Lucy
- Konbuyu başlatan nefahtü
- Başlangıç tarihi
Matrix filmi ile yakından uzaktan bir bağı var ise,filmden uzak durmanızı salık veririm sayın,nefahtü.Zira izlerken Tanrı'yı eleştirilemez tahtından indirip,bilinç altına agnostik mesajlar gönderen filmler her dem ters düşer,müslümanın öz kimliği ile.
Ebu Computer
Kıdemli Üye
- Katılım
- 11 Haz 2013
- Mesajlar
- 25,022
- Tepkime puanı
- 1,505
- Puanları
- 113
Morgan Freeman oynuyorsa iyidir...
Benim için ölçü bu...
nefahtü
Kıdemli Üye
Morgan Freeman'ın oynadığı her film neden iyidir?Bir film de üst düzey bir oyuncunu oynaması o filmi kült mü yapar?Zira bakın sinema tarihi iyi oyuncuların dahi,kurtaramadığı filmler ile doludur.Filmi izlemedim ben lakin sayın,nefahtü'nün mesajı üzerine böyle bir ön yargı ile mukabele yaptım.Lakin içerik matrix ile eşey ise,ötesin de bir düşüncemin olması söz konusu olamaz...
Ebu Computer
Kıdemli Üye
- Katılım
- 11 Haz 2013
- Mesajlar
- 25,022
- Tepkime puanı
- 1,505
- Puanları
- 113
Sayın @zınâr
Bu benim kişisel görüşüm...
Kimseyi bağlamaz.
Morgan Freeman'a olan hayranlığım 1994 yapımı ''The Shawshank Redemption'' filminden kaynaklanıyor.
Bu benim kişisel görüşüm...
Kimseyi bağlamaz.
Morgan Freeman'a olan hayranlığım 1994 yapımı ''The Shawshank Redemption'' filminden kaynaklanıyor.
levent48
Kıdemli Üye
- Katılım
- 12 Şub 2012
- Mesajlar
- 3,518
- Tepkime puanı
- 142
- Puanları
- 0
Ben izledim... 10/7 eder...Vahdet-i vücut çağrışımı yapsa da işin içinde Darwinizm karıştırılmış...Kilisenin iflas ettiği batı toplumlarının manevi buhrandan çıkış arayışlarına doğu-batı sentezi bir reçete sunmaya çalışmışlar...
Sayın @zınâr
Bu benim kişisel görüşüm...
Kimseyi bağlamaz.
Morgan Freeman'a olan hayranlığım 1994 yapımı ''The Shawshank Redemption'' filminden kaynaklanıyor.
Kimseyi bağlamadığı aşikar.Lakin forum genelin de yazılan her mesaj mukabele ve münazaraya açık bir şekilde tilavet ediliyor.Kendinizce haklı nedenleriniz olabilir,lakin dediğim gibi elit karakterlerin bir film de oynaması o filmi izlenesi bir film yapmaz.Örneğin Mel Gipson büyük ve domine bir karakterdir,sırf bu niteliklerinden dolayı Tutku adlı film de oynadı diye o filmi izleyip onaylamamız söz konusu bile olamaz.
Benim bahsettiğim nokta bu.Zira siz estetiğe dayalı batı sinemasını sevebilirsiniz,lakin ben hakikate dayalı şarkın sinemasını yeğlerim.Yoksa kimin ne izlediği beni elbette bağlamaz...
Esaretin Bedeli'nde Morgan,üstün bir oyunculuk göstermiştir.Sinema tarihin de bir ilk bu film de gerçekleşmiştir ve Morgan siyah bir İrlandalıyı canlandırmıştır.Lakin oyuncunun drama filmlerinden sonraki filmleri maddi kaygılardan dolayı,kabul ettiği roller olarak gözüme çarpmaktadır.
