Mehmet Zahit Kotku r.a ölüm yıldönümü

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Dün çağımızın büyük İslam alimlerinden Mehmet Zahit Kotku r.a'in ölüm yıldönümüydü. ALLAH rahmet eylesin.amin
Kendisi hayırlar ile dualar ile yad ediyor, bu memlekete olan hizmetlerini asla unutmayacağız ve unutturmayacağız.

74845_10150322572240717_235012790716_15771482_3724838_n.jpg


ERBAKAN'I HIÇKIRARAK AĞLATAN NEYDİ?

Erbakan Hoca tutuklu olduğu sırada çok sevdiği, saygı duyduğu ve manevi eğitimini aldığı Mehmet Zahit Kotku Efendi kendisine ve arkadaşlarına birer takke hediye etmişti. Bu hediyelerin Erbakan ve arkadaşları için manası büyüktü. Bu takkeleri namaz esnasında başlarına taktıklarında kendilerini İskender Paşa Camiinde Mehmet Zahit Kotku Hazretlerinin sohbetinde hissediyorlardı. Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi'nin o günlerde hasta olduğu Erbakan ve arkadaşları tarafından biliniyordu. Nitekim birgün acı haber tutuklu bulunan Erbakan ve arkadaşlarına ulaştı. Ulaşan acı haberde Mehmet Zahit Kotku Hazretleri, Allah (c.c.)'ın rahmetine kavuşmuştu. Bu acı haber, tutukluluk zorluğuna eklenince tutukevindeki tüm MSP'lileri yasa boğdu. Herkesin gözlerinden sessizce yaşlar akıyordu. Erbakan ve Fehim Adak ise, hıçkırıklarını tutamıyorlardı. Fehim Adak o kadar kendini kaybetmişti ki, Erbakan Hoca'nın cenaze törenine katılması için yetkililerden izin almayı bile düşündü. Ama yapacak hiçbir şey yoktu. Erbakan ve arkadaşları çok sevdikleri Hocalarının cenaze namazındaki o ihtişamı göremediler ama hayal ve dualarla yaşamaya çalıştılar. Tutuklu olmanın verdiği acılardan birini Erbakan, çok sevdiği bir alimin cenazesine katılamadığı için hıçkırıklarla ağlayarak yaşamıştı. Çünkü onun için, alimin ölümü, alemin ölümü idi.

Bir alim öldüğü vakit alemde bir gedik açılır, o gedik ise kıyamete kadar kapanmaz.

Yüce Mevlamız c.c. şefaatlerine nail eylesin.amin
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
1098.jpg

Mehmet Zahid Kotku ( 1897)- (1980)

Gümüşhânevî Dergâhı şeyhi Mustafa Feyzi Efendinin önde gelen talebelerinden. İsmi Mehmed Zâhid, soyismi Kotku'dur. Hoca Efendi lakabıyla da tanınmıştır. Babası İbrâhim Efendi, annesi Sâbire Hanımdır. 1897 (H.1315) senesinde Bursa'da doğdu. 1980 (H.1401) senesinde İstanbul'da vefât etti. Kabri, SüleymâniyeCâmii hazîresindedir.
Âilesi Şirvân'a bağlı, eski bir hanlık merkezi olan Nuha'dandır. Kafkasya'da bir dağ eteğinde bulunan ve ipekçiliği ile meşhûr olan bu yöreden Osmanlı-Rus Harbi sırasında Anadolu'ya gelen âilesi, Bursa'ya yerleşti. Babası İbrâhim Efendi, Bursa Hamzabey Medresesinde tahsîlini tamamlayıp, çeşitli câmi ve mescidlerde imâmlık yaptı. Bu sırada Bursa Kaleiçi Filiböz Mahallesi TürkmenzâdeÇıkmazındaki evlerinde Mehmed Zâhid Efendi dünyâya geldi.Mehmed Zâhid Efendi üç yaşındayken annesi Sâbire Hanım vefât etti. Babası İbrâhim Efendi,Dağıstan muhâcirlerinden Fâtıma Hanımla ikinci evliliğini yaptı.

Mehmed Zâhid Efendi ilk tahsîlini Bursa Oruçbey İbtidâîsinde yaptı. Orta öğrenimini ise Maksemİdâdîsi ve BursaSanâyi-i Nefîse Mektebinde gördü. O sıralarda patlak veren Birinci Dünyâ Harbi sebebiyle on sekiz yaşındayken askere çağırıldı. Senelerce askerlik yaptı. Çok tehlikeli günler geçirdi.Hastalıklar atlattı. Ordunun Suriye'den çekilmesi üzerine binbir güçlükle İstanbul'a dönebildi. Yirmi beşinci Kıt'a Şûbe Yazıcılığı vazîfesiyle askerliğe devâm etti. Askerlik vazîfesi sebebiyle İstanbul'da kaldığı müddet içinde çeşitli dînî toplantılara, özel derslere ve câmilerdeki vâzlara devâm etti. Bilhassa Seydişehirli Abdullah Feyzi Efendinin sohbetlerine devâm etti.

