Mehmet Talu Hoca da Fethullah Gülen'i Tenkid Etti

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
videonun sonlarına doğru şöyle dedi şeyh nazım.onlara un getireceksin,ne gerek var,onlar heryerden alırlar.
Muhtemelen hocaefenedinin gazzedeki ambargodan haberi yok
ancak bu videoda israili tanıma gibi birşey yoktur,sayın gülen israili otorite kabul ederek tanımıştır.

Fetuullah gülene arkadaş arıyorsunuz ancak bulamayacaksınız.fetullah gülen bukonuda duvara toslamıştır,fazla zorlayıpta milletin gülene olan kinini artırmayın.

f.gürln cemeati sizin ve sizin gibi düşünenlerin mitinglerde filistin aşkını dile getirmiyor

2006 dan beri resmi daha önceleri de gayri resmi filistine yardımlar yapıyordu

siz ve sizin gibiler mitinglerde bağırın nefsinizi köreltin.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Videoyu izledim. Gülen'in vahim açıklamaları nerde, Şeyh Nazım'ın konuşması nerde? Yine tenkid edelim, Şeyh Nazım da yanlış konuşuyor diyelim, ancak Gülen'in sırta sapladığı kılınç yanında Şeyh Nazım'ınki bıçak ucu gibi kalır.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Sn alanyalı07 ehvenişer kötü olanların içinde en iyisi demekse burda diğerine göre iyi olan israilmi yani ihh'ya göre.bak buna gülünür işte....

tekrar söylüyorum bu videodan birşey çıkmaz.başta söylediği araplar mevzuu,arapların ilgisizliğini belirtmek içindi,zaten konuşmakta zorlanıyor,karşısındakiler ona sorular soruyorlar ve bilmediği bir konuda neden yardım götürüyorlar diyor.

Ama dediğin doğru,700 yıllık bir naksibendi yolunamı inanacaz,yoksa 5,10 yıllık bir gülen hareketinemi.Elbbeteki 700 yıllık bir yoldan gelenin laflarına inanırız.

Bu arada israilin yaptığı hakkında bu videoda hiçbir bilgi yok,şeyh nazım israili savunmuşmudur,olaya bu pencereden bakalım.Sn gülenle ,kıbrısi hocaefendi israil hususunda hemfikirlermi?

Önce okuduğunuzu anlayın.

ERBAKAN ın son D 8 ler toplantısında söyledikleri F.Gülen ile aynı parelelde hatta konu açmıştımokuyun lütfen ve anlayın.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Videoyu izledim. Gülen'in vahim açıklamaları nerde, Şeyh Nazım'ın konuşması nerde? Yine tenkid edelim, Şeyh Nazım da yanlış konuşuyor diyelim, ancak Gülen'in sırta sapladığı kılınç yanında Şeyh Nazım'ınki bıçak ucu gibi kalır.

Benim gözümde siz

Nur Cemeatleri ile Tarikat oluşumları arasında FİTNE ekiyorsunuz.

Hala gerçek kimliğinizi söylemediniz.

Erbakan alehindesiniz & Milli gazetesi alehindesiniz ama Kullanmaktada ustasınız.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
HİRAHOS

un

Bugüne kadar

TÜRKİYE de

TARİKATLARA negativ bakanlara

TASAVVUF yaşam a haşa Köhne yaşam diyenlere

ve

Herşeyden önemlisi

İSLAM a bakış açıları belliolanlar hakkında hiç irdeleme ile ilgili konu açtığını mesaj yazdığını görmedimSİZLER GÖRDÜNÜZMÜ

Yaptığı tek şey tarikat ve Nur cemeatleri arasına FİTNE
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
İsrail’in Gazze’ye yardım konvoyuna saldırısı sonrası kamera karşısına geçen Başbakan Vekili Bülent Arınç açık konuştu: “Hiç kimse bizden bu olay sebebiyle İsrail'e savaş ilan etmemizi beklemesin. Böyle birşey olmaz. Mümkün de değil, doğru da değil”.

