Modern Çağların Şirki

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Hatice Rüveyda

Senelerce evvelinden bir partiye veya bir İslami guruba bağlanmış (angaje) olmuş,
İslam’ın devam ve bekası için bunlardan herhangi birisinin yolunda gitmek gerektiğini düşünmüş,
savunmuş ve bu uğurda ölesiye mücadele vermiştim.

Müntesibi bulunduğum üstat ve parti lideri uğruna canımı verebilecek kadar kendimi onlara
adapte etmiş ve aşkla bağlanmıştım. Lakin şeytan insana sağdan da yaklaştığını aklıma bile getirmemiş
ve bu sağdan yaklaşım aslında en tehlike olanı idi bunun idrakinde ve fehiminde olamamıştım.

Kuranı ezberleyip ve baştan sona defalarca hatmetmeme rağmen meal ve anlamını üzerinde yüzlerce sohbet,
vaaz yapmış olmama rağmen
şirk ile alakalı ayetlerin özünü bir türlü kavrayamamıştım.

Ve yıllarca bir sancı ve içsel acı yaşamıştım. Bu günkü versiyonla zihinsel sancılara sokan ayetler
ne anlama geliyordu? İntisap ettiğim üstat hazretlerine! Bu meselelerin özünü sorduğumda beni baştan savmıştı.

Neden baştan savdığını daha sonra ki yıllarda anlayacak O ve onlar gibilerin egolarını tatmin etmek için
bir sürü insanı Allah ile aldatarak onların hislerini nasıl sömürdüklerini yıllar sonra öğrenecektim.
Çocukluğum ve genç kızlığımdan bu yana 25 yıl koskoca çeyrek asrımı bu uğurda heba etmiş olduğumu
kırklı yıllara merdiven dayadığım şu son birkaç yıl içinde anlamış bulunuyorum.. Benim gibi içsel sancı çeken
arayışları olan kardeşlerime bir ışık tutması için bu yazıyı kaleme aldım.

Şirkin Sadece nazar boncuğu takmak, kahve falı bakmak gibi basit bir özeti olamazdı.
Şeyhlere üstatlara bağlanmadan onlarla bir rabıta kurmadan Allah’ a ulaştıracak bir vesile olmadığını
kabul etmiyordum ve bu sayede belki yüzlerce insanın tarikata girmelerine sebep olmuştum..
Yaşadığım pişmanlığım haddi hesabı olmadan öylesine ıstırap içerisindeyim ki? Kalbim ağrıyor inanın.

Cumhuriyet tarihinde asılan hapse atılan âlimler veya hocalar (bazıları hariç) neden onca işkenceye reva
görüldüklerini meselenin sadece sarık, sakal takke meselesi olmadığını birilerini korkutan endişelendiren
paniklettiren bir durum söz konusu olduğunu düşünüyordum.

Aslında bu meselenin sistem ve rejim aleyhtarı ve şirk düzenine baş eğmemek olduğunu anlamıştım.
Peki, şimdiki hocalar âlimler (!) neden sisteme başkaldırmıyor?
Neden sistemden yana tavır almıyorlar?
Neden aleyhinde değiller. Düzen aynı düzen değil mi? Yani biz hala laiklikle yönetilmiyor muyuz?
Yoksa birileri bizlere “ Şu İslamcı parti gelince İslam yönetimi gelmiş oluyor” zokasını yutturdular mı?
Kişilerin namaz kılıyor olması İslami bir iktidarın gelmiş olduğu manasına asla gelmez gelemezdi.

“Ne kadar az düşünüyorsunuz?” (ayet) İslam meselesi çok basite indirgenmiş aslında din iman ile başlar,
imanı ispat etmek lazımdı. Bir sözle (kelime i şahadet) ile İslam a girmiş olursa bir söz bir fiille de İslam dan
çıkmış olabilir. iman önce reddetmektir “ kim tağutu inkar eder Allah ‘ a iman ederse sağlam bir kulpa yapışmış olur”..
(Bakara 256) Kuran meallerine baktığımda “tağut” kelimesi şeytan- büyücü gibi çok basit ve baştan savma ifadelerle
anlatılmış olduklarını gördüm. ( e, meallerimizde düzenin değil mi? )
Hâlbuki “tağut” kelimesi Allah tan başka
itaat edilen boyun bükülen sevilen arzulanan her şey, her türlü sistem ideoloji demektir.


Tağuta boyun bükmeyen tağutu arzulamayan tağuta karşı çıkan adamlar nerdeler? Tv lerde boy gösteren
hoca denen adamlar İslam ı mı anlatıyor yoksa kendi inandıkları dinimi anlatıyorlar?
İlmihal anlatan hocalar hadleri bütünse tevhidi anlatsınlar. Modern çağların modern şirki !!

“Ey iman edenler Allah’a iman edin” demiyor mu ayet? Çok açık değil mi sizce?
Allah’a şirk koşmayın, putlara tapmayın, tağuta kulluk etmeyin derken Allah neyi kastediyor?
“Hiç düşünmez misiniz?” “çoğunluk hakkı inkâr eder” falanca cemaat milyonlarca tabisi ve
müridi var diye övünenler?

