“Mevdudi – Gelin Müslüman Olalım” Önsöz

-Muhammed-

Profesör
Katılım
18 Kas 2010
Mesajlar
1,740
Tepkime puanı
234
Puanları
63
“Mevdudi – Gelin Müslüman Olalım” Önsöz

Cuma vaazlarımın ilk basımı Kasım 1940’da yapıldı. 1958 Kasımına kadar geçen 11 yıl içinde kitap 20.000 adet basıldı. Bu süre boyunca hiç kimse içinde hatalı, zararlı bir şeyler bulamadı. Fakat bazı âlimler her nedense hoşnutsuzluk göstererek bana ve İslam Cemaati’ne kızdılar ve diğer yazılarımda olduğu gibi bu kitabımda da bazı ölümcül “hatalar” bulmakta gecikmediler.

Bu müftülerin (ki yasal fetvalar verirler) verecekleri fetvada kendilerine malzeme sağlayacak olan cümleleri bulup çıkarmak için kitabı gerçekten kendilerinin mi okuduğu yoksa başkalarını mı görevlendirdiklerini Allah bilir. Ne şekilde olursa olsun bütün kitap içinde itiraz edebilecekleri sadece dört cümle bulabildiler.

19. Bölümdeki gazaplarına uğrayan cümleler şunlar:

“… Zekât olmadan namaz, oruç ve iman güvenilirliklerini kaybederler.”

“…Bu iki temel şartı (namaz ve zekât) önemsemeyenlerin inançları sağlam değildir.”

“…Namaz ve zekâtla bütünleşmedikçe Kelime-i Tayyibe’nin söylenmesinin hiçbir önemi olmadığı Kuran’da açıkça belirtiliyor.”


Yirmi beşinci bölümden buldukları cümleler de şudur:

“Hacca gitmeyi hiç düşünmeyen fakat dünyayı dolaşmayı hiç ihmal etmeyen kişilere gelince; Avrupa yolculukları sırasında birkaç saatliğine Mekke’den geçseler bile bu insanlar Müslüman değildirler. Eğer kendilerine Müslüman diyorlarsa yalan söylemiş olurlar ve onları Müslüman sanan insanlar da Kuran’ı bilmiyorlardır.”

Bu cümleleri görevlerini tam olarak yerine getirmeyen bazı Müslümanları aforoz ettiğim iddialarına delil olarak kullanıldılar.
Fakat benim asıl anlatmak istediklerimi açıklayan ve aynı zamanda onların savlarını da çürüten cümleler dikkatlerinden kaçtı. Sözde müftüler ya onları görmediler ya da amaçlarına hizmet etmedikleri için görmemeyi tercih ettiler.
Mesela şu cümleleri okuyalım:

“Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ölümünden sonra bazı kabileler zekât vermeyi reddetmişlerdir; Allah ve Elçisi’ne iman ettikleri halde Ebu Bekir onları Müslüman saymamış ve savaş açmıştı. Çünkü onlar kangren olmuş bir organ gibiydiler. İslam bir bütündür ve zekât da bu bütünün bir parçasıdır. Zekât olmadan namaz, oruç ve iman güvenirliklerini kaybederler.”

Yani son cümleden önce Kuran ayetlerine, iki hadise ve Hz. Ömer’in bir hükmüne dayanarak cümleyi desteklemişim. Fakat onların seçici gözleri o cümleleri atlamış. Bunlar kendilerini İslam’ın büyük öğretmenleri ve ruh temizleyen uzmanlar sanan kişiler tarafından oynanan oyunlar.
...
16 Ağustos 1952
Ebul A’la
 
Üst