M.kemal BedİÜzzamandan ÖzÜr Dİlİyor

güldeste

Üye
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
160
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
ANKARA
Tarih 19 Ocak 1923. İngiliz işgali altındaki İstanbul'da milli mücadeleye destek veren çalışmalarıyla dikkatleri çeken Bediüzzaman Said Nursî, Ankara'da yeni kurulan Meclisin ısrarlı davetleriyle Ankara'ya gelir ve resmi bir "hoşâmedi" merasimiyle karşılanır. Yine o günlerde, milletvekillerine bir beyanname dağıtır. O günlerde, Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundaki "İslâm cumhuriyeti" vasfını korumaktadır. Meclis de bir "İslâm meclisidir." Ama bu meclisteki birtakım farklı yönelişleri fark eden Bediüzzaman, beyannamesinde önemli noktalara dikkat çeker. Çoğu peygamberlerin şarkta, filozofların da garpta gelmesini "kader-i ezelînin bir remzi" olarak yorumlayıp, "şarkı ayağa kaldıracak, din ve kalbdir; akıl ve felsefe değildir" der ve şu ikazı yapar: "Mâdem şarkı intibaha getirdiniz; fıtratına muvafık bir cereyan veriniz. Yoksa sa'yiniz ya hebâen-mensûrâ gider [boşa gider], veya sathî kalır." Kezâ, Avrupa medeniyetinin yırtılmaya yüz tuttuğu ve Kur'ân medeniyetinin doğmak üzere olduğu bir zamanda, dine lâkayd bir tavırla "müsbet bir iş görülemeyeceğine" dikkat çeker. lslâm dünyasında "inkilâpvari" bir iş görebilmek için, İslâmın prensiplerine uymak gerektiğini söyleyerek, "Şu inkılâb-ı azîmin temel taşları sağlam gerek" der.
Bediüzzaman-Mustafa Kemal tartışması

Bu beyanname, Meclisteki muhatapları üzerinde büyük tesir meydana getirmiş olmalıdır ki, altmış milletvekili yeniden namaza başlar. Ama rahatsız olan biri vardır: Mustafa Kemal Paşa. Reaksiyonunu şöyle ortaya koyar Paşa: "Sizin gibi kahraman bir hoca bize lazımdır. Sizi, yüksek fikirlerinizden istifade etmek için buraya çağırdık. Geldiniz, en evvel namaza dair şeyleri yazdınız, aramıza ihtilâf verdiniz." Namaz, beyannamenin unsurlarından ve ihtiva ettiği mesajlardan yalnızca biridir, ama tartışma nedense bu noktada odaklaştırılır. Bu mecrada Bediüzzaman'ın Paşaya verdiği cevap işe şöyledir:

"Paşa! Paşa! İslâmiyette imandan sonra en yüksek hakikat, namazdır. Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur."

M. Kemal özür diliyor

Tartışma, Paşanın Bediüzzaman'dan özür dilemesiyle sona erer. Akabinde, Bediüzzaman ve Paşa bir defa daha bir araya gelirler. Meclisin riyaset odasında iki saat kadar konuşurlar. Bediüzzaman, milletvekillerine dağıttığı beyannamedeki ikazlarını tekrarlar. tslâm düşmanlarına hoş görünmek için şeairi tahrip etmenin, millete, vatana ve lslâm dünyasına büyük zararlar vereceğini; eğer bir inkılâp yapmak gerekiyorsa, doğrudan Kur'ân'ın prensiplerine dayanmak lâzım geldiğini anlatır. Bu görüşmede Bediüzzaman'ın verdiği bir temsili, Mektubat isimli eserinden ayrıca iktibas ettiğimiz bölümde okuyabilirsiniz.

Görüşme sonrasında, Bediüzzaman Türkiye'nin yakın geleceğine "hakim" olacak düşüncenin sahiplerindeki niyetler hakkındaki teşhislerini kesinleştirir ve Ankara'dan ayrılarak Van'a gidip "mânevî cihad" hizmetinin hazırlıklarına başlama kararını verir. Bu arada Mustafa Kemal kendisine milletvekilliği, Diyanet âzalığı ve şark umum vaizliği gibi görevler teklif eder. Bir köşk tahsisi de bu teklifler arasındadır. Maksadı, Bediüzzaman'dan kendi niyet ve emelleri yolunda istifade sağlamaktır. Ama Bediüzzaman hepsini reddeder ve Ankara'dan ayrılıp Van'da inzivaya çekilir
 
Üst