Kur'an ve Sünnette Recm Cezası Yoktur. - Ali Rıza Demircan

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
El Kesme cezası ve Recm - Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
cüppeli tevbe suresindn bir cüz unutturuldu,recm ayeti vardı diyor!
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Hangi hoca dogruyu söylüyor ?

Biz hangi hocanin dedigine inanacagiz ?
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Maksut, Sen siyaset bölümüne. Saadetle uğraşmaya...

Recm, sünnet ile sabittir. Recm ayetinin lafzı nesh edilmiş, manası baki kalmıştır. Sünnet düşmanlarının en çok uğraştığı mevzulardan biridir Recm... Sünnetin teşri selahiyetini ispat etiği için Sünnet düşmanları, bu konuyu gündemde tutup karalamak isterler. Sünnet düşmanları, Kur'an'ı mana olarak TAHRİF etmek isteyen küffarın (hususen yahudilerin) içimize saldığı gönüllü elçileridir... Genellikle bilgisi ve aklı kıt gençleri kendine hizmetkar tutmuştur.

Demircan, cariye meselesinde Ayeti bile inkar eden bir kişi. Sünneti inkar etmiş şaşmaya gerek var mı?

Bilenler, erenler gizlendi. Muttaki kılığında gezer kazipler...
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Hangi hoca dogruyu söylüyor ?

Biz hangi hocanin dedigine inanacagiz ?


Evvel yoğ idi işbu rivayet yeni çıktı /ziya paşa

Recm resulu ekremin mutevatir hadisiyle sabittir.Çünkü gerek Resulullah aleyhisselam, ın fiili hadislerinde gerek kavli hadislerinde ve sahabei kiramın ve tabiinin icması ile sabittir.Bu tevatür öyle bir dereceye ulaşmıştırki,hiçbir şübhe kalmamıştır.resulullahın muaz ve Gamidiye gibi kimselere recmi uyguladığı tevatüren tesbit edilmiştir.Ondan sonra gelen raşid halifelerde uygulamıştır.

Bütün fakihler her zaman ve her yerde , recmin , Allahın bir kanunu olduğu gibi, Resulullahın da uyulması farz olan sünneti olduğu nu delilleriyle tesbit etmişlerdir..Bu hükme kimse muhalefet etmemiştir.Ancak, hariciler meşru olmadığını iddia ederler (ayrıntı için bakz. Ahkam tefsiri Es sabuni cilt 2,64-65-66-67-68)

Zamanımızın neo haricilerinin ne dediğine bakılmaz, ümmetin alimlerine ittiba edilir..

 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Maksut, Sen siyaset bölümüne. Saadetle uğraşmaya...

Recm, sünnet ile sabittir. Recm ayetinin lafzı nesh edilmiş, manası baki kalmıştır. Sünnet düşmanlarının en çok uğraştığı mevzulardan biridir Recm... Sünnetin teşri selahiyetini ispat etiği için Sünnet düşmanları, bu konuyu gündemde tutup karalamak isterler. Sünnet düşmanları, Kur'an'ı mana olarak TAHRİF etmek isteyen küffarın (hususen yahudilerin) içimize saldığı gönüllü elçileridir... Genellikle bilgisi ve aklı kıt gençleri kendine hizmetkar tutmuştur.

Demircan, cariye meselesinde Ayeti bile inkar eden bir kişi. Sünneti inkar etmiş şaşmaya gerek var mı?

Bilenler, erenler gizlendi. Muttaki kılığında gezer kazipler...

Hangi hocanin arkasindan gideyim ?
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Eğer Kur'an'da "recm" geçmemişse aleni olarak bunu "unutturuldu" şeklinde ifade etmek çok daha büyük saçmalıktır. Çünkü, bu kelime dahi Kur'an'a şüphe düşürmeye sebebiyet verir.

Kur'an'da recm yok ise, Sevgili Peygamberimiz de "zina cezalları"nı beyan etmiş, "recm"i ifade ettiği gibi o cezayı da hayatlarında uygulamış, böyle bir ceza çok nadide bir şekilde uygulama safhası da bulsa öyle ya da böyle recm uygulanan bir ceza olmuştur ki kaynağını da Peygamberimiz'in kavl'inden ve uygulamasından almıştır...