Bir Cumâ namazını Ayasofya Câmiinde kıldıktan sonra, Vilâyet karşısındaki Fatma Sultan Câmii yanında bulunan Gümüşhânevî Dergâhına gitti. DağıstanlıŞeyh Ömer Ziyâüddîn Efendiye intisâb edip, talebe oldu. Onun sohbet ve derslerinde bulunarak tasavvuf yolunda ilerledi. Ömer Ziyâüddîn Efendinin vefâtı üzerine, yerine geçen Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendinin sohbetlerine devâm etti. Tasavvuf yolundaki vazîfesini tamamlayıp, hilâfet aldı. Râmûzü'l-Ehâdîs, Hizb-i A'zam, Delâil-i Hayrât ve Kasîde-i Bürde okutmak üzere icâzet, diploma aldı. Bu arada Bâyezîd, Fâtih ve Ayasofya Câmii ve medreselerindeki derslere devâm etti. Bu sırada hâfızlığını tamamladı.Ayrıca Hacı Hasîb Efendiden kırâat ilmi ve fıkıh icâzeti aldı. Hocasının işâreti üzerine çeşitli kasaba ve köylere giderek İmâm-Hatiplik yaptı ve insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattı.

Tekke ve zâviyelerin kapatılmasından sonraBursa'ya dönen Mehmed Zâhid Efendi, 1929 senesinde babası İbrâhim Efendinin vefâtından sonra onun yerine Bursa'nın İzvat köyünde İmâm-Hatiplik vazîfesine başladı. On beş yıl kadar süren bu vazîfeden sonra, Bursa il merkezindeki Üftâde Câmii Şerîfi İmâm-Hatipliğine tâyin edildi.Kaleiçi'ndeki baba evine yerleşti. 1945-1952 yılları arasında buradaki vazîfesine devâm etti. 1952 senesi Aralık ayındaGümüşhânevî Dergâhı postnîşini ve eski dergâh arkadaşı Kazanlı Abdülazîz Bekkîne'nin vefâtı üzerine talebelerinin ve sevenlerinin ısrarlı dâvetleriyle İstanbul'a taşındı. Fâtih Zeyrek'teki Çivizâde Câmii İmâm-Hatipliğine tâyin edildi. Bir ara yine Zeyrek'teki Ümmügülsüm Mescidinde İmâm-Hatiplik yaptı.Ekim 1958 târihinde Fâtih İskenderpaşa Câmiine naklolunarak vefâtına kadar bu vazîfede kaldı.
Gerek Bursa'da gerekse İstanbul'da bulunduğu sırada etrâfında toplananlara vâz ve nasîhat ederek yol göstermeye çalıştı. Pazar günleri ikindi namazlarını tâkiben devamlı ders verirdi. Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî hazretlerinin derlediği Râmûzü'l-Ehâdis isimli hadîs-i şerîf kitabını okuyup açıklardı. Selâmlaşmanın önemiyle ilgili; "Selâmı yayınız." hadîs-i şerîfini açıklarken: "Selâm sâdece iyi dilek ve temennîlerin sözle ifâde edilmesinden ibâret kuru bir görev değildir. Gerçekte selâm, yolda karşılaştığımız bir kardeşimizin ihtiyâcının var olup olmadığını, varsa bizimle giderilebilecek bir tarafının bulunup bulunmadığını, öğrenip elimizden geleni yaptıktan sonra yola devâm edip gitmektir." buyurdu.
Müslümanların birlik ve berâberlik içinde bulunmaları gerektiğini açıklarken de şöyle buyurdu: "Görmez misin ki, yağmur ne kadar çok yağarsa yağsın, tânecikleri hemen birleşir, toplanırlar. Derken dereler, nehirler meydana gelir. Netîcede bunlar barajları doldurur. Enerji santrallerini işletir, arâziyi sular, şehirlerin elektriğini temin ederler. Bu nîmet sâyesinde insanlar rahata kavuşur, işleri kolaylaşır. Bu ne büyük bahtiyarlıktır. Bundan ibret almalı, birlik ve berâberliğimizi temine çalışmalıyız. Tek tek hareket edersek, hepimiz helâk oluruz. Ne kadar dindâr olursan ol, birlik ve berâberliği her işin üstünde tutmadıkça, herkes kendi başına buyruk hareket ettikçe bir yere varılmaz." diyerek müslümanların her iş ve hareketlerinde tek yürek, tek kuvvet olması gerektiğine işâret etti.