Filmi izledim fragmandaki o büyük heyecanı maalesef film içerisindeki gerçek dışı olağan sahneler nedeniyle belli zaman sonra baymaya başlıyor bende Böyle sizde farklı olabilir
Morgan gerçekten güzel bir oyuncu benimde favorilerim arasında fakat film içerisinde aktif değilde geri planda tek son zamanda aktif filme 5/3 veriyorum film beyinle ilgili olunca insan pisikolojik bekliyor misal 6.his gibi ama fil fantastic çıkıyor misal muhteşem 4lü gibi
Böyle
Morgan gerçekten güzel bir oyuncu benimde favorilerim arasında fakat film içerisinde aktif değilde geri planda tek son zamanda aktif filme 5/3 veriyorum film beyinle ilgili olunca insan pisikolojik bekliyor misal 6.his gibi ama fil fantastic çıkıyor misal muhteşem 4lü gibi
Böyle
- Katılım
- 30 Eyl 2013
- Mesajlar
- 6,183
- Tepkime puanı
- 473
- Puanları
- 83
Transcendence ve Lucy gibi filmleri aslında bizim çevirebilmemiz gerekirdi. Niye şaşırdınız ki? Üstün medeniyetlere has bir sorgulamadır bu tip açılımlar. Aynen öyle. Nasıl mı? Anlatayım:
Tarihte her pik yapmış medeniyet en pik noktasında sanatta, felsefede, edebiyatta gelişme kaydeder. Bizim felsefede 1000 sene önce ulaştığımız noktalara yeni yeni ulaşıyorlar. Bu tip filmlerin bizde ki karşılığı Hallacı Mansur'un ENEL HAK demesinde ve bilhassa Merkez Efendi'nin HAK'KIN KUDRETİ BENDE OLSA HİÇ BİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMEZDİM, ÇÜN O DEĞİŞTİRMİYORSA BİR BİLDİĞİ VARDIR demesindedir. Bu gibi realiteleri sorgulama işi tasavvufun özünde vardır. Tabi şimdi öyle bir tasavvufta kalmadı gibi. Bizde film sektörü gibi bir imkan olmadığı için bu işte edebiyatı kullanmışız napalım.
Unutmayalım ki her medeniyet yükselir, ardından yobazlık mikrobuna kapılıp düşünmeyi unutur ve izole olup çürümeye başlar. En sonunda da yaşlı insanlar gibi geçmişiyle övünerek avunur geçer. Karşısına dikilen yeni medeniyetleri de kendi düştüğü çukurdan zavallı bir halde yargılar durur. Oysa feraseti olsa medeniyetlerin ana dinamiğini anlar, izah eder ve püf noktaları çözümlerdi.
Bu gibi filmlerin islama ters bir tarafı yoktur. Bilakis deruni bir sorgulamanın işaretidir ki bu sorgulama zaten her şeyi kazandırıyor!!! Yani bizim kaybettiğimizi herifler bulmuş ve tadını çıkartırken biz kalkıp içinde boğulduğumuz ambalajdan hala hüküm veriyoruz.
Hele şu Transcendence filmi müthiştir. Allah'ın perspektifinden bakmasını öğrenmemiz lazım derim ya hep! Adamalar tam da bu noktayı ele alan bir film çevirmişler. Çokluk içinde yaratılan nefsi emmare tanrısal bir fıtrat üzre yaratılmıştır. Çokluktan kurtulup tekliğe kavuştuğu anda fıtratı icabı Tanrıyı oynamaya başlıyor. Çünkü mayasında bu gen var. Savaşlar çıkartıyor, onu ona kırdırıyor, acılar yaşatıyor, sevinçler veriyor, kimisine çok kimisine az vererek husumetler oluşturuyor. İmtihan icabı bu şart diyoruz. Allah için ne şart olabilir ki? Ona iman edelim derken taklidi imanımızla onu inkar ettiğimizin farkında değiliz! Oysa her şeyi güllük gülistanlık yapmak çok kolay değil midir? Ama öyle değil işte. Hikmetinden sual olunmaz perdesi var. Ona uymamız lazım. Gizli put olan nefsi ıslah etmek lazım. Mesela nefsini bilen Rabbini bilir sözünün altında yatan hakikat nedir?! Acaba kendisiyle barışık değil midir ki kendisini görmeye tahammülü yok?! Neyse fazla açmayalım ortalık karışmasın!!! Onun için taklidi imanda olanlar hakiki imana geçenlere kafir derler. Çünkü şeriat ve hakikat birbirine çok zıttır. İlmi ledun'un sır olmasını tek sebebi şeriattir. İkisinin açık seçik bir arada durması mümkün değil. Sanatla bunu ima edersiniz ve bundan ruhlar tatmin olur. Çünkü ruhlar hakikatlere susuzluk çekerler. Çünkü ruhlar yalandan bıkmıştır.
Keşke bizim sanat adamlarımız tasavvufu anlasa ne eserler verirlerdi. Ama bizde malesef tasavvufu bilen çoktur ama anlıyan hiç yoktur.
BATI MEDENİYETİNİ ÇOK İYİ ANLIYORUM. BİZDE ZAMANINDA GENÇKEN BÖYLEYDİK.