One minute” ile yapılana “Davos’da drama” dediğimiz için Başbakan vekilinin bu açıklaması bizi şaşırtmadı. Hele de 4 Temmuz 2003 günü askerlerimizin başına çuval geçirildiğinde benzer açıklamaların yapıldığını anımsadığımızda, Arınç’ın söylemi gayet normal geldi. O dönemde de hükümet, kamuoyunun nota beklentisine “ne notası, müzik notası mı” yanıtı vermişti!

Arınç’ın açıklamasına katılmamamızdan kuşkusuz “İsrail’e savaş açalım” düşüncesi içinde olduğumuz anlaşılmasın. Anlatmaya çalıştığımız şey şu…

SİLAH DESTEKLİ POLTİKA İHTİYACI

Ordu neden vardır? Elbette vatanı korumak ve kollamak için. Ama gerektiğinde de politikanızı silahla desteklemek için. Şimdi durduk yere “savaş ilan etmeyeceğiz” diyerek politikanızı silahla desteklememiş oldunuz. Daha doğrusu, İsrail’in hareket alanını genişlettiniz! Bu açıklamaya ne gerek vardı? Elbette “savaş ilan etmeyin” ama “savaş ilan etmeyeceğiz” kartınızı da peşinen masaya açmayın!

Gerçi Arınç’ın Başbakan Vekili olarak yaptığı kriz toplantısı da “bir orduya” ihtiyaç duymadığına dolaylı işaret ediyordu. Nasıl mı? Açalım:

ARINÇ ERGENEKON SANIĞINA AKIL DANIŞTI

İsrail’in Gazze’ye yardım konvoyuna saldırısı sonrası Başbakanlık’ta yapılan kriz toplantısına kimler katıldı? Başbakan vekili olarak Arınç’ın başkanlık ettiği kriz toplantısına İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Mehmet Eröz ve Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral Nusret Güner katıldı. Yani hükümet, askere “akıl danışma” toplantısı yapmıştı. Hangi askere akıl danışıyordu hükümet? Daha dün Ergenekon sanığı olarak sorgulanan Korgeneral Mehmet Eröz’e...! Yani daha dün yandaş medyanın, “Arınç’a paraf atan komutan” diye suçladığı askerimiz..!

İşte iktidarın Mavi Marmara’ya düzenlenen saldırıyla karşılaştığı bir başka çıplak gerçek de buydu. Her fırsatta küçük düşürmeye çalıştıkları, her fırsatta terörist muamelesi yaptıkları, her fırsatta darbeci suçlaması getirdikleri askere “akıl danışma” pozisyonuna düşmüşlerdi!
Neyse…
Gelin biz İsrail’in neden saldırdığından başlayarak bundan sonra neler olacak konusuna kadar uzanan sorulara yanıt arayalım…

SALDIRI BEKLENİYOR MUYDU?

Öncelikle belirtmek gerekir ki, her ne kadar İsrail’in yardım gemilerine saldırması, insanlık dışı ve devlet terörü de olsa, kimse için sürpriz değildi!
İsrail iki haftadır, bu gemileri vuracağını belirtiyor, hatta gemilere yönelik yapacağı operasyona isim bile verip dünya kamuoyuna ilan ediyordu…
Ancak bu tehdide rağmen herhangi bir önlem alınmadı. Bu durumda ortaya iki sonuç çıkıyordu. Ya bu organizasyonu yapanlar İsrail’in blöf yaptığını sandılar, ya da “saldırıyı istediler”!
İsrail’in geçmiş terörist faaliyetleri sizce de blöf seçeneğini ortadan kaldırmaz mı?
Ve de şu sorular yanıtını aramıyor mu sizce?
Bundan birkaç ay önce, bu gemilerin uluslararası karasularda seyir evraklarını tamamlama sürecinde çıkan problemler nasıl çözüldü? İdarenin yola çıkmasını teknik olarak doğru bulmadığı bu gemiler hangi ülke üzerinden evraklandırıldı? O toplantılarda, konvoy organizatörleri için “en iyi” ve “en kötü” senaryolar nelerdi? Organizasyon hangi senaryonun gerçekleşmesini bekliyordu?
Yardım konvoyunun yola çıkmasından önce neden “uluslararası ortamın hazırlanması” için tek bir politik adım atılmadı?
İsrail’in açıkça saldıracağını ilan ettiği, “yola bile çıkmasın” tehdidini savurduğu bu yardım gemisine neden “11 aylık” bir bebek yolcu olarak alındı?
Aslında yanıt arayan o kadar çok soru var ki..?
Ama gelin biz sorulara ara verelim ve krizin perde arkasına ışık tutalım.

