Kurban ve Kurbancıklar

  • Konbuyu başlatan Kaçak
  • Başlangıç tarihi
K

Kaçak

Guest
İbrahim Küçük


Geniş manası ile kurban; Allah-u Teala'ya yakın olmak, yaklaşmak, kişinin Allah için en sevdiği değerlerden vazgeçmesi, vazgeçebilmeyi göze almışlığını sembolize de eden meşru sınırlar içerisindeki bir hayvanın Allah'ın adı ile Allah için boğazlanmasıdır.
Toplumumuzda özellikle son yirmi yılda İslâmi neşriyat ve vaazlar ile belli bir kurban bilincine ulaşılmış olsa da varılan seviye yetersiz olmakla birlikte negatif bilinçlilik yönü de zaman zaman zuhur etmektedir.
Hiç şüphesiz her ameliyenin niyetlere ve failine göre değişebilen mertebeleri derinlikleri vardır. Zahirde aynı ameliye gibi gözükse de failin niyetine ve akaidine göre amel, makbuliyet ya da merdudiyet kazanacaktır. Firavun'un secdesi ile herhangi bir mü'minin secdeleri şeklen benzese de birininki cehennemde bir çukur diğerininki nur üstüne nurdur. Ya da akaidi hudud da misallendirirsek bir peygamberin secdesindeki "subhanallah" tesbihatı ile dalınan hikmet, tenzih, takdis okyanusu ile günahkâr herhangi bir mü'minin "subhanallah" tesbihatı ile daldığı balçık kokulu su birikintisi aynı mıdır? Bu manada "Kurban kesme ibadeti" de böyledir. Başta Hz. İbrahim (a.s) olmak üzere Nebilerin kurbanı ile henüz neyi ne için boğazladığından bihaber Müslüman'ın sunduğu kurban tabi ki bir olmayacaktır. "Kestiğiniz kurbanların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Ama sizin takvanız, samimiyetiniz O'na ulaşır." (Hac 37)
Gerek meşru sınırlar dâhilinde boğazlanan kurban manasında gerekse Allah için feda edilebilen, vazgeçilebilen, harcanabilen bir değer manasında kurban etmeyi ve kurban olmayı şuur ve ihlâs dozluluğunda değerlendirecek olursak karşımıza birçok hal çıkacaktır. Bunlardan ilki;
Hakikat Kurbanı: Bu kurban etme ve edilme halli sembolik olarak herhangi bir kurbanlığı boğazlama ya da herhangi bir değeri feda etmenin üstünde candan ve canandan vazgeçme niteliğindedir. Hakikat kurbanı olarak isimlendirdiğimiz mübarek ve makul ameliyede kısım kısımdır. Şöyle ki;

