Mart ayinin konusu vahdet (müslümanlar arası birlik) ama nasil

Darul_Beka

Profesör
Katılım
17 Kas 2013
Mesajlar
2,214
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Her Ay bir konuyu tartışmak maksadıyla açılan bu konu başlığına tüm üyelerimizin katılımlarını bekliyoruz

Bu ayın konusu Müslümanlar arası birlik (vahdet) nasıl sağlanır
Alt başlıklar

-Tüm Müslümanları bir mezhepte meşrepte cemaatte toplanması için mi çalışacağız?

-Yada her mezhep meşrep cemaat bilimum tüm fraksiyonlar kendi alanında çalışsın ama Müslümanların ortak çıkarları ve amaçları doğrultusunda birbirlerine destek mi versinler?

-Müslümanları vahdete hazırlamak için hangi konularda bilinçlenmeleri gerekmektedir

-vahdet için Müslüman bireylerin üzerine düşen bireysel görevler nelerdir
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
neden kalkmaz bu gemi bu limandan
komut verecek bir kaptanımız mı yok
yoksa bu komutlara uyacak tayfa mı yok
ha sahi kaptan
bizim yolcularımız
neden hala küfrün kıyılarında dolaşmaktalar

kaptan bu gemiyi yürütecek bir güç var mı
depolarımızda bilgi ve hikmet istiflendi mi
sana yardım edecek bir beyin takımın var mı ki

neden kalkmıyor bu gemi bu limandan
neden tayfalar oyun oynamakta ve nerede kaptan
hakperest
 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
Her Ay bir konuyu tartışmak maksadıyla açılan bu konu başlığına tüm üyelerimizin katılımlarını bekliyoruz

Bu ayın konusu Müslümanlar arası birlik (vahdet) nasıl sağlanır
Alt başlıklar

-Tüm Müslümanları bir mezhepte meşrepte cemaatte toplanması için mi çalışacağız?

-Yada her mezhep meşrep cemaat bilimum tüm fraksiyonlar kendi alanında çalışsın ama Müslümanların ortak çıkarları ve amaçları doğrultusunda birbirlerine destek mi versinler?

-Müslümanları vahdete hazırlamak için hangi konularda bilinçlenmeleri gerekmektedir

-vahdet için Müslüman bireylerin üzerine düşen bireysel görevler nelerdir


Kurana dönüştür hiç lafı uzatmaya gerek yok.





5. O Allah ki: "Mü'minler yalnızca kardeştirler" buyurur.
O Allah ki: İşte bu ümmetiniz bir tek ümmettir ve ben de sizin (bir tek) Rabbinizim" buyurur.
O Allah ki: "birbirinizle didişmeyin; sonra başarısızlığa uğrarsınız da (arkanızda size destek için esen ilahi) rügarınız kesilir" buyurur.
O Allah ki: '
Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve asla bölünmeyin!' buyurur.
O Allah ki: "Dinlerini paramparça edip fırkalara ayıranlar gibi olmayın!" buyurur.
O Peygamber ki: "Birbirinizi sevmedikçe gerçek mümin olamazsınız, iman etmedikçe cennete giremezsin" der.
O Peggamber ki: "Cahiliyye'de (olduğu gibi) asabiyete çağıran bizden değildir" buyurur.
O Peygamber ki: "Birlik rahmet, ayrılık azaptır" buyurur.
O Peygamber ki: " Size allah'ın kitabını bırakıyorum; ona sarılın ve kurtukun" buyurur.

Ne diyordu Kur'an şairi akif: " Girmeden tefrika bir millete düşman giremez
toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez".

Sözün özü: Dostlarıyla dalaşanlar düşmanlarıyla savaşamazlar, düşmanlarıyla savaşanlar dostlarıyla dalaşamazlar.




http://www.ihvanforum.org/showthrea...msıkı-Sarılın!&p=547982&viewfull=1#post547982
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Ummetin adeta bir protipi olan (butun goruslerin, mesreplerin, mezheplerin temsil edildigi) forumun hali ortada. Buradan vahdet, birlik beraberlik cikar mi?

Mesela, @abdullah birisi ve @Verda :)
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
İslâmî vahdet, İslâm'ın zuhurundan beri Müslümanların kalbini kendisine cezbeden çekici bir kelimedir. Vahdet ve ittihattan bahsetmeyen ve 1 milyarlık bir dünyanın düşünsel birliğine gönül vermeyen bir Müslüman bulamazsınız.

