Mevlid Kandili Bidat midir ? Mehmet Emin Akın

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
@Büşra Hnm,

Ayyaşların veya masiyet sahiplerinin kandil günlerine hürmeten kendilerine çeki düzemn vermeleri asla faydadan hali değildir, bunu çok ama çok iyi bilesiniz ...Hiç namaz kılmayan birinden sadece Cumalara gelen ebetteki daha az günâhkârdır. Bu durumları tenkid edenleri takip ediniz, göreceksiniz ki, beş vakit namaz kılan müsümanları düşman bellemişler, ne kadar bey-namaz varsa onarı kucaklıyorlar !
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
yukarıda ki hadise hiç yorum yapmıyorum ilk defa okudum muhaddis değilim
Allah Rasulü zamanında ve daha sonra ve daha daha sonra uygulanmadığı için
yani sonradan çıkarılan bir uygulama mezhepler gibi :)

hadisi şerif, buharide var,,,

eğer bidat anlayışınız buysa, ohooo, daha çok işimiz var...
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Şeyhe secde edip ibadet etseniz dahi bunda bir sakınca yoktur... Bu anlayışta olan birine bid'at'i anlatmak hiç mümkün değildir...
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Urve’nin bildirdiğine göre, Ebu Leheb’in Süveybe adlı bir cariyesi vardı. Ebu Leheb onu azat etmişti. Bu kadın aynı zamanda Hz. Peygamberi emzirmişti. Ebu Leheb ölünce, onun bazı yakınları rüyada kendisini çok kötü bir durumda görmüş ve halini sormuştu. Ebu Leheb: “Sizden (ayrıldıktan/öldükten) sonra bir rahat yüzü görmedim. Sadece Suveybe’yi azat ettiğimden dolayı bana su içirildi” diyerek cevap verdi.” (bk. Buhari, Nikah, 20)

Suhayli’nin Hz. Abbas’tan yaptığı rivayet daha açıktır:

Bu rivayete göre, Hz. Abbas (Ebu Leheb’in kardeşi) şunları söylemiştir:

“Ebu Leheb öldükten bir yıl sonra, rüyada kendisini çok kötü bir durumda gördüm. Dedi ki: ‘Ben sizden(ayrıldıktan/öldükten) sonra rahat yüzü görmedim. Şu var ki, her pazartesi günü azabım hafifletiliyor’ Hz. Abbas bunu şöyle açıklıyor: ‘Bunun sebebi de şudur: Hz. Peygamber pazartesi günü doğmuştu. Süveybe bunu Ebu Leheb’e müjde vermişti. Ebu Leheb de verdiği bu müjdeden dolayı Süveybe’yi azat etmişti.’ “ (bk. İbn Hacer, Fethu’l-Bâri, 9/145)

1-Bu hadislerin hiçbiri Sahabenin günümüzdeki gibi bir Mevlid kutlaması yaptığını göstermiyor.Allah Resulunun faziletini gösteriyor.

2-Birşeyi netleştirelim : Sahabe ve onu gören kuşak ve Mezhep İmamları , günümüzdeki gibi Mevlid kandili kutlamamıştır.

3-Sonraki dönem Alimleri bu konuyu ele almış ve belli başlı şartlarda Mevlid'in caiz olduğunu söylemiştir.Buna binaen günümüzde , TV'lerde Çalgılarla,Erkek-Kadın karışık oturumlarla,bidat ve hurafe anlatımlarla Mevlid kutlamak hiç caiz olmaz.Bunda ittifak vardır.Görüş ayrılığı yoktur.
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Günümüzde mevlitlerin bir çoğu ölülerin ruhlarına ithafen okunuyor. Siz nerede yaşıyorsunuz anlamadım? Ben bu tür mevlitlere çok katıldım, yapılan duada da açık açık ifade ediliyor:

"Okunan mevlitten hasıl olan sevabı falan ruhuna hediye ediyoruz" diyorlar... Hatta baştan da, "Okunan mevlitten hasıl olan sevabı, Peygamberimiz'in ruhi tayyibelerine ithaf ediyoruz" şeklinde dua da ediyorlar...

Bunlar doğru şeyler mi..?

Peygambermiz Mekke müşriklerine Kur'an'ı okudu, okudu lakin onlar atalarının dininden asla taviz vermediler...

Günümüzdekiler de böyle bir şey...
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Dün öğle saatlerinde camiye doğru gidiyordum.

Halk ekmek büfesine yanaştım ekmek almak için.

