Lübnan'ı Sarsan Ses Bandı

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Lübnan'ı Sarsan Ses Bandı: Hariri Yalancı Tanıkla Görüştü
Lübnan
- 16.01.2011, 09:25:18

el Cedid’in Vikiliks’e işaretle Hakikalikis olarak nitelediği ses bandında Eski Başbakan Saad Hariri, Lübnan İç Güvenlik Kuvvetleri Haberleşme Bölümü’nden Vissam El-Hassan, BM Hariri Suikastı Soruşturma Komisyonunun ilk savcısı Alman Detlev Mehlis’in yardımcısı Gerhard Lehmann ve Refik Hariri suikasti soruşturmasındaki yalancı tanık Muhammed Züheyr EsSıddık’ın konuşması yer alıyor. Mahkeme Raporlarını Hazırlatan Yalancı Tanık: Es Sıddık

Görüşmenin Mehlis’in14 Haziran 2005’de göreve getirilmesinden Lübnanlı 4 güvenlik görevlisinin tutuklandığı 30 Ağustos 2005 tarihleri arasında gerçekleştiği tahmin edilmekte. Çünkü ses bandında es Sıddık “Uluslar arası Mahkeme raporunda Suriyeli 9, Lübnanlı 4 kişinin ismine yer vermelidir” diyor.


Es Sıddık’in sözünü ettiği 4 kişi, İç Güvenlik Şefi General Cemil es-Seyyid, eski İç Güvenlik Kuvvetleri Başkanı Ali el Haci eski askeri istihbarat başkanı Raymond Azar ve cumhurbaşkanlığı muhafızlarının eski komutanı Mustafa Hamdan. 30 Ağustos 2005’te Mehlis’in raporu doğrultusunda tutuklanan 4 general, BM’nin yeniden kurduğu Lübnan Özel Mahkemesi savcısı Daniel Bellemare, tarafından haklarında beraat kararı verilerek 31 Nisan 2009’da serbest bırakılmıştı. Şimdiye kadar yalancı tanıklarla hiçbir görüşmesinin olmadığını iddia eden Saad Hariri, ses bandında Sıddık’a “Lübnan’a kendisinin ve eşinin ne zaman geleceğini, nereye yerleşmek istediğini” soruyor. Sıddık’ın konuşmalarındaki ifadeleri, Hariri’yle Sıddık arasında geçmişe uzanan bir ilişkinin olduğunu gösteriyor.

Semon: Yalancı Tanıkların Başı, Hükümetin Başıdır


el Menar televizyonuna Ses bandını yorumlayan Lübnanlı milletvekili Semon, “Kaset, Lübnan’daki Amerikancı ekibin, yalancı tanıkların Lübnan mahkemelerinde yargılanmasına neden karşı çıktığını göstermekte. Kaset, yalancı tanıkların başında, hükümetin başındaki kişilerin bulunduğunu açığa çıkarıyor. Hükümet, 1.5 yıldır Lübnan halkına yalan söyledi” dedi.

Kaseti şaşırtıcı bulmadığını belirten Semon “Kaset, şimdiye kadar karşımıza çıkan skandalların bir parçası. Bundan ötürü şaşırtıcı değil. Bugünkü mücadele, hakkın yanında yer alma mücadelesidir. Hak ise direnişin yanında yer almaktır” şeklinde konuştu. Hariri'nin yalancı tanıkla gizlice buluşmasını ve buluşmadaki sözlerinin son derece tehlikeli bulduğunu belirten Semon "Eğer Lübnan'da siyasallaşmayan bir yargı varsa, ses bandı üzerine soruşturma başlatmalıdır" dedi.

Hariri Sessiz... Nasrallah Konuşacak!



Dün akşam 20:00'de yayınlanan ses bandına ilişkin ne Hariri'den ne de diğer 14 Mart İttifakı liderlerinden herhangi bir yanıt geldi. Lübnan halkı, Hariri'nin vereceği yanıtı, el Cedid televizyonunun bugün akşam yayınlaycağı ses bandının ikinci bölümünü ve Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın bugün akşam saat 20:30'da yapacağı konuşmayı bekliyor.

Bilindiği üzere Hizbullah ve müttefikleri, Uluslararası Mahkeme'nin yalancı tanıkların ifadelerine dayanaak, 2005 yılında Suriye'yi Lübnan'dan çıkartmayı başardıktan sonra direnişi hedef aldığını öngörerek, karşı atağa geçmişti. Hizbullah ve müttefikleri, Refik Hariri suikastinin seyrini saptırarak gerçeklerin açığa çıkmasını engelleyen yalancı tanıkların Lübnan mahkemesinde yargılanmasını istemişti. Hariri ve müttefikleri ise yalancı tanıkların yargılanmasına karşı çıkarak, Uluslararası Özel Mahkeme'nin açıklayacağı iddianamenin beklenmesinde ısrarcı olmuştu.Hariri'nin bu ısrarı üzerine Hizbullah ve müttefik partilerin bakanları istifa ederek Hariri hükümetini düşürmüştü
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Nasrallah: İmajımızın Kirletilmesine Müsaade Etmeyeceğiz

Lübnan

- 16.01.2011, 20:49:25</I>
resim.php

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrsllah, Lübnan'da son günlerde yaşanan krizi değerlendirdi.
Lübnan İslami Direnişi Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrsllah, 20:30'da başladığı konuşmasında Lübnan'daki son gelişmeleri değerlendirdi. Nasrallah 1 saat süren konuşmasında, krize çözüm bulmak için sarfedilen çabaların nasıl baltalandığını anlatırken "Şehid Refik Hariri'nin kanına elimizin bulaşmasını bir iddiayla dahi gündeme getirerek imajımızın kirletilmesine müsaade etmeyeceğiz. Direniş aleyhinde çalışan ve direnişe komplo kuranlar karşısında susmayacağız" dedi.