Biz burada İslâmî vahdetten, siyasî vahdeti değil, düşünce ve hedef birliğini kastediyoruz.

İslâm âleminin fikir ve pratik bakımdan birleşmesini tüm Müslümanların arzuladığını söyledik. Öyleyse bizim de bunu savunmamız gerekir. Ama ne yazık ki, bu vahdetin temelini atmak isteyenler, İslâm âlemini batı dünyasıyla mukayese edenler ve bununla uğraşanlar, ihtilâfın kökeninden gaflet etmektedirler.

Herkesçe bilindiği üzere, batılıların kamuoyuna, siyasî durum hakim olduğu hâlde Müslümanların üzerine sadece din ve mezhep düşünceleri hâkimdir. Örneğin: Bir Fransız Katoliği, siyasî düşüncesiyle uyum içinde olduğu düşüncesiyle Protestan bir İngiliz'i sever; fakat dindaşı olan bir Avusturyalıyı hiç sevmez. Çünkü her ne kadar aralarında din birliği varsa da siyasî düşüncelerinde ihtilâf vardır. Yine Berlinli bir Alman, Protestan dindaşı olan Londralı bir İngiliz'i düşman saydığı hâlde, siyasî açıdan, Katolik bir Viyanalıya dost gözüyle bakar. Çünkü Avrupa'da düşüncelere hakim olan siyasettir; din ise hiçbir etkinliğe sahip değildir. Fakat İslâm âlemi böyle değildir; ne siyaset ve ne de ırk İslâm düşüncesine hâkim olmamıştır. Müslümanların üzerinde gerçek hüküm süren olgu, din ve mezheptir. Örneğin, Kafkasya sınırında yaşayan Müslüman bir Kürt, aralarında mezhebî ihtilâf olan Kürdistanlı bir Kürt ile uzlaşamaz; fakat kendisiyle aynı mezhepten olan bir Tebrizliyi sever. Yine İsfahanlı bir Fars, aralarında mezhebî birlik olmadığı için kendisiyle aynı ırktan olan Kabilli bir Fars'ı tanımaz; fakat buna rağmen mezheptaşı olan Azerbaycanlı bir Türkü sever. Bu nedenle İslâm âleminde hüküm süren din ve mezheptir; ırk ve siyasetin rolü ise yok denecek kadar azdır.

Öyleyse İslâm âleminin vahdet ve birliğini arzulayanlar, elbette ki din ve mezhep açısından işe girişmelidirler.

Şimdi biz İslâm âleminin ihtilâf konusunu nerede aramalı ve bulmalıyız? Evet, biz diyoruz ki İslâm dininin esasında bir ihtilâf yoktur. Sadece tarihsel yapısında baş gösteren önemli bir ihtilâf İslâm âlemini parçalayıp vahdetinin temelini kemirmektedir.

Biz yegane ihtilâfın, Âl-i Muhammed tarihi ve Resu-lullah'ın Ehlibeyti'nin haklarında olduğu inancındayız. Biz-ce asıl ihtilâf bu dairede olduğu gibi ümmetin vahdeti de bu dairede olmalıdır; çünkü her uzuv düştüğü yerden bağlanmalı ve her ip koptuğu yerden düğümlenmelidir.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Dinde bölücülük yoktur

Sual: Müslümanlar çeşitli gruplara bölünmüştür. Dinimiz bölünmeyi yasaklamıyor mu? Niye bir çatı altında birleşilmiyor?
CEVAP
Evet, dinimiz bölünmeyi, parçalanmayı yasaklamıştır. Bir âyet-i kerime meali:
(Hep birlikte Allah’ın ipine [İslamiyet’e] sımsıkı sarılın! Parçalanıp ayrılmayın! Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün! Hani siz birbirinize düşmandınız da, O, kalblerinizi birbirinize ısındırmıştı. İşte O’nun [İslam] nimeti sayesinde din kardeşi olmuştunuz. Hem siz, bir ateş çukurunun tam kenarındayken, oradan [Cehenneme girmekten] de sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.) [Âl-i İmran 103]

Peygamber efendimiz de, (Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, 72’si Cehenneme gidecektir) buyuruyor. Buna rağmen Müslümanlar parçalanmıştır. Her grup, (Bizim yolumuz doğru) diyor. Kur’an-ı kerimde de mealen, (Her fırka, her grup doğru yolda olduğunu sanarak sevinmektedir) buyuruluyor. (Müminun 53)