Benden önce kot pantolonlu bir genç yaklaştı, cebinden bir miktar para çıkarıp büfeden içeriye uzattı ve:

- Bu parayla fakire, yoksula ekmek dağıt amca dedi, BUGÜN MEVLİT KANDİLİ YA... diye de ekledi.

Mevlit kandilini, berat kandilini vs. bidat deyip tümüyle kaldırdık.

Ne olacak, İslama, müslümana bir faydası olacak mı?

Yoksa yukarıda anlattığım güzellikler tümüyle yok mu olacak?
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Dün öğle saatlerinde camiye doğru gidiyordum.

Halk ekmek büfesine yanaştım ekmek almak için.

Benden önce kot pantolonlu bir genç yaklaştı, cebinden bir miktar para çıkarıp büfeden içeriye uzattı ve:

- Bu parayla fakire, yoksula ekmek dağıt amca dedi, BUGÜN MEVLİT KANDİLİ YA... diye de ekledi.

Mevlit kandilini, berat kandilini vs. bidat deyip tümüyle kaldırdık.

Ne olacak, İslama, müslümana bir faydası olacak mı?

Yoksa yukarıda anlattığım güzellikler tümüyle yok mu olacak?

gelde bunu, Mevlid kandiline, bid at diyen bid ad kafalılara anlat...
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
1-Bu hadislerin hiçbiri Sahabenin günümüzdeki gibi bir Mevlid kutlaması yaptığını göstermiyor.Allah Resulunun faziletini gösteriyor.

2-Birşeyi netleştirelim : Sahabe ve onu gören kuşak ve Mezhep İmamları , günümüzdeki gibi Mevlid kandili kutlamamıştır.

3-Sonraki dönem Alimleri bu konuyu ele almış ve belli başlı şartlarda Mevlid'in caiz olduğunu söylemiştir.Buna binaen günümüzde , TV'lerde Çalgılarla,Erkek-Kadın karışık oturumlarla,bidat ve hurafe anlatımlarla Mevlid kutlamak hiç caiz olmaz.Bunda ittifak vardır.Görüş ayrılığı yoktur.

sui misal, emsal teşkil etmez, diye bir kaide vardır....

kurtubi, fazla akletmeye bile gerek yok...

Kadir gecesini, faziletli yapan şey nedir.... Kur an ın o gece indirilmesi değilmi... yani, geceye Kıymet veren, gecenin kendisi değil, o gecede gerçekleşen olaydır.... bunda mutabıkmıyız....
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
sui misal, emsal teşkil etmez, diye bir kaide vardır....

kurtubi, fazla akletmeye bile gerek yok...

Kadir gecesini, faziletli yapan şey nedir.... Kur an ın o gece indirilmesi değilmi... yani, geceye Kıymet veren, gecenin kendisi değil, o gecede gerçekleşen olaydır.... bunda mutabıkmıyız....


1-Kadir Gecesini ihya etmek Kuran ve sünnetle sabittir.Mevlid hakkında ise kutlama yapılacağına dair bir açık bir Nas yoktur.

2-Sahabe,Tabiin,Tebe-i Tabiin ve Mezhep İmamları neden senin dediğin kıyası yapmadılar? Yani senin mantığına göre Kadir gecesini Mevlid gününe kıyas ederek Mevlid gününe özel bir hususiyet ayırmaları gerekirdi.

3-Kaldıki , Mevlid günü kişi tek başına Allaha şükür amacıyla oruç tutabilir.Allaha hamd edebilir.Bunu engelleyen bir Nas'da mevcut değildir.Fakat topluca dinde yeni bir bayram kurmaya çalışarak,Mescidleri süsleyerek,Tv'lerde Çalgıdan tut , kadın erkek karışık oturumlara kadar bunları yapmak ve Sohbetlerde de Bidat ve Hurafeleri savunmak bugünde yapılacak ibadet değil bilakis ziyanlardan sayılır.

4-Bu kötü örneklerin hiçbiri olmasa caiz diyen sonraki dönem Alimleri vardır.Fakat illa da Mevlid kutlamak için Müslümanı zorlayan bir durum yoktur.Yeter ki kişi Allah ve Resulunun yolunda ilerlesin.Zira Selef-i Salihin özel bir Mevlid günü kutlamamıştır.Eğer yapsalardı başta 4 Mezhep İmamlarından böyle nakiller elbette bizlere ulaşırdı.


