dostluk
Kıdemli Üye
Merfu hadİs**(الحديث المرفوع)
MERFU HADİS (الحديث المرفوع)
‘Söz fiil, takrir, fıtri veya ahlaki vasıf olarak, senedi muttasıl veya munkatı olsun açıkça veya dolaylı bir şekilde (‘hükmen’) Hz. Peygambere izafe edilen hadistir’Aslında bu izafeyi yapan bir sahabi, bir tabii, veya daha sonraki nesillerden biri olması arasında hiç bir fark yoktur. Ancak sadece ‘hükmen merfu’ sayılacak rivayetlerde izafeyi yapanın sahabi olması şarttır.
Merfu hadis iki kısma ayrılmaktadır:
1) Sarahaten (açık merfu)
2) Hükmen merfu.
1.Sarahaten (açık) Merfu Hadis:Açık bir şekilde Peygambere izafe edilen hadistir, Yani hadis içinde Rasülullaha ait bir söz, bir fiil, bir takrir veya bir vasıytan söz ediliyorsa bu açıkça merfu bir hadistir. Şunu yapmakla emrolunduk veya sunuları yapmaktan nehyolunduk şeklinde sahabeler tarafından verilen bilgiler de acık merfu olarak değerlendilmektedir.
Sarahaten Hz Peyagmbere izafe edilen kavli hadis hadis kitaplarımızda şu ifade kalıplarıyla yer almaktadır: Rasülüllah s.a şöyle buyurdu, şöyle buyururken işittim, bize şunu haber verdi, şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir şeklinde.Hz Peygamber_e izafe edilen fiili hadisler de şu ifadelerle hadis kitaplarında yer alır: Rasülulla s.a şöyle yaparken gördüm, şöyle yapardı gibi.
Sarahaten Hz. Peygambere ızafe edilen takriri hadisler de sahabinin şu ifadeleriyle hadis kitaplarında yer almaktadır: Rasülullah s.a. huzurunda şöyle yaptım yaptık Rasülullahın huzurunda falan şöyle yaptı. Bu ifadelerin sonunda bu yapılanların Hz Peygamber tarafından reddedilmediği yer alır.
Hükmen Merfu Hadis
Hükmen merfû söِz, israiliyyât nakletme âdeti olmayan bir sahabînin, peygamberlere ve geleceğe dair verdiği haberler ile bir işin yaplmas halinde kazanlacak sevap veya bir baka fiilin yaplmas halinde maruz kalnacak ceza ile ilgili söِzleridir.Çünkü sahabinin bunlar kendiliğinden söyylemesine imkân yoktur; ona bunlar haber verenin Hz. Peygamber olduğuna hükmedilir
(Ahmed Naim, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, Ankara 1976, Mukaddime, 134; Subhi Sâlih, a.g.e., 217).
Hükmen merfu söze misal: ‘her kim bir sihirbazın yahud ğaibden haber verebilir diye bir arraf;ın yani kahinin yanına giderse, Muhammed s.a.v inzal buyurulana küfretmiş olur’ Müslim, selam 125; Ahmed b Hanbel, II 429, IV 68. Hükmen merfû fiil,
meselâ, Hz. Ali'nin küsûf (güne tutulmas) namaznda ikiden fazla rükû yapmasıdır. Çünkü ibadet şekilleri içtihatla tesbit edilemez; bunların Rasûlullah'tan öğrenilmiş olduğuna hükmedilir (Ahmed Naim, a.g.e., s. 134).
Hükmen merfû olan takrir ise, sahabînin, bir ii Hz. Peygamber zamannda yaptklarn "Biz Rasûl-i Ekrem zamanında şöyle yapardık gibi söِzlerle ifade etmesidir. Hz. Peygamberin yapılmasına müsaade ve müsamaha ettiği her iş hükmen merfû sayılır.Sahabînin herhangi birey hakkında "bu ey sünnettendir" demesi de, ekseriyetin görüşüne göre merfû hükmündedir. Yine bir ravinin, sahabî veya tâbiî hakknda "hadisi ref eder" veya "merfû olarak rivayet eder" demesi o hadisin merfû oluğuna işarettir (Talat Koçyiğit, Hadis Istlahlar, A. Ü. İlahiyat Fakültesi Yaynlar, Ankara 1980 s. 218).
Merfû hadis, sahih, hasen ve zayf arasındaki müşterek ıstılahlardandır. Bu itibarla merfû hadisler, sıhhati bakmından sahih, hasen, zayıf hattâ mevzû bile olabilirler. Sıhhat derecesinin ayrca incelenmesi gerekir (Nureddin Itr, Menhecü'n-Nakd fî Ulümil-Hadîs, Dmak 1392/1972, s. 304).
Merfu Hadis, bütün islam bilginlerince hüccet kabul edilmiştir. Bu sebeple de bağlayıcıdır. Ibnu Salah, Mukaddime 41-48; Nurettın İtr, Menhec 325.
حِمَ الِلَّهِ مَنْ سَمِعَ مِنِّي حَدِيثًا، فَبَلَّغَهُ، كَمَا سَمِعَهُ
Benden bir hadis işitip onu işittiği şekilde insanlara ulaştıranın Allah yüzünü nurlandirsin.
