Mehmet Okuyan / Abdest Farz mı ?

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Onbirbinyüzbirinci trending topicikimiz hayırlı olsun [emoji41]
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Aleyhisselam Maleyhisselam derse ağzından gurt çıkar

Tabi, 24 ay askerlik arkadaşıdır İsa (aleyhissem)
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Aleyhisselam Maleyhisselam derse ağzından gurt çıkar

Tabi, 24 ay askerlik arkadaşıdır İsa (aleyhissem)
Okuyan iyidir mübarek, geleneğe karşı saygılı hürmetli bir duruşu vardır ekseriyetle. Öyle salavat, hürmet takıntısı filan yoktur çok da güzel yapar, burda konuşmaya kaynamıştır.

Tefsir konusunda dinlemeni öneririm.
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Okuyan iyidir mübarek, geleneğe karşı saygılı hürmetli bir duruşu vardır ekseriyetle. Öyle salavat, hürmet takıntısı filan yoktur çok da güzel yapar, burda konuşmaya kaynamıştır.

Tefsir konusunda dinlemeni öneririm.

Size göre "takıntı"

Bize göre edebdir.

Allahü Telanın, ümmete rahmet olarak gönderdiği, kendi içimizden, bizim gibi bir Peygamber'e, hatta dört büyük kitaplardan birisinin temsilcisine, şu anda ümmetiyiz diyenlerin olduğu bir peygambere, ismiyle hitab etmek edebsizlik olur.

"İsa" belki de sadece bir özel isimdir imla kurallarına göre, eyvallah.

Lakin İsa Aleyhisselam'ın bir peygamber, elçi, seçilmiş, özel olduğunu unutmak... İşte takınmamak diye buna denir :)

Muhteremin tefsir çalışmalarına gelince. Hiç okumadık ve dinlemedik. Okunacak o kadar kitap var ki, fırsat bulursan inşallah, neden olmasın.

Ayrıca Efendimize (sav) salavat takıntı değil, bizzatihi farzdır...
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Size göre "takıntı"

Bize göre edebdir.

Allahü Telanın, ümmete rahmet olarak gönderdiği, kendi içimizden, bizim gibi bir Peygamber'e, hatta dört büyük kitaplardan birisinin temsilcisine, şu anda ümmetiyiz diyenlerin olduğu bir peygambere, ismiyle hitab etmek edebsizlik olur.

"İsa" belki de sadece bir özel isimdir imla kurallarına göre, eyvallah.

Lakin İsa Aleyhisselam'ın bir peygamber, elçi, seçilmiş, özel olduğunu unutmak... İşte takınmamak diye buna denir :)

Muhteremin tefsir çalışmalarına gelince. Hiç okumadık ve dinlemedik. Okunacak o kadar kitap var ki, fırsat bulursan inşallah, neden olmasın.

Ayrıca Efendimize (sav) salavat takıntı değil, bizzatihi farzdır...
Kurban takıntı derken menfi manada söylemiştim ben. Yani örneğin Edip Yüksel gibi filan özellikle seçici olarak selâmlamama, yalın olarak isimlerini zikretmeyi takıntı haline getirmekten bajsetmiştim.

Bu mübarek isimleri anarken selamlamak, rahmet dilemek elbette güzeldir ama böyle insanları tahkir amaçlı söylemlerle dile getirmek de hoş bir davranış değil. Bir tefsir sohbetinde her ismin arkasına sürekli a.s, a.s böyle çetele tutar gibi takip mi etmek gerekiyor, Kuran okurken kesip Aleyhisselâm mı diyorsunuz.

Ya da Allah lafzını herkes gelişi güzel kullanıyor Allah nasib ederse, Allah iyiliğini versin, Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın vs, inşaAllah, maşaAllah... Her Allah lafzının arkasına celle celalühü ve subhanehü teâlâ filan ekliyor musunuz?
Allah'ın ismi peygamberlerin isimlerinden daha mı az övülmeye layık?

Farz olan salavat değil, Salâtdır yani peygamberin davasını gücünün yettiği tüm unsurlarla desteklemektir.
Salavat kelam olarak da güzeldir ama aslı Allah'ın ve melekleri ile desteklediği peygamberine mü'minlerin de gücü yettiği nisbette destekte yardımda bulunmasıdır.

Eğer salât ayetini Alıyorsanız "Allah ve Melekleri peygambere salât ediyorlar" diye bir farziyyetten bahsediyorsanız, bir kaç ayet yukarıda da "Allah tüm inanlara salat eder" ve direkt olarak kalıp olarak dahi aynı salât vücuhu ile kullanılmış ayette. Peki bu ayetlerin gereği adetli bir şekilde salavat okuma fiili diyorsanız tüm inanlara da salavat çekiyor musunuz?
O ayete göre aynı salavatı tüm müslümanlar için okumanız gerek.