 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
aman Allah'im neydi dün gece öyle
cübbeli bir yandan hatipoglu diger yandan

"sen olmasaydin alemler yaratilmazdi"
"sen olmasaydin olmazdik" vs

pekala ne yapildi dün gece ?
ilahiler, kasideler dinlendi biraz da mesneviden hikayeler
kissalarla costu gönüller
hasa birileri Allah'la peygamberi üstünlükte yaristirdilar
agladiniz belki de, ruhunuz tatmin oldu, hüzünle karisik bir huzur kapladi icinizi
günahlara format atildi dün gece

hadi kendinizi kandirdiniz peki ya Allah'i ... ???
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
aman Allah'im neydi dün gece öyle
cübbeli bir yandan hatipoglu diger yandan
"sen olmasaydin alemler yaratilmazdi"
"sen olmasaydin olmazdik" vs

pekala ne yapildi dün gece ?
ilahiler, kasideler dinlendi biraz da mesneviden hikayeler
kissalarla costu gönüller
hasa birileri Allah'la peygamberi üstünlükte yaristirdilar
agladiniz belki de, ruhunuz tatmin oldu, hüzünle karisik bir huzur kapladi icinizi
günahlara format atildi dün gece

hadi kendinizi kandirdiniz peki ya Allah'i ... ???

Peki ya Red!
Biz de sana şunu soralım :
Dün akşam şeytanı sen mi kandırdın, yoksa o mu seni kandırdı ?
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
gelde bunu, Mevlid kandiline, bid at diyen bid ad kafalılara anlat...

Ikram, zekat, sadaka, infak gücü yerinde olan ve olmayana yerine göre "FARZ" olan bir ameliyedir... Tamam mi canim..???

Dolayisiyla, falan günde dinin bir algisi gibi bunlari yapmaya kalkarsan, elbet bu kocaman bid'at olur...

Kimsenin kafasi bid'at degil, sizin gibi insanlarin kafasi bid'at'in göbegi...

Su an Peygamber hayatta olsa zirnik onu dinlemezsiniz onu da biliyorum, cünkü bunlari tamamen lagvedecektir...

O zaman O'na akil verirsin...

Buna eminim..!!!
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Kadir Gecesi'nden bir gün evvelki günle, Kadir Gecesi icerisinde bulundugunuz gün birbirinden farkli mi..????

-----))))))

Siz o zaman yoldan cikmissiniz...

Din, Kadir Gecesi icerisinde yerine getirilen hükümler toplulugu mu..???

---)))))

Allah size akil versin...

---))))
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul


1-Kadir Gecesini ihya etmek Kuran ve sünnetle sabittir.Mevlid hakkında ise kutlama yapılacağına dair bir açık bir Nas yoktur.

2-Sahabe,Tabiin,Tebe-i Tabiin ve Mezhep İmamları neden senin dediğin kıyası yapmadılar? Yani senin mantığına göre Kadir gecesini Mevlid gününe kıyas ederek Mevlid gününe özel bir hususiyet ayırmaları gerekirdi.

3-Kaldıki , Mevlid günü kişi tek başına Allaha şükür amacıyla oruç tutabilir.Allaha hamd edebilir.Bunu engelleyen bir Nas'da mevcut değildir.Fakat topluca dinde yeni bir bayram kurmaya çalışarak,Mescidleri süsleyerek,Tv'lerde Çalgıdan tut , kadın erkek karışık oturumlara kadar bunları yapmak ve Sohbetlerde de Bidat ve Hurafeleri savunmak bugünde yapılacak ibadet değil bilakis ziyanlardan sayılır.

4-Bu kötü örneklerin hiçbiri olmasa caiz diyen sonraki dönem Alimleri vardır.Fakat illa da Mevlid kutlamak için Müslümanı zorlayan bir durum yoktur.Yeter ki kişi Allah ve Resulunun yolunda ilerlesin.Zira Selef-i Salihin özel bir Mevlid günü kutlamamıştır.Eğer yapsalardı başta 4 Mezhep İmamlarından böyle nakiller elbette bizlere ulaşırdı.




Allah Rasulu aleyhisselam, pazartesi oruç tutmasının sebebini, o gün doğduğuna şükür olarak, beyan etmiyormu.... sahabe kutlamamış, yahu, sahabe nin, Efendimizi düşünmedikleri bir an varmıdır... o rivayetleri sen bulursun.... kıyas yapılmazmış niye, yasak nerde...yasağa delilin ne,,,, İmam şafii Hazretleri, Haram olmayan her şey helal buyurmuştur...İmamı Suyuti hz.leri, caiz ve güzel görmüşlerdir... sen caiz değildir diyenleri getirsene....

