eylül
Veled-i kalbî

“Üzerimde hakkı olmayan tek insan göremiyorum bu dünyada.
Benim anlayışıma göre her fert, başı ucuna, ‘Suçlu benim, herkes suçsuz!’levhasını asmalıdır. Merhamet, harikulâde bir şey, içinde hayat kaynayan kazan…
Gökler merhamet dolu… Yağmurun yalnız suyunu toplayabiliyoruz;
ruhundan uzağız!
Hâlbuki ne güzel isim koymuşlar ona: Rahmet… Âlem bu temel üzerinde…
Eğer toprağa, tohuma, hatta kire, lekeye merhamet olmasaydı, su olur muydu? Rengi rahmet, sesi merhamet, pırıltılı, şırıltılı, su…
Ne duruyorsunuz? Sökün sahte su borularını,
ev ev merhamet şebekesini kurun!
Tepelerdeki çatıları da yıkın, göklerle temasa geçin!
O zaman göreceksiniz ki, acı su borularından kendi kendine tatlı su akacak ve
başlar üstünde güneşe yol veren kubbeler yükselecek…”
/ “Reis Bey” Tiyatro Eserinden/
(Üstad Necil Fâzıl...)