Mevlana İdris Zengin Şiirleri

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Mevlâna İdris Zengin



Mevlâna İdris Zengin, 1966 yılında Kahramanmaraş, Andırın'da doğdu. 1989 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. İkindiyazıları, Diriliş, Dergâh, Albatros, Geniş Zamanlar ve Gerçek Hayat gibi birçok dergi ve gazetede, şiir, hikâye ve denemeleri yayımlandı. Ayrıca, çocuk edebiyatı dalında birçok kitap kaleme almıştır. 2006 yılı itibariyle hâlâ yazar ve şairliğe devam etmektedir. Kuş Renkli Çocukluğum isimli şiir kitabı ile 1987'de Gökyüzü Yayınları Çocuk Edebiyatı Ödülü'nü, Korku Dükkânı isimli kitabı ile de 1998 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Çocuk Edebiyatı Ödülü'nü almıştır. Ayrıca Prizren'de türkçeye katkı yapanlarla ilgili uluslararası bir ödülü de 2008'de almıştır.
Hakkında Mısır-Kahire, Almanya-Berlin ve Türkiye-İstanbul olmak üzere üç ayrı üniversitede üç ayrı bilimsel çalışma yapılmıştır.
Bazı masalları çizgi film olarak çekilmiş ve TV'de yayınlanmıştır. Yazar hâlen istanbul'da hayatını sürdürmekte ve yazı çalışmalarına devam etmektedir.
Eserlerinden Bazıları


  • Çınçınlı Masal Sokağı
  • Dondurmalı Matematik
  • Hayâl Dükkânı
  • Kirpiler Şapka Giymez
  • Korku Dükkânı
  • Kuş Renkli Çocukluğum
  • Sinir Dükkânı
  • Bekledim Gece Oldu
  • Tehlikeli bir Kitap
  • Ütüsüz Ayakkabılar
  • Sufi ile Pufi
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Kuş Renkli Çocukluğum

Dinle Gambito söyleyeceklerim var
Kalmadı artık
Dağlara yaslandığımız akşamlar
Babamızın dönmesini beklerken
İşaretlendiğimiz zamanlar

Kalmadı kalmadı
Pencereden bizi gözleyen ağaçlar
Şimdi saklanmıştır bütün kapılar Gambito
Üşüyoruz kimseler aldırmıyor

Ellerimiz sevgili ellerimiz
Onlar bile yabancı
Hey Gambito biz kimiz
Seni alıp giden
Beni alıp giden
Kim böyle her akşam
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Ellerimizin Büyük Boşluğu

Burası dünya.
Gece gece gece
Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık.
Oyun bitti, zifiri karanlıkta belalar uçuşuyor
Dünyanın yalanları, uçakları ve bombaları arasında solup giden ömrümüzü
Kuşa çeviren yasalardan, yönetmeliklerden, nizamnamelerden sıkıldık
Telefon seslerinden, akıp giden televizyon görüntülerinden, bilgisayar tıkırtılarından, gazete hışırtılarından
Alıp başımızı gitmek istiyoruz
Alıp başımızı sana gelmek istiyoruz
Sana gelmek
Sana gelmek, orada kalmak istiyoruz

Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz

Başımızın okşanmasını, gözyaşımızın silinmesini, kolumuza girilmesini istiyoruz
Yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz
Rüzgârın sesini, ırmağın sesini,
Dağların dağ, denizlerin deniz, kadınların kadın, çocukların çocuk
Erkeklerin erkek, ekmeğin ekmek, nanenin nane olduğu bir dünyayı yeniden isterken
Seni istiyoruz aslında Bunu söyleyemiyoruz

Her yer gece, çok gece

Ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim
Çok yenildik yetmez mi
Bir bankanın önünde, bir koltuğun altında, bir ziyafetin ortasında, bir günahın tenhasında
Büyütüp durduk siyahı