Not: Morgan Freeman'ı övmeyin bana. Bu herif bir filimde beyaz takım elbiseli Tanrı'yı oynamıştı hatırlarsanız. Bırakın ayak yapmayı. Ruhlarınızın hakikate duyduğu şehveti bastırmayın boşuna. Sünnetullaha aykırı iş yapmayın. Salık verin gitsin. Hakikatlerle nikahlansın. Fakat dikkat edin bu nikahı ancak Kamil Mürşitler kıyarlar. Aksi taktirde delalete saparsınız.
Tarihte her pik yapmış medeniyet en pik noktasında sanatta, felsefede, edebiyatta gelişme kaydeder. Bizim felsefede 1000 sene önce ulaştığımız noktalara yeni yeni ulaşıyorlar. Bu tip filmlerin bizde ki karşılığı Hallacı Mansur'un ENEL HAK demesinde ve bilhassa Merkez Efendi'nin HAK'KIN KUDRETİ BENDE OLSA HİÇ BİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMEZDİM, ÇÜN O DEĞİŞTİRMİYORSA BİR BİLDİĞİ VARDIR demesindedir. Bu gibi realiteleri sorgulama işi tasavvufun özünde vardır. Tabi şimdi öyle bir tasavvufta kalmadı gibi. Bizde film sektörü gibi bir imkan olmadığı için bu işte edebiyatı kullanmışız napalım.
Unutmayalım ki her medeniyet yükselir, ardından yobazlık mikrobuna kapılıp düşünmeyi unutur ve izole olup çürümeye başlar. En sonunda da yaşlı insanlar gibi geçmişiyle övünerek avunur geçer. Karşısına dikilen yeni medeniyetleri de kendi düştüğü çukurdan zavallı bir halde yargılar durur. Oysa feraseti olsa medeniyetlerin ana dinamiğini anlar, izah eder ve püf noktaları çözümlerdi.
Bu gibi filmlerin islama ters bir tarafı yoktur. Bilakis deruni bir sorgulamanın işaretidir ki bu sorgulama zaten her şeyi kazandırıyor!!! Yani bizim kaybettiğimizi herifler bulmuş ve tadını çıkartırken biz kalkıp içinde boğulduğumuz ambalajdan hala hüküm veriyoruz.
Hele şu Transcendence filmi müthiştir. Allah'ın perspektifinden bakmasını öğrenmemiz lazım derim ya hep! Adamalar tam da bu noktayı ele alan bir film çevirmişler. Çokluk içinde yaratılan nefsi emmare tanrısal bir fıtrat üzre yaratılmıştır. Çokluktan kurtulup tekliğe kavuştuğu anda fıtratı icabı Tanrıyı oynamaya başlıyor. Çünkü mayasında bu gen var. Savaşlar çıkartıyor, onu ona kırdırıyor, acılar yaşatıyor, sevinçler veriyor, kimisine çok kimisine az vererek husumetler oluşturuyor. İmtihan icabı bu şart diyoruz. Allah için ne şart olabilir ki? Ona iman edelim derken taklidi imanımızla onu inkar ettiğimizin farkında değiliz! Oysa her şeyi güllük gülistanlık yapmak çok kolay değil midir? Ama öyle değil işte. Hikmetinden sual olunmaz perdesi var. Ona uymamız lazım. Gizli put olan nefsi ıslah etmek lazım. Mesela nefsini bilen Rabbini bilir sözünün altında yatan hakikat nedir?! Acaba kendisiyle barışık değil midir ki kendisini görmeye tahammülü yok?! Neyse fazla açmayalım ortalık karışmasın!!! Onun için taklidi imanda olanlar hakiki imana geçenlere kafir derler. Çünkü şeriat ve hakikat birbirine çok zıttır. İlmi ledun'un sır olmasını tek sebebi şeriattir. İkisinin açık seçik bir arada durması mümkün değil. Sanatla bunu ima edersiniz ve bundan ruhlar tatmin olur. Çünkü ruhlar hakikatlere susuzluk çekerler. Çünkü ruhlar yalandan bıkmıştır.
Keşke bizim sanat adamlarımız tasavvufu anlasa ne eserler verirlerdi. Ama bizde malesef tasavvufu bilen çoktur ama anlıyan hiç yoktur.
BATI MEDENİYETİNİ ÇOK İYİ ANLIYORUM. BİZDE ZAMANINDA GENÇKEN BÖYLEYDİK.