Lakin, recm uygulaması ile, zina cezaları birbirine mutabık değildir, bunu ben de aşamıyorum, alimlere ancak sığınabiliyorum.

O da şöyledir:

Hür (kadınlar/erkekler) : 100 sopa

Peygamber Hanımları (Dikkat edin evlidirler): 200 sopa

Köle ve cariyeler: 50 sopa

Recm'i nereye koyacağız diyeceğim ama bendeniz gene alimlere sığınmak durumunda kalacağım.

Hatalı mıyım, buyurun bir şeyler ifade edin...
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Recm, hür evli erkekler ve hür evli kadınlara uygulanan bir cezadır. Peygamber hanımları evlidirler. Onlar için 200 sopa kaydı var (yani "iki katı" orinal ifade), 200 sopa öldükten sonra uygulanacak bir ceza mıdır..?
Kur'an'da recm ayeti de olsa bu cezalarla bir çakışma sözkonusu sanki...
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Kuran da olan ayetin hükmü yok

ama Kuran da olmayan ayet in hükmü var

bu nasil olur anlamak mümkün degil


yani düsünürsek kadinlari öldürmek icin ayet uydurmuslar

insanlar kuran da ayet yok deyince

ayet vardida

eeee ne oldu ayet e

keci yemis

insanlar ikna olmayinca

hz. Ömer ayeti biliyormus ama kurana almaktan insanlar dan korkmus

yani yanliz Allah dan korkan Hz. Ömer insanlar dan korkmus

insanlar yine ikna olmayinca

Allah ayetleri unutturdu deyivernisler


Bu söylediklerim benim düsüncelerim
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Recm, hür evli erkekler ve hür evli kadınlara uygulanan bir cezadır. Peygamber hanımları evlidirler. Onlar için 200 sopa kaydı var (yani "iki katı" orinal ifade), 200 sopa öldükten sonra uygulanacak bir ceza mıdır..?
Kur'an'da recm ayeti de olsa bu cezalarla bir çakışma sözkonusu sanki...

[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] KUR'AN-I KERİM'İN AHLÂK EĞİTİMİ
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] Tedrici (Aşamalı) Eğitim[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]Kur’an-ı Kerim’in önemli emir ve yasaklarında tedric (aşama) metodunun kullanıldığını görmekteyiz. Burada yapılması istenen emirlere örmek olarak namazı, uzaklaşılması istenen yasaklara örnek olarak da içki yasağını ele alacağız.[/FONT]

[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]Beş vakit namazı aksatmadan ve sürekli olarak kılmak, insanın kendisini sıkı bir disiplin altına almasıyla mümkün olur. Böyle olmadığı takdirde, müminin ‘miracı! olan bu önemli ibadeti ifa etmek mümkün değildir. Henüz iman esaslarının benimsetilmeğe çalışıldığı İslâm’ın ilk yıllarında, bütün detaylarıyla namaz ibadeti emredilmiş olsaydı, birçok insana bu emir zor gelebilirdi. Bu nedenle Allah Tealâ, Müslümanları namaza alıştırmak için ilk zamanlar biri sabah, öteki de akşam olmak üzere günde iki vakitte ikişer rek’at namaz kılınmasını emretmişti. Bir süre sonra Müslümanlar, namazın, ruhun huzura kavuşması için en büyük bir aracı olduğunu görüp ona karşı büyük bir yönelme ve istek duymaya başladılar. İşte o zaman beş vakit namaz farz kılındı.[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]İçki yasağında da durum aynıdır. Kur’an-ı Kerim’in indiği çağlarda Araplar, çok kötü bir hayat sürüyorlardı. İslâmiyet’in çirkin bulup yasak ettiği bir çok hususları onlar ‘mübah’ sayıyorlardı. (1)[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]Kuşkusuz ki, insan çok güçlü yönleri olmakla birlikte zayıf bir yaratıktır. Alışkanlıklarını birden terk edemez. Kullarının bu zayıf yönünü dikkate alan Allah Tealâ, içkiyi, ona bağımlı insanların elinden birdenbire alarak onları çıkmaz bir durumda bırakmamıştır. Şimdi içki yasağının Kur’an-ı Kerim’de hangi aşamalardan sonra kesinlik kazandığını ve bunun eğitiminin nasıl verildiğini görelim:[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]a) Hz. Peygamber (s.a.v.) henüz Mekke’de iken, içkinin ‘haram’ (yasak) edilmediği yıllarda inen şu ayette içkiden de kısaca söz edilmektedir. [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]“Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden de içki ve güzel bir rızk edinirsiniz. İşte bunda da, aklını kullanacak bir kavim için hiç şüphesiz bir ibret vardır.” (2)[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]b) İçki konusundaki ikinci ayet, Medine’de ve Hz. Ömer (r.a.) ile Muaz İbni Cebel (r.a.)’in soruları üzerine gelmiştir:[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]“Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: Onlarda hem büyük günah hem de insanlar için faydalar vardır. Günahlar ise faydalardan daha büyüktür.” (3)[/FONT]