İbni Teymiyye bile bu konuda daha mutedil...yazık....ne desek boş....
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Kadir Gecesi'nden bir gün evvelki günle, Kadir Gecesi icerisinde bulundugunuz gün birbirinden farkli mi..????

-----))))))

Siz o zaman yoldan cikmissiniz...

Din, Kadir Gecesi icerisinde yerine getirilen hükümler toplulugu mu..???

---)))))

Allah size akil versin...

---))))

Kadir gecesi, diğer gecelerden daha kıymetli değilmi...
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul

Bidat; öncesi olmayan, sonradan ortaya çıkan şey demektir. Buna göre Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashabın yapmadığı, onlar tarafından bilinmeyen daha sonra Müslümanlar arasında ortaya çıkan ameliyeler bidat kapsamına girer.

Istılahta bidat, kendisinden uzak durulması gereken dalalet olarak tarif edilir. Tarifin bu şekilde yapılmasının arka planında şu hadisler vardır: “Kim bu bizim dinimizde onda olmayan bir şeyi ihdas ederse o batıldır.”[7] , “Her bidat delalettir.”[8]

Bidatla ilgili şeri hüküm tesbit edilirken kelimenin lügat anlamı esas alınırsa hayatın tabi akışı inkar edilmiş olur. Çünkü dünyada sürekli bir değişim yaşanmaktadır. Hayat sürekli yenilenmektedir. Bu ilahi bir kanundur. Saadet asrında da olaylar ve onlara bağlı olarak verilen hükümler değişmiştir. Bu dinin temel inanç esaslarına aykırı olmadığı gibi; bizzat dinin, müctehitlerden talebidir.

İslam “Dinde asıl olan mubahlıktır.” kaidesini vaz ederek değişim alanına giren konuları nasslara aykırı olmama şartıyla meşru addeder.

Tarih boyu hiçbir alim de bidati lügat anlamında kullanıp bu çerçevede hüküm vermemiştir. Nitekim Şatibî bidati şu şekilde tarif etmektedir: “Dinde uydurulan, şeriata benzeyen bir yoldur. Ona tabi olmakla şeri disiplinde amaçlanan şey kastedilir.” [9]

Buna göre bir şeyin bidat olabilmesi için onu icad eden ya da icra edenin bidati dinin içinde bir unsur olarak görmesi gerekir. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)’nün ondan sakındırmasının nedeni de bu tür bir algılamadan kaynaklanmaktadır. Bidatla ilgili yukarıda anlamı verilen hadiste geçen “men ahdese fî emrina haza…” ifadesinde ki “fî emrina haza” dan maksat da “din”dir[10].

Dinin sahibi Allah Teala’dır. Onda insanın artırma ya da eksiltme hakkı olamaz. Bidatı icad eden ise Allah’ın dinine onda olmayan unsurları dahil etmektedir. Bu yüzden bidat kesin bir dille reddedilmiştir.

Bidat Sünnet-i Hasene İlişkisi

Bidatın ıstılah tarifi esas alındığında insanın dini ya da dünyevi bir gaye ya da maslahata dönük ortaya attığı fakat dinin aslından ya da hükümlerinden biri olarak addetmediği fiil ve tasarrufların bidat olmadığı görülmektedir. Bu tür fiiller, Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)’nün ifade ettiği şekilde ya: “sünnetün hasenetün/güzel bir çığır” ya da “sünnetün seyyietün/kötü bir yol” olarak isimlendirilir.

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) Müslim’in rivayet ettiği hadiste şöyle buyurmaktadır: “Kim İslam’da güzel bir çığır (sünneten haseneten) açar da, kendisinden sonra onunla amel edilirse, o kimseye bu çığırla amel edenlerin ecri kadar sevap yazılır, hiç birinin ecrinden de bir şey eksilmez. Kim de İslam’da kötü bir yol açar (sünnetün seyyietün) kendinden sonra onunla amel edilirse, o kimseye açtığı bu yolla amel edenlerin günahı kadar yazılır, hiçbirinin günahından da bir şey eksilmez[11].

İnsana ait fiiller ve tasarrufların bidat kavramı dışında kalanları, ilahi emir ve yasaklarla çatışırsa haram ve mekruh gibi muhtelif başlıklar altında toplanırlar. Bu tür mevzuların sonradan ortaya çıkmalarıyla önceden var olmaları arasında bir fark yoktur.

