İlk önce bu iddiana açıklık getirelim. Kürdistan Eyaleti Osmanlı Meclis-i Ayan’ında yüksek bir katılımla temsil edilmiştir ancak meseleyi bir küçük cümleyle geçiktirmen optimist bir tutum değildir. Kılınç zoruyla müslüman olduğunu iddia ettiğin Kürtlerin çoğunlukta olarak yaşadıkları Kürdistan çoğrafyası Meclis’te Müslüman ve gayr-i müslim azınlıkların temsilcileri ile temsil edilmiştir. Yani bugün kendine Demokratik ve çağdaş gibi iftiraları madalya yapan sözde hukuk devletinden çok daha ileridedir o zamanın koşullarındaki Meclis. Hatta çoğunluk olan kürtler azınlık olan ermenilerden nüfuslarınla oranla daha nacizane temsil hakkına sahip olmuşturlar. Yani kelimenin başında süslediğin ateist sloganların ile cümle uyuşmamaktadır. Kılınç kültürü kendi inancından olmayanları kendi Meclis’inde temsil etmiştir velakin Komunal kültür kendi ideolojisinin dışındaki herkesi KGB finolarının avı yapmıştır.
Yine Kürtlerin kılınç zoruyla müslüman oldukları iddian sadece kendi egoist duygularını tatmin etmek için ortaya attığın spekulativ bir palavradır. Eğer tarihi rasyonal bir tarz ile ele alırsak karşımıza çıkan hep Tanrı’yı arayan insanlar olacaktır. Kimileri O’nu doğada, kimileri İnsanda, kimileri canlılarda aramıştır. Bu arayışlar insanların kendi yarattıkları Tanrıcıklar (!) meydana getirmiştir. Tanrı ile doğurmamış ve Doğrulmamıştır. Her türlü sıfattan münezzehtir. Başı ve Sonu yoktur. Yaratılanların Yaratanı’dır . İlkellikten medeniliğe geçişin bir adımıda Dualist Sümer rahip kültüründen Moneteist İbrahimi çağdaş mesajı anlamaktır. Senin tutumunda gördüğümüz bilge Zerdüşt’ün tevhide yakın mesajlarını özünden uzaklaştırıp O’nun mesajlarını neolitik med-aryen kültürü ile boyalayıp dualizme yönlendirmektir ki, bu gerçekleri çarpıtmaktır. Ayrıca meseleye teolojik noktadan yaklaşırsak eğer her inanç insanları kendine davet etmiştir ve davetine şiddetle karşılık verildiğinde savunmaya geçmiştir taraftar kazanmıştır ve güçlendikçe nufüs sahası gelişmiştir. Kutsal dinimiz İslam’ı ele aldığımızda ilk direniş bizzat Hatem’ul Enbiya (s.a.v.)’nın kendi ailesi tarafından gelmiştir. Ellerinde olan Mekke rantını kaybetmemek için bizzat bırakalım kendi ırkını kendi ailesi bile direnmiştir. İslam ise kendisine gönül bağlayanlar ile direnenleri İslam’a davet etmiş, Medine’de bir medeniyet kurmuş ve Medine Vesikası ile çağdaş insan haklarının meden-i iftiharı olmuş ve sonuç olarak Cihad’lar ile medeniyetin doruğuna ulaşmıştır. Senin için bu durum Arap’ların kılınç zoruyla müslüman olmasıdır. Yine senin gibilerine göre Türk-Faris-Kürt vs. Milletler yine aynı şekilde kılınç zoruyla müslüman olmuşturlar. Halbuki sosyolojik kaynaklar hiç bir toplumun bir başka inanca kılınç zoruyla geçmediklerini insanoğluna izah etmekteler. Buna en güzel örnek islam topraklarında yaşayan gayr-i müslim azınlıklardır. Eğer inanç zor ile gelişseydi bu azınlıklar ve mensup oldukları soylar küllen müslüman olurlardı. İnançlarda iman üzerine bir bağlılık vardır ancak senin gibi iman kavramından bihaber modern Ate’ler için anlaşılması zor olan zaten budur. Dogma deyip atarsınız bu izahatı üzerinizden derinlemesine inceleyip toplumların hayatlarını yeniden düzenleyen Din gerçeğini inkar etmek sizin için en sekter çözümdür.
