kul emir
Profesör
Kuran’da, günah anlamına gelen kelimelerin geçtiği bir dizi ayet vardır.
1. Zenb (Günah): Kuran, bu sözcüğe 39 ayette yer vermektedir. Fetih suresi ikinci ayetinde geçen şekliyle çok kullanılır: “Ey Muhammet! Doğrusu sana açık bir zafer sağladık. Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar.” (Fetih 12)
2. Fahşa (Kötülük, ahlaksızlık): Genellikle zina suçu hakkında kullanılır. Kuran bu suçu, şu ayetle yasaklar: “...Gizli ve açık kötülüklere yaklaşmayın!..” (En’âm 151)
3. Vizr (Yük): “Senin gönlünü açmadık mı? Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı?” (İnşirâh 13)
Fahru’rRâzî bu ayetin tefsirinde şöyle der: “Melek Cebrail Muhammet’e geldi. Göğsünü yardı ve yüreğini çıkardı. Onu yıkayıp tüm günahlardan arıttı, ilim ve imanla doldurdu.”
İbnu Hişam, Muhammed b. İshak’tan bildiriyor: Muhammet’in arkadaşlarından birkaç kişi ona sordular:
Ey Allah’ın elçisi, bize kendinden söz et.
Sa’d oğullarında emzirildim. Süt kardeşimle birlikte, evimizin bahçesinde hayvan otlatırken, bembeyaz giysilerin içerisinde iki adam yanıma geldi. Ellerinde içi kar dolu, altından bir tas vardı. Beni alıp karnımı yardılar. Kalbimi çıkarıp yardılar. İçinden siyah bir kan pıhtısı çıkarıp attılar. Sonra, kalbimi ve karnımı kar ile yıkadılar. Arkasından biri diğerine, “Onu ümmetinden on kişi ile tart” dedi. Onlarla tarttı ve denk geldim. Daha sonra, “Bin kişi ile tart” dedi. Beni onlarla da tartı, gene denk geldim. Bunun üzerine, “Bırak onu, Allah’a yemin olsun, ümmeti ile tartsan onlara da denk gelecek” dedi.
4. Dalal (Şaşkınlık, sapıklık): “Rabb’in şüphesiz sana verecek, sen de hoşnut olacaksın. Seni öksüz bulup da barındırmadı mı? Seni şaşırmış bulup da doğru yola eriştirmedi mi?” (Duhâ 58)
Kelbî bu ayetteki şaşkınlık kelimesini küfr (kâfirlik) ile tefsir eder.
5. Küfr (İnkârcılık): “...İnkârcılığı, yoldan çıkmayı ve başkaldırmayı size iğrenç göstermiştir...” (Hucurât 7)
Zemahşerî bu ayetin tefsirinde şöyle der: “Küfür Allah’ı inkâr etmek, yoldan çıkmak ve başkaldırma, söz dinlememek ve inattır.”
6. Zulm (Haksızlık): “Rabb’in Musa’ya haksızlık eden millete, ‘Firavun’un milletine git’ diye seslenmişti.” (Şuarâ 10)
7. İsm (Günah): “Günahın açığını da, gizlisini de bırakın. Günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir.” (En’âm 120)
8. Fucur (Allah’ın buyruğundan çıkma, ahlaksızlık): “...Allah’ın buyruğundan çıkanlar cehennemdedirler. Ceza günü oraya girerler bir daha ayrılmazlar.” (İnfitâr 1416)
9. Hatîe (Günah yanılma): “Kim yanılır veya suç işler de, sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah yüklenmiş olur.” (Nisâ 112)
Bu ayette günah karşılığı üç sözcük kullanılmıştır: Yanılma, günah ve iftira (buhtân). İmam Râzî bunları şöyle ayırır:
A) Yanılma küçük, günah ise büyük suçtur.
B) Yanılma, yalnızca onu yapana dokunur; halbuki, günahın zararları başkalarına da geçer. Zulüm ve öldürmek gibi...
C) Yanılma, ister bilerek, ister bilmeyerek olsun, yapılmaması gereken bir fiildir. Oysa, günah kasıtlı olarak yapılmaz. İftira (buhtân) ise, hiç ilgisi olmadığı halde, kötü bir işi kardeşine yüklemendir. Bil ki, iftira sahibi, dünyada şiddetle yerilmiş olup ahirette de o denli şiddetli bir cezaya uğrayacaktır.