Not: Morgan Freeman'ı övmeyin bana. Bu herif bir filimde beyaz takım elbiseli Tanrı'yı oynamıştı hatırlarsanız. Bırakın ayak yapmayı. Ruhlarınızın hakikate duyduğu şehveti bastırmayın boşuna. Sünnetullaha aykırı iş yapmayın. Salık verin gitsin. Hakikatlerle nikahlansın. Fakat dikkat edin bu nikahı ancak Kamil Mürşitler kıyarlar. Aksi taktirde delalete saparsınız.
nefahtü
Kıdemli Üye
Bugün gitmeyi düşündüğüm için sizlere sordum ve hepinizin cevabı için teşekkür ederim.Aydınlattınız.
Morgan beyi beğeniyorum ancak yeterli gelmedi.
Fazla ruh yok gibi geldi bana da fragmanlarından.
Selametle
Morgan beyi beğeniyorum ancak yeterli gelmedi.
Fazla ruh yok gibi geldi bana da fragmanlarından.
Selametle
adams77
Kanalizasyoncu
İnsan kendine verilen GÜCÜN (hayat, insanlık, mülk, ilim, makam vs vs) nasıl kullanacağını öğrendiğinde, HAYR ve İHSAN`a doğru gelişim başlayacak ve çarpıklıklar, bencillikler, haksızlıklar yavaş yavaş ya da birden ortadan kalkacaktır ve hayat hepimize CENNET olacaktır.
İşte film fantastik olarak bu noktaya değinmektedir. Film çok ince ayrıntılara girmez genel bir anlatım sunar arka planı okuması gerek yada anlaşılabilmesi siz görmek isteyin her ne olursa olsun göreceğiniz doğruları görürsünüz.
Bilgimiz ne ise gördüklerimiz ve bakış açımızı o yönde olur dikkat edelim.
İşte film fantastik olarak bu noktaya değinmektedir. Film çok ince ayrıntılara girmez genel bir anlatım sunar arka planı okuması gerek yada anlaşılabilmesi siz görmek isteyin her ne olursa olsun göreceğiniz doğruları görürsünüz.
Bilgimiz ne ise gördüklerimiz ve bakış açımızı o yönde olur dikkat edelim.
- Katılım
- 30 Eyl 2013
- Mesajlar
- 6,183
- Tepkime puanı
- 473
- Puanları
- 83
O gücü Allah kilitlemiş işte. Nefsin yalanlara olan inancından dolayıdır bu kilit. Yoksa nefse kalsa ortalık kaos olur. Mesela çocuklar zayıftır, onların velileri güçlüdür. Bunun ters olduğunu bi düşünün. Anne baba zayıf olsa çocuklar güçlü olsa ne olurdu halimiz? Aynı bu şekilde ham insanın zayıf kalması için kilit vardır. O kilidi açmanın tek yolu Allah'a teslimiyettir. Ka-dere teslimiyettir. Rıza bulmadan kilit kırılmaz. E zaten rıza bulduktan sonra hiç bir yaprağı değiştirmeye yeltenmezsin. Artık Tanrı senin gören gözün, işiten kulağın, tutan elin oluverir. Bu yolla kendisini sana bildirir. Sen de bu bildiriş içinde geri kalan ömrünü geçirmeye bakıp dünya zindanından kurtulacağın günü beklersin. Peki o halde hiç bir şeyi değiştiremiyeceksen niye bu düzen böyle? Meselenin püf noktası da bu ya zaten. O bilinmek istiyor. Birileri beni bilsin istiyor. Koskoca kainat içinde dönen fiten fücür ve hadiseleriyle birlikte başlı başına bir reklam kampanyasıdır.
adams77
Kanalizasyoncu
İnsan kendine verilen GÜCÜN (hayat, insanlık, mülk, ilim, makam vs vs) nasıl kullanacağını öğrendiğinde, HAYR ve İHSAN`a doğru gelişim başlayacak ve çarpıklıklar, bencillikler, haksızlıklar yavaş yavaş ya da birden ortadan kalkacaktır ve hayat hepimize CENNET olacaktır.
Evet güzel abim Allah bu gücü nasıl kullanacağını bilmeyenlerin kalplerine kilit gözlerinde kör etmiştir. Sonuçta kaderimizi yaşarız yani nasıl ölçer biçersek onunla karşılaşırız onu yaşarız bu yüzden kimse ne ölçü biçti ise onu yani kaderini değiştiremez.