Mazi'den Gelen "USUL"e Muhalif Olmak...

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Maziden Gelen "USUL"e Muhalif Olmak...

Peygamberimiz'in döneminde Allah'ın Rasülü hayatta olması hasebiyle, mes'eleler O'na ulaştırılır, O da mes'eleleri çözüme kavuşturur ve o dönem içersinde farklı ihtilaflardan oluşan farklı "usul"ler de ortaya konmazdı. Ya da çıkmazdı.

Peygamberimiz'den sonra da bu hal uzun vade de devam etti.

Nihayet "Harici"lerin başlattığı çıkışla beraber, farklı sesler yükselmeye başladı.

Derken, itikatte ve amelde ihtilaflar ortaya çıkıverdi.

Peygamberimiz Dönemi içersinde var olan "hal" ikame edilmeye çalışıldı ve alimler, bu "hal"i korumak adına diğer alimlerle de mücadele içersinde oldular ve;

İtikatte,

Maturidi ve Eş'ari olmak üzere iki görüş ortaya çıkarken,

Amelde de,

Hanefi, Şafii, Hanbeli ve Maliki olmak üzere dört görüş ortaya çıkıverdi.

Aslında itikatte de, amelde de, ifade ettiklerimizden daha ziyade görüşler zuhur etmiştir,

Ancak biz burada, Sevgili Peygamberimiz Dönemi ve O'nu takip eden Halife'ler Dönemi içersinde, itikatte ve amelde var olan "İslami Hal"i, kendi bünyelerinde en iyi bir şekilde ve olması gereken bir yapıda taşıdıkları olarak ifade edilenleri almış olduk.

Yani şunu demek istiyorum:

Peygamberimiz Dönemi içersinde, "Kur'an ve Sünnet bütünlüğü", itikadi ve ameli olarak nasıl ikame edilmişse,

Bu güzelliği kendi bünyelerinde toplayan ve bu haliyle de ümmetin hemen hemen tamamının onayını almış olanları biz burada zikreden olduk.

İnşallah ne demek istediğimi anlatabilmişimdir.

Onlar da yukarıda ifade ettiklerimdir.

Maturidi, Eş'ari,

Hanefi, Maliki, Hanbeli ve de Şafii, şeklinde...

Maturidi'nin tesbitleri ortada ve günümüze kadar gelmiştir...

Eş'ari de öyle...

Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli de öyle...

Onların da görüşleri, tesbitleri ortada ve günümüze kadar gelmiştir...

Bugün de alimlerden tutunuz da, en cahil insana varıncaya kadar, müslüman ümmetin hemen hemen tamamı, öyle ya da böyle, yukarıda ifade ettiğim şahsiyetlerin usulüne göre şekillenmişlerdir.

Bazı kardeşlerimiz, beni, buraya geçtiğim yazıdan dolayı ne eleştirsinler ne de övsünler,

Çünkü ben bunları ifade etmek suretiyle bir yere gelmek istiyorum.

O da şudur:

Günümüzde, ilim sahipleri dediğimiz ya da hocaefendi olarak kabul ettiklerimiz ya da bu bağlamda eli kalem tutan bazi şahsiyetler,

Yukarıda ifade ettiğim ülamanın tesbit ve görüşlerine muhalif, tesbit ve görüşleri, bu ümmet nezdinde kabul görür mü, görebilir mi,

Ya da olumlu manada bu neferlerin görüşleri bir "EKOL" oluşturabilir mi,

Bunu yaşayanlar olarak göreceğiz ama, şimdilik bu mümkün gözükmüyor gibi...

Ya da şöyle bir soru sorayım:

Mesela bir konuda, yukarıda ifade ettiğim alimler, görüş birliği ekseninde ifade ettikleri bir meseleye bugünkü alim dediklerimizin "hilaf" olması,

Ne kadar akıllı işidir... Ne kadar ehl-i ilim işidir..? Ne kadar arif olma halidir..? Nasıl bir tutarlılıktır..?

Bunları da merak etmiyor değilim...

Mesela bir örnek vereyim:

"Abese vetevelle. En ce ehü'l e'gme. Ve me yüdrike leallehü yezzekke..." ayetlerini bir düşünelim ve bu ayetin mealini ve tefsirini geçmişteki bütün alimlerin kucağına koyuverelim.

Neredeyse 100'de 100'ü aynı manaya gelecek şekilde meallendirmişlerdir bu ayetleri ve yine aynı şekilde de tefsir etmişlerdir.

Farklı cümleler de olsa, bakış açıları da farklı olsa,

"Anafikir"de bir değişiklik bulmak mümkün değildir...

Günümüzde eli kalem tutan birinin, bu ayetleri geçmişten günümüze tevarüs eden anlayışların hilafına meallendirmesi ve tefsir etmesi,

Ne kadar tutarlıdır, ne kadar kabul görür ve bu bakış açısı ne kadar ilmidir ve ne kadar akil işidir..?

Bu sadece bir örnek...

Örnekler o kadar çok ki...

Kader algısı... Hz İsa'nın tekrar nuzülü... Kadınların hayız durumları vs...

Geçmiş alimlerin görüşlerinin hilafına söz söylemek (hemen hemen tamamının) ne kadar akil bir iştir..?

Bu ameliye,

Var olan "4" ihtilafı ve diğerinde de var olan "2" ihtilafı,

"1"e mi indirir,

"10"a mı çıkarır,

Ya da,

Tamamen anlaşılmaz, ayakları yere basmayan bir hale mi getirir,

Ya da, bu ameliye sadece "edebiyat"ın bir versiyonu mu olabilir..???

Buyurunuz, dinliyorum...
 
Üst