Kur’an’i Anlayış/Bilgi Kaynaklarının Değer Derecesi

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Kur’an’i Anlayış/Bilgi Kaynaklarının Değer Derecesi

Her bilgi gerçeklik değeri yönünden aynı değere sahip değildir. Bu nedenle bir konu ile ilgili farklı bilgi kaynaklarından yararlanıldığında, değer derecesi ve önem sırası gözetilmeksizin yapılan
değerlendirme, doğru bir değerlendirme olamaz. Vahiy, önem sırası ve doğruluk değeri açısındandiğer bilgilerden üstündür. İnancımızı belirleyici olan gerçeklik budur.

Vahiy, bizim için İslam
inancını ve düşüncesini oluşturan kaynakların doğruluğunun yegâne belirleyicisi ve ölçüsüdür.
Zira inancımıza göre vahyin dışında hiçbir bilgi “mutlak doğru” olma özelliğine sahip değildir.
İslam düşüncesini, kültürünü oluşturan diğer kaynaklarda yer alan bilgilerin doğruluğu ve kabulü vahye uygun olma koşuluna bağlıdır.

Bu gerçek dikkate alındığında, ortaya şu sonuç çıkmaktadır:

Vahyi anlama konusunda, diğer bilgileri belirleyici yapmak, bilginin değer sıralaması gerçekliğine aykırıdır. Bu bütün yanılgılara neden olacak kadar önemli bir yanılgıdır. Bu yanılgı, içinde taşıdığı yanlışları iman konusu ederek, vahiyden sapmalara neden olmaktadır. Bu yanılgı, o kaynaklardaki yanlışları, hataları, eksikleri vahye bulaştırmayı da beraberinde getirmektedir.

Kesin ve mutlak doğru olduğu kabul edilen bir bilgi, kesin ve mutlak olması söz konusu olmayan bilgiler referans alınarak tanımlanmaya çalışıldığından, vahyin getirdiği din, “atalar dini” haline
dönüştürülmektedir. Bu değerlendirmemiz diğer kaynakları görmezden gelmeyi, onları yok
saymayı gereksiz yapmaz.
Yapılan şey, bilginin değer sıralamasıdır. Bununla anlatmak istenen şey, vahyin “belirleyici kaynak”, diğer kaynakların da “yararlanılan” kaynaklar olması gerektiğidir.

Alıntıdır kaynak belli değildir.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Uydurulan din indirilen din tartışması, yaşanılan dini gölgede bırakıyor. Bakıyorsun adam kravat, makam, kibir ama lafa geldi mi, yok bu şöyle şirk böyle şirk. Yani adamın hayatı şirk ama itikaden de en doğrusu kendisi. Yaşanılan dinin müntesibi her cenaha yayılmıştır. Mütevazi, dengeli, mütebessim, hayırsever , namazlı, oruçlu vb. mümin vasıflarını kendisinde bulursunuz. Böyle işin felsefi kısmına takılıp ümmeti şirke boğmak çok kolaydır, bundan kurtulan neredeyse kimse olmaz.
 
Üst