Son yıllarını rahatsızlıklar içinde geçiren Mehmed Zâhid Efendi, şiddetli ağrılarına rağmen sohbetlerine devâm etti. 1979 senesi yazında uzunca bir süre kalmak niyetiyle gittiği Hicaz'dan 1980 senesi Şubat ayında ağır hasta olarak döndü. Mart 1980'de ameliyat edildi. Ameliyattan sonra tedrici olarak düzeldi. Hattâ 1980 Ramazan orucunu aksatmadan tuttu. Terâvih namazını hatimle kılıp, vâzlarına devâm etti.Hac mevsimi gelince, hac vazîfesini yerine getirmek üzere mübârek topraklara gitti. Fakat hastalığı tekrar nüksetti. Hac vazîfesini güçlükle îfâ edip, sevgili Peygamberimizin kabr-i şerîfini ziyâret ettikten sonra Kasım 1980'de ağır hasta olarak İstanbul'a döndü.Dönüşünden bir hafta sonra 13 Kasım 1980 (Muharrem 1401) Perşembe günü öğleye yakın vefât etti.Cenâzesi 14 Kasım Cumâ günü İstanbul Süleymâniye Câmiinde Hacı Mahmûd Efendi tarafından kıldırılan cenâze namazından sonra, İstanbul Süleymâniye Câmii hazîresinde hocalarının yanına defnedildi. Kabri sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir.

Mehmed Zâhid Efendi; güler yüzlü, sevimli bir zâttı. Mütevâzî, azîm sâhibi, hiç kimsenin gönlünü kırmamaya önem verirdi. Tanıdığına, tanımadığına selâm verir, güler yüz gösterir, gönüllerini alırdı. Hâfızası kuvvetli, konuşması samîmî idi. Çoğu zaman halk telaffuzu ile konuşur, karşısındakine konuşma fırsatı verirdi. Kimseden doğrudan doğruya bir şeyi istemez, kapalı sözlerle ifâde ederdi. Anlaşılmazsa sabrederdi. Hiçbir zaman şeyhlik tavrı takınmaz, kendisini ve makâmını büyük bir mahâret ve tevâzû ile gizlerdi. Gece ve sabah ibâdetlerine riâyet eder, talebelerini de buna teşvik ederdi.

Hayâtı boyunca pekçok talebe yetiştiren Mehmed Zâhid Efendinin beş ciltlik Tasavvufî Ahlâk adlı eseriyle Duâ Mecmuası, Cennet Yolları ve Müminlere Vâzlar isimli eserleri vardır. Hazırladığı fakat henüz basılmamış olan başka eserleri de vardır.
1) Râmûzü'l-Ehâdîs Tercümesi Önsözü
2) Cihâd Önderleri; s.213
3) İslâm Dergisi; c.5, sayı 51, s.28
 
Katılım
12 Tem 2007
Mesajlar
1,106
Tepkime puanı
242
Puanları
0
Yaş
49
Allah razı olsun.Annemle bugün hocamızla ilgili konuşuyorduk.Paylaşımı görmem tevafuk oldu.
Allahtan niyazım Süuretini gördüğümde kalbime koyduğu muhabbetini onu tanıdıkça artırması ve inşallah rehber olduğu yolda hakkını verek yürüyebilmek.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
KOTKU Hz lerini sene devriyesinde bile SİYASET
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Tescilli provakatör agbi, Mehmed Zahit efendi ülkemizdeki siyasete yön veren İslam alimlerinin başlarında geliyor hangi dünyada yaşıyorsun?

Ben bu dünyada yaşıyorum ya siz nerede yaşıyorsunuz.

KOTKU Hz leri ERBAKAN ı hazırladı yön vermesi için.

İLK ÖNCE hangi seçimde ERBAKAN ı destekledi ÖNCE ONU ÖĞREN vede KİME KARŞI DESTEKLEDİ onu öğren KARŞI desteklediği adam ile sonra ERBAKAN ın ilişkilerini araştır.
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Ben bu dünyada yaşıyorum ya siz nerede yaşıyorsunuz.

KOTKU Hz leri ERBAKAN ı hazırladı yön vermesi için.