Dut_Ağacı sana bulunduğun çevre gereği çok fazla bir şey söyleyemeyiz anca tüm bu algı operasyonlarının temel bir amacı vardır O'da, İslamı ilkeler üzerinde yükselen bir din formundan çıkarıp, şahıslar üzerinde yükselen bir din haline getirmek, seçilmiş bir zümerayı kutsayarak O kişilere Allah'ın yargılama formalinin dışında şefaat hakları makamları icad ederek insanlığın başından beri var olan şirk koşmadan inamama hastalığını ifşa etmektir. Bu tipik bir müşrik algısıdır. Nakillere bak salavat çekmenin sonunu hep şefaate bağlarlar, ama biz şefaat için değil hesap gününde Allah'ın huzuruna istediği gibi bir kul olarak gitmekle yükümlü kullarız.

Bunların hepsi ilintili şeyler, önce basamaklar oluşturuluyor sonra merdivenin başına bir sonuç koyuluyor basamakları çıkayım derken bir bakıyosun merdivenin başında paket seni bekliyor.
Selâmlar
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Bu işin uzlaşması ve anlaşması kolay.

Hz. İsa'yı tanımayacak bu gibiler için Hz. İsa gelse de gelmeyecektir. Zaman tarikat zamanı değil diyen ve bu yoldan nasibi olmayacak nurcu/selefi/kemalist gruplar ve münkirler için zaman hiç bir zaman tarikat zamanı olmayacaktır. Rüyeti inkar eden mutezile anlayışında olanlar için cennete dahi gitseler bu en büyük devlet onlar için olmayacaktır.

Yani herkesin dediği gibi aslında her şey!

Lafı anlayana...
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Size göre "takıntı"

Bize göre edebdir.

Allahü Telanın, ümmete rahmet olarak gönderdiği, kendi içimizden, bizim gibi bir Peygamber'e, hatta dört büyük kitaplardan birisinin temsilcisine, şu anda ümmetiyiz diyenlerin olduğu bir peygambere, ismiyle hitab etmek edebsizlik olur.

"İsa" belki de sadece bir özel isimdir imla kurallarına göre, eyvallah.

Lakin İsa Aleyhisselam'ın bir peygamber, elçi, seçilmiş, özel olduğunu unutmak... İşte takınmamak diye buna denir :)

Muhteremin tefsir çalışmalarına gelince. Hiç okumadık ve dinlemedik. Okunacak o kadar kitap var ki, fırsat bulursan inşallah, neden olmasın.

Ayrıca Efendimize (sav) salavat takıntı değil, bizzatihi farzdır...

Bu adamlar cumhurbaşkanı ile görüşürken tayyip derler mi acaba? Ya da Kılıçdaroğlu derler mi sadece, amirlerine isimleri ile hitap ederler mi?

Ama din büyüklerine isim ile hitap edebiliyorlar. Niye çünkü bunlar da onlar kadar büyük!
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Mehmet Okuyan gibilere şaşırıyorum.Ona göre ayetler çok açık: Hazreti isanın öldüğü ayetle sabittir, diyor...Madem kendisinin arabca bilgisi kendisine bu kadar açık, net bir kanaat vermiş, nasıl oluyorda, arab dilinde ''yedi tula sahib'' allameler, mehmet okuyanın gördüğü bu ''yalın hakikatı'' görememişler?

Aslında burda mehmet okuyan gibilerde eksik olan husus, muteveffike ayetinin o dönem müslümanlarında ne anlama geldiği hususunu es geçmeleridir.acaba sayın Okuyan keşşşafı hiç görmemişmi? Onun belgattaki düzeyi herkesce müsellemdir..Keşşaf sahibi muteveffike kelimesinin ölüm anlamının ''mecazi'' olduğunu söylüyor..Yani koskoca Zemahşeri , bunu söylüyorsa durup düşünmek gerekir..Ezcümle hazreti isanın öldüğü hussunda hiçbir nas olmadığı gibi tam tersine Kuranda bir çok işaret tersini söylemekte..muhaddislerin bu konuda sahih hadisler olduğunu söylemelerini ise, okuyanın bu konudaki tavrını bildiğimizden şimdilik konu harici tutuyoruz..
Peki Zemahşeri bu konuda tekmi? Tam tersine nüzülü isaya inanmayan müfessir hemen hemen yoktur.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Görmüştür sn Ahter emin olun.
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
"İsa Aleyhisselâm'ın halen sağ olduğuna, âhir zamanda mutlaka yeryüzüne inerek Muhammed Aleyhisselâm'ın şeriatı ile hükmedeceğine ve Allah yolunda mücadele mücahede edeceğine inanmak farzdır.
Bu husus tevatür derecesine ulaşmış; Kitap, Sünnet ve İcmâ ile sabit olmuştur.
Ümmet-i Muhammed'in her asırdaki âlimlerinin ileri gelenleri, İsa Aleyhisselâm'ın kıyamete yakın bir zamanda ineceği hakkında icmâ etmişler, muhalefette bulunmamışlardır.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurur:
"Şüphesiz ki o, kıyametin kopacağını gösteren bir bilgidir." (Zuhruf: 61)