Her grup, kendilerinin doğru olduğunu sandığı için, kendi çatılarının altında birleşilmesini istiyor. Bunun için birleşme imkânı olmuyor. Birleşilse hakla bâtıl karışmış olur. Doğru olan fırkada birleşmek gerekir. (Birleşme olsun da, nasıl olursa olsun) denmez. Mesela sütle sirke ve idrar birleşirse meydana gelen karışım, ne süt, ne sirke, ne de idrardır. Hiçbir işe yaramaz. Ama ihtiyaç olursa, koyun sütüyle inek sütü karışabilir. Domuz sütü de süt ise de, diğer sütlerle karışırsa hepsi necis olur. Ehl-i sünnetle bid’at ehli, yani hakla bâtıl birleşmez. Birleşme yalnız doğruda olur. Doğru ise tektir. Doğru fırka her zaman bulunur. Bir hadis-i şerif meali:
(Ümmetim arasında, doğru yolda olanlar, her zaman bulunur. Onlara karşı olanlar, Allah’ın emri gelinceye kadar, onlara zarar yapamaz.) [Mişkat-ül-mesabih]

Bu doğru grupta bulunmak isteyen dua etmeli. Allahü teâlâ, İslamiyet’i doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğine söz verdi. Bunun için, (Ya Rabbi, sana inanıyorum, seni ve peygamberlerini seviyorum. İslam bilgilerini doğru olarak öğrenmek istiyorum. Bunu bana nasip et ve beni, yanlış yollara gitmekten koru!) diye dua etmeli, istihare yapmalı! Cenab-ı Hak ona doğru yolu gösterir. İki âyet-i kerime meali:
(Doğru yolu arayanları, saadete ulaştıran yollara kavuştururuz.)[Ankebut 69]

(Allah, kendisine yöneleni doğru yola iletir.) [Şûra 13]

Allahü teâlâ verdiği sözden dönmez. Dua ve istihare ile doğru yolu arayana onu gösterir. Yanlış yolda olan, doğruyu bulmak için dua ve istihare yapmadan, (Ben doğruyu bilemedim) diye mazeret ileri süremez.

Süte idrar katmak
Sual:
Ehl-i sünnete aykırı görüşleriyle ün salan Reşit Rıza’ya hayran biri, (Bu ümmet,Vehhabi’siyle, Sünnî’siyle, Mutezile’siyle, Cebriye’siyle hepsi kardeştir, çünkü ilahı da, peygamberi de birdir. İslam birliğininkurulması için mezhebi de bir olmalıdır) diyor. Tek hak fırka olan Ehl-i Sünnet vel-cemaat mezhebi ile bid’at fırkalarını karıştırmak, sütün içine idrar, kan karıştırmaya benzemez mi?
CEVAP
Evet, 72 bid’at fırkasını birleştirip tek fırka haline getirmek, süte idrar karıştırmaktan kötüdür. Süt necis olunca dökülür, ama imana necaset karıştırınca insan küfre girebilir. Bu 72 bid’at fırkasının cehennemlik olduğunu Resulullah efendimiz haber vermiştir. Bid’at fırkalarıyla Ehl-i sünneti birleştirmeye kalkmak Resulullah’ın bu konudaki hadis-i şeriflerine savaş açmak demektir. Çok çirkin ve çok yanlış bir iştir.

Müslümanlar için rahmet olan dört hak mezhebi teke indirmenin haram olduğunda icma hâsıl olmuşken, bir de bid’at fırkalarını birbirleriyle karıştırmak daha büyük cinayet olur.

Mason Abduh’un çömezi Reşit Rıza gibi dinde reformcular,(Mezhepler birleştirilerek, İslam birliği kurulmalı) diyorlar. Hâlbuki Peygamberimiz, yeryüzündeki bütün Müslümanların tek bir iman yolunda, dört halifesinin doğru yolunda birleşmelerini emir buyurdu. İslam âlimleri, el ele vererek, çalışıp, dört halifenin itikat yolunu kitaplara geçirdiler. Peygamberimizin emrettiği bu tek yola, Ehl-i sünnet vel-cemaat ismini verdiler. Yeryüzündeki bütün Müslümanların bu tek Ehl-i sünnet yolunda birleşmeleri lazımdır. Bu hainler, mevcut olan bu birliğe katılmayıp, yaldızlı sözlerle Müslümanları aldatmaya ve İslam birliği maskesi altında iman birliğini parçalayarak İslamiyet’i içeriden yıkmaya çalışıyorlar. Bu oyunlara gelmemelidir.

