Âyâ ! Herkes uyanık olsun ve çok iyi bilmelidir ki ;
Kuranı en güzel şekilde okumayı bir an önce öğrenmek kaydıyla onu heceleyerek veya kekeleyerek okumak dahi iki kat ecir ve sevap almamıza vesiledir.
Kur’an, bizi cennete ulaştırıp, cehennemden koruyan merhamet ve şefkat dolu bir kitaptır. Asla zatını kavrayamayacağımız ama isim ve sıfatların tecellilerini kâinatta mutlaka bulmamız gereken Yüce Allah’ımızın bizi muhatap kabul edip bir mektup göndermesi eşsiz bir güzelliktir. Kur’an’ı okurken, insan bir nokta gelir ki, Cenab-ı Hak’la konuşur gibi olur. Ayetler bizzat ona ait olduğu için ağızdan çıkan her kelime O’nun emir, müjde ve yasaklarının yeniden canlanmasına vesile olur. Her bir kelimeye karşılık olarak yaratılan güzel ruhlar ve melekler hadislerin ifadesiyle kıyamete kadar o güzel kelimeyi zikreder ve sahibine sürekli sevap yazılır. “Şart mı?” sorusunu daha rahat anlayabilmek için şöyle de sormak mümkün: “Gurbettesiniz ve annenizden size mektup gelmiş. Okumanız şart mı?” “Bir sınava hazırlanıyorsunuz ve birisi size o sınavla ilgili en önemli kaynak kitabı göndermiş. ‘Canım başkası okusun!’ der misiniz?”
Âlemlerin Rabb’i olan Allah, bir lütuf eseri olarak kullarıyla konuşmuş ve onlara kitaplar göndermiş. O da yetmemiş izah etmesi ve yaşantısıyla da bire bir örnek olması için peygamberler göndermiş. Bazı vaatlerde ve uyarılarda bulunmuş, tâ ki insanoğlu imtihanını başarıyla verebilsin. Kekeleyerek, “çat pat” da olsa Kur’an okumaktan vaz geçmeyelim.
* Hazret-i Âişe (ra) validemiz anlatır: Resûlullah Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “Kur’ân’ı mâhir olarak (mahrecini, tecvidini, sesini, kıraatini bilerek) okuyan, şerefli, itaatkâr elçiler olan meleklerle berâberdir. Kur’ân’ı kendisine zor geldiği halde kekeleyerek okuyan kimseye ise iki kat sevap vardır.” (Riyâzü’s-Sâlihîn, 991)
* Berâ b. Âzib (ra) diyor ki: Üseyd b. Hudayr (ra) iki uzun iple atını bağlamış, evinde Kehf Sûresini okuyordu. Okuyup dururken, üzerinde bir bulut peyda oldu, bulut yaklaştıkça yaklaştı. Nihâyet at ürktü, deprenmeye başladı! Üseyd: “Yâ Rab, âfetten emîn kıl!” diye duâ etmeye başladı. Sabah olduğunda Peygamber Efendimiz’e (asm) geldi ve bu hâli anlattı. Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm): “Oku ey adam! Durma oku! Bu tecellî sekînedir (sekînet, vakar ve rahmet yüklü ruhlar ve melekler). Kur’ân’ı dinlemek için, Kur’ân’a hürmeten inmiştir” buyurdu. (Buhârî, 9/ 306)
İbn Mesud 'dan (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Rasulullah (s.a.v);
"Kim , Allah 'ın kitabından bir harf okursa ona bir hasene vardır.Bir hasene 10 misli karşılığıdır.Ben Elif, lam, mim bir harftir demiyorum.Elif bir harftir, lam bir harftir, mim bir harftir." buyurmuştur.
(Tirmizi rivayet etmiştir.)