10. Şerr (Kötülük): “Kim zerre kadar kötülük yapmışsa, onu görür.” (Zilzâl 8)
Ebu Cafer elTaberî (Yunus b. Abd elA’la İbnu Vehb, Yahya, Abdillah, Ebu Abdirrahman elHablî ve Abdullah b. Amr b. el Âs kanalı ile) bildiriyor: “Bu ayet indirildiğinde, o sırada Muhammet’in yanında oturan Ebu Bekir ağladı. Allah elçisi ‘Seni ağlatan nedir?’ diye sordu. Ebu Bekir, ‘Beni bu sure ağlatıyor’ dedi. Bunun üzerine Allah elçisi, ‘Siz Allah’ın sizleri affetmesi için suç ve günah işlemezseniz, Allah, suç ve günah işlemeyen bir millet yaratır da onları affeder’ dedi.”
11. Seyyie (Kötülük): “Kötülük getirenler yüzü koyun ateşe atılırlar...” (Neml 90)
İbnu Abbas diyor ki: “Bu ayet inince Müslümanlar çok sıkıldılar. Muhammet’e, ‘Biz de kötülük yapmamış kim var? Karşılık nasıl olacak?’ dediler. Bunun üzerine Muhammet, ‘Allah, itaate on sevap, isyana da bir kötülük muamelesi yapacağım, dedi. Buna göre, kim bir kötülükle cezalandırılırsa, on sevaptan bir azalacak, geriye dokuz sevap kalacak’ diye karşılık verdi.”
12. Sû (Fenalık, kötülük): “Kim fenalık yaparsa cezasını görür, Allah’tan başka ne dost, ne de yardımcı bulur.” (Nisâ 123)
13. Fesâd (Bozgunculuk): “Yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekin ve nesli yok etmeye çabalayan insanlar vardır...” (Bakara 205)
14. Fısk (Yoldan çıkmak): “Ey Muhammet, sana apaçık ayetler indirdik; onları yalnızca yoldan çıkmışlar inkâr eder.” (Bakara 99)
Tefsirciler, “Fısk, insanın kendisine Tanrı tarafından çizilmiş sınırı aşmasıdır. Her fâsık (fısk yapan, yoldan çıkan) kâfirdir” derler.
1. Zenb (Günah): Kuran, bu sözcüğe 39 ayette yer vermektedir. Fetih suresi ikinci ayetinde geçen şekliyle çok kullanılır: “Ey Muhammet! Doğrusu sana açık bir zafer sağladık. Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar.” (Fetih 12)
2. Fahşa (Kötülük, ahlaksızlık): Genellikle zina suçu hakkında kullanılır. Kuran bu suçu, şu ayetle yasaklar: “...Gizli ve açık kötülüklere yaklaşmayın!..” (En’âm 151)
3. Vizr (Yük): “Senin gönlünü açmadık mı? Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı?” (İnşirâh 13)
Fahru’rRâzî bu ayetin tefsirinde şöyle der: “Melek Cebrail Muhammet’e geldi. Göğsünü yardı ve yüreğini çıkardı. Onu yıkayıp tüm günahlardan arıttı, ilim ve imanla doldurdu.”
İbnu Hişam, Muhammed b. İshak’tan bildiriyor: Muhammet’in arkadaşlarından birkaç kişi ona sordular:
Ey Allah’ın elçisi, bize kendinden söz et.
Sa’d oğullarında emzirildim. Süt kardeşimle birlikte, evimizin bahçesinde hayvan otlatırken, bembeyaz giysilerin içerisinde iki adam yanıma geldi. Ellerinde içi kar dolu, altından bir tas vardı. Beni alıp karnımı yardılar. Kalbimi çıkarıp yardılar. İçinden siyah bir kan pıhtısı çıkarıp attılar. Sonra, kalbimi ve karnımı kar ile yıkadılar. Arkasından biri diğerine, “Onu ümmetinden on kişi ile tart” dedi. Onlarla tarttı ve denk geldim. Daha sonra, “Bin kişi ile tart” dedi. Beni onlarla da tartı, gene denk geldim. Bunun üzerine, “Bırak onu, Allah’a yemin olsun, ümmeti ile tartsan onlara da denk gelecek” dedi.
