Mahmud Efendinin sözü Allah'ın sözü gibidir !

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Hâlâ şu soyltarının peşinden gidenler var. Allah akıl fikir versin bunlara.


 

furkanoz

İhvan Forum Üye
Katılım
9 Eyl 2019
Mesajlar
48
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Bu söz ve yorum maksadını aşmış, hatta çok çok aşmış bir yorum. Efendimiz aleyhisselama dahi sorarlardı, bu söz vahiy midir diye.

"Nitekim, Bedir savaşı öncesi Rasulullah (asm) orduyu bir yere yerleştirdiğinde sahabilerden Hubab b.Münzir "Ya Rasulullah, eğer buraya yerleşmemiz Allah'dan sana gelen bir vahiyle değilse, suları tutup düşmana göre avantajlı bir durumda olmamız daha uygundur." der. Hz.Peygamber (asm) uygun görür. Hubab'ın görüşüne göre hareket edilir. (bk. İbn Hişam, Sire, 2/ 272)"

Mahmud Efendi ya da hangi efendi olursa olsun, onun sözü Allâh 'ın sözüdür diye konuşmak çok tehlikeli bir iş. Ben onun konuşan dili olurum ile anlatılmak istenenin bu olmadığı hayatın gerçeği ile malum.

Mahmud Efendi, müthiş bir cemaat ortaya koymuş, muhterem, mübarek bir zat. Bundan ötesi, vehim, hayal.
 

furkanoz

İhvan Forum Üye
Katılım
9 Eyl 2019
Mesajlar
48
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Ölçü budur:

ŞEYH HER ŞEYİ BİLİR Mİ?


Bâzı müridler, mürşidlerine duydukları muhabbette aşırıya kaçarak heyecan taşkınlığı içinde; “Benim mürşidim her şeyi bilir!” gibi düşüncelere kapılabilirler. Şüphesiz ki bu da nâkıs bir telâkkîdir.
Nitekim Peygamber Efendimizʼe bâzen soru sorulur, Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem- ise; “Sorulan, sorandan daha fazla bir şey bilmiyor.” buyururdu.[1]

HATÂSIZ KUL OLMAZ

Yine bâzı müridler, mürşidlerine duydukları muhabbette ifrata kaçarak; “Benim mürşidim aslâ hatâ etmez!” şeklinde düşüncelere de kapılabilirler. Şüphesiz, bu da yanlış bir telâkkîdir.
Zira pek çok rivâyette[2] peygamberlerden sonra insanların en hayırlısı olduğu bildirilen Hazret-i Ebû Bekir -radıyallahu anh- bile, halîfe seçildikten sonra verdiği ilk hutbede, kıyâmete kadar gelecek bütün müʼmin liderlere ve ehl-i tarîke örnek olacak, muhteşem bir ölçü verdi. Buyurdu ki:

“Ey insanlar! En hayırlınız olmadığım hâlde sizin başınıza halîfe seçilmiş bulunuyorum. Şayet vazifemi hakkıyla yaparsam bana yardım ediniz. Yanlış hareket edersem bana doğru yolu gösteriniz…

…Ben, Allâh’a ve Peygamber -sallâllahu aleyhi ve sellem-ʼe itaat ettikçe siz de bana itaat ediniz! Eğer itaat etmezsem, sizin de bana itaatiniz lâzım gelmez!..”[3]

Ümmetin en faziletli şahsiyeti böyle derse, onu örnek alması gerekenlerin, nasıl demeleri lâzım geldiğini düşünmek îcâb eder.

Yine büyük mürşid-i kâmillerden Mazhar Cân-ı Cânân -rahmetullahi aleyh- her işinin Sünnet-i Seniyye’ye uygun olmasına çokça dikkat ederdi. Buna rağmen büyük bir tevâzû sergileyerek şöyle buyururdu:

“Bizden, İslâmî ahkâma uygun olmayan bir iş meydana geldiğini gören, hemen îkâz etsin!”[4]

GURURLANMA İNSANOĞLU!..

Yine bâzı kimselerin, mensup oldukları mânevî yola muhabbette haddi aşarak; “kendi yolunun en günahkârının bile, kırk kişiye şefaat edeceği, âhirette kendi mürşidinin eteğine tutunanların doğrudan Cennetʼe gidecekleri” şeklinde, şerʼî esaslarla aslâ teʼlif edilemeyecek tarzda, asılsız, mesnedsiz, hezeyâna dönüşmüş heyecan taşkınlıklarına da rastlanmaktadır.