Tefrika ve ihtilaf
Sual:
(Dinde itikadî farklara tefrika, ameli farklara ihtilaf denir. Ehl-i sünnet dışı mezheplerdeki farklı hükümler de tefrika değil ihtilaf olarak görülmeli. Ehl-i sünnet dışındaki mezheplerin itikatları da hoşgörüyle karşılanmalı) diyen ilahiyatçılara rastlıyoruz. Bid’at ehli olanlar da mı hak mezhep sınıfına sokulmak isteniyor?
CEVAP
Mezhepsizler, bid’at ehline ve gayrimüslimlere gösterdikleri hoşgörüyü Ehl-i sünnete göstermiyorlar. Yahudilerle Hristiyanları ve bid’at ehlini Cennete rahatça sokabiliyorlar, ama nedense Ehl-i sünnete bunu çok görüyorlar.

İhtilaftan kastı farklı ictihaddır. Farklı ictihad ise rahmettir. Rahmete ihtilaf gözüyle bakmamalı. Tefrika ise, ayrılık, bölünmek, parçalanmak demektir. Tefrika, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle yasaklanmıştır.

(Dinlerinde tefrikaya düşüp, gruplaşan ve her grup da kendi inançlarını beğenip sevinen müşriklerden olmayın!) [Rum 32]

(Hep birlikte Allah’ın ipine [İslamiyet’e] sımsıkı yapışın, parçalanmayın, bölünmeyin!) [Âl-i İmran 103]

Peygamber efendimiz de, (Ümmetim 73 fırkaya ayrılacaktır. Onlardan bir fırka hariç, hepsi Cehenneme gidecek. Kurtulan fırka, benim ve Eshabımın yolu üzere gidenlerdir) buyuruyor. (Tirmizi)

Bu hadis-i şerifte iki husus vurgulanıyor:
1- Bölünmeyin, tefrikaya düşmeyin, bölücüler Cehenneme gidecektir deniyor. Bu bölücülere bid’at ehli deniyor.
2- Sadece (Benim yolumdan giden kurtulur) denmiyor, (Eshabımın yolundan giden de kurtulur) buyuruluyor. Eshabının yolunun kendi yolundan ayrı olmadığı vurgulandığı gibi, onların farklı ictihadlarının rahmet olduğu da vurgulanıyor.

(Benim ve Eshabımın yolu) buyuruluyor. Benim yolum ifadesinden maksat sünnettir. Eshabının yolu da cemaattir. Bu ikisine birden Ehl-i sünnet vel cemaat diyoruz. Ehl-i sünnet âlimlerinin istisnasız hepsi, tek doğru olan kurtuluş fırkasının Ehl-i sünnet vel cemaat fırkası olduğunu bildiriyorlar.

İtikatta ayrılık olmaz. Onun için, kurtulan tek fırka deniyor. Diğerleri bid’at fırkalarıdır. Bid’at ehli ise muhakkak Cehenneme gidecektir. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Sözlerin en doğrusu Allah’ın kitabı, yolların en güzeli Resulullah’ın yoludur. İşlerin en kötüsü ise bid’attir. Her bid’at sapıklıktır, her sapıklığın yeri de Cehennemdir.) [Buhari, Müslim, Nesai]

Kitap ve Sünnet’le Cehenneme gideceği bildirilen bid’at fırkalarının hoş görülmesini söylemek, âyet ve hadise karşı gelmek olur. Herkesle iyi geçinmek ayrı, hoş görmek, beğenmek ayrıdır.

 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Her grup, kendilerinin doğru olduğunu sandığı için, kendi çatılarının altında birleşilmesini istiyor. Bunun için birleşme imkânı olmuyor. Birleşilse hakla bâtıl karışmış olur. Doğru olan fırkada birleşmek gerekir. (Birleşme olsun da, nasıl olursa olsun) denmez. Mesela sütle sirke ve idrar birleşirse meydana gelen karışım, ne süt, ne sirke, ne de idrardır. Hiçbir işe yaramaz. Ama ihtiyaç olursa, koyun sütüyle inek sütü karışabilir. Domuz sütü de süt ise de, diğer sütlerle karışırsa hepsi necis olur. Ehl-i sünnetle bid’at ehli, yani hakla bâtıl birleşmez. Birleşme yalnız doğruda olur. Doğru ise tektir. Doğru fırka her zaman bulunur. Bir hadis-i şerif meali:
(Ümmetim arasında, doğru yolda olanlar, her zaman bulunur. Onlara karşı olanlar, Allah’ın emri gelinceye kadar, onlara zarar yapamaz.) [Mişkat-ül-mesabih]
 