Zerdüşt Su- Toprak-Ateş’i ilahlaştıran ilkel bir dualist değildir. O’nu ve O’nun gösterdiği yolu bu kadar basite indirgemek başta O’nun hayatına hakaret etmektir. Zerdüşt kendisi öncesi Mecusi Aryen toplumları doğa tanrılarını bir tarafa bırakıp tek tanrı inancına çağıran bir çağrıcıdır. O’nu üstün tutan bu medeni tarafıdır. O İbrahim (a.s.)’ın çağındaki bir çağdaşıdır. O’nu savunma iddiasıyla O’nun düşüncelerini dinamitlemek O’na yapılacak en büyük ahlaksızlıktır.
Ayrıca Kürtlerin bundan yüzlerce sene evvel birçok milletten önce kürtçe mevlütler yazdıklarını, Kur’an-ı Kerim’in Kürtçe mealini yazdıklarını onlarca kitap yüzbinlerce beyit yazdıklarını düşünürsek kılınç zoruyla vucut bulmuş bir medeniyetin bu kadar yüksek noktalara gelmesi diyaletik gerçeklikle uyuşmaz. Ortada sadece sizin tarafınızdan sıkılmış serseri bir kurşun bulunmaktadır hedefini arayan biz o hedef olmayacağız.
Kürtleri Ermeni ve Alevi soykırımcılığıyla suçluyorsun. Bu yazınla siz sol-marksist çevrenin en büyük çelişkisini dışa vuruyorsun. Kürtlük adına kürtleri kötülemek ve aşağılamak. Sanırım Dünya’nın hiçbir yerinde böylesine bir Mİlliyetçilik mevzu-bahis değildir. İlk önce ne Osmanlı’lar İslamiyetin Ehl-i Sünnet anlayışının yegane temsilcileridir nede Safeviler Aleviliğin konsolosluklarıdır. Bu iki imparatorluğu iki inanc yaklaşımının elçiliği olarak görmek meseleye yüzeysel yaklaşmaktır. Konu tarihi bir vak’a dır. Kürtler Osmanlı işbirliği öncesi ilk ilişkiye geçişi Safeviler’le sağlamışlardır. İsmail Hatai’nin hükümetine adamlar yollamış işbirliği teklif etmişlerdir. Kürt Elçileri zindanlara tıkayıp tüm Kürdistan çoğrafyasına Şia-Alevi Farisi Valiler atayan Safeviler Kürtlerin düşmanlıklarını kendi ırkçı ve hoşgörüsüz tutumlarıyla kazanmışlardır. Kürtler yolladıkları elçilerine yapılan bu terbiyesizlik sonrası yan değiştirmiş ve kendi çıkarları doğrultusunda jeo-politik davranmışlardır. Dönemin şartıları göz önüne alındığında uyguladıkları konsept rasyonaldır. Zaten bu ittifak sonrası kendi bölgelerinde dönemin koşullarına göre çok büyük bir refaha kavuşmuşturlar. Tarihi olarak olaya bakarsak o zamanın koşullarında izlenen siyaset doğrudur ancak ideoloji üzerinden tarih yapanlar tabii ki diyaletiklerini akıla değil nefrete göre ayarlıyorlar. Ermeni soykırımı iddianız ise kürtlüğe kanaatimce ihanettir. Kendi halkını soykırımcı olmakla itham eden bir anlayış ölü bir ruhu temsil etmektedir. Kürtler kendi çoğrafyalarının Kuzey parçasını temsil eden bölgede yüzyıllarca ermeniler ile iç içe yaşamışlardır. Bu süreç içeresinde bazı küçük münferit vak’a lar hariç hatırlarda kazılı kötü bir geçmiş vuku bulmamıştır iki toplum arasında. Ancak ittihad-i terakki müttefiği modernist bir ermeni cephe kozları eline geçirip tüm kuzey parçasında denetimi ele geçirip yavaş yavaş kendini dayatmaya başladıkça bu despot tutuma karşı bir kıvılcım kürt milleti içinde oluşmuştur. Özellikle Komitacı Ermenilerin öldürdükleri 52000 civarındaki sivil Kürt ve hergeçen gün denetimin kürtlerin elinden kayması kürtleri bu dinler savaşında Ermenilere karşı vatanlarını müdafaaya zorlamıştır.Kürtler Ermenilere karşı savaştıkları gibi Türk-Arap-Azeri-Fars-Süryani