Evvelâ şunu ifâde edelim ki, şefaat haktır. Rabbimiz dilerse, dilediği kullarına bu salâhiyeti bahşedebilir. Lâkin kimin kime şefaat edeceği, ancak Rabbimizʼin bileceği bir husustur. Âyet-i kerîmede buyrulduğu üzere;

“…İzni olmadan Oʼnun katında kim şefaat edebilir?..” (el-Bakara, 255)

“BEN SİZİ ALLAH’IN AZÂBINDAN KURTARAMAM”

Ayrıca Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimizʼin sevgili kızı Hazret-i Fâtımaʼya yaptığı şu îkaz da çok ibretlidir:

“Ey Allâh’ın Rasûlü olan Muhammed’in kızı Fâtıma! Allah katında makbul olan sâlih ameller işle! (Aksi hâlde, babanın peygamber olduğuna güvenme!) Çünkü ben, (kulluk yapmadığınız takdirde) sizi Allâh’ın azâbından kurtaramam!” (İbn-i Sa‘d, II, 256; Buhârî, Menâkıb, 13-14; Müslim, Îman, 348-353)
Dolayısıyla, sâlih kullara duyulan muhabbet, hürmet, âidiyet, mensûbiyet ve hüsn-i zan duygularını, ebedî kurtuluş hususunda şerʼî bir nass katʼiyyetinde görmek, kişiye mânen zarar verir.

AŞIRI İLTİFATLAR

Evliyâullâhʼın rakik kalplerini titreten en mühim hususlardan biri de, kendilerine yapılan aşırı iltifatlar sebebiyle Hakkʼın huzurunda hesaba çekilme endişesidir. Bunun içindir ki Hazret-i Ebû Bekir -radıyallahu anh- birinin övgüsüne muhâtap olunca, derhâl Cenâb-ı Hakkʼa ilticâ ederek:
“Allâh’ım, Sen beni benden daha iyi bilirsin. Ben de kendimi onlardan daha iyi bilirim. Allâh’ım, beni onların zannettiğinden daha hayırlı eyle! Onların bilmediği hatâlarımı mağfiret eyle! Söyledikleri sözler sebebiyle de beni hesaba çekme!” demiştir.[5]
Aynı e
ndişe sebebiyle Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri de, mezar taşına övgü ve iltifat ifâdeleri yazılmamasını vasiyet etmiştir..

İşte gerçek mânâda tasavvuf ehli olanlar, yürekleri bu hassâsiyetlerle titreyen müʼminlerdir.

HRİSTİYANLARIN PEYGAMBERLERİNİ YÜCELTMELERİ

Şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir ki, Peygamberlerini yüceltmede haddi aşmaları sebebiyle hristiyanlar, dînin tevhid akîdesini bozmuşlar, Cenâb-ı Hakkʼa ortak koşmuşlardır.
Bu bakımdan Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, ümmetini bu nevî aşırılıklardan sakındırarak;

“Hakkımda, hristiyanların Meryem oğlu Îsâ’ya yaptıkları aşırı övgülerde bulunmayın. Şurası muhakkak ki ben, Allâh’ın bir kuluyum. Benim için; «Allâh’ın kulu ve Rasûlü» deyin.” (Buhârî, Enbiyâ, 48)

“Siz beni, hakkım olan derecenin üzerine yükseltmeyiniz! Çünkü Allah Teâlâ, beni Rasûl edinmeden önce kul edinmişti.” îkazlarında bulunmuştur. (Hâkim, III, 197/4825; Heysemî, IX, 21)

CENÂB-I HAKK’A KUL OLMA ŞEREFİ

Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Cenâb-ı Hakk’a kul olma şerefini her şeyin üzerinde tutmuştur. Şu rivâyet de, bu hakîkatin bâriz bir misâlidir:

Bir gün Allah Rasûlü -sallâllahu aleyhi ve sellem-, Cebrâîl -aleyhisselâm- ile sohbet ediyordu. O anda semâdan bir melek indi. Cebrâîl -aleyhisselâm- bu meleğin Dünyaʼya ilk defa indiğini söyledi. Melek:
“–Yâ Muhammed! Beni Sana Rabbin gönderdi. «Melik bir peygamber» mi yoksa «kul bir peygamber» mi olmak istediğini soruyor.” dedi.
Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem-, Cebrâîl -aleyhisselâm-’a baktı. O da:

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Rabbine karşı mütevâzı ol!” dedi.

Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“–Kul bir peygamber olmayı isterim.” buyurdu. (Ahmed, II, 231; Heysemî, IX, 18, 20)
İşte bu tercihten sonra “kulluk”, insanoğlunun ulaşabileceği en şerefli makam oldu.
Nitekim kelime-i tevhîdin Peygamber Efendimizʼle ilgili kısmında, evvelâ Oʼnun bir “kul” olduğu ifâde edilmektedir. Demek ki rızâ-yı ilâhîye nâil olabilmenin yolu, Hakkʼa kulluğu hayatın her safhasında yaşamaya gayret etmekten geçmektedir.

PEYGAMBERLER HÂRİÇ BÜTÜN KULLAR ÂCİZ VE KUSURLUDUR

Şunu da unutmamak îcâb eder ki, peygamberler dışında her kul, âciz ve kusurludur. Hattâ peygamberler bile, beşer olmak hasebiyle, “zelle” işlerler. Fakat ilâhî teʼyîde mazhar oldukları için, tashih edilirler. Bunun hikmetlerinden biri de; peygamberlere dahî âciz olduklarını hatırlatmak; ümmetlerine de, peygamberlerine ulûhiyet izâfe edercesine aşırı yüceltmelerde bulunmamalarını telkin etmektir.
MUHABBET VE HÜRMETTE HADDİ AŞMAMAK
Dolayısıyla mâneviyat büyüklerine muhabbet ve hürmet ne kadar gerekliyse de onları yüceltmede şerʼî hudutlara riâyet etmek de son derece zarûrîdir. Aksi takdirde, bu hususta haddi aşanlar; hem kendi istikâmetlerine zarar vermiş, hem de mensubu oldukları mânevî yolun sâfiyetini lekelemiş olurlar.

“BEN ZAMANIN KUTBUYUM, GAVSIYIM” İDDİASINDA BULUNANLAR

Her hususta olduğu gibi tasavvufta da zaman zaman istismarcılar ortaya çıkmıştır. Bugün de gerek benlik, gerek rûhî bir hastalık, gerekse de muhâtaplarının aşırı iltifatlarına aldanmak sûretiyle birileri kalkıp; “Ben zamanın kutbuyum, gavsıyım!..” gibi iddialarla, gerçek tasavvufun rûhundan tamamen uzak bir büyüklük iddiâsı ve şöhret arayışı içinde olabilirler..

Hâlbuki Hazret-i Osman -radıyallahu anh-ʼın buyurduğu gibi:

“Müttakî bir kulun alâmetlerinden biri, diğer insanları kurtulmuş, kendisini ise helâk olmuş görmesidir.”

Unutmayalım ki bu imtihan âlemine, birbirimize karşı övünmek için gelmedik. Hepimiz; hiçlik, fânîlik ve acziyetimizi idrâk ederek Rabbimizʼe kulluğumuzu arz etmek üzere bu dünyaya gönderildik. Bu fânî âlemde en büyük pâye, Hakkʼa kul olabilmektir. Hepimiz, hatâsıyla-sevâbıyla, âciz birer kuluz. Âkıbetimiz hakkında da, elimizden gelen bütün gayreti gösterdikten sonra, yalnızca Rabbimizʼin rahmet, mağfiret ve inâyetine sığınırız.
Dipnotlar: [1] Bkz. Müslim, Îman, 1. [2] Bkz. Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, XI, 549/32578; İbn-i Mâce, Mukaddime, 11/106; Ahmed, I, 127, II, 26. [3] İbn-i Sa‘d, III, 182-183; Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 69, 71-72; Hamîdullah, İslâm Peygamberi, II, 1181. [4] Abdullah Dehlevî, Makâmât-ı Mazhariyye, s. 43. [5] Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 104.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Müslümanın Kendisiyle İmtihanında Tasavvuf, Erkam Yayınlar
 

erdemceerdem

Profesör
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
2,700
Tepkime puanı
394
Puanları
83
Yaş
41
Konum
Garb'ın Âfâk
bu konudan az evvel

konusuna baktım....

aşağısında iki tane yorum var....