[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]Bu ayet-i kerimedeki: “Büyük günah” uyarısını gören kimi Müslümanlar içkiyi hemen terk etmişler, bazıları da: “İnsanlara faydası da var” sözüne bakarak içki kullanmaya devam etmişlerdir.[/FONT]

[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]c) Daha sonraları Abdurrahman İbni Avf (r.a)’ın verdiği bir ziyafette bazı sahabeler yiyip içtikten sonra akşam namazının kılmak üzere kalkmışlar. İçlerinden biri imam olmuş; o da sarhoşluk sebebiyle el-Kâfirûn sûresini okurken büyük hatalar yapmıştı. Bunun üzerine şu ayet gelmiştir:[/FONT]

[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]
“Ey iman edenler, siz sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın…” (4)
[/FONT]


[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]Bu ayette içkinin ilk defa namaz vakitlerine mahsus olmak üzere haram edildiğini görmekteyiz. İçki alışkanlığını sürdüren kimi Müslümanlar, bu ayete bakarak bu kez yatsı namazından sonra içki içmişlerdir. Görüldüğü gibi içki yasağı aşamalı olarak insanları alıştırmaktadır.[/FONT]






[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]d) Sarhoşluk veren içkilerin koşulsuz ve kesin olarak yasaklanması şu olay üzerine olmuştur:

Utban İbni Malik (r.a), verdiği bir düğün ziyafeti sırasında, davetliler yiyip içtiler, sarhoş oldular ve birbirlerine karşı ‘soyluluk’ iddiasına kalkıştılar. Sa’d İbni Ebi Vakkas (r.a) da davetliler arasında bulunuyordu. O da soyunu yücelten ve Ensar’ı küçülten bir şiir okudu. Bunun üzerine Ensar’dan bir kişi ile kavgaya tutuştular ve Sa’d başından yaralandı. Sa’d bu durumu Hz. Peygamber (s.a.v.)’e şikayet etti. Olaya çok üzülen Hz. Ömer (r.a.): ‘Ya Rab, şu içki hakkında bize bir açıklama yap’ diye dua etti.


Daha sonra şu ayet indi:
[/FONT]

[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]“Ey imam edenler, içki, kumar, tapmaya mahsus dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın işinden birer pisliktir. Onun için bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içkide ve kumarda aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah’ı anmaktan alıkoymak ister. Artık siz (hepiniz) bunlara son veriyor musunuz?” (5)[/FONT]

[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu ayet-i kerimeyi ashabına tebliğ edince Hz. Ömer (r.a.), ‘Vaz geçtik, ya Rab!’ demiştir.[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]Bu ilâhi emir üzerine Ashab-ı Kiram içkiyi tamamen bırakmışlar ve stoklardaki içkilerin atılması nedeniyle Medine sokaklarından günlerce içki akmıştır. Eğer böyle tedricî (aşamalı) bir yöntem uygulanmayıp içki bir emirle yasak edilseydi, içkiye alışmış olan ve ondan çeşitli şekillerde yararlanan Müslümanların içkiyi birdenbire terk etmeleri kolay olmayacak ve belki de bu kadar sonuç alınamayacaktı.[/FONT]

[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]

[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]Büyük günahlardan biri olan[/FONT][FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] ‘zina’ suçunu işleyen Müslümanlara verilecek ceza konusunda da yine tedric (aşamalı) yöntemi [/FONT][FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]takip edilerek sırasıyla Nisa sûresi, 16, 15; Nûr sûresi, 2-10 ayetleri gelmiştir. [/FONT]

