Mazlum(a) eziyet(i)!

mostar

Profesör
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
1,011
Tepkime puanı
244
Puanları
0
MAZLUM(A) EZİYET(İ)!
21646.jpg

İman etmek direnişle başlar
Kavramların içini boşaltan dünyevi zihniyet “direniş”i de bulanıklaştırıyor. Sezai Karakoç’u dinledik, notlar çıkardık..

23 Kasım 2010 Salı 18:30
“Direniş” pek çok insan grubunun ağzına pelesenk olmuş bir kelime. Özünde pek çok ince anlam ve imge taşımasına rağmen yerli yersiz şekilde bu kadar fazla kullanılması belki de kelimenin anlamında bir zayıflamaya neden oldu.
21647.jpg
Bugüne kadar pek çok direniş öyküsü ve yöntemi gördü dünya. Kimileri istekleri gerçekleşene kadar yemek yemeyi reddetti, kimileri sosyal güvencelerini yasalarla güvence altına almak için iş başı yapmadı. Boykotlar yapıldı, resimler yakıldı hatta ve hatta zararı yine halktan karşılanacak olan devlet mülklerine bombalar atıldı... Peki, bu çarpık dünyaya karşı bir Müslüman’ın direnişi nasıl olmalıdır? Buna tabi ki net bir yanıt verilemez ancak büyük şair ve düşünce adamı Sezai Karakoç, Yüce Diriliş Partisinin binasında yaptığı sohbetlerden birinde bu konuyla ilgili çok önemli ve hassas olan bir kaç görüş bildirmişti.
21648.jpg
İman etmek, direnmekle başlar
21649.jpg
Sezai Karakoç
pek çoğumuzdan farklı şekilde ele alıyor konuyu. Öncelikle Kelime-i Tevhid'e dikkat çekiyor büyük şair. Kelime-i Tevhid’in ilk kelimesinde "La İlahe" yani ilah yoktur derken aslında tüm putlara ve onları bizi dayatanlara karşı direndiğimizi ve karşılarında durduğumuzu bize fark ettiriyor. Ardından gelen "İllallah" ile de direnişten dirilişe geçerek aslında bir aşamadan öz amaca geçtiğimizi belirtiyor. Yazının bu bölümünde bu örnek aslında çok önemli.
Çünkü direncin ne kadar önemli olduğunu en net ve sert şekilde yüzümüze vuran bir örnek bu. Özellikle kötüye karşı dik durmanın kutsallığı ve gerekliliği açısından…
Bir Müslümanın direniş şekli
21650.jpg
Sezai Karakoç her zaman kendisine has duyarlı, sakin ama bir o kadar da güçlü duruşuyla tanınmıştır. Tabi ki görüşleri de bu duruşuyla paralel çizgide. Hocanın belki de esas çıkış noktası kendini ezdirmeyen ama bunu sağlarken de toplumun huzurunu bozmayacak ve toplumun çıkarlarına ters düşmeyecek bir bilince sahip Diriliş nesli. Zaten kendisinin en çok üstünde durduğu konu yasalar içinde örgütlenme ve bilinçli bir kitlenin oluşması.
Derneklerin, vakıfların ve siyasal partilerin ne kadar önemli yerler olduğunu tekrar tekrar yineliyor. Mayasında şiddet olan her türlü eyleme karşı duruyor. Bizler işçilerin hakları için bankaların camları kırılan, mazlumun hakkı için dükkânlara molotof atılan bir dünyada yaşadığımız için bu kavramlar belki bize biraz uzak gelebilir. Zaten o da, mazlum için verilen zararın yine mazlumdan çıktığını anlamadığını ya da anlamak istemediğini vurguluyor.
21651.jpg

Özellikle siyasi tartışmaların fikir meclislerinden çıkarılmak istendiği ve güçsüzün fazlasıyla hakkının yendiği bu dünya da neleri, nasıl yapmamız gerektiğini büyük insanlardan nasihatlerle öğrenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Şayet bir şeylerden rahatsızsak onların karşısında durmamız gerekir ve unutulmamalıdır ki durmak çok önemli bir harekete geçme şeklidir. Tabi ki doğru durmasını bilenler için.
Ayrıca bu yazıyı okumaya üşenirseniz yalnızca Sezai Karakoç'un "Masal" şiirini okuyun. Şair, ne demek istediğini bizzat bu şiirde en estetik ve vurucu şekilde anlatmış.


Semih Gülen direniş dirilişle başlar, dedi
 
Üst