MiHRiMaH
Son gülen... :/
Mezhepleri tanımaya çalışırken, avam ve halk kesimi ile değil, uleması ile tanımak daha sağlıklı olacaktır. Hazreti Ebu Bekir Hazret Ömer ve Hazreti Osmana Şia uleması düşman değil, sahabe oldukları ancak masum olmadıklarından hataları olduğunu, bu hatalarının en önemlisininde Hilafet Hazreti Alinin hakkı olduğu halde bu hakka riayet etmedikleridir. Bu nihayetinde bir ictihadi meseledir. Müslüman olmanın şartı değildir. Şia Ulemasının sahabeye bakışı İmam Alinin bakışının aynısıdır. Ötesinde bir değerlendirme görülüyorsa o kişilerin cehalet ve taassubundan kaynaklanmaktadır. Kişilerin cehalet ve taassubu ile bir İslam mezhebi yargılanmamalıdır. Bu gün İran İslam Cumhuriyeti Anayasası ve kanunları ile önümüzdedir. İslam ahkamının uygulandığı İranda her müslüman kendi mezhebinin fıkhı ile amel etmekte, hadlerinide kendi fıkıhlarına göre çekmektedir. İranda sadece şia caferi mezhebi uygulanmamakta, merak edenler İranın Ehli Sünnet eyaletlerine gitsin görsünler, uzaktan töhmet, iftira olurmu? Allah Teala sormazmı? Bizlerin gayreti Şii ve Sünni Müslümanların kendi fıkıhlarından taviz vermeden, birbirlerini sapıklık ve bidatçılıklada itham etmeden İlayi Kelimetullahı hakim kılmada yardımlaşmalarıdır. Kavga edip, birbirini suçlamak kolaydır. O zaman ne oluyor. BİRLİKTEN DOĞAN KUVVET kayboluyor, Allah Tealanın toplum hayatına tatbik edilmesi için gönderdiği İslam garip ve uygulanamaz halde kalıyor. Bizim derdimiz bu. Yoksa eğer mezhepçilik yapsa idik, abd bile bize yardım ederdi. ZATEN MEZHEP AYRIMCILIĞI yapanlara abd yardım ediyor. Konu ile ilgili samimi duygular içerisinde olan kardeşler için bu gün internet bir ilahi nimet. Açın bakın siteleri. İslami vahdet konusunda müslümanlar neler yapıyor.
Hİçbir sahabe bir diğerinden üstün değildi ki bildirilmişler hariç!... Dört büyük halife zaten kendi aralarında da diğer sahabeler arasında da gözbebekleri idi... Fakat insanlar yol göstericileri olmadan ihtilafa ve fitneye düşmeye o kadar meyillidir ki maalesef araya giren fitneciler vasıtasıyla da bu durumlar mevzu bahis olmuştur... Hz. EBubekir gibi bir sıddık varken, Hz. Ali gibi bir yüksek ilim sahibi halife mi olurmuş demek ne kadar manasızdır değil mi?! Veya Hz. Ömer kadar yüksek adalete sahip biri varken Hz. Osman gibi yüksek ahlak sahibi biri mi halife olacak mı demeliyiz???? Neyi neyle kıyaslıyoruz???? Gaflet ve dalalette ileri gidenin sonu felakettir dostlar... Şia bugün ne olursa olsun büyük bir gaflete düşmüştür, çünkü Hz.Ali'yi çok sevmek demek asla ve asla sahabelere kin ve garez beslemek hakkını elde tutmak değildir!... Bu yol tekin değildir!!!! Alimleri öyle demiyor demek avamı kurtarmaz!!!! Avam, alime uymakla mükellefse bu konuda uyacak!!!! Biryerde ilerlemek isterken veya biryere bağlandım derken öteki taraftan büyük bir tehlikeye girebiliriz! Sözlere ve inanışlara dikkat etmeliyiz! Körü körüne bağlanmak ancak felakete götürür... Böyle de bir açıklama buldum konuları ararken... Bir bakın isterseniz...
Elbette her Müslümanın Resulullahı, arkadaşlarını, hanımlarını, kayınpeder ve damatlarını sevmesi gerekir. Bunlardan bazıları sevilmezse Resulullahı sevmek yalan olur. Hıristiyanların İsa’yı seviyoruz diyerek Resulullahı inkâr etmeleri nasıl bâtıl ise, Hz. Ali’yi seviyoruz diyerek sahabeye kin beslemek de bâtıl bir yoldur. İbni Sebecilerin Hz. Ali’yi seviyoruz demeleri, Hıristiyanların Hz.İsa’yı seviyoruz demelerine benzer. İsa, ilah diyorlar. Halbuki, Hz. İsa böyle sevgi istemiyor. Hariciler Hz. Ali’ye düşmanlık etti, Rafıziler de onu aşırı sevdi. Hz. Ali şu hadis-i şerifi haber veriyor:
(Ya Ali, sen İsa gibisin! Yahudiler, Ona düşman oldu. Mübarek annesine iftira ettiler. Hıristiyanlar da, Onu aşırı yükselttiler. Ona yakışan dereceden daha yukarı çıkardılar. Allah’ın oğlu dediler.) [İ. Ahmed]
Sonra, Hz. Ali, (Benim yüzümden iki türlü insanlar helak oldu. Birisi, beni aşırı severek, bende olmayan şeyleri bana takarlar. Ötekiler de, bana düşman olup, birçok iftira yaparlar) buyurdu.
Bu hadis-i şerif, haricileri Yahudilere, Rafızileri de Hıristiyanlara benzetmektedir.