[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]İslâm dini, Peygamber (s.a.v.)’in hayatı boyunca insanlığa sunduğu ilâhi kitabı ve bizzat uygulayıcısı olduğu sünnetiyle noksansız olarak en üst düzeyde tamamlanmıştır. Bu din, böylece kıyamete kadar bütün çağlarda ve coğrafyalarda geçerliliğini ve yeniliğini koruyacaktır. Artık bundan böyle İslâm’ın emir, yasak ve ahlâkında başkaca bir değişim veya aşama söz konusu olmayacaktır.[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif]---------------------------------------[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif](1) İslâm Ahlâkı, M. Yaşar Kandemir. [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif](2) Nahl sûresi, 16/67.[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif](3) Bakara sûresi, 2/19.[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif](4) Nisâ sûresi, 4/43.[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif](5) Maide sûresi, 5/90-91.[/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[/FONT]
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,880
Tepkime puanı
2,060
Puanları
113
Konum
Mars
Yes-elûneke ‘ani-lḣamri velmeysir(i)(S) kul fîhimâ iśmun kebîrun vemenâfi’u linnâsi ve-iśmuhumâ akberu min nef’ihimâ(k) ve yes-elûneke mâżâ yunfikûnekuli-l’afv(e)(k) keżâlike yubeyyinu(A)llâhu lekumu-l-âyâti le’allekum tetefekkerûn(e) Bakara - 219

yeni nesil müslümanlar ayetleri hakkı ile kavrayamıyorlar nedeni ise yahudilerin kelime kaydırma yapması.

hamr 'a içki diyerek onu tek bir alana sabitlemek ayetin genişliğine aykırıdır.
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
KUR'AN-I KERİM'İN AHLÂK EĞİTİMİ

Tedrici (Aşamalı) Eğitim

Kur’an-ı Kerim’in önemli emir ve yasaklarında tedric (aşama) metodunun kullanıldığını görmekteyiz. Burada yapılması istenen emirlere örmek olarak namazı, uzaklaşılması istenen yasaklara örnek olarak da içki yasağını ele alacağız.


Beş vakit namazı aksatmadan ve sürekli olarak kılmak, insanın kendisini sıkı bir disiplin altına almasıyla mümkün olur. Böyle olmadığı takdirde, müminin ‘miracı! olan bu önemli ibadeti ifa etmek mümkün değildir. Henüz iman esaslarının benimsetilmeğe çalışıldığı İslâm’ın ilk yıllarında, bütün detaylarıyla namaz ibadeti emredilmiş olsaydı, birçok insana bu emir zor gelebilirdi. Bu nedenle Allah Tealâ, Müslümanları namaza alıştırmak için ilk zamanlar biri sabah, öteki de akşam olmak üzere günde iki vakitte ikişer rek’at namaz kılınmasını emretmişti. Bir süre sonra Müslümanlar, namazın, ruhun huzura kavuşması için en büyük bir aracı olduğunu görüp ona karşı büyük bir yönelme ve istek duymaya başladılar. İşte o zaman beş vakit namaz farz kılındı.

İçki yasağında da durum aynıdır. Kur’an-ı Kerim’in indiği çağlarda Araplar, çok kötü bir hayat sürüyorlardı. İslâmiyet’in çirkin bulup yasak ettiği bir çok hususları onlar ‘mübah’ sayıyorlardı. (1)

Kuşkusuz ki, insan çok güçlü yönleri olmakla birlikte zayıf bir yaratıktır. Alışkanlıklarını birden terk edemez. Kullarının bu zayıf yönünü dikkate alan Allah Tealâ, içkiyi, ona bağımlı insanların elinden birdenbire alarak onları çıkmaz bir durumda bırakmamıştır. Şimdi içki yasağının Kur’an-ı Kerim’de hangi aşamalardan sonra kesinlik kazandığını ve bunun eğitiminin nasıl verildiğini görelim:
a) Hz. Peygamber (s.a.v.) henüz Mekke’de iken, içkinin ‘haram’ (yasak) edilmediği yıllarda inen şu ayette içkiden de kısaca söz edilmektedir.
“Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden de içki ve güzel bir rızk edinirsiniz. İşte bunda da, aklını kullanacak bir kavim için hiç şüphesiz bir ibret vardır.” (2)

b) İçki konusundaki ikinci ayet, Medine’de ve Hz. Ömer (r.a.) ile Muaz İbni Cebel (r.a.)’in soruları üzerine gelmiştir:
“Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: Onlarda hem büyük günah hem de insanlar için faydalar vardır. Günahlar ise faydalardan daha büyüktür.” (3)