Kuşlar gibi bakarken

Kuşlar gibi vurulan çocuklarla
Çok yenildik yetmez mi
Bir mermiyle değişirken dünyamız
Kulağımızda uluslararası bir kınama
Büyük büyük yokluk yurdunun uğuldayan sorusuyla giriyoruz toprağa
Dünya değişti ama kapı nereye açılacak
Biteni biliyoruz şimdi ne başlayacak

İşaretler ortadayken çöllere daldık

Kalp verdin korkunç yaralandık
Akıl verdin, iyiliği esir aldık
Ekranda kıtadan kıtaya atılan bir füze
Gazetede karşı kaldırıma geçerken çiğnenen bir adam
Durmadan dönen bir dünyada nerede olunabilirse
Orada bile değiliz ve bilmiyoruz böyle nasıl
Çamur olabilir kan olabilir karanlık olabilir böyle nasıl
Ele geçirir dünyayı gece
Gece gece gece
Her yağmur tanesini bir melek indirirken yeryüzüne
Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi
Bilmiyoruz
Çünkü
Bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu
Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek ve gülümsemekle meşgulüz şuan
Sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları

Bu olanlar! Çok şey şüphesiz

Ama vaktimiz kalırsa oturup düşüneceğiz

Yusuf’u düşüneceğiz, Ya’kub’u, Musa’yı

İsa’yı düşüneceğiz, Nuh’u ve öbürlerini
Ve Efendimizi
Efendimiz

Kuyular kuyular kuyular kazdık

Bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığında, sazdık
Kestik kendimizi deldik yaktık
Sonra sana değil dünyaya aktık
Dünya ki mescittir, bir ona otel yapmışız
Kalktı ki yenilmişiz değişmişiz azmışız
Bir sızı kalmış içimizde başka bir şey yok
Bu sızıdan yol bulup kapına dayanmışız

Bir çocuk oyuncağını alamamış

Bir kız sevdiğini saramamış
Bir anne yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu
Bir adam paramparça bir çift göz için
Birisi ekmek götürememiş evine
Birisi aşk
Birimiz dünyayı kurtaracak
Birimiz yarını
Birimizin aklı tutuşmuş yanıyor
Birimiz bomboş kalbine bakıp birini anıyor
Birimiz ayrılığın ilk günü gibi her akşam kanıyor
Birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor
Birimiz çekip gitmiş yeryüzünden ellerini hâlâ açık sanıyor

Geldik işte bunlar ellerimiz

Açılmış bak, bilirsin ne diye
Ki bilirsin, biz bu ellerle neler işledik
Açtık işte bunlar ellerimiz
Burası dünya
Şu biziz
Bunlar da ellerimiz
Öyle açık, öyle acemi, öyle boş
Öyle mahcup, öyle dalgın, öyle boş
Öyle boş

Senin değil miyiz hepimiz

Senin değil mi her şey
Alırsın kime ne verirsin kime ne
Ve bu açtığımız eller senin değil mi
Senin değil miyiz hepimiz Rabbim
Bir yıldız bir ağaç bir buğday tanesi kadar

Bize dokun

Dokunmazsan uçacağız tozlar gibi uzayın derin soğukluğuna
Kahire’den Bombay’a, İstanbul’dan İsfahan’a, Kudüs’ten Paris’e
Sensiz neye baktıksa örgütlü bir yalnızlıktı
Ne yaptıksa sensiz, bir şarkısızlıktı
Hayatın bir durağından öbür durağına
Bir sevgili olmadan yürümek!
Bunu yapamıyoruz
Kundağı çıkarıp kefeni giymeden önce
Adına hayat dediğimiz o büyük sarhoşlukta
Bir ölüm adımıyla geçerken dünyanın bütün içlerinden
Ellerimizi açmış bekliyoruz
Açmış bir çiçeğin değil miyiz senin

