Leyla Zana ve “Onurlu Bir Barış!” - Necmeddin Asma

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
HDP Ağrı milletvekili Leyla Zana 26. Dönem milletvekili yemin töreninde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a dönerek Kürtçe “Bi hevîya aşîtî kî bi rûmet ü mayînde” sözleriyle başladı. Türkçesi şu: “Onurlu ve kalıcı bir barış umuduyla!”
Yemin metninde bulunan “Türk milleti” ifadesini “Türkiye milleti” şeklinde okuyarak 1992 yılında ettiği yeminin ardından meydana gelen kadar şiddetli olmasa da medyanın tabiriyle yeni bir “kriz”e sebep oldu.
Müslüman birinin Milletvekillerinin okuduğu yemine nasıl baktığını ve nasıl bakması gerektiğine dair daha önce birçok yazı kaleme alındı. Bu yüzden bunun üzerinde fazlaca durmaya gerek yok. Kısaca; bu yemin metni karanlık dönemlerden arta kalan faşist uygulamalardan sadece bir tanesi. Desteklenmesi hiçbir surette mümkün değil.
Gelelim asıl meseleye.
92 yılında Leyla Zana’nın yemin töreninde ortaya koyduğu tavrı hatırlayalım. Saçına bağladığı sarı kırmızı yeşil renginde bir kurdela ile Kürtçe konuşmaya başlamıştı. Her aklıselim vatandaş ortaya konan tepkinin Zana’nın kimliğine değil, kullandığı Kürtçe dile olduğunu çok iyi biliyordu. Kısmen de olsa Zana’ya ve tutumuna haksızlık yapıldığı kanaati oluşmuştu. Nitekim bizler de öyle düşünmüştük.
Peki bugünü farklı kılan ne?
Öncelikle Zana’nın kullandığı “onur”, “barış”, “umut” sözleri üzerinde duralım. Zira Leyla Zana, kısa bir süre önce tüm bu erdemleri ayaklar altına alan bir oluşumun mensubu olarak çıkıyor karşımıza. Başlatılan normalleşme sürecinde kısa bir süre öncesine kadar önemli bir rol oynayan HDP’nin mensubu ve de temsilcisi olarak.
Yemin metnine iliştirdiği “Türkiye” “Türkiyelilik” vizyonunuileri götürmeye çalışan Erdoğan’ı kastederek, içerideki ve dışarıdaki malum medyanın da gazıyla açıkça “seni başkan yaptırmayacağız” sloganıyla seçim kampanyaları düzenleyenlerin bir mensubu olarak. Dahası 6-8 Ekim tarihlerinde Kürt halkını sokağa çağırarak onlarca kişinin katledilmesine sebebiyet veren bir ideolojinin temsilcisi olarak.
Tüm bu olanların ardından hiçbirşey olmamış gibi yüzünü Erdoğan’a dönerek “onurlu bir barış umuduyla” ifadesini kullanması düpedüz sahtekarlık. Zana’nın yüzünü Kandil’e dönerek sarfetmesi gereken “onurlu barış” sloganı maalesef HDP nezdinde gerçekçiliğini yitirmiş, en başta zikrettiğimiz kavramların içi, yürüttükleri insanlık dışı adımlarla tamamen boşaltmış durumda.
Son 10 yıl içerisinde Türkiye tarihinde benzeri olmayan açılımlar ortaya kondu. Bu süreç Oslo ve İmralı görüşmeleriyle olgunlaştırılmaya çalışıldı. HDP veya PKK,çözümü inşa etmeye çalışan bir hükümetin karşısına sürekli isteyen ve mızıkçılık yapan bir tutumla çıktı. AK Parti çözüm sürecini başlatan değil, Kürt sorununu çıkartanlarmış edasıyla karalanmaya çalışıldı, normalleştirilmeye çalışılan ülke de bu çığırtkanların “özsavunma” çığlıklarıyla savaş alanına çevirdi.
HDP/PKK Suriye’nin kuzeyinde meydana gelen hareketlilikten yararlanarak ve Batı desteğiyle “artık devrin değişti”ğini ifade ederek bölgede bir hegemonya savaşına girdi. Bu uğurda Kobani yalanlarıyla gençleri Kobani’de telef etmekten çekinmeyen bu zihniyet daha da fazla ileri giderek sakallı kişileri IŞİD’çi diye damgalayıp lince tabi tuttu ve hatta öldürdü.
Şimdi soruyoruz. Hangi yüzle barıştan, onurdan söz ediyorsunuz? Demirtaş’ın, Kandil’in, Doğu bölgesinde, Suriye’nin kuzeyinde, İstanbul’da, Lice’de, Van’da yaptıklarını “Türkiye halkı” unutur mu sandınız? Aklını çelmeye çalıştığınız, İslamsızlaştırmaya çalıştığınız Kürt halkının gerçek yüzünüzü görmeyeceğini mi sandınız?
Leyla Zana HDP içerisinde makul sayılabilecek bir şahıs.HDP’nin son dönemdeki tutumuna dair kapalı da olsa eleştirilerine şahit olduk. Çözüm sürecinde AK Parti’nin önemli bir yeri olduğunu ifade ederek Erdoğan’a olan inancını da ifade etmişti. Eğer söz ettiği kavramların inandırıcı olmasını istiyorsa yapması gereken yüzünü Erdoğan’a dönmek değil, PKK’ya, Demirtaş’a dönerek “onurlu bir barış”tan sözetmesi olacaktır.

 
Üst