Bu ayet-i kerimedeki: “Büyük günah” uyarısını gören kimi Müslümanlar içkiyi hemen terk etmişler, bazıları da: “İnsanlara faydası da var” sözüne bakarak içki kullanmaya devam etmişlerdir.


c) Daha sonraları Abdurrahman İbni Avf (r.a)’ın verdiği bir ziyafette bazı sahabeler yiyip içtikten sonra akşam namazının kılmak üzere kalkmışlar. İçlerinden biri imam olmuş; o da sarhoşluk sebebiyle el-Kâfirûn sûresini okurken büyük hatalar yapmıştı. Bunun üzerine şu ayet gelmiştir:


“Ey iman edenler, siz sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın…” (4)



Bu ayette içkinin ilk defa namaz vakitlerine mahsus olmak üzere haram edildiğini görmekteyiz. İçki alışkanlığını sürdüren kimi Müslümanlar, bu ayete bakarak bu kez yatsı namazından sonra içki içmişlerdir. Görüldüğü gibi içki yasağı aşamalı olarak insanları alıştırmaktadır.







d) Sarhoşluk veren içkilerin koşulsuz ve kesin olarak yasaklanması şu olay üzerine olmuştur:

Utban İbni Malik (r.a), verdiği bir düğün ziyafeti sırasında, davetliler yiyip içtiler, sarhoş oldular ve birbirlerine karşı ‘soyluluk’ iddiasına kalkıştılar. Sa’d İbni Ebi Vakkas (r.a) da davetliler arasında bulunuyordu. O da soyunu yücelten ve Ensar’ı küçülten bir şiir okudu. Bunun üzerine Ensar’dan bir kişi ile kavgaya tutuştular ve Sa’d başından yaralandı. Sa’d bu durumu Hz. Peygamber (s.a.v.)’e şikayet etti. Olaya çok üzülen Hz. Ömer (r.a.): ‘Ya Rab, şu içki hakkında bize bir açıklama yap’ diye dua etti.


Daha sonra şu ayet indi:


“Ey imam edenler, içki, kumar, tapmaya mahsus dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın işinden birer pisliktir. Onun için bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içkide ve kumarda aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah’ı anmaktan alıkoymak ister. Artık siz (hepiniz) bunlara son veriyor musunuz?” (5)


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu ayet-i kerimeyi ashabına tebliğ edince Hz. Ömer (r.a.), ‘Vaz geçtik, ya Rab!’ demiştir.

Bu ilâhi emir üzerine Ashab-ı Kiram içkiyi tamamen bırakmışlar ve stoklardaki içkilerin atılması nedeniyle Medine sokaklarından günlerce içki akmıştır. Eğer böyle tedricî (aşamalı) bir yöntem uygulanmayıp içki bir emirle yasak edilseydi, içkiye alışmış olan ve ondan çeşitli şekillerde yararlanan Müslümanların içkiyi birdenbire terk etmeleri kolay olmayacak ve belki de bu kadar sonuç alınamayacaktı.



Büyük günahlardan biri olan ‘zina’ suçunu işleyen Müslümanlara verilecek ceza konusunda da yine tedric (aşamalı) yöntemi takip edilerek sırasıyla Nisa sûresi, 16, 15; Nûr sûresi, 2-10 ayetleri gelmiştir.


İslâm dini, Peygamber (s.a.v.)’in hayatı boyunca insanlığa sunduğu ilâhi kitabı ve bizzat uygulayıcısı olduğu sünnetiyle noksansız olarak en üst düzeyde tamamlanmıştır. Bu din, böylece kıyamete kadar bütün çağlarda ve coğrafyalarda geçerliliğini ve yeniliğini koruyacaktır. Artık bundan böyle İslâm’ın emir, yasak ve ahlâkında başkaca bir değişim veya aşama söz konusu olmayacaktır.