Haber göndermedin mi bize

Şahitlerin değil miyiz
Müziğin değilsek bu sesler ne

Kimsesiziz kime gidelim

Yaralarımız var kime
Sıcak bir şey arıyoruz, kime
Merhamet istiyoruz, kime
Bağışlanmak istiyoruz, kime gidelim
Sorumuz ve cevabımız sen değil miyiz
Yorgunuz, kaybetmişiz, dalgınız, kırgınız, küsmüşüz
Bu çocuklar birer birer kaybolurken sisler içinde kime gidelim
Çok yürüdük yollar kayboldu yol bulduk sana geldik
Ne getirdin deme bize senden başka neyimiz varsa o bizim yokumuzdur
Geldik işte bunlar ellerimiz
Bunlar da ellerimizin büyük boşluğu

Altı yönüm harab, beş duygum harab

On parmağımda on acı Ya Râb
Denize dalan bir desti nasıl tahammül etsin suya
Fırlattın beni dünyaya
Yeniden al kucağına, çağır beni yeniden
Bu saman çöpünü kasırgada bırakma.

Bağışla bizi diyebilir miyiz bilmiyoruz

Dilimiz varır mı buna
Affet bizi diyebilir miyiz
Bunu deniyoruz şimdi
İçimizin ve dışımızın bütün cehennemlerinin uzağında bir bekleyiş bizimki
Büyük bir kapının önünde bir karınca, vurmuş kapıyı bekliyor
Kapı açılacak yoksa niye var
Rahmet örtecek günahı
Geride kalacak gazabın adımları
Duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları
Sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz
Görüneceksin durmadan kendimizden geçeceğiz
Görüneceksin her şeyimizle sana göçeceğiz
Değil mi
Değil mi
Değil mi

Ol dedin olduk senden

Gel dedin geldik sana

Yaptıklarımız için

Yapmadıklarımız için
Elimizi
Dilimizi
Allah’ım
Bağışla bizi
Bağışla bizi

Başımız yerde

Açtık elimizi sevgilinle birlikte
Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan
Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından
Parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım
Yabancıysak dost ol bize senden ayrılmayalım
Elimiz açık ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz
Sevdiklerin aşkına sevenlerin aşkına
İnşirah inşirah inşirah
Ayetin değil miyiz senin Yâ Allah


Mevlana İdris Zengin


 

Ahver

Âsî İşgâl Kuvvetleri
Katılım
24 Tem 2007
Mesajlar
2,871
Tepkime puanı
701
Puanları
0
Ay Söylevi

biz bakardık ve sen yürürdün şeyhim
sen yürürdün ve dağlar yürürdü
öksüz bir kırlangıç olurduk sen görünmeyince
sen görünmeyince görmezdik bulutları
yağmurları kuşanıp yollarda bahara durmazdık
kapının önünde iki büklüm bekler
acıyı keşfeden bu çocuk yürekler
nasıl selam verilir bilmez
ne açar kapıları bilmezdik şeyhim

biz sorardık ve sen söylerdin şeyhim
sen söylerdin ve gökler söylerdi
kırılmış bir ayna olurduk sen konuşmayınca
sen konuşmayınca varmazdık denizlere
balıkları farkedip yunusa seslenmezdik
denizin altında öylece durur
saçlarımıza denizin akşamı vurur
çocukları kim ağlatır
kim öldürür halkları bilmezdik şeyhim

Mevlânâ İdris
 

Hüzün Seli

. . .
Katılım
16 Ağu 2009
Mesajlar
1,228
Tepkime puanı
512
Puanları
0
Konum
A'raf
Web sitesi
huzundusumu.blogcu.com


Kum

Bir kum tanesiyim ama

Çölün derdini taşıyorum

Rüzgâr her sabah ayrı bir şarkıyla geliyor

Atım vefadandır
Hiç kımıldamıyor
Ben varım rüzgârlar harab
Ben varım çöl yerinde kalıyor

Sevgilim

Gücümü ölçme benim...