İLK ÖNCE hangi seçimde ERBAKAN ı destekledi ÖNCE ONU ÖĞREN vede KİME KARŞI DESTEKLEDİ onu öğren KARŞI desteklediği adam ile sonra ERBAKAN ın ilişkilerini araştır.
Ya demek Mehmed Zahit efendinin siyasetteki etkisini biliyormuşsun peki neden Mehmed Zahid hz'lerini siyasetle andığımız için bizi tenkite yöneldin? Çünkü senin niyetin belli çünkü niyetin provakatörlükten başka birşey değil. Kendi kendini yalanladığının farkındamısın?
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Tescilli provakatör agbi, Mehmed Zahit efendi ülkemizdeki siyasete yön veren İslam alimlerinin başlarında geliyor hangi dünyada yaşıyorsun?

Ya demek Mehmed Zahit efendinin siyasetteki etkisini biliyormuşsun peki neden Mehmed Zahid hz'lerini siyasetle andığımız için bizi tenkite yöneldin? Çünkü senin niyetin belli çünkü niyetin provakatörlükten başka birşey değil. Kendi kendini yalanladığının farkındamısın?

HALK deyimi vardır.

GÖZ GÖRE GÖRE GÖZ ÖNÜNDE İFTİRA ATIYORSUN İşte Tam size göre bir TANIMLAMA.

İnsan Sanal da olsa Forum üyelerinden çekinir.

BEN DİYORUM ki kotku Hz lerin madem ölüm sene devriyesi ile ilgili konu açtın ERBAKAN ı ne karıştırıyorsun Hz güzelliğini anlat Hizmetlerini anlat ilerideki sistem için STAREJİLERİNİ anlat ama bence bu konuda yalnız RUHİYATI nı anlat.

ALLAH cc senin gibi Bir sevdiği kulun sene devriyesini bile siyasete kartıştıranlarda KORUSUN .AMİN
 

uykusuz

Kıdemli Üye
Katılım
18 May 2011
Mesajlar
7,798
Tepkime puanı
1,236
Puanları
0
zahit kotku hocamızla ilgili dökumanı olan bana ulaştırabilir mi acaba?
onla alakalı herhangi bir bilgi, resim, anı, resim vs..
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Dün çağımızın büyük İslam alimlerinden Mehmet Zahit Kotku r.a'in ölüm yıldönümüydü. ALLAH rahmet eylesin.amin
Kendisi hayırlar ile dualar ile yad ediyor, bu memlekete olan hizmetlerini asla unutmayacağız ve unutturmayacağız.

74845_10150322572240717_235012790716_15771482_3724838_n.jpg


ERBAKAN'I HIÇKIRARAK AĞLATAN NEYDİ?

Erbakan Hoca tutuklu olduğu sırada çok sevdiği, saygı duyduğu ve manevi eğitimini aldığı Mehmet Zahit Kotku Efendi kendisine ve arkadaşlarına birer takke hediye etmişti. Bu hediyelerin Erbakan ve arkadaşları için manası büyüktü. Bu takkeleri namaz esnasında başlarına taktıklarında kendilerini İskender Paşa Camiinde Mehmet Zahit Kotku Hazretlerinin sohbetinde hissediyorlardı. Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi'nin o günlerde hasta olduğu Erbakan ve arkadaşları tarafından biliniyordu. Nitekim birgün acı haber tutuklu bulunan Erbakan ve arkadaşlarına ulaştı. Ulaşan acı haberde Mehmet Zahit Kotku Hazretleri, Allah (c.c.)'ın rahmetine kavuşmuştu. Bu acı haber, tutukluluk zorluğuna eklenince tutukevindeki tüm MSP'lileri yasa boğdu. Herkesin gözlerinden sessizce yaşlar akıyordu. Erbakan ve Fehim Adak ise, hıçkırıklarını tutamıyorlardı. Fehim Adak o kadar kendini kaybetmişti ki, Erbakan Hoca'nın cenaze törenine katılması için yetkililerden izin almayı bile düşündü. Ama yapacak hiçbir şey yoktu. Erbakan ve arkadaşları çok sevdikleri Hocalarının cenaze namazındaki o ihtişamı göremediler ama hayal ve dualarla yaşamaya çalıştılar. Tutuklu olmanın verdiği acılardan birini Erbakan, çok sevdiği bir alimin cenazesine katılamadığı için hıçkırıklarla ağlayarak yaşamıştı. Çünkü onun için, alimin ölümü, alemin ölümü idi.

Bir alim öldüğü vakit alemde bir gedik açılır, o gedik ise kıyamete kadar kapanmaz.

Yüce Mevlamız c.c. şefaatlerine nail eylesin.amin

İŞTE SİZ BUSUNUZ ercan TEKİN
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Dün çağımızın büyük İslam alimlerinden Mehmet Zahit Kotku r.a'in ölüm yıldönümüydü. ALLAH rahmet eylesin.amin
Kendisi hayırlar ile dualar ile yad ediyor, bu memlekete olan hizmetlerini asla unutmayacağız ve unutturmayacağız.