Bu olayın içeriği çok farklı çıktı.

Zavallı çocuk kızın iftirasına kurban gidiyor. kız bir başkasıyla ilişkiye giriyor. Babası bakire olmadığını anlayınca bu çocuğa iftira atıyor babasıda iftiraya ihtimal vermediği için çocuğu öldürüyor. Daha sonra ortaya çıktı. Öldürülen çocuğun ailesinin anlattıkları çok acıydı. iftira yüzünden çocuklarına cenaze merasimi bile yapamamışlar. ( doğru düzgün )...

Kadının beyanı esastır deyince ortaya böyle şeyler çıkıyor işte. Bu bakanlar, başkanlar, bu vebali nasıl ödeyecekler

sonra bu konuya baktım....

cübbelinin videosu!!

'07'inci saniyede video duruyor'
arkasından 'bu söz' lafı zorla sıkıştırılıyor....
ardına da 'Alllahın sözüdür' ekleniyor....
*****

Acemi bir montaj işi...
****
cübbeli hocanın,
başka zamanlarda başka hallerde yanlışı yok mudur? - vardır....
doğrusu yok mudur? - vardır....
******

iftira ve karalama şu zamanda başka bir boyuta taşındı...
bu ruhsatla hareket edersek, bir gün bizlerde aynı muameleyi görebiliriz...
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,152
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Kendilerinden olunca; hatasız kul olmaz
Başkası olunca cımbız ve büyüteç
Sürü psikolojisi işte
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Allah dostlarının sözü ayet ve hadis gibidir diyor.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,152
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Allah dostlarının sözü ayet ve hadis gibidir diyor.
Tarikatlerin %90 batınidir
Hatta batiniliğin ötesinde Şeyhe ilahi vasıflar da yüklenir.
Öyleki şeyh seni en mahrem anında bile gözler

@ilkee bunları görmez tabi, bunlara söz edemez çünkü o da aynı

Gücü, tefekkür eden cihad eden şehid düşen seyyid kutuba yeter, tekfir eder

Bunların akıllarına ket vurulmuş
Akletmezler, etmek istemezler
 

furkanoz

İhvan Forum Üye
Katılım
9 Eyl 2019
Mesajlar
48
Tepkime puanı
17
Puanları
0
İki mesaj öncesine uzunca bir mesaj koydum ve gerekli cevaplar var ama hakperest bunu dahi görmemiş gibi yazıyorsun. Erdem herhangi bir cımbızlama yok, bir başka sohbetinde de bizzat kendim dinledim, bu mealde şeyler söyledi. Allah ın sözü gibidir dedi. Bu çok tehlikeli bir düşünce. Cübbeli bunu demeyecek kadar akıllı iken, sanki böyle demek işine geliyor gibi geldi bana.
 

furkanoz

İhvan Forum Üye
Katılım
9 Eyl 2019
Mesajlar
48
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Bölünme olmaması konusuna gelince, kendisi kimseye yetki vermedi bildiğim kadarı ile. Bir cemaat olarak mı devam edecekler acaba. Tarikat olmak dışında. Manevi tefeyyüze vesile olacak insan lazım ki, bu konu sıkıntılı.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,919
Tepkime puanı
2,066
Puanları
113
Konum
Mars
hoş buldum :)

yahu sanada bir şey söylenmiyor ki :)
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,919
Tepkime puanı
2,066
Puanları
113
Konum
Mars
daha ne diyeceksin :)
sene 2019 olmuş sen halen cübbeli ile uğraşıyorsun birileri ile uğraşmaktan kendini göremez olmuşsun.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Yoo kendimi gayet iyi görüyorum
Bomba gibiyim fişşek gibiyim
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,919
Tepkime puanı
2,066
Puanları
113
Konum
Mars
Bomba görünümlü Kaptan :) Dikkat et karakola götürmesinler seni

Şimdi sen hiç kendini sorguladın mı? acaba bende aynısını yapıyor olabilirmiyim diye :) Çünkü şöyle bir şey vardır. Birini eleştiriyorsan eğer o sana ayna olurda sen farkında olmazsın kendini ancak aynada görürsün Kaptancığım aman dikkat et
 
Üst