İmâm-ı Âzam Hazretleri'nin Fıkh-ı Ekber kitabında bu Âyet-i kerime aynen şu şekilde neşredilmiştir:
"Şüphesiz ki o, (İsa aleyhisselâm) sâat(in, kıyametin) ilmi (kendisiyle bilinenlerden)dir. (O kıyamete bir delildir..)" (Fıkh-ı Ekber şerhi, Allâme Aliyyül Kâri, Hisar Yayınevi, sh: 303)

İsâ Aleyhisselâm'ı babasız olarak yaratan Allah-u Teâlâ şüphesiz onu yüzyıllar boyu hayatta tutarak zamanı gelince tekrar yeryüzüne göndermeye de kâdirdir.
Nitekim Resulullah Aleyhisselâm Hadis-i şerif'lerinde bu hususu hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde zikretmişlerdir:
"Hayatım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki; çok sürmez Meryem oğlu İsa âdil bir hakem olarak inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak ve mal o kadar çoğalacak ki, onu kabul eden kimse bulunmayacaktır." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1018)

Haçı kırması; kendisinin öldürüldüğünü iddiâ edenlerin yalan söylediklerine, dinlerinin bâtıl, İslâmiyet'in hak olduğuna, kendisinin müslümanlığı meydana çıkarmak gibi icraatla o dinleri iptal etmek için indiğine işarettir. Müslümanlıktan başka din kabul etmeyecektir. Dinleri iptal edilip yeryüzünden kaldırılınca, diğer birçok bâtıl inançların yanında domuz yeme âdetleri de kaldırılmış olacak.
Cizyeyi kaldırmaktan murad; küfür ehli ile yapılacak harplerde düşman ordularına İslâm'a girmek ya da harp etmekten ibaret iki seçenek bırakılmasını ifade eder. Bilindiği üzere bir İslâm ordusu küffar ordusu ile karşılaştığında şu teklifleri yapmakla mükelleftir: 1. İslâm'a girmek 2. Harp etmek 3. Cizye adı verilen vergiyi vererek,
İslâm'ın hükümranlığını kabul etmekle, dinini yaşamak gibi hürriyetlere sahip olmak.kâfirlerden onun alınmasının kaldırılıp, İslâm'dan başka hiçbir şeyin kabul edilmemesidir. Çünkü müslümandan cizye alınmaz, zekât alınır."

Ömer ÖNGÜT -K.S.- Hazretleri
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
"hz. isa'nın geleceği" konusunu gerçeklikten de kopmadan anlamak istemenin yolunu galiba biliyorum ben. evvela durumu değerlendirirken ve beklenen bişey olmaktan çıkıp "istenen" olduğunu, hatta ihtiyaç olduğunu anlamak lazım. yani sosyolojik olarak bakılsa, fayda-zarar arasında bir yerde. misal, hayatta çıkmaza girdiğimiz zaman fıtraten bir şeye inanma ihtiyacı nasılki kendiliğinden geliyor bize, ve iyi geliyor..bu inanç da ona benziyor. gelmeyecektir diyenlerin bunu da bildiklerini ama suistimale fazlasıyla açık olduğu için daha çok toplumların bununla avutulmasını değil bir de diğer yanıyla ayıltılması gerektiğine inandıklarından, ısrarcı olduklarını düşünüyorum. yani müslümanın işi gözlemek değil demek, belki umut, ama beklemek hiç değil demek sindirilebilecek bişey olsa gerek..
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Başka umutlara bel bağlamak kişinin Rabbiyle bağını zedeliyor.. Çünki artık peygamber gelmeyecek. Kuran elimizde. Tuğçe Kazaz'ın tesbitleri çok güzeldi.. Ben twitte bir alıntıya rastlamıştım manken oluşu ve din değişimi yapamsından ötürü kendisine karşı duvarlarım vardı. Ama sabah programı dinleyince Allah'ın dini yüceltmesinde önümüze sunduğu varlıkların görmek isteyen için çok olabileceğini keşfettim...

Bir kere bizler insanız hatalarımız günahalrımız olacak tabi ki arayışlarımız yenilgilerimiz olacak tabi ki umudumuz olacak ama bu umut insanı pasifleştirmemeli... Çok yakından tanıdığım bir camiada halife bekliyor,umud ediyor.Rabbin vaadi olduğuna bütünen inanıyor...

Neşriyat çok farklı fikirler insanı daha çok tefekküre götürmeli kitleler ve şahıslar birbirini ötelerse bir arpa boyu yol alınmaz kanımca...
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
1-umut dediğim şey başta ilahi, insani değil. birincisinde imtihanın oluyor biliyorsun.
2- suistimale fazlasıyla açık. dedim.
3- toplumu kazanmanın, uzlaşmanın ve ona ulaşmanın yolu karşısına dikilmekte kesinlikle değil.
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Bizimkisi birisi gelecek bizi kurtaracak beklentisi değil, ancak Hz. Peygamber aleyhisselam'ın sözünü takdis etmektir.

Sözleri dahilinde bir kurtarıcılık vasfı var ise eğer müjdelenen zatların, ona da iman ederiz.
 
Üst