ABD KANATLARI ALTINA İSRAİL KARŞITILIĞI

Aslında olanların ne anlama geldiğini anlamamız için son 1 yılda olanları çok kısa bir şekilde anımsamamız gerekecek.
ABD devleti, Amerikan yüzyılı için uygulamak zorunda olduğu BOP stratejisinde çuvalladı. Irak’ta bataklığa saplanan ABD devleti, çözümü taktik değişiklikte gördü; öncelikle yıpranan Bush yerine “biraz Müslüman, biraz zenci, biraz Hüseyin” olan Barack Obama’yı Beyaz Saray’a taşıdı. Ve ABD devleti şu değişiklik reçetesini Obama’nın eline verdi:
BOP’un yeni ağırlık merkezi Af-Pak yani Afganistan-Pakistan hattı olacaktır. Böylece hem Irak üzerinden alınamayan uluslararası destek Afganistan üzerinden daha kolay alınacak hem de Irak bataklığından “şerefli çıkış” yolu bulunacaktır. Ancak Irak’tan çıkış öncesi düzenlenmesi gereken işler vardır. Öncelikle Irak’ın kuzeyinde inşa edilen “kukla devlet”in yani “ikinci İsrail”in emin ellere teslim edilmesi gerekir. En emin el Türkiye’dir. Kaldı ki, “Türkiye himayesinde Kürdistan Planı” 30 yıllık maziye sahiptir!
Öte yandan ABD’nin Bush döneminde kara listeye aldığı Suriye ve İran probleminin de geri adım atmadan bir parça ötelenmesi gerekmektedir. Bu konuda da Türkiye’ye görev düşmektedir. O nedenle Obama, Türkiye’yi “model ortak” ilan etmiştir.
Washington hem Ortadoğu’da yükselen tepkileri frenlemek hem de Ankara’nın elini güçlendirmek için iki yöntem belirlemiştir. ABD ilk olarak “düşman İslam” söyleminden “ortak İslam” söylemine kaymış, ikincil olarak da Ortadoğu denklemi açısından İsrail’in ipini biraz sıkmıştır! Ne de olsa Ankara, “ortak İslam” diyen ve İsrail’i geçmiş döneme göre “yalnız bırakan” Washington’u Ortadoğu’da daha iyi taşıyacaktır!
AKP’nin Şam’la kurmaya çalıştığı ittifak da, İran’ın uranyum takasına girmesi de bu gelişmelerin içinde okunması gereken politikalardır. Erdoğan’ın takasa tepki gösteren Obama’ya şaşırması ve “ama mektup vardı” demesi de zaten bundandır!

TEHDİT İSRAİL’DEN ÖNCE ABD’DEN GELMEKTEDİR

Kuşkusuz İsrail, bir Türk gemisine saldırmanın ve Türk kanı dökmenin yanıtını almalıdır. Ancak bu yanıtın ne olacağından önce Ankara’nın tehdidin kaynağını doğru saptaması gerekmektedir. Tehdidin İsrail’den önce ABD’den geldiğini görememek ya da bu gerçeği perdelemek Ortadoğu halklarına yapılan en büyük düşmanlıktır. ABD’nin kanatları altında kalarak, İsrail karşıtlığı yapmanın ne Filistin’e, ne Türkiye’ye ne de Ortadoğu’ya bir yararı vardır.

Mehmet Ali Güller
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Saynı Yönetici

İşte bir konu BU ANAFİKİRDE kaç konu açıldı ?
 
Üst