74845_10150322572240717_235012790716_15771482_3724838_n.jpg


ERBAKAN'I HIÇKIRARAK AĞLATAN NEYDİ?

Erbakan Hoca tutuklu olduğu sırada çok sevdiği, saygı duyduğu ve manevi eğitimini aldığı Mehmet Zahit Kotku Efendi kendisine ve arkadaşlarına birer takke hediye etmişti. Bu hediyelerin Erbakan ve arkadaşları için manası büyüktü. Bu takkeleri namaz esnasında başlarına taktıklarında kendilerini İskender Paşa Camiinde Mehmet Zahit Kotku Hazretlerinin sohbetinde hissediyorlardı. Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi'nin o günlerde hasta olduğu Erbakan ve arkadaşları tarafından biliniyordu. Nitekim birgün acı haber tutuklu bulunan Erbakan ve arkadaşlarına ulaştı. Ulaşan acı haberde Mehmet Zahit Kotku Hazretleri, Allah (c.c.)'ın rahmetine kavuşmuştu. Bu acı haber, tutukluluk zorluğuna eklenince tutukevindeki tüm MSP'lileri yasa boğdu. Herkesin gözlerinden sessizce yaşlar akıyordu. Erbakan ve Fehim Adak ise, hıçkırıklarını tutamıyorlardı. Fehim Adak o kadar kendini kaybetmişti ki, Erbakan Hoca'nın cenaze törenine katılması için yetkililerden izin almayı bile düşündü. Ama yapacak hiçbir şey yoktu. Erbakan ve arkadaşları çok sevdikleri Hocalarının cenaze namazındaki o ihtişamı göremediler ama hayal ve dualarla yaşamaya çalıştılar. Tutuklu olmanın verdiği acılardan birini Erbakan, çok sevdiği bir alimin cenazesine katılamadığı için hıçkırıklarla ağlayarak yaşamıştı. Çünkü onun için, alimin ölümü, alemin ölümü idi.

Bir alim öldüğü vakit alemde bir gedik açılır, o gedik ise kıyamete kadar kapanmaz.

Yüce Mevlamız c.c. şefaatlerine nail eylesin.amin

ALLAH cc bu topluma bir Nimet olarak gönderdiği bu Mübareğin anma konusunda ERBAKAN ın ne işi var burda bile SİYASET

NE DİYEYİM ALLAH cc sana HİDAYET VERSİN.
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
[sıze=3]allah cc bu topluma bir nimet olarak gönderdiği bu mübareğin anma konusunda erbakan ın ne işi var burda bile siyaset[/sıze]

ne diyeyim allah cc sana hidayet versin.[/sıze]
forumun kıdemli provakatörü agbi beni fitneci kimliğinle şahsımı karalama çalışmalarından ötürü forum bu rezilliğini tekrar tekrar teşhis ediyor.
erbakanın hocası mehmed zahid efendi ile birlikte olması birbirini sevmesini inkarmı edelim?

sen demiyormusun bu milli görüş davasını kuranlar mehmed zahid efendiler diye! Neden şimdi kendini yalanlıyorsun?
çünkü fitne ve fesad çıkarıyorsun.

bu yaptığın müslüman ahlakından beri hareketlerdir.

yaşın kaç başın kaç halen çocuk gibisin.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Dün çağımızın büyük İslam alimlerinden Mehmet Zahit Kotku r.a'in ölüm yıldönümüydü. ALLAH rahmet eylesin.amin
Kendisi hayırlar ile dualar ile yad ediyor, bu memlekete olan hizmetlerini asla unutmayacağız ve unutturmayacağız.

74845_10150322572240717_235012790716_15771482_3724838_n.jpg


ERBAKAN'I HIÇKIRARAK AĞLATAN NEYDİ?

