Mehteran

melde

helina_roje
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
2,238
Tepkime puanı
24
Puanları
0
Konum
Ankara
mehter27na.jpg


mehter34jz.jpg

MEHTER, Osmanlılar'da, askerî musukiyi icra eden topluluğa verilen isim. Farsça'da mihter olarak geçen mehter kelimesi, ekber (en büyük), âzam (pek ulu) mânâsında bir ism-i tafdildir. Türkçeye bu kelimenin Arapçalaştırılmış şekillerinden mehter, çoğulu olarak da mehterân yerleşmiştir.

Mehter, bölüklere ayrılır, aynı çalgı aletini çalanlar, alemdarlar birer bölük teşkil ederlerdi. Her bölüğün "ağa" tabir edilen bir âmiri bulunurdu. Davulcubaşına ise "baş mehter ağa" denirdi. Ayrıca bir de Mehterbaşı vardı. İkinci bir mehterbaşı daha vardır ki, bundan ayrı olup, Saray Çadırcılarının başıdır. Mehter teşkilatı, "emir âlem"e tabiydi.

Selçuklu Sultanı İkinci Gıyaseddin Mesud'un 1284 yılında Osman Gazi'ye gönderdiği bir fermanla kendisine, Eskişehir'den Yenişehir'e kadar bütün Söğüt bölgesi ve havalisi sancak olarak verildi. Fermanla birlikte Osman Gazi'ye emirlik alemeti olan "tuğ", "âlem", "tabi" ve "nakkare" de gönderilmişti. Ferman, Osman Gazi'ye Eskişehir'de bir ikindi vakti takdim edildi. Osman Gazi ayakta durarak nevbet vurdurdu (çaldırdı). Fatih Sultan Mehmed Han zamanına kadar nevbet vurulurken padişahların ayakta dinlemesi âdetti.

Mehter teşkilatına bağlı iki türlü mehterhane vardı. Biri resmi teşkilata bağlı olan calici mehterler, diğerleri esnaf mehterleriydi. Resmi mehter, padişah mehteriydi ki, buna "mehterhane-i tabl-i âlem-i hassa" denirdi. Sonraları, mehter sadece padişah ve orduya ait olmaktan çıktı. Her vezir dairesinde bir mehterhane bulundurulması âdet oldu.

Fatih devrindeki mehterhanede dokuz zilsen (zil çalan), dokuz nakkâzen (kadûm çalan), dokuz boruzen (boru çalan), dokuz tablzen (davul çalan), dokuz çavuş ve bir iç oğlan vardı. Altmışdört kişilik mehterhane takımına "dokuz kat mehter" adı verilirdi. Padişahın mehterleri oniki kat olurdu. Oniki kat mehterhanede her çalgıdan onikişer adet bulunurdu. Padişah sefere çıktığı zaman mehter takımı oniki misline çıkarılırdı. Sefer ve harp esnasında padişah mehterhanesi, saltanat sancaklarının altında durup, nevbet vururdu. Bundan başka ikindi vakti, otağ -ı hümâyûn önünde nevbet vurmak âdetti (Bkz. Nevbet).

Hükümdar mehterleri beş vakit vururlardı. Bundan başka padişah cüluslarında, kılıç alaylarında, harplerde zafer haberi geldiği zaman ve arife divanlarında nevbet vurulurdu.

Mehterler, harp meydanlarında gece karanlığında bile ordugâh nöbetçilerinin uyumaması için devamlı çalar ve aynı zamanda da "yektir Allah," diye bağırırlardı. Harp esnasında ise, padişahın veya seraskerin yanında durup, harp boyunca askerin cesaretini arttırmak ve düşmana dehşet vermek için çalardı.

Vezir mehterhaneleri, ikindi ve yatsı namazları kılındıktan sonra olmak üzere, günde iki defa vururdu. Bunlardan birincisi akşam yemeğinin ikincisi de uykunun işaretini verirdi. Sivil mehterler, kendilerine mahsus nevbet yerlerinde yatsı namazından sonra ve sabahleyin nevbet vururlardı. Eski zamanlarda öğle yemeği, "Kuşluk" namıyla öğle namazından evvel, akşam yemeğinde ikindi namazından sonra yenilir ve yatsı namazından sonra uykuya yatılırdı.

