Mavi Marmara'nın Küresel Zaferi

  • Konbuyu başlatan Kaçak
  • Başlangıç tarihi
K

Kaçak

Guest
Özgürlük filosu Mavi Marmara Şehidleri İstanbul'da İHH Genel merkezinde düzendekileri basın toplantısında, Gazze ambargosu kırılmadıkça siyonist rejimin özür ve tazminatlarının kabul edilmeyeceğini açıklamışlardı.

Bu tavır, onurlu islami şahsiyetin en güzel örnekliğini oluşturmakta. Onlar eşlerinin, babalarının, kardeşlerinin ve oğullarının kanının bedelini, Gazze'ye uygulanan insanlık dışı ambargonun kalkması olarak görüyorlar; zira onlar çok iyi biliyorlar ki özgürlük filosu Gazze'ye sadece temel insani yardım malzemesi götürmüyorlardı; siyonistlerin kendilerinin de ısrarla vurguladıkları gibi, bu özgürlük filosu siyonist rejimin gayri meşru varlığına, işgal politikalarına, baskı ve tehditlerine açıkça bir meydan okumaydı.

Onun içindir ki, "Özgürlük Filosu Mavi Marmara" emsalsiz bir zafer kazanarak tarihin en parlak sayfalarında yerini aldı. Zira Mavi Marmara Gazze ambagosunun kaldırılması yolunda atılan tüm adımlara, tüm insani çabalara bir klavuz ve bir örnek oldu. Bugün dünyanın her bir yanında, Gazze ambargosuna karşı bir inisiyatif ortaya koyan her bir özgür ve onurlu insan, Mavi Marmara'nın kaldırdığı bayrak altında yüzünü Gazze'ye çevrimektedir.

Bu gerçeklik, her şeyden önce 9 şehidimizin pak kanlarının bereketi, hava deniz güçleriyle barbarca saldıraya geçen siyonist güçlere karşı "Allahuekber" feryadları ve sıkılmış yumruklarıyla direnen yiğit mücahid kardeşlerimizin eseridir.

İşte bu hakikatin yansımalarını bugün bir kez daha görüyor ve öğreniyoruz:

Gaza Freedom March (Gazze Özgürlük Yürüyüşü) internet sitesinde Stephen Lendman imzasıyla yayınlanan 6 Aralık tarihli bir rapor, Mavi Marmara Şehidleri'nin kazandığı o büyük zaferin bütün dünyanın vicdanını nasıl harekete geçirdiğini gözler önüne seriyor.

Raporun geniş özeti:

28 Mayıs'da –İsrail'in o büyük deniz katliamından üç gün önce- Haaretz yazarları Jack Khoury ve Yuval Azoulay yazdıkları yazısının başlığını İsmail Haniye'nin sözlerine atıfla “Hamas: Özgürlük Filosu, bütün dünyanın Gazze'ye uygulanmakta olan ambargonun karşasında olduğunu göstermektedir” koymuşlardı.

Hamas lideri İsmail Haniyye o zaman şöyle demişti:
Eğer İsrail korsanlık yaparak uluslar arası sularda Gazze'ye 10 bin tonluk insani yardım götüren bu özgürlük filosuna bir saldırı gerçekleştirecek olursa, Filistinliler yine kazanmış olacak. Bu özgürlük filosunun mesajı çok açıktır ve bütün dünyaya ulaşacaktır”

Evet nitekim öyle de oldu; Amerika'dan da olmak üzere 10 ayrı ülkeden yerel inisiyatifler 31 Mayıs'taki İsrail'in katliamına duydukları kızgınlıkla Gazze için harekete geçmiş durumdular. Onların amacı, Gazze'ye uygulanan bu ambargoya dikkatleri çekmek ve İsrail'in utancını ortaya koymak.

Bugün Gazze'ye uygulanan ambargonun kırılması için uluslar arası çapta girişimler devam etmekte.

Gazze'ye uygulanan ambargonun kırılması için Avrupa İnisiyatifi

Türkiye İnsan Hakları Ve Hürriyetleri Vakfı (IHH)

Özgürlük ve İnsani Yardım Vakfı (Freedoms and Humanitarian Relief)

Gazze Ambargosunu Sona Erdirmek İçin Uluslar arası Komite

İsveç ve Yunanistan Filoları

Bunun yanısıra dünyanın birçok ülkesinden Gazze'ye insani yardım ulaştırma amaçlı organizasyonlar da artarak devam etmekte. Bu organizasyonların hepsi İsrail'in kanunsuzluğunun ayakta duramayacağı mesajını veriyorlar.