Darul_Beka

Profesör
Katılım
17 Kas 2013
Mesajlar
2,214
Tepkime puanı
174
Puanları
63
benim tezim farklı mezhep meşrep tarikata cemate ait olunarak ancak Müslümanların ortak çıkar ve amaçlarının gerçekleşmesinde işbirliği yapılarak da
vahdet sağlanabilir
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Bana gıcık olacak birileri olsada yılmak yok yola devam ...
zurnanın zırt dediği yeri , postun kuyruğu vahdet en son konularımızdan biridir kanımca ....
bir nevi ütopyamızdır vahdet ...
sorunun en kazığıdır vahdet ...
hasılı -konuyu açan arkadaş üzerine alınmasın kastım Şahs-ı değil hepimizdir- usul , yol, Yöntem bilmezliğimizin delilidir vahdeti konuşmamız ...
bir usulümüz, disiplinlerimiz , ekollerimiz, okullarımız, vahalarımız oluştuğu zaman vahdeti ikame etmeye başlayacağız inş ....
son fasılı ; önce usul , yol ve Yöntem üretmeye başladığımızda girilecek vadidir vahdet ...
sonuç ; Çözümsüzlük ürettim ...
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Vahdeti olusturan yegane unsur Kuran'dir. Bunun yolu da bireysel vahdetten gecer yani nefislerimizde olani Kuran'la degistirmekle, Kuran disi ne varsa onlardan arinmakla. Sahabeyi arindiran ve ornek bir nesil, toplum haline getiren salik de buydu onlar Kuran'i rehber edinmislerdi.

Bütün insanlık (başlangıçta) tek bir topluluk idi, (sonradan yoldan çıkıp parçalandı). Allah peygamberlerini müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdi. Onlarla birlikte hakikati ortaya koyan vahiy(ler) gönderdi ki, o insanlar arasında ihtilafa düştükleri konularda hakem olsun. Buna rağmen, kendilerine hakikatin apaçık belgeleri geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden onun mesajı hakkında ihtilafa düşenler bizzat bu vahyin gönderildiği insanlardı. Ne ki Allah iman edenleri kendi iradesiyle, hakkında ihtilafa düştükleri hakikate doğru yöneltti. Allah, dileyen kimsenin doğru yola yönelmesini işte böyle diler. ( Bakara-213).
 

Darul_Beka

Profesör
Katılım
17 Kas 2013
Mesajlar
2,214
Tepkime puanı
174
Puanları
63
herkesin tek tip olmasını islam istemez
farklı alanlarda farklı düşünceler hareketler yorumlar mutlaka olacaktır
bu hayatın bir gerçeği bunu gözardı edemeyiz
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
benim tezim farklı mezhep meşrep tarikata cemate ait olunarak ancak Müslümanların ortak çıkar ve amaçlarının gerçekleşmesinde işbirliği yapılarak da
vahdet sağlanabilir
İş birliği ayrı vahdet ayrı.Bunu birbirine karıştırmamak lazım.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
herkesin tek tip olmasını islam istemez
farklı alanlarda farklı düşünceler hareketler yorumlar mutlaka olacaktır
bu hayatın bir gerçeği bunu gözardı edemeyiz
Fikhi, mezhebi, ictihadi farkliliklar elbette zenginliktir ancak Kuran'a uydugu surece. İhtilaflarin cozumunu sadece Kuran'da aramak gibi bor zorunlulugumuz var zira herkesin uzerinde ittifak ettigi tek kaynak Kuran'dir.

Butun cemaatlerin ihtilaf ettikleri hususlarda muracaat ettikleri hakemleri farkli farkli olunca is cikmaza giriyor. Onun icin hakem sadece Kuran olmalidir. Buradan kimse hadis inkarciligina kapi aralamasin. Hadis konusu, muhaddislerin dahi uzerinde ittifak saglayamadigi bir konudur.
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Cenab-ı Hak bu sorumuza cevap vermiş : Müslümanlar ancak kardeştir.

Efendimiz (sav) yüzyıllar öncesinden bunun cevabını vermiş. - İlim çinde dahi olsa gidip alınız.

Konunun ve sorunun cevabını, bir asra evveli belki de Bediüzzaman Said-i Nursi k.s. vermiş. - Bunun cevabı ilimdir.

İlim olmadan, Allahü Tealayı ve hükümlerini tanıyıp kavramadan, Efendimizin (sav) kutlu davasını özümseyemeden hiç biribir birbirbirimize "kardeşim" deyip sarılamayız.