Mehterhane, her ikindi vakti başları, içoğlan baş çavuşunun yahut muadili olanın, "vakt-i sürür ve safa mehterbaşı hey!., hey!" suretindeki nidası (çağırması) üzerine, mehterbaşı ağa elinde zurna olduğu halde bandoya pişrev (önder) olarak Vezirin, Yeniçeri ağası dairesinde ise ağanın oturduğu arz odasının önüne gelir, temenna eylerdi. Bu sırada evvelce "vakt-i sürür ve safa" diye bağırmış olan başçavuş veya muadili; "Eshab-ı hacât ve arzuhal sahipleri var mı?" diye sorardı. Arzuhal sunmak isteyenlerin arzuhallerini alıp vezire yahut Yeniçeri ağasına verirdi. Bu iş bitince heyet bir daire teşkil ederek çalmaya başlardı. Dua ile de merasime son verilir ve çalanlar birer temenna ile çekilirlerdi.

Mehterin Avrupa'ya tesiri: Avrupalılarca, onsekizinci asırdan itibaren "Yeniçeri müziği" diye adlandırılan müzik; evvela, benimsenmiş, bilahare Polonya, sonra Avusturya ve daha sonraları bütün Avrupa'da onların tabiri ile Yeniçeri bandoları kurulmuştur.

Bestekâr Mozart ve Hayd da, mehter musikîsinin tesirinde kalarak, meşhur bestelerini meydana getirmişlerdir. Alman besteci Beethoven, "Büyük Senfoni"sinin son bölümünü, mehterin kös, davul ve zurnasıyla seslendirmiştir. Beethoven, "Türk marşı"nı mehterin bir cenk havasından adapte etti. Avusturyalı bestekâr Mozart'ın "Türk Marşı", Türk askerlerinin "Allah Allah" nidalarının, nakarat olarak tekrarından müteşekkildir. Viyana Kraliyet Orkestra Şefi Gluck bu yıllarda, sarayda verdiği konserlerinde, repertuvarına mehter bestelerini almış ve orkestrasında çaldırmıştır. Alman bestekâr Wagner, bir mehter konserini dinlerken heyecanlanmış, kendisini tutamayarak "İşte musikî buna derler!" demiştir.

Mehter musikîsi gibi, mehter teşkilâtı da Avrupa'ya tesir etti. Onsekizinci yüzyıl içinde önce Avusturyalılar, sonra Prusyalılar, daha sonra da Ruslar, Almanlar ve Fransızlar mehter teşkilâtına benzer mızıka takımlarını kurdular.

Osmanlı Devleti'nin ömrü boyunca, gittikçe mükemmelleşen mehter, Yeniçeri ocağının lağvı ile beraber yerini "Mızıka-i Hümayuna" bıraktı.

Günümüzde Mehter: Mehter, 1911'de Ahmed Muhtar Paşa tarafından "Mehterhâne-i Hâkâni" adiyle yeniden kuruldu. 1914' de kuruluş tamamlandı. Birinci Dünya Harbinde Başkumandan Vekili Enver Paşa'nın emriyle teşkilât, orduya tamim edildi. İstiklâl Harbi'nde de mehterhane hizmet verdi. Cumhuriyetin ilanından sonra, Millî Savunma Bakanı, mehteri saltanat alâmeti sayarak lağvetti. 1950'den sonra, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut'un direktif ve desteğiyle mehterin yeniden tesisi çalışmaları başladı. 1953'de yeniden tesis edildi; Daha sonraları çeşitli okul, dernek ve kuruluşlarda mehter takımları kurdular. 12 Eylül 1980 Harekâtından sonra, yalnız Genelkurmay Başkanlığı Harp Dairesi Askerî Müze Müdürlüğü bünyesindeki mehteran bölüğü, faaliyetine devam etmektedir. İstanbul'daki Askeri Müze'de Pazartesi, Salı hariç, haftanın diğer günlerinde saat 15.00-16.00 arasında mehterbaşının idaresinde bir saat çalmaktadır. Bilhassa turistler ve meraklılar büyük alâka göstermektedirler.
 

melde

helina_roje
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
2,238
Tepkime puanı
24
Puanları
0
Konum
Ankara
Mehter takımı iki bölüm, yedi takımdan oluşmaktadır.