4. Dalal (Şaşkınlık, sapıklık): “Rabb’in şüphesiz sana verecek, sen de hoşnut olacaksın. Seni öksüz bulup da barındırmadı mı? Seni şaşırmış bulup da doğru yola eriştirmedi mi?” (Duhâ 58)
Kelbî bu ayetteki şaşkınlık kelimesini küfr (kâfirlik) ile tefsir eder.
5. Küfr (İnkârcılık): “...İnkârcılığı, yoldan çıkmayı ve başkaldırmayı size iğrenç göstermiştir...” (Hucurât 7)
Zemahşerî bu ayetin tefsirinde şöyle der: “Küfür Allah’ı inkâr etmek, yoldan çıkmak ve başkaldırma, söz dinlememek ve inattır.”
6. Zulm (Haksızlık): “Rabb’in Musa’ya haksızlık eden millete, ‘Firavun’un milletine git’ diye seslenmişti.” (Şuarâ 10)
7. İsm (Günah): “Günahın açığını da, gizlisini de bırakın. Günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir.” (En’âm 120)
8. Fucur (Allah’ın buyruğundan çıkma, ahlaksızlık): “...Allah’ın buyruğundan çıkanlar cehennemdedirler. Ceza günü oraya girerler bir daha ayrılmazlar.” (İnfitâr 1416)
9. Hatîe (Günah yanılma): “Kim yanılır veya suç işler de, sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah yüklenmiş olur.” (Nisâ 112)
Bu ayette günah karşılığı üç sözcük kullanılmıştır: Yanılma, günah ve iftira (buhtân). İmam Râzî bunları şöyle ayırır:
A) Yanılma küçük, günah ise büyük suçtur.
B) Yanılma, yalnızca onu yapana dokunur; halbuki, günahın zararları başkalarına da geçer. Zulüm ve öldürmek gibi...
C) Yanılma, ister bilerek, ister bilmeyerek olsun, yapılmaması gereken bir fiildir. Oysa, günah kasıtlı olarak yapılmaz. İftira (buhtân) ise, hiç ilgisi olmadığı halde, kötü bir işi kardeşine yüklemendir. Bil ki, iftira sahibi, dünyada şiddetle yerilmiş olup ahirette de o denli şiddetli bir cezaya uğrayacaktır.
10. Şerr (Kötülük): “Kim zerre kadar kötülük yapmışsa, onu görür.” (Zilzâl 8)
Ebu Cafer elTaberî (Yunus b. Abd elA’la İbnu Vehb, Yahya, Abdillah, Ebu Abdirrahman elHablî ve Abdullah b. Amr b. el Âs kanalı ile) bildiriyor: “Bu ayet indirildiğinde, o sırada Muhammet’in yanında oturan Ebu Bekir ağladı. Allah elçisi ‘Seni ağlatan nedir?’ diye sordu. Ebu Bekir, ‘Beni bu sure ağlatıyor’ dedi. Bunun üzerine Allah elçisi, ‘Siz Allah’ın sizleri affetmesi için suç ve günah işlemezseniz, Allah, suç ve günah işlemeyen bir millet yaratır da onları affeder’ dedi.”
11. Seyyie (Kötülük): “Kötülük getirenler yüzü koyun ateşe atılırlar...” (Neml 90)
İbnu Abbas diyor ki: “Bu ayet inince Müslümanlar çok sıkıldılar. Muhammet’e, ‘Biz de kötülük yapmamış kim var? Karşılık nasıl olacak?’ dediler. Bunun üzerine Muhammet, ‘Allah, itaate on sevap, isyana da bir kötülük muamelesi yapacağım, dedi. Buna göre, kim bir kötülükle cezalandırılırsa, on sevaptan bir azalacak, geriye dokuz sevap kalacak’ diye karşılık verdi.”
12. Sû (Fenalık, kötülük): “Kim fenalık yaparsa cezasını görür, Allah’tan başka ne dost, ne de yardımcı bulur.” (Nisâ 123)
13. Fesâd (Bozgunculuk): “Yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekin ve nesli yok etmeye çabalayan insanlar vardır...” (Bakara 205)
14. Fısk (Yoldan çıkmak): “Ey Muhammet, sana apaçık ayetler indirdik; onları yalnızca yoldan çıkmışlar inkâr eder.” (Bakara 99)
Tefsirciler, “Fısk, insanın kendisine Tanrı tarafından çizilmiş sınırı aşmasıdır. Her fâsık (fısk yapan, yoldan çıkan) kâfirdir” derler.