Birincisi, Hz. İbrahim (a.s) ve Hz. İsmail'in (a.s) kurban etme ve edilme hadisesinde vukuu bulan olay sembolik bir söz veriş yada boğazlamadan öte hakikatte resmen Hz. İbrahim'in (a.s) Hz. İsmail'i (a.s) bıçak altına yatırmasıdır. Can'ın Canan'ı, Cananlar Cananına kurban etmeyi göze alıp bıçağın Hz. İsmail'in (a.s) boğazına çalınışı, hakikat ve ihlas imtihanının kemale ermesini bekleyecek kadar şaşırtıcı bir fedaiyet eylemidir. Cebrail (a.s) ile gönderilen diyet kurbanlığın bu ana kadar bekletilmesi bahsi geçen imtihanın kemaliyetine bir delildir. Zira kurban ne Hz. İsmail (a.s) kurban edilme mahalline giderken, ne elleri ve ayakları bağlanırken, nede bıçak bileylenip boğaza çalınmak üzereyken gönderilmemiştir. Bıçak boğaza çalınır kesmez, daha kuvvetli çalınır da öyle diyet kurbanı Cebrail'in (a.s) yanında indirilir. Bu halde kurban da, kurban edende hakikatte vahyi ilahiye ihlâs ile boyun eğmiştir.
İkincisi, tüm şehid Nebiler ve yakınlarının şehadetini bile bile yakınlarını o yoldan engellemeyen Nebilerdir. Tarih boyunca katledilen tüm Peygamberler bir manada ümmetin ıslahiyeti adına birer birer kurban olan hakikat yiğitleridir. Sonra ümmetin diğer şehitleri de bu hal üzeredir. Hz. Muhammed'in (s.a.v) yakın akrabalarının ve arkadaşlarının şehadetlerini vahiy ile bilip bildirdiği halde yinede Onlar'ı o yola kurban etmekten beri durmaması da böyledir. Hatta Hz. Hasan (r.a) ve Hz. Hüseyin (r.a) efendilerimizin şehadetlerini Resulullah (s.a.v) işaret ettiği halde ümmetin karanlık ve fitne düzeninde yollarının aydınlatılması adına evlatlarının zalimler eliyle kurban edilmesine rıza göstermiştir. Bu durumda Hz. Muhammed (s.a.v) tıpkı Hz. İbrahim (a.s) gibi kurban eden, şehid sahabeler ve Ehli Beyt erleri tıpkı Hz. İsmail (a.s) gibi kurban olabilenlerdir.
Üçüncüsü, ilk iki manada kurban eden ve edilen olmakla birlikte ömürlerini Allah adına sunulmuş bir kurban olarak geçiren Nebiler ve salihler de ömrünün tamamını ya da birçoğunu Allah-u Teala'ya vakfedip harcamışlıklarından dolayı kurban olabilme makamına ermişlerdir. Öyle ki, bir an değil, her gün her an cahil müşrik bir toplumu ıslah etme adına manen boğazlama ızdırabını duymalarına rağmen bir sefer bile "of" demeden yaşayabilmenin lezzetini tatmışlardır. Ya da ümmete numune olma adına kurban edilen koskoca bir Nebinin, Peygamber varisinin ömrü de bu manada kurban edilmişliğin bir ifadesidir. Bu kurban edilmişliğin hakkı ödenemeyecek timsali de Hz. Muhammed'dir (s.a.v). Yetimlik, öksüzlük, evlat acısı, meşakkat, aç kalmışlık, suikast, hastalık gibi bir insanın başına gelebilecek tüm imtihan senaryolarını Resulullah (s.a.v) bizzat yaşamıştır. Ümmetin bu durumlarda nasıl bir tavır alması gerektiğini öğretmek adına âlemlere rahmet olarak gönderilen mübarek insan bir nevi ümmet adına kurban edilmiştir.
Feda etme, edilme, sunma bağlamında diğer kurban şekli;
Temsili Kurban: Eş manasıyla sembolik kurbanda diyebileceğimiz, bu kurban şeklide niyet ve ihlâs derecesine göre hakikat kurbanına yakın derecelere ulaşabilecek bir kurban şeklidir. Fıkhen meşruiyet şartlarına haiz bir mükellefin yine meşruiyet şartlarına uygun bir hayvanı Allah adına boğazlarken taşımış olduğu niyet, bilinç ve ihlâs ile kurban etme edilme makamında layık olmasıdır. Böyle bir boğazlama halinde mü'minin, "bu hayvancağız boğazlanıp harcandığı gibi hayatında öne çıkmış tüm İsmaillerini, en kıymetlilerini de Allah için gözden çıkarmaya, sarf etmeye hazırım" diyerek ve bu niyetinde samimiyet ve ihlâsını katarak kurbanını ulvilendirir. Ya da "Hz. İsmail'in (a.s) kurban edilmeye razı olduğu gibi veya şu hayvancağızın Sünnetullah'a boyun eğip kurbanlığa razı olduğu gibi bende senin adına, senin yolunda her hangi bir şekilde kurban olmaya, harcanmaya razıyım Ey Rabbim" diyerek ihlâslı niyetlerle kurbanını anlamlı kurbanlar listesine yazdırabilir. Bu şuurda bağlanan her kurbanlık hayvan aynı zamanda Allah'a verilmiş sözlerin, vaatlerin şahidi, temsilidir.