Birinci bölüm Sancak takımıdır. İkinci bölümde önce Cevganlar bulunur arkalarında sırasıyla Zurnazenler, Boruzenler, Nakkarezenler, Zilzenler ve Davulzenler yer alır.

cevganokuyucular5tm.jpg

Cevgen :Mehterde ucunda küçük ziller bulunan bir sopa şeklinde müzik aletini kullananlara verilen isimdir . Bu müzik aleti de sadece Mehtere has bir müzik aletidir. Başka yerde kullanılmaz.

zurnazen2lu.jpg

Zurnazen (Ser zurnazen): Mehterde Zurna çalanlara verilen isimdir. Zurna da bize has bir müzik aleti olma özelliğini halen korumaktadır. Mehterin kaldırıldığı her dönemde Zurna davulla beraber halkın gönlündeki yerini her zaman korumuştur.

boruzen8ft.jpg

Boruzen (Ser nefiri): Mehterde boru çalanlara verilen isimdir. Boruda Dünyada bütün orkestralarda, müzik gruplarında mızıka takımlarında kullanılmıştır ve halen kullanılmaktadır.

nakkarezen5br.jpg

Nakkarezen (Ser nakkarezen): Nakkare (Kudüm) ağızları deri kaplı , birbirine bağlı farklı büyüklükte iki çömlekten oluşan bir çalgı olup mehterde bunu çalanlara Nakkarezen ismi verilmektedir.

davulzen1nv.jpg

Davulzen (Ser tebbal)

TEBBAL : Mehterde Davul çalanlara verilen isimdir. Davul; Türklerin çok eskiden beri kullandıkları baş çalgıdır. Kaynağı Orta Asya'dır. Davul, Selçuklu Türkleri'nce Anadolu'ya getirilmiş, Osmanlı Türkleri aracılığıyla da Avrupa'ya yayılmıştır.

koszen7ex.jpg

Kös: Mehterde Kös çalan kişiye verilen isimdir. Daha önceleri Kös sadece padişah mehterlerinde kullanılırdı. 3.Selim diğer mehterlere de Kös konulmasına izin vermiştir.

tugyesil3oi.jpg

Tuğlar:Türkler'de, hükümdarlık, vezirlik, beylerbeyilik, sancak beyliği gibi askeri görev ve memuriyet işareti olarak kullanılmıştır.

Zilzen (Ser zincirî):Mehterde Zil çalanlara verilen isimdir. Mehter de yüzyıllardır kullanılmakta olan Zil bu gün de tüm askeri ve sivil bandolarda ve orkestralarda kullanılmaktadır.



Çorbacıbaşı:Mehterin yürüyüşü sırasında en önde yürüyen kişidir


Sancaklar:Mehterde üç sancak bulunur. Kırmızı sancak (Kırmızı zemin üzerine beyaz üç hilal) , Yeşil sancak (Yeşil zemin üzerine beyaz üç hilal) ve ıstiklal alameti olan Ak sancak. Bunları taşıyanlara Sancaktar ismi verilir.

takim7yn.jpg
 

melde

helina_roje
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
2,238
Tepkime puanı
24
Puanları
0
Konum
Ankara
ÇAĞRI

''Vakt-i sürûru sefâ, Mehterbaşı Hey! Hey!''
''Merhabâ ey mehterân!''
''Merhabâ, Mehterbaşı!''
''Hasduuur!''
(Meselâ: ''Der fasl-ı Acem âşirân, cihâd-ı ekber marş!'' derdi.)
''Haydi ya Allah!''​

MEHTER MARŞI​


Gâfil ne bilir neş’ve-i pür-şevk-i vegâyı
Meydân-ı celâdetteki envar-ı sefâyı
Merdân-ı gazâ aşk ile tekbir tekbirler alınca
Titretti yine, rû-yı zemin arş-ı semâyı.

Allah yolunda cenk edelim şân alalım şan
Kur’an’da vaadediyor Hazret’iYezdan.

ESKİ ORDU MARŞI

Ey şanlı ordu,ey şanlı asker
Haydi gazanfer, umman-ı safter
Bir elde kalkan, bir elde hançer
Serhadde doğru ey şanlı asker.

Deryada olsa herşey muzaffer
Dillerde tekbir, Allahü ekber

Allahü ekber, Allahü ekber
Ordumuz olsun daim muzaffer​


YELKENLER BİCİLECEK​


Yelkenler biçilecek,yelkenler dikilecek
Dağlardan çektirilen kalyonlar çektirilecek.

Elde sensin dilde sen gönüldesin baştasın
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan.

*****​

Yirmidört adet Mehter perçasını http://www.mehter.info/marslar.html adresinden, mp3 formatında indirebilirsiniz.

( http://www.mehter.info/index2.html adresinden derlemedir)
 

ALBAY

Üye
Katılım
2 Eki 2007
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
ALLAH razı olsun,emeğine sağlık..
 

cüneytkaya

Profesör
Katılım
21 Ağu 2007
Mesajlar
1,681
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yelkenler biçilecek,yelkenler dikilecek
Dağlardan çektirilen kalyonlar çektirilecek.

Elde sensin dilde sen gönüldesin baştasın
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan.
 
Üst