---------------------------------------
(1) İslâm Ahlâkı, M. Yaşar Kandemir.
(2) Nahl sûresi, 16/67.
(3) Bakara sûresi, 2/19.
(4) Nisâ sûresi, 4/43.
(5) Maide sûresi, 5/90-91.



Peygamberimiz'e muhalefet etmek haramdır. Hz Peygamber bir konuda bir şey "beyan" etmiş ve bir "hüküm" ortaya koymuşsa, buna karşı olmak Peygamber'e karşı olmakla eş değerdir. Bundan Allah'a sığınırız.

Lakin Kur'an'da zina hakkında cezalar çok alenidir, açık açık hükümleri ifade edilmiştir.

Recm Sünnet'le ifade edilmişse ona da muhalefet edemeyiz. Ona da itaat ederiz.

Lakin, zinanın cezasının Kur'an'da çok aleni olması "recm" hakkında (itaatsizlik/muhalefet anlamında değil) bir belirsizliği de sanki gündeme getiriyor.

Hz Peygamber'in kavlinde ve fiilinde "recm" var ise, ki vardır, biz ona iman eder ve onu kabulleniriz... Bu ayrı bir husustur...

Selamlar Lafons...
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Peygamberimiz'e muhalefet etmek haramdır. Hz Peygamber bir konuda bir şey "beyan" etmiş ve bir "hüküm" ortaya koymuşsa, buna karşı olmak Peygamber'e karşı olmakla eş değerdir. Bundan Allah'a sığınırız.

Lakin Kur'an'da zina hakkında cezalar çok alenidir, açık açık hükümleri ifade edilmiştir.

Recm Sünnet'le ifade edilmişse ona da muhalefet edemeyiz. Ona da itaat ederiz.

Lakin, zinanın cezasının Kur'an'da çok aleni olması "recm" hakkında (itaatsizlik/muhalefet anlamında değil) bir belirsizliği de sanki gündeme getiriyor.

Hz Peygamber'in kavlinde ve fiilinde "recm" var ise, ki vardır, biz ona iman eder ve onu kabulleniriz... Bu ayrı bir husustur...

Selamlar Lafons...

Sevgili kardeşim bir de şu ayetin sebebi nuzulunü yazmak istiyorum:

"Şüphesiz ki Tevrat'ı biz İndirdik. Onda hidayet ve nur vardır. Kendisini (Allah'a) teslim etmiş olan (İsrail) peygamberleri, yahudiler(e ait davalarda) onunla hükmeder(ler)di. Alimler, fakihler de Allah'ın kitabını hıfza memur oldukları için (yine hükümlerini onunla verirlerdi). Hepsi de onun üzerinde şahid İdiler. O halde (ey yahudiler), siz insanlardan korkmayın, benden korkun. Benim âyetlerimi az bir bahaya satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir" (Maıde, 44).



Bil ki bu, Allah Teâlâ tarafından, recmın farz olduğunu inkâr eden yahudilerin dikkatini çekmek ve onları kendi ümmetlerine gönderilen peygamberler ve selefleri olan müslüman âlimler gibi olmaya teşvik etmek gayesini taşır. (Razi Tefsiri)
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Sevgili kardeşim bir de şu ayetin sebebi nuzulunü yazmak istiyorum:

"Şüphesiz ki Tevrat'ı biz İndirdik. Onda hidayet ve nur vardır. Kendisini (Allah'a) teslim etmiş olan (İsrail) peygamberleri, yahudiler(e ait davalarda) onunla hükmeder(ler)di. Alimler, fakihler de Allah'ın kitabını hıfza memur oldukları için (yine hükümlerini onunla verirlerdi). Hepsi de onun üzerinde şahid İdiler. O halde (ey yahudiler), siz insanlardan korkmayın, benden korkun. Benim âyetlerimi az bir bahaya satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir" (Maıde, 44).