Erbakan Hoca tutuklu olduğu sırada çok sevdiği, saygı duyduğu ve manevi eğitimini aldığı Mehmet Zahit Kotku Efendi kendisine ve arkadaşlarına birer takke hediye etmişti. Bu hediyelerin Erbakan ve arkadaşları için manası büyüktü. Bu takkeleri namaz esnasında başlarına taktıklarında kendilerini İskender Paşa Camiinde Mehmet Zahit Kotku Hazretlerinin sohbetinde hissediyorlardı. Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi'nin o günlerde hasta olduğu Erbakan ve arkadaşları tarafından biliniyordu. Nitekim birgün acı haber tutuklu bulunan Erbakan ve arkadaşlarına ulaştı. Ulaşan acı haberde Mehmet Zahit Kotku Hazretleri, Allah (c.c.)'ın rahmetine kavuşmuştu. Bu acı haber, tutukluluk zorluğuna eklenince tutukevindeki tüm MSP'lileri yasa boğdu. Herkesin gözlerinden sessizce yaşlar akıyordu. Erbakan ve Fehim Adak ise, hıçkırıklarını tutamıyorlardı. Fehim Adak o kadar kendini kaybetmişti ki, Erbakan Hoca'nın cenaze törenine katılması için yetkililerden izin almayı bile düşündü. Ama yapacak hiçbir şey yoktu. Erbakan ve arkadaşları çok sevdikleri Hocalarının cenaze namazındaki o ihtişamı göremediler ama hayal ve dualarla yaşamaya çalıştılar. Tutuklu olmanın verdiği acılardan birini Erbakan, çok sevdiği bir alimin cenazesine katılamadığı için hıçkırıklarla ağlayarak yaşamıştı. Çünkü onun için, alimin ölümü, alemin ölümü idi.

Bir alim öldüğü vakit alemde bir gedik açılır, o gedik ise kıyamete kadar kapanmaz.

Yüce Mevlamız c.c. şefaatlerine nail eylesin.amin

forumun kıdemli provakatörü agbi beni fitneci kimliğinle şahsımı karalama çalışmalarından ötürü forum bu rezilliğini tekrar tekrar teşhis ediyor.
erbakanın hocası mehmed zahid efendi ile birlikte olması birbirini sevmesini inkarmı edelim?

sen demiyormusun bu milli görüş davasını kuranlar mehmed zahid efendiler diye! Neden şimdi kendini yalanlıyorsun?
çünkü fitne ve fesad çıkarıyorsun.

bu yaptığın müslüman ahlakından beri hareketlerdir.

yaşın kaç başın kaç halen çocuk gibisin.

Açtığın konunun ilk mesajına ALLAH cc bizlere nimet olarak gönderdiği NİMETLENDİRDİĞİ KOTKU hz lerin Hizmetlerinden bahsedersin Mübarekliğini anlatırsın daha sonra ki mesajlarında Erbakan ile ilişkilerini anlatırsın.

Forumun KIDEMLİ YALANCISI Debreli ( mesajları ile konuları ile ispatlıdır ne derlerdi eskiden ALAMETİ FARKA bugünkü anlamı TSE di. )

BU AKŞAM duam ALLAH cc seni SİYASET ÇİRKEFLİĞİNDEN KURTARSIN.

Yarın yok bugün P.tesi internete girmicem sakın yanlış yorumlama KAÇTI gibi çünkü bunları yaparsın bana şart sürersin islam adabında münazara yapalım diye sonra bela okursun lanet edersin.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
1098.jpg

Mehmet Zahid Kotku ( 1897)- (1980)

Gümüşhânevî Dergâhı şeyhi Mustafa Feyzi Efendinin önde gelen talebelerinden. İsmi Mehmed Zâhid, soyismi Kotku'dur. Hoca Efendi lakabıyla da tanınmıştır. Babası İbrâhim Efendi, annesi Sâbire Hanımdır. 1897 (H.1315) senesinde Bursa'da doğdu. 1980 (H.1401) senesinde İstanbul'da vefât etti. Kabri, SüleymâniyeCâmii hazîresindedir.
Âilesi Şirvân'a bağlı, eski bir hanlık merkezi olan Nuha'dandır. Kafkasya'da bir dağ eteğinde bulunan ve ipekçiliği ile meşhûr olan bu yöreden Osmanlı-Rus Harbi sırasında Anadolu'ya gelen âilesi, Bursa'ya yerleşti. Babası İbrâhim Efendi, Bursa Hamzabey Medresesinde tahsîlini tamamlayıp, çeşitli câmi ve mescidlerde imâmlık yaptı. Bu sırada Bursa Kaleiçi Filiböz Mahallesi TürkmenzâdeÇıkmazındaki evlerinde Mehmed Zâhid Efendi dünyâya geldi.Mehmed Zâhid Efendi üç yaşındayken annesi Sâbire Hanım vefât etti. Babası İbrâhim Efendi,Dağıstan muhâcirlerinden Fâtıma Hanımla ikinci evliliğini yaptı.