 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
Birazdan Kıyamet Başlayacak, Başlasın

Geldik gidiyoruz bağışla bizi

Büyük uykular gördük rüyada

Hayra yorduk herşeyi

Herşey dediğin nedir ki

Sen bilirsin kalbimizi

Durur unutsak yenilgimizi

Durur kaybetsek sudaki izimizi

Kalbimiz dediğin nedir ki

Aşk var aşk yok

Birarada tutamaz ikimizi

Geçtik dünyanın arasından

Geçtik bu küçük omuzlarımızla

Maviler giymiş ağlayan meleklere

Tarifsiz kadınlara

Düşmüş bayraklara gecikerek

Geçtik dünyadan bağışla bizi

Yaptıklarımız için

Yapmadıklarımız için

Elimizi Dilimizi

Tanrım

Bağışla bizi

Birazdan kıyamet başlayacak Lütfen

Mevlana İdris
 

mostar

Profesör
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
1,011
Tepkime puanı
244
Puanları
0
Yaptıklarımız için
Yapmadıklarımız için
Elimizi
Dilimizi
Allah’ım
Bağışla bizi
Bağışla bizi...
 

mostar

Profesör
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
1,011
Tepkime puanı
244
Puanları
0
Çocuktum her şeyi anladığımı sanıyordum
sonra büyüdüm, bombaların ve bankaların
dağlardan ve ırmaklardan daha fazla olduğunu gördüm

bahçıvanlar generallerden
menekşeler mermilerden daha azdı

yenilmişti dünya
yenilmişti dünya

duanın özgürleştiren rüzgarı
Çekilmişti yüzlerden
İnsanlar dua değil
yönetmelik okuyordu

nükleer artıklar ve çok uluslu yalanlarla kirlenmişti yüzümüz

teknolojinin o yok edici,
o gri gölgesi düşmüştü yüzlere
yenilmişti yüzümüz
ve görüntü aynıydı
bütün aynalarda

her şey çok açıktı
herkes kimsesiz
herkes bir şeyin yoksuluydu
hepimiz aynı anda yenilmiştik
ve şarkılarımız kederliydi

yanlış bir zamanda mı yaşıyordum ?
Çekip gitse miydim ?
hayır!
ne yanlış bir zamanda yaşıyordum
ne de çekip gidecek bir yer vardı
her yer aynıydı
kaldım

sürekli çağıran ve ayrım yapmayan toprak
nasıl olsa beni de çağıracaktı!

masal dünyanın bittiği yerde başlar
biliyorum klasik zamanlarda değiliz artık

ve masallar böyle anlatılmaz

biliyorum!
ben hiç masal yazmazdım
dünya sisteminin hepimize anlattığı masal
kötü olmasa bu kadar

biliyorum!
bir karınca türküsünden daha hafif olacak sesim

biliyorum!
İnsanların birbirlerine olan yabancılığı büyüyecek
dünya küçüldükçe

biliyorum!
telefonlar oldukça insanlar birbirini görmeyecek
biliyorum!
birbirimizi hiç görmeden ölücez

her şey için tek şey diliyorum
Allah'ın gülleri yakamızı bırakmasın.
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Tarih Bitti

Sana bakmak toprağa bakmak kadar güzeldi
Sert şarkılar vardı yanaklarında

Sabahın sisini dalgın atlara yükledim
Senin şehrine vardım saçlarını aradım boşuna
Sen yoktun bir şey yoktu
Bütün dillerde yalan söyledim sana inanmak için

Sen gittin tarih bitti milat neyi açıklayabilir
Sana bakmak toprağa bakmak kadar güzeldi