Nasrallah, yeni hükümeti kurmakla görevlendirilecek kişinin belirlenmesi için yarın başlayacak görüşmelerde Cumhurbaşkanı Süleyman'a "Saah Hariri" ismini önermeyeceklerini belirtti. Nasrallah "Bugünden sonra Hizbullah olarak yolsuzlukların üstünü örten, insanların sorununu çözmeyen ve direnişe karşı komplo kuran bir hükümeti kabul etmemiz imkansısdır. Hizbullah olarak bizlerin, yalancı tanıkları koruyan ve özellikle de yalancı tanıkları üreten bir hükümeti kabul etmemiz mümkün değildir" dedi.

Hariri hükümetinin düşürülmesinden sonra Amerika ve Fransa filolarının Akdeniz'e gönderildiği haberlerine işaretle Nasrallah "Onların ne filoları ne de silahları bizi korkutuyor" şeklinde konuştu.

Bakanların istifasını demokratik bir hak olduğunu savunan Nasrallah "Bakanlarımızın istifası bir demokratik hak olmasına rağmen uluslararası camianın yayınladığı beyanlarla bizleri tehdit etmesi, kınamasını sebebi nedir?" diye sordu.

Tunus'ta halkın devlet başkanı Bin Ali'ye karşı ayaklanmasını kutlayan Nasrallah "Bugün Tunus'ta yaşananlar, Lübnan halkı için de ibret olmalıdır" dedi.

Suudi Arabistan ile Suriye arasında yürütülen Lübnan girişimini her zaman için desteklediklerini ifade eden Nasrallah "Suudi Arabistan başından beri netti. Suudi Arabistan, Uluslararası Mahkeme'nin ve iddianamenin ipta edilemeyeceğini bize iletti. Bu doğru. Bunu anlayışla karşıladık. Çünkü karar, Amerika ve İsrail'in elinde. Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ın bize yansıttığına göre girişim olumlu seyretmekteydi. Fakat Kral Abdullah'ın hastalanmasından sonra Amerika'ya gitmesi, bu girişimi zayıflattı. Görüşmeler telefonla yapılmak zorunda kaldı. Saad Hariri Amerika'dayken Suudi Arabistan, baskılardan ötürü herhangi ön bir uyarı olmaksızın Suriye'ye, uluslararası mahkeme sorununa çözüm bulmak için yürütülen görüşmelerden geri çekileceğini bildirdi" dedi.

Nasrallah, baskılara boyun eğilerek Suriye-Suud girişimine son verilmesinden sonra müttefikleriyle istişare ederek hükümeti düşürme kararının alındığını söyledi. Nasrallah "Suriye'den yanıtı aldıktan sonra muhalefet olarak toplandık ve hükümetten istifa etme kararı aldık. Fakat işler neden bu noktaya vardı. Amerika ve İsrail'in, Suud-Suriye girişimine başından beri karşı oldukları bilinmektedir. Bu girişimin, sona ermesini gözettiler. Bu girişimde önemli ilerleme olduğunu hatta anlaşma noktasına ulaşıldığını gördükleri zaman müdahil olmaya ve bu girişimi durdurmaya karar verdiler.Bu girişimin durmasının başka bir açıklaması yok. Açıklaması olan varsa sunsunlar" dedi.

Nasrallah "Başbakan Hariri ve beraberindekiler de başından beri bu girişimi istemiyordu. Hatta Amerika'ya baskı yaparak, bu girişimi durdurmasını istediler. Başbakan Hariri'nin Amerika'ya gitmesiyle Arap girişimin başı kesildi ve böylece sıfır noktasına ulaşıldı" şeklinde konuştu.

Nasrallah "Suud-Suriye girişimi sırasında Hariri'nin bizden üç talebi oldu. İki tanesi ülkemizle ilgiliydi, 1 tanesi ise Hariri'nin şahsi çıkarlarıyla ilgiliydi Hariri, yalancı tanıklar dosyasını kapatmamızı istedi. Hariri ve beraberindekiler bu girişime gönüllüce değil Suudi Arabistan'ın baskısı neticesinde katıldı. Ya da kendi istekleri doğrultusunda katıldılar ama Amerika'nın baskısı altında kalınca çekildiler" dedi.

Başından beri Lübnan'ı korumak için çalıştıklarını kaydeden Nasrallah "Biz, Lübnan'ı korumak ve Lübnanları bu noktada birleştirmek için çalıştık. Bunu, bakanlar kurulunu toplayarak yapmak istedik. Mahkemedeki Lübnanlı yargıçları geri çekmeyi, Mahkeme için Lübnan'a kesilen ödeneğe son vermeyi ve Mahkeme'yle Lübnan arasında imzalanan protokolü iptal edilmesini önerdik" dedi.
 
Üst