Mehmed Zâhid Efendi ilk tahsîlini Bursa Oruçbey İbtidâîsinde yaptı. Orta öğrenimini ise Maksemİdâdîsi ve BursaSanâyi-i Nefîse Mektebinde gördü. O sıralarda patlak veren Birinci Dünyâ Harbi sebebiyle on sekiz yaşındayken askere çağırıldı. Senelerce askerlik yaptı. Çok tehlikeli günler geçirdi.Hastalıklar atlattı. Ordunun Suriye'den çekilmesi üzerine binbir güçlükle İstanbul'a dönebildi. Yirmi beşinci Kıt'a Şûbe Yazıcılığı vazîfesiyle askerliğe devâm etti. Askerlik vazîfesi sebebiyle İstanbul'da kaldığı müddet içinde çeşitli dînî toplantılara, özel derslere ve câmilerdeki vâzlara devâm etti. Bilhassa Seydişehirli Abdullah Feyzi Efendinin sohbetlerine devâm etti.

Bir Cumâ namazını Ayasofya Câmiinde kıldıktan sonra, Vilâyet karşısındaki Fatma Sultan Câmii yanında bulunan Gümüşhânevî Dergâhına gitti. DağıstanlıŞeyh Ömer Ziyâüddîn Efendiye intisâb edip, talebe oldu. Onun sohbet ve derslerinde bulunarak tasavvuf yolunda ilerledi. Ömer Ziyâüddîn Efendinin vefâtı üzerine, yerine geçen Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendinin sohbetlerine devâm etti. Tasavvuf yolundaki vazîfesini tamamlayıp, hilâfet aldı. Râmûzü'l-Ehâdîs, Hizb-i A'zam, Delâil-i Hayrât ve Kasîde-i Bürde okutmak üzere icâzet, diploma aldı. Bu arada Bâyezîd, Fâtih ve Ayasofya Câmii ve medreselerindeki derslere devâm etti. Bu sırada hâfızlığını tamamladı.Ayrıca Hacı Hasîb Efendiden kırâat ilmi ve fıkıh icâzeti aldı. Hocasının işâreti üzerine çeşitli kasaba ve köylere giderek İmâm-Hatiplik yaptı ve insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattı.

Tekke ve zâviyelerin kapatılmasından sonraBursa'ya dönen Mehmed Zâhid Efendi, 1929 senesinde babası İbrâhim Efendinin vefâtından sonra onun yerine Bursa'nın İzvat köyünde İmâm-Hatiplik vazîfesine başladı. On beş yıl kadar süren bu vazîfeden sonra, Bursa il merkezindeki Üftâde Câmii Şerîfi İmâm-Hatipliğine tâyin edildi.Kaleiçi'ndeki baba evine yerleşti. 1945-1952 yılları arasında buradaki vazîfesine devâm etti. 1952 senesi Aralık ayındaGümüşhânevî Dergâhı postnîşini ve eski dergâh arkadaşı Kazanlı Abdülazîz Bekkîne'nin vefâtı üzerine talebelerinin ve sevenlerinin ısrarlı dâvetleriyle İstanbul'a taşındı. Fâtih Zeyrek'teki Çivizâde Câmii İmâm-Hatipliğine tâyin edildi. Bir ara yine Zeyrek'teki Ümmügülsüm Mescidinde İmâm-Hatiplik yaptı.Ekim 1958 târihinde Fâtih İskenderpaşa Câmiine naklolunarak vefâtına kadar bu vazîfede kaldı.
Gerek Bursa'da gerekse İstanbul'da bulunduğu sırada etrâfında toplananlara vâz ve nasîhat ederek yol göstermeye çalıştı. Pazar günleri ikindi namazlarını tâkiben devamlı ders verirdi. Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî hazretlerinin derlediği Râmûzü'l-Ehâdis isimli hadîs-i şerîf kitabını okuyup açıklardı. Selâmlaşmanın önemiyle ilgili; "Selâmı yayınız." hadîs-i şerîfini açıklarken: "Selâm sâdece iyi dilek ve temennîlerin sözle ifâde edilmesinden ibâret kuru bir görev değildir. Gerçekte selâm, yolda karşılaştığımız bir kardeşimizin ihtiyâcının var olup olmadığını, varsa bizimle giderilebilecek bir tarafının bulunup bulunmadığını, öğrenip elimizden geleni yaptıktan sonra yola devâm edip gitmektir." buyurdu.
Müslümanların birlik ve berâberlik içinde bulunmaları gerektiğini açıklarken de şöyle buyurdu: "Görmez misin ki, yağmur ne kadar çok yağarsa yağsın, tânecikleri hemen birleşir, toplanırlar. Derken dereler, nehirler meydana gelir. Netîcede bunlar barajları doldurur. Enerji santrallerini işletir, arâziyi sular, şehirlerin elektriğini temin ederler. Bu nîmet sâyesinde insanlar rahata kavuşur, işleri kolaylaşır. Bu ne büyük bahtiyarlıktır. Bundan ibret almalı, birlik ve berâberliğimizi temine çalışmalıyız. Tek tek hareket edersek, hepimiz helâk oluruz. Ne kadar dindâr olursan ol, birlik ve berâberliği her işin üstünde tutmadıkça, herkes kendi başına buyruk hareket ettikçe bir yere varılmaz." diyerek müslümanların her iş ve hareketlerinde tek yürek, tek kuvvet olması gerektiğine işâret etti.