Ne vardı bir de bahçeler vardı

Bahçeye resimler düşmeye devam ediyor

Kimi eski bir denize çizilmiş
Kimi her yanı haziran bir trene
Kimi bir kelimeye

Bir resimde isa akşama bakıyor
Bir resimde tarihçiler eliboş dönüyor kadınların verdiği sözlerden
Bir resimde yüzlerce anahtar var hiç kapı yok
Bir resimde telefon çalıyor açıyoruz ve yağmur
Islanıyor zaman
Bir resimde yedi kişiyiz aramızda en güzel ölüm gülümsüyor

Çiçektik çok
Hatırlar mısın
Hatırlarsın

Geçtik dünyanın arasından
Geçtik bu küçük omuzlarımızla
Maviler giymiş ağlayan meleklere
Tarifsiz kadınlara
Düşmüş bayraklara gecikerek
Geçtik dünyadan bağışla bizi

Yaptıklarımız için
Yapmadıklarımız için
Elimizi
Dilimizi
Tanrım
Bağışla bizi

Kimsenin olmayan bir yoldan geçerken
Kimsenin olmayan bir resmini gördüm hayatın

Büyük dalgınlar vardı
Cevapsızlar
Hiç deniz görmeyenler
Kimseye bir şey sormayanlar vardı
Kaybedenler
Hayatın büyük ırmağında
Vardı ve akıyordu

Sonra kimse kalmadı
Hiç kimse
Bağırmak için
Yalvarmak için

Çünkü herkes gitti
Çünkü herkes gider

Geceler var bir de iyi geceler

İyi geceler bayım hiç yittiniz mi
En az bir defa yitmeli insan

Nasıl geçti yıllar telefon beklerken mi
Şarkılar bitti şarkılar bitti
Bir şey söylemedin kadınlar için
Devrimler için bir şey söylemedin
Yıldızlar için
İyi geceler bayım

Yine birisi ağlamış bak yeryüzü ıslak.

İçinde yalan olmayan bir cümle söyle bana
İçinde amerika olmayan bir cümle söyle
İçinde zulüm olmayan bir cümle
İhtiyacım var buna

Çok hırpalandım zeytin ağacı
Çok hırpalandım sevgilim
Bu vakitsiz değişen haritalardan
Kederli göklerden mübarek çocuklardan kapanmış çiçeklerden
Geldi geçiyor dünya
Elimi tut
Bir cümle söyle
İçinde yalan olmayan bir cümle
Göklere bakma anında dünyadan çıkma anında
Söyleyip kaybolayım söyleyip varolayım
Bir cümle bir cümle bir cümle

Lailaheillallah

Mevlana İdris Zengin
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Beni Yanlışsız Sakla

Saate baktım yirmibeş yaşındayım
Geç kalmadım tanrım yeniden inanmaya
Aşka geç kalmadım

Ardında yıkık şehirler ve leylaklar bırakan
Bir cümle dudaklarımı geçip beni ihlâl etti
Saate baktım müthiş bir yenilme vaktindeyim
Sevgilim
Ben nerede yağmur yağarsa orada şemsiye kırmanın kitabıyım
Ve en güzel cümlen sensin

Saate baktım buzlar ve çiçekler arasındayım
Gömleğim asyaya düşerken
Beni yanlışsız sakla bu son görünüşüm

Mevlana İdris
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Yaptıklarımız için
Yapmadıklarımız için
Elimizi
Dilimizi
Tanrım
Bağışla bizi

Kimsenin olmayan bir yoldan geçerken
Kimsenin olmayan bir resmini gördüm hayatın

Büyük dalgınlar vardı
Cevapsızlar
Hiç deniz görmeyenler
Kimseye bir şey sormayanlar vardı
Kaybedenler
Hayatın büyük ırmağında
Vardı ve akıyordu

Sonra kimse kalmadı
Hiç kimse
Bağırmak için
Yalvarmak için

Çünkü herkes gitti
Çünkü herkes gider

Geceler var bir de iyi geceler

İyi geceler bayım hiç yittiniz mi
En az bir defa yitmeli insan..

Mevlana İdris


 
Üst