Yine feda etme, edilme, Allah için sarf etme, vazgeçme, gözden çıkarma bağlamında diğer bir kurban şekli ise;
Bilinç Kurbanı: Bu kurban şeklinde zahirde ne bıçak ne kan nede ip vardır. Ancak bâtında bütün keskin bıçaklar, en kırmızı kanlar ve en sağlam ipler şeytan ve nefsin elindedir. Mü'min ya da mü'mine kişi elde ettiği, elde edebileceği iş, makam, diploma veya herhangi bir dünyalık ile Allah-u Teala'nın farz-ı kat'i emirlerinden biri veya birkaçı arasında tercih yapma durumunda kaldığında her şeye rağmen, tüm zorlukları, kınamaları, dışlanmaları göze alarak tercihini Allah'ın rızasından yana koyabiliyorsa işte bu vazgeçmişlik, elinin tersiyle itmişlik ve Rıza-ı Baki'ye doğru yelken açmışlık da kurban halidir, kurban olma halidir. Bu makamdaki ehl-i iman şeytanın sağdan ya da önden yaklaşmasına müsaade etmeyerek Allah rızası adı altında Allah'ın razı olmayacağı ve emretmediği hizmet, ameliye, faaliyet gibi nefsi tuzaklardan kendisini sıyıracaktır.
Kurban şuurunda diğer bir kurban şekli ise;
Negatif Bilinçlilik Kurbanı: Çeşitli neşriyat, vaaz, sohbet, tedrisat yolları ile kurban ibadetinin şuuruna erdikten sonra, Şeytan, kişiye çeşitli vesveselerle yaklaşıp, ümitsizliğe sevk edip "Sen işe yaramaz, amelleri makbul olmayan, Allah yolunda feda edebilecek bir şeyi bile olmayan birisin" şeklinde fısıldamaları ile kişiyi ümitsizlik batağına iter. Böyle bir durumda da aslında akaidi şuura haiz bilinçli bir mü'min olduğu halde kişi önce kendisine suni kurbanlar icat eder. Bu kurban bazen rızkını meşruen temin ettiği işi, çok sevdiği arkadaşları, akrabaları ya da feyz aldığı sohbet ortamlarıdır. İşte bu ruh halinde kişi böyle bir mükellefiyeti olmadığı halde kendi istikametine olumsuzluk vermese de etrafındaki değerleri durduk yere yıkıp döker. Hâlbuki vesvese verici Şeytan'ın maksadı o mü'mini nefsi ile zorluklar ve meşakkatler içerisinde yalnız bırakıp daha kolay tuzağa düşürmektir. İşte Şeytan bu tuzağı kurban perdesi ile ya da "fitne" ayetleri ile perdeler. Tuzağa düşmüş kişide "Allah adına falan değerinden vazgeçiyorum, kurban ediyorum, kurban oluyorum" vicdani rahatlığı ile mükellef tutulmadığı bir yükün altına girer ki bu da imtihanların en ağırı olan taleb-i imtihandır. Allah mü'minleri bu tuzaktan muhafaza etsin (Amin).
Kurban şuuru bağlamında diğer kurban şekli;
Bilinçsizlik Kurbanı: Bu, kurban ibadetinin hiçbir yönden şuuruna erememiş, kurban günü getirdiği teşrik tekbirlerinin mana ve şuurundan uzak kişinin bir dört ayaklıyı boğazlamasıdır. Böylesi bir kişi için kurban etme halindeki heyecan, tedirginlik ve hüzün ne Hz. İbrahim'in (a.s) hüznü ve tedirginliği ne de Hz. İsmail'in (a.s) heyecan ve mahsunluğudur. Tüm heyecan ve tedirginlik hislerini tetikleyen vücut kimyaları beyin ve kalbi sadece bir noktaya kilitlemiştir. O nokta; "Etin kilosu kaça geldi" noktasıdır.
Allah-u Teala'dan bizleri kurban şuuruna ermiş, temsili kurbanı ile hakikat kurbanlarından olabilmeyi göze almış ehl-i ihlas kullarından eylesin (Amin).