Son yıllarını rahatsızlıklar içinde geçiren Mehmed Zâhid Efendi, şiddetli ağrılarına rağmen sohbetlerine devâm etti. 1979 senesi yazında uzunca bir süre kalmak niyetiyle gittiği Hicaz'dan 1980 senesi Şubat ayında ağır hasta olarak döndü. Mart 1980'de ameliyat edildi. Ameliyattan sonra tedrici olarak düzeldi. Hattâ 1980 Ramazan orucunu aksatmadan tuttu. Terâvih namazını hatimle kılıp, vâzlarına devâm etti.Hac mevsimi gelince, hac vazîfesini yerine getirmek üzere mübârek topraklara gitti. Fakat hastalığı tekrar nüksetti. Hac vazîfesini güçlükle îfâ edip, sevgili Peygamberimizin kabr-i şerîfini ziyâret ettikten sonra Kasım 1980'de ağır hasta olarak İstanbul'a döndü.Dönüşünden bir hafta sonra 13 Kasım 1980 (Muharrem 1401) Perşembe günü öğleye yakın vefât etti.Cenâzesi 14 Kasım Cumâ günü İstanbul Süleymâniye Câmiinde Hacı Mahmûd Efendi tarafından kıldırılan cenâze namazından sonra, İstanbul Süleymâniye Câmii hazîresinde hocalarının yanına defnedildi. Kabri sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir.

Mehmed Zâhid Efendi; güler yüzlü, sevimli bir zâttı. Mütevâzî, azîm sâhibi, hiç kimsenin gönlünü kırmamaya önem verirdi. Tanıdığına, tanımadığına selâm verir, güler yüz gösterir, gönüllerini alırdı. Hâfızası kuvvetli, konuşması samîmî idi. Çoğu zaman halk telaffuzu ile konuşur, karşısındakine konuşma fırsatı verirdi. Kimseden doğrudan doğruya bir şeyi istemez, kapalı sözlerle ifâde ederdi. Anlaşılmazsa sabrederdi. Hiçbir zaman şeyhlik tavrı takınmaz, kendisini ve makâmını büyük bir mahâret ve tevâzû ile gizlerdi. Gece ve sabah ibâdetlerine riâyet eder, talebelerini de buna teşvik ederdi.

Hayâtı boyunca pekçok talebe yetiştiren Mehmed Zâhid Efendinin beş ciltlik Tasavvufî Ahlâk adlı eseriyle Duâ Mecmuası, Cennet Yolları ve Müminlere Vâzlar isimli eserleri vardır. Hazırladığı fakat henüz basılmamış olan başka eserleri de vardır.
1) Râmûzü'l-Ehâdîs Tercümesi Önsözü
2) Cihâd Önderleri; s.213
3) İslâm Dergisi; c.5, sayı 51, s.28

Hatanı geç de anlasan doğruyu görmen beni mutlu etti.

KONUN İLK MESAJI BU OLMALI didi.
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Hatanı geç de anlasan doğruyu görmen beni mutlu etti.

KONUN İLK MESAJI BU OLMALI didi.

Ne konuları adam gibi okuduğun var ne analiz becerin var sadece görünen bir sinsi Erbakan düşmanlığından sebep hep kendini böyle konularda küçük düşürüyorsun.
Bilmiyorum ama ne yazdığını dahi bilmeden sırf düşmanlık olsun Erbakan düşmanlığı olsunda ne olursa olsun zihniyeti var.
Mehmed Zahid efendinin yaşamında Erbakan hocanın önemi büyüktür o bir cihad hareketini ulema ile başlattığında cihad hareketinin başına Erbakanı getirdiler.
Ve bizde bu cihad hareketinin yolcularıyız bu güzel dava insanları bir arada çalışmış beraber hareket etmişler biz bunu dile getirmeyeceğizde kim getirecek.
Senin zoruna gerçekler gidiyor Erbakan hocanın övülmesi zoruna gidiyor.
Neyse bu çocuksu fesad girişimlerin nihayetinde hedefini bulmuyor cüceleşmiş görüntüsü ile itibarsızlığına itibarsızlık katıyor o kadar.
Hadi anca gidersin.
 
Üst