ALMANYA:

Almanya'da insani yardım için bir inisiyatif ortaya çıktı; sloganları ise
“Ambargoya Son. Gazze'ye İlaç Yardımı için Bir Gemi”

Yaptıkları açıklamada şunlanı belirtiyorlar:

“1.5 milyon insan acı içerisinde açlıkla boğuşurken biz burada sessiz ve tepkisiz kalmayacağız. Şimdiye gadar Gazze'ye giden gemiler yeterli değil. Biz de bu özgürlük filolarına katılarak ilaç dolu bir gemiyi bir Avrupa limanından Gazze'ye göndereceğiz. Kamuyounun dikkati ve desteği için bunu önemli ve gerekli görmekteyiz. Gazze ambargosu kesinlikle kaldırılmaladır. “

İRLANDA

İrlandalı insan hakları aktivistleri de Gazze için harekete geçmiş durumda. Onlar aynı zamanda Mavi Marmara filosunda da vardılar. Şimdi de yeni bir yardım kampanyası için bir gemi almayı planladılar: Bu organizasyonu yöneten İrlandalı aktivist Dr. Fintan Lane şöyle diyor:
"Bir gemi, yakıt, ve adam kaçırma durumunda görev yapacak yasal bir ekip için yardıma ihtiyaç var.”

Bu organizasyonun web sitesi FreeGazaIreland.com'da yardım kampanyası ile ilgilil olarak şu slogan yer alıyor: “Gazze halkı ile dayanışmak için irtibatlarımızı güçlendirelim” Ve çağrılarında ise şunu diyorlar:

“Aileler, okullar, hastahaneler, birlikler, cemiyetler çimento torbalarını alıp Gazze'ye götürelim. El ele verip birlikte hareket edelim, Filistin halkının kendi hayatlarını kurmalarına, Gazze'ye uygulanan ambargonu ve İsrail'in yımıcı işgalinin kırılmasına biz de yardımcı olalım. Bu çimento torbalarını bir kargo gemisine yükleyip uluslarraası bir filoya katılacağız. ”

İSKOÇYA

İskoçyalı aktivistler de Mavi Marmara gemisindeydiler. Onlar götürdükleri yardımların akibetini de öğrenmek istiyorlar. Gemilerinin dönmesini istiyorlar. İsrail'ni Mavi Marmara'ya yönelik gerçekleştirdiği saldırıya karşı yasal yollardan şikayete bulunuyorlar. Şimdi de yeni bir filo hazırlığı içindeler. Onlar kampanyalarını FreeGaza-Scotland.org sitesi üzerinden yürüterek, girişimlerine değişik İskoç gruplarını da katmanın çalışması içinde.

AMERİKA

Amerika'daki insan hakları aktivistleri de USAtoGaza.org internet siteleri üzerinden “Biz Amerikalı aktivistler Gazze için bir filo hazırlığı yaparken İsrailliler de bizi sniper ve köpekleriyle tehdit ediyorlar.” İfadelerine yer verirlerken, Gazze için özgürlük filosuna katmak için almayı planladıkları gemi için şimdiye kadar 370 bin dolar topladılar. 2011 yılının baharında Ortadoğu'daki bir limandan hareket etmeyi planlıyorlar.

Yardım kampanyasının söscüsü Jane Hirschmann “İsraillilerin tehditleri bizim gözümüzü korkutamaz. Elbette bu tehditleri ciddiye almaktayız. İsrailli yöneticilerin sivil insanlara karşı nasıl bir şiddet uygulayabileceğine kimsenin bir kuşkusu da yok. Biz sivil bir inisiyatifle İsrail'in yasa dışı ambargosuna meydan okuyoruz. Gazze, Amerikan destekli israil ambargosuyla açık bir hapishaneye dönmüş durumda” diyor.

Amerikalıların gemisinde rahipler ve İsrail'in zalimce uygulamalarına karşı çıkan yahudiler de katılacak.

Amerikalılar, İsrail'in Mavi Marmara'ya saldırısından sonra harekete geçerek, “Gazze için bir Amerikan gemisi de olmalı” açıklamasında bulundular. 2001 yılı Mart ayı sonlarında ikinci özgürlük filosuna katılmayı planladılar.