İbn Hibban.
Benden bir hadis işitip onu işittiği şekilde insanlara ulaştıranın Allah yüzünü nurlandirsin.
İbn Hibban.
MERFU HADİS (الحديث المرفوع)
‘Söz fiil, takrir, fıtri veya ahlaki vasıf olarak, senedi muttasıl veya munkatı olsun açıkça veya dolaylı bir şekilde (‘hükmen’) Hz. Peygambere izafe edilen hadistir’Aslında bu izafeyi yapan bir sahabi, bir tabii, veya daha sonraki nesillerden biri olması arasında hiç bir fark yoktur. Ancak sadece ‘hükmen merfu’ sayılacak rivayetlerde izafeyi yapanın sahabi olması şarttır.
Merfu hadis iki kısma ayrılmaktadır:
1) Sarahaten (açık merfu)
2) Hükmen merfu.
1.Sarahaten (açık) Merfu Hadis:Açık bir şekilde Peygambere izafe edilen hadistir, Yani hadis içinde Rasülullaha ait bir söz, bir fiil, bir takrir veya bir vasıytan söz ediliyorsa bu açıkça merfu bir hadistir. Şunu yapmakla emrolunduk veya sunuları yapmaktan nehyolunduk şeklinde sahabeler tarafından verilen bilgiler de acık merfu olarak değerlendilmektedir.
Sarahaten Hz Peyagmbere izafe edilen kavli hadis hadis kitaplarımızda şu ifade kalıplarıyla yer almaktadır: Rasülüllah s.a şöyle buyurdu, şöyle buyururken işittim, bize şunu haber verdi, şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir şeklinde.Hz Peygamber_e izafe edilen fiili hadisler de şu ifadelerle hadis kitaplarında yer alır: Rasülulla s.a şöyle yaparken gördüm, şöyle yapardı gibi.
Sarahaten Hz. Peygambere ızafe edilen takriri hadisler de sahabinin şu ifadeleriyle hadis kitaplarında yer almaktadır: Rasülullah s.a. huzurunda şöyle yaptım yaptık Rasülullahın huzurunda falan şöyle yaptı. Bu ifadelerin sonunda bu yapılanların Hz Peygamber tarafından reddedilmediği yer alır.
Hükmen Merfu Hadis
Hükmen merfû söِz, israiliyyât nakletme âdeti olmayan bir sahabînin, peygamberlere ve geleceğe dair verdiği haberler ile bir işin yaplmas halinde kazanlacak sevap veya bir baka fiilin yaplmas halinde maruz kalnacak ceza ile ilgili söِzleridir.Çünkü sahabinin bunlar kendiliğinden söyylemesine imkân yoktur; ona bunlar haber verenin Hz. Peygamber olduğuna hükmedilir
(Ahmed Naim, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, Ankara 1976, Mukaddime, 134; Subhi Sâlih, a.g.e., 217).
Hükmen merfu söze misal: ‘her kim bir sihirbazın yahud ğaibden haber verebilir diye bir arraf;ın yani kahinin yanına giderse, Muhammed s.a.v inzal buyurulana küfretmiş olur’ Müslim, selam 125; Ahmed b Hanbel, II 429, IV 68. Hükmen merfû fiil,
meselâ, Hz. Ali'nin küsûf (güne tutulmas) namaznda ikiden fazla rükû yapmasıdır. Çünkü ibadet şekilleri içtihatla tesbit edilemez; bunların Rasûlullah'tan öğrenilmiş olduğuna hükmedilir (Ahmed Naim, a.g.e., s. 134).
Hükmen merfû olan takrir ise, sahabînin, bir ii Hz. Peygamber zamannda yaptklarn "Biz Rasûl-i Ekrem zamanında şöyle yapardık gibi söِzlerle ifade etmesidir. Hz. Peygamberin yapılmasına müsaade ve müsamaha ettiği her iş hükmen merfû sayılır.Sahabînin herhangi birey hakkında "bu ey sünnettendir" demesi de, ekseriyetin görüşüne göre merfû hükmündedir. Yine bir ravinin, sahabî veya tâbiî hakknda "hadisi ref eder" veya "merfû olarak rivayet eder" demesi o hadisin merfû oluğuna işarettir (Talat Koçyiğit, Hadis Istlahlar, A. Ü. İlahiyat Fakültesi Yaynlar, Ankara 1980 s. 218).
Merfû hadis, sahih, hasen ve zayf arasındaki müşterek ıstılahlardandır. Bu itibarla merfû hadisler, sıhhati bakmından sahih, hasen, zayıf hattâ mevzû bile olabilirler. Sıhhat derecesinin ayrca incelenmesi gerekir (Nureddin Itr, Menhecü'n-Nakd fî Ulümil-Hadîs, Dmak 1392/1972, s. 304).
Merfu Hadis, bütün islam bilginlerince hüccet kabul edilmiştir. Bu sebeple de bağlayıcıdır. Ibnu Salah, Mukaddime 41-48; Nurettın İtr, Menhec 325.
Devami..