Bu ümmetin ihyası ilim ile olacaktır.

Bunun için, sünnet ehlinin medrese ve külliye hayatını hızlandırması lazımdır.

Allah cc ondan razi olsun, İmam-ı Gazali Hz.lerinin İhya-ü Ulumiddin'inden faydalanmayan yoktur. Onun kitapları evinde olmayan neredeyse azdır.

Neden ?

Onlar da biliyordu ki ümmetin ihyası, ilim ile gerçekleşecektir.

Allahü Teala bizlere hayırlı ilim, ilim ile amel, amelin de salihi, salih amel ile ihlas, ihlas ile huşuyu nasip eylesin... (amin)
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Menzilci arkadas, malum ilim sadece cehaleti aliyor.
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
24,988
Tepkime puanı
1,501
Puanları
113
Bana gıcık olacak birileri olsada yılmak yok yola devam ...
zurnanın zırt dediği yeri , postun kuyruğu vahdet en son konularımızdan biridir kanımca ....
bir nevi ütopyamızdır vahdet ...
sorunun en kazığıdır vahdet ...
hasılı -konuyu açan arkadaş üzerine alınmasın kastım Şahs-ı değil hepimizdir- usul , yol, Yöntem bilmezliğimizin delilidir vahdeti konuşmamız ...
bir usulümüz, disiplinlerimiz , ekollerimiz, okullarımız, vahalarımız oluştuğu zaman vahdeti ikame etmeye başlayacağız inş ....
son fasılı ; önce usul , yol ve Yöntem üretmeye başladığımızda girilecek vadidir vahdet ...
sonuç ; Çözümsüzlük ürettim ...

Müslümanlar ortak bir şekilde düşmanı görürse/görebilirse, o zaman vahdet kendiliğinden oluşur diye düşünüyorum.

Selam ve dua ile...
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Menzilci arkadas, malum ilim sadece cehaleti aliyor.

İlim farzdır muhterem.

Herşeyin bir ilmi, her ilmin de bir edebi vardır.

Tuvaletin bir ilmi, bunun da bir adabı vardır.

Namazın bir ilmi, bunun da bir adabı vardır.

Kardeşlik hukukunun bir ilmi, bunun da bir edebi - adabı vardır.

İlim yalnız kitaplardan okunarak öğrenilmez, hal ehlinin hali ve terbiyesi ile de kazanılır.

Ashab-ı Güzin'in büyük kısmı okuma yazma bilmemesine rağmen ilim, edeb, ahlak ve yaşayışta üstün kişilerdir.

Hem Allahü Teala, hem Habibi Zişan, hemde ümmet nazarında üstündürler.

Birileri bana hoca desin, alim desin diye ilim tahsil edersek, sadece hoca ve alim derler.

Allahü Tealanın rızasını kazanmak ve nefsimi tezkiye için, hayırlı kul olabilmek için öğrenirsek, ne ala.

Ancak kişinin tek başına ilim tahsil etmesi, bu ilmi ile amel etmesi, amelinin de salihini yapabilmesi gitgite zorlaşan unsurlardır.

O yüzden salih ve sadık kişilere ihtiyaç vardır.

Adi bir sürücü belgesinin bile kursu ve hoca var ise, Allah cc yolu ve davasının da okulu ve hocaları vardır ve kıyamete kadar da devam edecektir inşallah.

Bugün camilerimiz, ilahiyat fakültelerimiz Prof.larla dolu, ancak nefsini eze eze yediremeyen bir adamın fetvası yada sohbeti ne kadar tesirli ?

Yarın Cuma, hutbeden çıktıktan bir saat sonra değil, yarım saat sonra arkadaşlarına sor bakalım, hoca hutmede ne okudu ?
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Bunun için bir düşman tanımı yapmanız lazım....
düşmanı tanımlarken kavram kullanmanız lazım...
kavramsallaştırırkende bir usül izlemeniz lazım ...
mevcutta olan zaten her kesime göre düşman mevcut , herkesimin tanımı farklı, tanımlama kriterleri farklı ...
paydanın tek bir ölçüsü vardır bir sayı olması...
3 olmuş 1000 olmuş mühim değil,payın şeklini değiştirir ki payın farklı farklı olması doğaldır...
ama paydaya a,0,? Vb Yazarsan sonuç kimseyi tanımlamaz...
hasılı usül inşa etmedikce gerisi teferruat kalır ...
sadece senin benim onun fikri olarak kalır....
 
Üst