KANADA

Kanadalı aktivistler de kendi aralarında bir işbirliği oluşturdular. FreeGazaCanada.org/FreeGazaQuebec.org and CanadaBoatGaza.org/Bateau/Gaza.qc.ca internet siteleri üzerinden sürdürdükleri kampanyalarında, Türkiye ya da Yunanistan limanlarından kalkmayı planladıkları bir gemiyle 40 kişi kadar Özgürlük filosuna katılacaklar.

Yaptıkları ortak açıklamada şunu diyorlar:

“Bizler yardımlaşarak ve bir araya gelerek Gazze ve diğer bölgelerdeki Filistin halkı için nihai özgürlük ve adalet hedefimizi gerçekleştirebiliriz”

Kasım ayının başlarında Mavi Marmara filosunda da bulunan in Neish, Gazze'ye gidecek ikinci özgürlük filosunda Kanada yardım gemilerinin de bulunması için ülkeyi bir baştan bir başa dolaştı. Bu girişimde insan hakları aktivistleri, doktorlar, gazeteci ve yazarlar, eğitimciler, mühendisler, dernek yöneticileri, karı-koca eşler, hristiyanlar, museviler ve Müslümanlar da bulunacak.

Kanada'dan Gazze'ye yardım organizasyonu ikinci özgürlük filosu ile ilgili yaptıkları açıklamada şunları belirtiyorlar:

“Gazze'ye gidecek Kanada gemisi Kanadalı sivil toplum kuruluşları tarafından organize edildi. Amaç, Gazze'ye uygulanan ambargonun sona erdirilmesi yönündeki uluslar arası çabalara katkıda bulunmak. İsrail'in yasa dışı ambargosuna meydan okuyoruz. Bunun için sizin de bu kampanyada gönüllü olarak bulunmanızı ve Gazze halkının çektiği acılara karşı duyarlılığınızın artmasını istiyoruz”

Kanada'daki bu girişime çok sayıda organizasyon da destek vermekte:

1- Arap kültür Forumu

2- Filistin Sivil Toplum Kuruluşları

3- Uluslar arası Af Örgütü

4- İsrail karşıtı Kanadalı yahudiler

5- Irkçı İsrail'i Boykot girişimi (BIAC)

6- Barış için Kanadalı Arab ve Yahudiler (CAJJP)

Not: Haberin ikinci bölümünde, Belçika, Norveç, İsveç ve Asyalı Müslümanlar'ın İkinci Özgürlük Filosu için sürdürdükleri çalışmalarını ve Mavi Marmara'nın dünyadaki diğer yankılarını aktaracağız.

Ali AMMAR/Özel Haber

velfecr
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
:))))

diyalog severler

elin gavuru müslümanları sevdiği için mi yardım ediyor
yoksa yahudileri sevmediği için mi

hiç kendi başımıza hareket edemicek miyiz.
elin gavuruna niye baş eğiyoruz.

gemiler ile seçimlerin bir alakası var mı?
 

real.ist

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
500
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Tüm dünya ambargoya karşı artık ambargo kalmalı vakti geldi gibi, israil özür dileyecekmiş, yetmez ambargoda kalkmalı. baskılar artmalı kefereye.
 

real.ist

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
500
Tepkime puanı
4
Puanları
0
İsrail özür diler mi?

İsrail'in, ülkenin kuzeyinde çıkan orman yangınını söndürmek amacıyla Türkiye'nin yardım elini uzatmasını, bozulan ikili ilişkileri tamir etmek adına bir fırsat olarak gördüğü belli oluyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun teşekkür için Ankara'ya bizzat telefon açması da emekli diplomat Yosef Ciechanover'i Cenevre'ye Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile görüşmesi için göndermesi de bu niyetin açık bir tezahürü...

Şüphesiz Türkiye de iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesini istiyor.

Ama Başbakan Erdoğan'ın ısrarla altını çizdiği iki talebin yerine getirilmesi şartıyla...

Nedir onlar?

-İsrail, Türkiye'den özür dileyecek.

-Mavi Marmara baskınında zarar görenlere tazminat ödeyecek.

İkinci talep İsrail açısından yerine getirilmesi en kolay olanı.

Zor olan kısım ise devletin özür dilemesi...

Sahi İsrail, gerçekten Türkiye Cumhuriyeti'nden özür diler mi?

***

Kamuoyuna yansıyan bilgiler, diplomatların Cenevre'de yaptığı görüşmelerde en fazla bu konu üzerinde durduklarını gösteriyor.

Neden?

Çünkü "özür" İsrail devletinin kitabında olmayan bir kavram...

