelamlarına ölçüye uymadı hayır diyeceksiniz! İşte bu, bu aktarmaların neliğini ortaya koyuyor.

Burada ölçü, Ehli sünnet olsaydı yine başımız fedaydı... Tamam, ehli Sünnete uymayan kelamları almayalım, uyanları baş tacı edelim. Ve lakin, bunların kullandığı ölçü, ehli sünnet değildir. Ölçü KENDİLERİDİR. İşlerine geleni al kullan. İşlerine gelmeyene kulak tıka!

Maksadlarımız tahakkuk etse şükrederiz. Yoksa, bu tartışma havasındaki muhatablığa vicdanımız ve gönlümüz hakikaten razı değil. Aksi halde: Müslümanlar dışında kim varsa onla dost olanlarla muhatap olmaya dahi gerek yoktur.

Al bizden de o kadar !
 
Üst