unsurlarlada savaşmışlardır, lakin bu gayr-i islami milletlerin koruyucu melekliğine soyunmanız sadece ve sadece sizin ne kadar anti-islami bir yapıda olduğunuzu göstermektedir. Kürtler bir ulusu toptan katletmemiş aksine yok olmamak için kendi topraklarını korumuşlardır. Kürdistan ne D.Anadolu bölgesidir. Ne Batı Azerbeycan’dır,ne Süryani imparatorluğudur, ne Batı Ermenistan’dır , Ne İran’ın bir parçasıdır nede Büyük Arabistan’ın çölsüz toprakları hele İsrail’in arz-u medut toprakları hiç değildir. Bunlardan bazılarına dost olanlar olsa olsa kürtlük adına halklarına ihanet eden işbirlikçilerdir. Ayrıca Sevr anlaşmasına imza adan Şerif Paşa’nın bizzat kendisinin elim bu anlaşmayı imzaladı ancak yüreğim kann ağlıyor demesi ve kürdistan coğrafyasında ermenilerin özellikle Viyana’daki 1. Dünya kongresiyle başlayan anti-kürdist tutumları bu halkla kürtlerin arasını açmıştır. Ne öldürülen 52000 kürt ermenileri soykırımcı yapar nede öldürülen ermeniler kürtleri soykırımcı yapar. Artık sol maske ile kürtlere hakaret etmeyi ve aşağılamayı bırakın. Kürtçülük adı altında kendi halkınızı hor görmeye ve tarihsel gerçekliklerini es geçip frengleştirmekten vazgeçin.
Kürtlerin her zaman güçlünün yanında yer alıp güçsüzü ezdiğini iddia ediyorsunuz. Buna ancak azı dişleriyle gülerdim ancak Din’im bunu bana yasaklıyor. Af edersiniz ancak İngiliz uçakları 80 küsur sene evvel arapların çıkarları için kürt mücahitleri bombalarken, Fransızlar denetimlerindeki Suriye’de Demiryollarından Kemal Paşa askerlerini Şeyh Sait mücahitleri üzerine salarlarken. Kadı Muhammed’in Devletini ABD-Sovyet işbirliği yıkarken acaba aynı Kürtler neden hiç destek alamadılar. Kürtler bugün birkaç aşiretin birleşmesinden devletleşen hicaz emirliklerinin neden arkasında kaldılar. Artık bırakın şu sol şablonculuğu ve size zor olan birşeyi deneyin Dürüst olun.
Emperyalizm’in insan hakları ve demokrasi taleplerini soğuk savaş sonrası tek kutuplu dünyada kendi çıkarlarını korumak için kalkan olarak gördüğünü iddia ediyorsunuz, yani bir anlamda sizin için Kürtler büyük sömürgeci güçlerin kuklaları ve partileri büyük güçlerin piyonları. Bu lafınızı okuyunca içimden sadece suratınıza tükürmek geliyor. Bugün bu kürt-sol çevrelerinin neden bu kadar çabuk teslimeyetçi olduklarını sizin bu son yazınızdan daha iyi anlıyorum. Sizde kürtlük bir milli değil ideolojik kimlik. Siz kitaplar aracılığıyla ideolojiniz için kürt olmuşsunuz durum böyle olunca ideolojik çıkarlarınız için bir çırpıda kürtlüğünüzü ayaklarınızın altında eziyorsunuz. İşte bu yüzden siz solcular kürtlük adına işe başlayınca bir insan kazanırken on insan kaybettiriyorsunuz. ÇÜnkü bizzat kendiniz Kürtlüğünüzle çelişiyorsunuz.Sizin naylon kürtlüğünüz toplum tarafından destek görmüyor sadece duygusal bir destek alıyorsunuz ve başarıya ulaşamıyorsunuz. Çünkü sizin başarınız bu halkın başarısızlığıdır.
Kürt kimliği dayatma ile değil bu halkın yıllardır gösterdiği kahraman direnişci tavır ile kazanıldı. Bunu aklınıza artık koyun. Bu halk birilerinin uşağı değildir eğer ortada bir uşak var ise oda sizlersiniz.
Son yazdıklarınızı ise elimin tersiyle ret ediyorum
Hazırlayan: zınar
(2005 - Yaz)