Eğer mevlid şeri hükümlere ne karşı ne de muvafık bir konumda değilse bu durumda ihtiva ettiği hükümlerin sonuçlarına bakılır. İslam’ın riayet etmeyi gerekli kıldığı “zaruraâ-ı hamse” başlığı altında toplanan “din, hayat, akıl, nesil, mal” gibi hususlardan birinin gerçekleşmesini temin ediyorsa bu, “sünnetün hasenetün” bağlamında değerlendirilir. Bu da kendi içerisinde maslahatı gerçekleştirme sürecinde kendisine duyulan ihtiyaç nisbetinde mendub, vacip gibi isimler alır. Eğer bu beş husustan birini yıkmaya ya da zarar vermeye matuf olursa bu durumda “sünnetün seyyietun” başlığı altına girer. Kötülüğü de, zararı nisbetinde farklılık arz eder. Bazen mekruh bazen de haram olur. Eğer her tür zararlardan uzaksa mübah addedilir.

Buna göre bidati ikiye ayırıp birine “seyyie/kötü” diğerine ise “hasene/iyi” demek İslami kabullerle çelişir. Çünkü bidat peygamber dilinde “dalalettir.” Ayrıca bidat dinde artışı ya da ona yeni şeyler izafe etmeyi gerektirir. Bazı alimlerin “bidat-ı hasene” şeklindeki ifadeleri ise mecazi anlamdadır. Onlar gerçekte bununla “es-sünnetu’l-hasene” yi kastetmektedirler[12].

Müslümanların belli münasebetler çerçevesinde idrak ettikleri hicri yılbaşı, İsra-Miraç, Mekke’nin Fethi, Bedir Gazvesi, Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)’nün mevlidi gibi ihtifaller “sünnetün hasenetün” bağlamında değerlendirilir. Çünkü bunlar netice itibariyle maslahattırlar. Bu ihtifallerdeki anma ve anlama ameliyeleri ile müminlerin yürekleri yeniden var olur. Kur’an-ı Kerim okuma, ayetleri tefekkür, tezekkür gibi şarinin zamana bağlı olmaksızın emrettiği ameliyeler daha yoğun bir şekilde yapılır.

Mevlid ve ona benzeyen ihtifaller dinin özüne dahil birer unsur olarak algılanmadığından bidat kapsamına da girmezler. Çünkü adettirler. Adet dinin esasına dahil olmadığından terki durumunda bir şey gerekmez. Dinin esasını teşkil eden unsurlardan biri terk edildiğinde ise mükellefler günahkar olur.
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Allah Rasulu aleyhisselam, pazartesi oruç tutmasının sebebini, o gün doğduğuna şükür olarak, beyan etmiyormu.... sahabe kutlamamış, yahu, sahabe nin, Efendimizi düşünmedikleri bir an varmıdır... o rivayetleri sen bulursun.... kıyas yapılmazmış niye, yasak nerde...yasağa delilin ne,,,, İmam şafii Hazretleri, Haram olmayan her şey helal buyurmuştur...İmamı Suyuti hz.leri, caiz ve güzel görmüşlerdir... sen caiz değildir diyenleri getirsene....

İbni Teymiyye bile bu konuda daha mutedil...yazık....ne desek boş....

1-Ya yazımı okumadın yada anlamadın? ''Mevlid günü kişi tek başına Allaha şükür amacıyla oruç tutabilir.Allaha hamd edebilir'' demiştim.Karşı çıktığım şeyi ve şekli yukarıda açıklamıştım.

2-Sahabe kutlamamıştır.Evet Sahabe onu bir an değil bütün hayatlarına yaymıştır.Peki biz Peygamber Ümmeti neden tek ana sığdırma çabasına girelim? Sahabe senin için örnek değil mi yoksa?

3-Ben de Şafiyim.İmam Şafi rh.'ı bana mı anlatıyosun?

4-Bu konudaki Kıyası 4 Mezhep İmamı da yapabilirdi.Ama yapmadı.Mevlid kutlama gibi bir tahsisiyat'a girmediler.Onlar da Peygamber sevgisini ve yaşayışını , Sahabenin yaptığı gibi bütün hayatlarına yaymak gayreti içinde idiler.

5-İbn Teymiyye , Selef-i Salihinin Mevlid kutlamadığını İktida adlı eserinde söylemiştir.İçinde kötü söz ve işler olmadıkça Müslümanın niyetinden dolayı bu ameli sebebiyle sevaba nail olabileceğini fakat Selefe uymanın daha çok gerektiğini söylemiştir.Zira onlar bütün hayatlarında bunu yayıyorlardı.
 
Üst