 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Nefs mutmainne olana kadar yalnız kurban değil tüm ibadetler suretadır. Yazar sözlerinde haklıdır. Fakat işi sadece ete bağlamak da doğru değildir. Evet, etkisi yok denemez. Bunun için derin dondurucu alanlar bilirim. Eti uzun süre saklayabilmek için. Malum buzdolabının buzluk kısmına sığacak değildir. Fakat iş ette bitiyor değil. Mesela beş vakit namazlar çok rağbet görmez iken bayram ve cuma namazlarını camiiler almakta zorlanmaktadır.

İşin özü nefsi mutmainne/ kurban bilincine ulaşabilmekte. Manisa ve Muğla müftülükleri yapmış Muhterem İlhan Armutçuoğlu Efendiye göre:

"Bir insân, bir mürşid-i kâmile bende olmadan, derviş olmadan ne kadar mesâi sarfetse, ağzıyla kuş tutsa dahî, nefs-i mülhimeden bir üst mertebeye geçemez. Büyük insanların düâlarıyla, elinden tutmalarıyla, himmetleriyle, nefs-i mutmainneye ulaşılabilir."

Yazının tamamı için: http://www.ilhanarmutcuoglu.com/tasavvuf.html
 
K

Kaçak

Guest
Şunu mu diyecegiz Sayın Talip ;
Kamili Mürşidi olmayanın , Kurbanı kamil olmaz ?
Sanırım buraya bağlamak istemişsiniz ?
 

_Berceste_

bir tutam delilik...
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
6,798
Tepkime puanı
1,525
Puanları
0
ameller niyete göredir...
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Söyleneni anlayacak kadar zeka ve feraset sahibi olduğunuza inanırım.

Allah'a kamil manada bir kurbiyet için naibi Rasulullah olan bir mürşid lazımdır. Yoksa nefsi mülheme'den ötesi, istisnai kullar haricinde muhaldir. Büyükler işi buraya bağlamışlar. Sünnetullah budur. Allah Teala, kendisini arayana evvela bir dostunu buldurur.

Bana yönelen kimsenin yoluna uy…”(Lokmân 15)

İşin ciddiyetine binaen, yine İlhan Efendi'den alıntı yapalım:

"Mürşid-i kâmillerin vekîllerini tâyin etmeleri uzun bir süreçten geçmektedir. Mürşid-i kâmil şeyh efendi, belli bir yere gelmiş olan mürîdânını Peygamber Efendimiz’e arz eder. Peygamberimiz de Allah Zülcelâl Hazretleri’ne arz eder. Peygamberimizin teklîfi ve Rabbin tavsîbinden ve tasdîkinden çıktıktan sonra meşîhat meselesi, vekâlet meselesi vâki olur."

Yukarıdaki yazıya genel olarak katılırım. Yalnız işi sadece "ete" bağlamak eksik olur.
 
K

Kaçak

Guest
Emin olun çok iyi anlıyorum sizi ...
Kurban Hz İbrahim kıssasında anlatılır ...
İbrahimin sevgisini nasıl kurban ettigini anlatır ...
Demekki Murşidi kamili olanın kurbanı , Murşidi Kamili dir ...
Bakalım siz bunu anlayabilecekmisiniz ?
Selamlar ...
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Mürşidi kamiller bu yola kendisini kurban etmiş zatlardır. Öyle oldukları için Peygamber vekili seçilmişlerdir. Büyüklerden birisine bu görev verildiği zaman, "bir evden bir kurban yetmez mi", buyurmuş hazret. Aldığı vakit saçının sakalının kısa bir süre ağardığı görülmüş. Bu görev kolay bir görev değildir. Rabbim anlamak nasip etsin bizlere.. Gönül işidir.
 
K

Kaçak

Guest
Zaten yazıda üçüncü madde olarak onlardan bahsedilmiş ...
Onlar için sıkıntı yok ...
Kendini bu yola vakfedenler , kurban edenler diye zikredilmiş ...
Senin , benim kurbanımdan konuşuyoruz ...
Hayırlısı bakalım ...
 
K

Kaçak

Guest
Bayrama da az kalmış ....
Bu sene ne kessek ...?
Ben gözüme interneti kestirdim gibi ...
Kesebilecekmiyim bakalım ...
Beyaz Hocayamı sorsak , ADSL den kurban olurmu diye ..
Hayırlısı ...
 
Üst