Masonluğun Gizli Ve Gizemli İzleri

mahmud enes

Doçent
Katılım
24 Nis 2010
Mesajlar
708
Tepkime puanı
42
Puanları
0
Masonluk dipsiz bir kuyudur ve bundan dolayı da giren içinde kaybolur. Esasen, Masonluk Süleyman Mabedi yapılırken civar ülke kral ve işçilerinin bu işte yardımcı pozisyonlarını ifade eden bir teşekküldür. Bundan dolayı, Masonluk ve türevleri, Siyonizmin hizmetinde bir teşekkül olarak algılanmıştır. Lakin Masonluk kadim iken Siyonizmin geç dönemlerin mahsulü ve ürünü olduğu dikkate alınırsa bu münasebet nasıl izah edilebilir? Zaman zaman Batinilik kuvveden fiile çıksa da tarihte daha ziyade potansiyel olarak kalmıştır. Belki de bu benzerlik aralığında Siyonizm tarihin derinlerde yatan Yahudilik ruhunun tecessüm etmiş halidir. Bir başka ifade ile ruhu mücerretten ete kemiğe bürünmüş halidir. Aksi takdirde, Kur’an-ı Kerim onlara bu kadar ağırlıklı yer vermezdi. Masonluk, Yahudiliğin üvey evladı olmalıdır. Yahudilik geçişli ve davetçi ve tebliğe açık bir din olmamasından dolayı eksiğini tamamlaması ve goyimlerden taraftar devşirmesi, doğrudan olamamakta ancak bilvekale olabilmektedir. Bu bilvekale (Proxy) kurumlar da, masonluk ve onun alt birimleri ve kurumları olan Lions ve Rotary gibi kulüpler olmalıdır. Rotary ve Lionslar masonluğun çıraklık devresi sayılabilir. Dolayısıyla bu devşirme topluluğun mabetleri aynen Batinilerde olduğu gibi bir nevi kulüplerdir. Burada dini ritüellere de kısmen yer verilmektedir. Dan Brown’un ziyaretinden sonra Masonluk tartışmaları ülkemizde yeniden alevlenmiştir. Bu bağlamda, Dan Brown’ın, Washington’daki Kongre Binası’nda bulunan masonik sembolleri konu aldığı ‘Kayıp Sembol’ kitabı satış rekoruna giderken, Numan Kurtulmuş’un danışmanlarından gazeteci Mustafa Yılmaz, “Dul Kadının Oğulları” adlı kitabında, TBMM’de çok sayıda masonik işaretler bulunduğunu iddia ediyor. Mustafa Yılmaz, “Dul Kadının Oğulları-Tapınağın Türk Şövalyeleri” kitabında TBMM’yi yapan Avusturyalı mimar Clemens Holzmeister ile dönemin Meclis Başkanı Abdülhalik Renda’nın mason olduğunu ve “Meclis binasına çok sayıda masonik sembol yerleştirildiğini öne sürüyor.
¥
Gazete Habertürk'te yer alan habere göre, masonların, ilk mason üstadı olarak bilinen Hiram Usta’ya saygının bir gereği olarak yaptıkları her esere mutlaka masonik semboller yerleştirdiğini iddia eden Yılmaz, bunun gerekçesini, “Büyük Üstad Hiram’ın adını sonsuza kadar yaşatma yemini” ve “Masonik hakimiyetin güç göstergesi” olarak izah ediyor. Masonlar Hiram Usta’nın yardımcıları olduğuna göre, Üçüncü Mabedin yani Süleyman Tapınağının kuruluşunda da Hiram Usta’nın güncel muakkipleridir. Veya goyimlerden banileridir. Yılmaz, TBMM’deki masonik işaretleri parlamento muhabiri olarak görev yaptığı dönemde fark ettiğini belirterek, “Dikkatimi çeken bu işaretlerin izini sürdüm. 10 yıllık bir çalışmanın sonunda böyle bir kitap ortaya çıktı” demektedir. Kitaptaki iddiaya göre, TBMM’nin zeminindeki mermerden yapılmış şekillerde “üçgen”, “üçgen içinde göz”, “piramit”, “Kutsal Kadeh” gibi sembollerden çok sayıda bulunuyor. Üçgen içinde üç nokta; en önemli masonik sembollerden sayılıyor. “M” harfi de yine en önemli masonik işaretlerden biri kabul ediliyor. TBMM’de kulis girişinde yer alan esrarengiz işaretler arasında yer alan “M” harfi masonların “kutsal kadın” kabul ettiği Mecdelli Meryem’i remzediyor, simgeliyor. Zeminde yine masonların kutsal kabul ettiği kadeh ve Davut’un “D” harfi de “M”nin hemen yanında yer alıyor. Dan Brown’ın fırtınalar koparan son kitabı Kayıp Sembol’de ABD’nin başkenti Washington’daki Kongre Binası’ndaki masonik semboller işleniyor. Kitapta, Kongre binasının mimari yapısının masonik olduğu fikri işlenirken, “kutsal kadeh”, “üçgen üstünde göz” ve “M” harfi dikkat çeken semboller arasında yer alıyor. Kitapta, ayrıca “Hz. İsa’nın Son Akşam Yemeği” tablosunda Mecdelli Meryem’in M harfi ile sembolize edildiği vurgulanıyor. Halen sırları tam olarak çözülemeyen bu resmi yapan ünlü ressam Leonardo Da Vinci’nin de bir mason olduğu belirtiliyor.
¥
Dan Brown’ın rüzgarıyla birlikte bizde masonluk yeniden tartışma zemini bulurken ve gündeme gelirken, Kuveyt’te de benzeri bir tartışma vardı. Masonluk meselesi bir konferansın ardından Kuveyt Parlamentosunda da yoğun bir tartışmaya neden oldu. Bu tartışmanın odağında Ortadoğu Lions Kulüpleri Koordinatörü Mecdi Azb’ı ağırlayan Necla Naki vardı. Ve Mecdi Azb’ın Kuveyt’te vermiş olduğu konferansın arkaplanı esrarını koruyor. Ağırlamacı Necla Naki kesinlikle Lionsların masonlukla irtibatlı olduğunu bilmediğini savunuyor ve dolayısıyla bu yöndeki kusurunun bağışlanmasını istiyor. Mecdi Azb ile de tesadüfen tanıştığını ve bunda, daha önce vamp aktristlerden iken zamanla örtünerek beyaz perdeye veda eden Nahid Yüsri’nin aracılığının rol oynadığını söylemiştir. Necla Naki adlı bayanın özrü kabahatinden büyüktür. Zira, önce 6 gazeteye ilan veriyor sonra ağırlıyor ve ardından da bilmediğini söyleyerek özür diliyor. Bu olayı Kuveyt açısından değerlendiren Heyle Hamd Mekimi, Lions’ların açılımını şöyle yapıyor: Liberty, Intelligence, Our Nations Safety. Yani zeka ve özgürlük, ulusumuzun güvenliği ve sigortasıdır. Buradaki ulus açıktır ki, İsrail’dir. Yahudilere göre bu ulus ‘Rabbin ulusudur’ ve goyimler/yabancılar ve goyimler içinde devşirilmiş olan mason ustaları da bu ‘necip ve aziz milletin’ hadimleridirler

Mustafa ÖZCAN
 
Üst