Bil ki bu, Allah Teâlâ tarafından, recmın farz olduğunu inkâr eden yahudilerin dikkatini çekmek ve onları kendi ümmetlerine gönderilen peygamberler ve selefleri olan müslüman âlimler gibi olmaya teşvik etmek gayesini taşır. (Razi Tefsiri)

Allah razı olsun da bu ayetin tefsirinden evvel Yahudi'lerin "yalan konuştukları" zaten ortada ki, Allahü Teala onları "Gizlemeyin" şeklinde ikaz ediyor.

Çünkü Tevrat'ta "recm" alenidir... --))) İncil'de de... Zebur'da da...

Kur'an'da aleni değildir, müşkillik burada ama,

Hz Peygamber de Din'in merkezinde olunca pek müşkillik de olmuyor...

Hayırlısı inşallah...
 

kübranur

Paylaşımcı
Katılım
25 Tem 2011
Mesajlar
194
Tepkime puanı
6
Puanları
0
bu konular ihtilaflı konular, müteşabih konular yani.. Bu ihtilafları da ancak halife ortadan kaldırabilir. Lakin şuan aramızdaki ihtilafları ortadan kaldıracak bir halife yok onun için bütün cemaat parti hizb vs.tüm müslümanların islam ile hükmedecek bir Raşid halife getirmenin peşinde koşması gerekir. hilafetin ikamesinin farziyeti ittifakla sabittir. bunun içinde öncelikle tağutu red edip ondan uzaklaşmak gerekir. Önümüzde yine seçimler var her yerde reklamlar yapılıor oysaki bizim için seçim hilafet ve onun idari organlarını(ümmet meclisi, muavinler, ordu vs) geri getirmek olur. ve bu da Rasulullahın metodunu takip ederek olur. Müslümanların çoğu İslamın bir yönetim şeklinin olduğundan habersiz.Dahası demokrasi ve cumhuriyeti red etmekle emrolunduklarından habersiz Üzülerek söylüyorum ki bugün batılı kafirlerin de desteği ile Hilafet de kirletilmeye kalkıyor ortadoğuda şeriat adı altında müslümanlar kandırılmış bir vaziyette Dolayısı ile hilafeti Şeri kaynaklardan hakiki bir şekilde araştırıp onu kamuya duyurmak gerekiyor. Selam ve dua ile...
 

menzil5453

Doçent
Katılım
11 Eyl 2014
Mesajlar
579
Tepkime puanı
12
Puanları
0
Nûr, 2. Ayet: Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.

Böyle bir Ayet gün gibi ortada iken başka bir hüküm aramak hadislere bakmak Allahın emrine karşı gelmek değilmidir? Eğer recm cezası olsa bu Ayet ile ters düşmüş olmaz mı? Ayrıca 100 değnek cezayı da hafife almamak lazım. O yüz değnek ceza insanı pişman edip tövbe ettirip belkide bir daha zinaya yaklaştırmamaya da yetebilir.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Nûr, 2. Ayet: Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.

Böyle bir Ayet gün gibi ortada iken başka bir hüküm aramak hadislere bakmak Allahın emrine karşı gelmek değil midir? Eğer recm cezası olsa bu Ayet ile ters düşmüş olmaz mı? Ayrıca 100 değnek cezayı da hafife almamak lazım. O yüz değnek ceza insanı pişman edip tövbe ettirip belkide bir daha zinaya yaklaştırmamaya da yetebilir.

Kardeşim 11 nolu iletimi okursan biraz daha itidalli yaklaşırsın bu konuya...
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Nûr, 2. Ayet: Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.

Böyle bir Ayet gün gibi ortada iken başka bir hüküm aramak hadislere bakmak Allahın emrine karşı gelmek değilmidir? Eğer recm cezası olsa bu Ayet ile ters düşmüş olmaz mı? Ayrıca 100 değnek cezayı da hafife almamak lazım. O yüz değnek ceza insanı pişman edip tövbe ettirip belkide bir daha zinaya yaklaştırmamaya da yetebilir.

Bu ayet gün gibi ortada değil mi?

Nisa 15:

Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara gelince, aranızdan onların işlediği suça şahit olan dört kişi çağırın, bunlar onun için şahitlik yaparlarsa, suçlu kadınları ölüm alıp götürünceye yahut Allah onlara bir çözüm yolu belirleyinceye kadar evlerinde hapsedin.
 
Üst