İnsanlardan çoğu şirk koşmadan iman etmezler buyuruyor ilahi kelam…
Evrensel bir kitap olan Kuran, sadece o çağın müşriklerine hitap etmiş olamaz olmamalıydı?
Kuranın ahkâmına kıyamete kadar iman ediyoruz ama “ Kuran sapıklığı diye birileri türedi”
diyor çok bilmiş bir âlim (!) “Onlara yeryüzünde fesat çıkarmayın denildiğinde
‘biz ıslah edicileriz’ derler” (Bakara 11)

Ayetleri üst üste koyduğumda haşyetle, bir gerçekle karşılaşmıştım. Anladıklarım beni dehşete düşürmüştü.
İman ateşi elde tutmak kadar zormuş meğer? Peygamberler neden yalnız kalmış
Hz Muhammed neden
13 yıl sadece sadece tevhidi anlatmıştı
bütün Peygamberler neden yurtlarından çıkartılıp hakaretlere işkencelere
maruz kalmışlardı? “Onlara gökleri ve yerleri kim yarattı diye sorsan elbette ki ‘ALLAH’ derlerdi.”

Dinlere inananlar Yahudi ve Hıristiyanlar, Budistler dâhil kimse Allah’ ın varlığını inkâr etmiyor ki?
Yıllar geçmesine rağmen tabileri neden bir avuç mümin kalmış? Bunları anlamam yıllarımı alsa da
sonunda fehmedip anlamıştım ya, gerçekten iman etmiştim ya! Asıl olan buydu.

“Tevhidi anlamak zor yaşamak ise daha zormuş” mangal gibi iman istiyormuş kalpte.
Sahip olduğum iman sayesinde kimseye hesap vermeye cem kimse benim özgürlüğümü alamaz kimse
bana zarar veremezdi artık. Ben den daha mutlusu olamazdı artık bu yeryüzünde.
Ve benden daha özgürü benden daha huzurlusu..

Şeyhler insanları Allah a ulaştıracak şirki, tarikatler vasıtadır şirki, şefaat ve tevessül şirki,
İslami nizamı getirmek için parti stratejisi şirki, üstatların sözünün üstüne söz koymama ve
Kurana aykırı bile olsa vardır bir hikmeti deyip akıl fukaralığı şirki, ve daha neler neler!


Putperestlik en şaşalı çağını yaşıyor Allah tan başka ilah yok ( lailahe ) deyip binlerce ilah edinmiş bir milletiz.
Bir sürü putlarımız var. Yeri geldi Peygamberimizi bile ortak koşuyoruz Allah’a…
Belki başörtümüzü belki çarşaflarımızı belki seccademizi bile şirk vesilesi yaptık. Nasıl mı?
İbadetlerimize çektiğimiz tespihlere bakarak bunların hürmetine Allah bizi yakmaz diye düşündük!

Gece karanlığında karıncanın kara taşın üzerinde yürümesi gibi şirk o kadar gizlenmişti ki içimizde
fark edemedik fark edemiyoruz ne yazık ki.

Binlerce puta taparken bir olan Allah a tapamadık.. İmanımız itikadımız doğru olmadı ki
özümüz sözümüz eylemlerimiz doğru olsun!!! Ve başımızdan bela eksik olmadı olmuyor!
“ Allah aklını kullanmayanların üzerine pisliği boca eder” aklımızı kullanmayan bir milletiz şirk koşan bir milletiz hulasa.
Velhasıl Allah’ın dini ritüelleri ni bile ona ortak koşacak kadar ileri gittik şirkte…

Oysa ki Allah bütün günahları affederdi, şirk hariç.. Şirki tövbe ile affedebilir.
Gafur sıfatı bunu gerektirir zaten. Ancak ya şirk içinde ölüp gidersek su testisi suyolunda kırılmaz mıydı?
“Ölüm” bir şey değil asıl mesele ölümden sonrası? Getirin bana ortak koştuklarınızı sizi kurtarsın derse ne diyeceğiz?
Hangi parti hangi cemaatten olduğumuzun önemi kalıyor mu?

Hangi mezhepten olduğumuzu soracaklar mı bize? Kuranı kaç kez devirdin diye de sormayacaklar..
“oku” yani “anla” ve “yaşa” emrini yerine getirdin mi diye sormayacaklarını mı zannediyoruz…
Hesap günü var dostlar. Her gün defalarca namazda okuduğumuz Fatiha suresini anlasak bize yeterde artar bile, sizce?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Cumhuriyet tarihinde asılan hapse atılan âlimler veya hocalar (bazıları hariç) neden onca işkenceye reva görüldüklerini meselenin sadece sarık, sakal takke meselesi olmadığını birilerini korkutan endişelendiren paniklettiren bir durum söz konusu olduğunu düşünüyordum.




İşte burda şu soruyu sormak lazım:

O dönemde asılan alimlerden hangisi tarikata şirk demişti? Var mı bir isim? Peki bugünküler niye o dönemin alimlerinin demediği birşeyi söylüyor? O dönemdeki tarikatlarda da rabıta vardı, şeyhe intisap vardı.
 
Üst