Bağımsızlığını ilan ettiği 1948 yılından beri İsrail'in "devlet" olarak, Türkiye ile İsrail arasında alçak koltuk krizine sebep olan Dışişleri Bakan Yardımcısı Daniel Ayalon'un yaptığı gibi "kişisel özürleri" hariç tutarsak, herhangi bir devletten ya da milletten özür dilediği vaki değil.

Bu yüzden...

Özür dilemek varlık sebebine de aykırı...

İsrail, ontolojik açıdan kendi varlığını "Biz dünyanın kocaman bir özrüyüz. Özür, özür dilemez" mantığıyla izah ediyor.

Yani...

Kendi varlık meşruiyetini soykırım günahının Batı'da oluşturduğu suçluluk hissiyatına dayandırıyor.

Dolayısıyla, varoluşunu Yahudi halkına duyulan özür borcuna borçlu...

Bu devlet özür diler mi?

Türkiye için İsrail'den beklenen özür, bir ahlakî ve hukukî beklentiden ibaret.

İsrail açısından ise bu özür varoluşsal bir anlam taşıyor. Onların kanaatine göre özür dileyen bir İsrail Devleti aslında varlık temelini sarsmış bir devlettir artık.

***

Özür konusunda İsrail'in açmazı olan bir diğer husus ise İsrail Ordusu'na biçilen misyonla ilgili...

Silahlı kuvvetler, İsrail vatandaşlarının nezdinde sütten çıkmış ak kaşık durumunda.

Yani...

Ordunun hata yapması mümkün değil.

O halde...

Silahlı kuvvetlerin gerçekleştirdiği bir operasyondan dolayı birilerinden özür dilenmesi, ordunun "hata" yaptığını devletin baştan kabul etmesi anlamına gelecektir.

Bu ise İsrail açısından kolayca hazmedilecek bir durum değil.

***

Şimdi gelinen bu noktada zihinlere takılan iki soru şudur herhalde:

-İsrail, varlık sebebini inkâr anlamına gelebilecek bir özrü açıkça beyan ederek bambaşka bir devlete dönüşebileceğinin -aslında normalleşebileceğinin- sinyallerini verebilir mi?

-Türkiye, İsrail'in karşı karşıya olduğu kritik durumun farkında mı?

Baştan söyleyelim.

Her iki devlet de "özür" meselesinin İsrail için ne kadar "önemli" olduğunun farkında.

İsrail, şimdiye kadar hayata geçirdiği "pervasız" politikaların artık günümüz dünyasında sürdürülebilir olmadığını biliyor.

Türkiye de İsrail'in o kadar kolay normalleşebileceğini zannetmiyor.

***

Cenevre'de yapılan görüşmelerden sızan bilgiler de bu hakikati teyit ediyor zaten.

Dün kamuoyuna yansıyan bilgilere bakılırsa Türkiye, devletten devlete özürde ısrarcı olmayacak gibi görünüyor.

Bunun yerine Türkiye'nin ve Türk halkının dostu İsrail'in Türk kamuoyuna üzüntüsünü iletmesi bekleniyor.

Peki tazminat?

Onun da devlete değil, hayatını kaybedenlerin yakınlarına ödenmesi planlanıyor.

İsrail'in askerî operasyonu doğru planlayamadığı için üzgün olduğunu dile getirmesinin ise her iki ülkeye de kendi kamuoylarına istediklerini aldıkları mesajını vermek için gerekli olan zemini sağlayacak bir ara formül olduğu anlaşılıyor.

***

Bütün bunlar kamuoylarını tatmin eder mi peki?

Bilemeyiz.

Ama iyi niyet temennisi açısından şunları söyleyebiliriz:

-Mavi Marmara baskını sonrası yaşanan gelişmeler hem iki ülke arasındaki ilişkilerin seyri hem de İsrail'in kendi varlığını ve politikalarını sorgulaması açısından iyi bir başlangıç olabilir.



MEHMET YILMAZ
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
[video=dailymotion;xfpq2s]http://www.dailymotion.com/video/xfpq2s_ben-gazzeliyim-hepimiz-filistinliyiz_people#from=embed[/video]
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Mavi marmara bir şekilde dünyanın dikkatini bölegeye çekmeye başarırken, yükselen anti israil tepkilere ivme kazandırdı.
 
K

Kaçak

Guest
Mavi Marmara bundan 100 yıl sonra nasıl yad edilecek acaba ?
2000li yılların Hüseyni duruşu diye bahsedilecekmi ?
Bahsedilirse vay halimize ?
Bahsetmezlerse vay hallerine ...
 
Üst